lir bir usüldür ama, ihtiyaca cevap vermiyecek ve çocuğu, babada bula- madığı nitelikleri annede aramaya i- tecektir. Anlayışsız otorite yanında önem- li olan bir hata da babanın fazla hi- maye sevdasına kapılıp çocuğu ha- yata hazırlayamamasıdır. Çocuk kü- çük yaştan, yalnız babasına kendini babanın yerine koyma ihtiyacını duyup, aile de babayı "zayıf adam", hatta "gü- lünç adam" durumuna düşürmesidir. Baba kuvvetli olmalı ve hor mesele- ni kısmen üzerine almasını becerme- lidir. Erkek modası K adınların moda merakı ile a- lay eden birçok erkekler bu- gün giyim merakında onlardan pek de geride kalmamaktadırlar, Me- selâ Fransada 20 binden fazla erkek terzisi, 65 bin kadar da bu konu ile il- gili teknisyen vardır. Bunlar kurduk- ları federasyon ile her yıl, yeni bir erkek modası ortaya atarlar. Erkek giyiminde hazırcılık da bir hayli yol almıştır ve 600 işçinin, gece gündüz kumaş kesen 20 makastarın büyük bir atölyede hazırladıkları şık ve ol- dukça pahalı hazır elbiseler Pariste dört katlı ağazada 150 satıcı tarafından satışa çıkarıl- maktadır. 1962 yılı erkek modasına hakim olan şey, cür'et ve ağırbaşlı- lığın imtizacıdır. Fantezi daha çok kumaşın cinsi ve rengi üzerinde olup, kup ve biçim klâsiğe yakın, ağırbaş- lıdır. Kostümler ve hatta pardesü ve paltolar tüysıklettir. İyi bir kumaş, ısıtıcı olduğu kadar da hafif olma- lıdır. Bu yıl bordoya bakan bir kah- verengi, kahverengine bakan bir al- tın sarısı ve belirsiz şekilde kırmızı benekleri bulunan siyah, klasik lâci- verdin ve grinin yerini tutmuştur. Gündüz giyilen kumaşlar sık dokun- muş, parlak görünüşlü, düzgün kumaş lardır. Gece kumaşlarında bu parlak- lık çok fazladır. Beyaz gömleğin ya- nında bu yıl ortaya atılan "yıldız göm lek" yuvarlak yakalı olup. gri oçiz- gili beyaz kumaştan yapılmıştır. Düz gri gömlek üzerine beyaz yaka veya küçük kareli gömlek, üzerine düz be- yaz yaka da çok modadır. Birçok fab- rikalar kravatlarla aynı desende ço- rap imal etmişlerdir. Tergal kravat, tergal pantolan, pratikliği bakımından olduğu kadar şık durusu yüzünden de tutunmuştur. Ufak kareli, belir- siz? desenli kumaşlar, yıkanıp ütüle- nebilir çizgili kadife ve ince dokun- muş klâsik sveterler çok (gençlerle AKİS, 8 EKİM 1962 Bundan Sonra Mektuplarınızı Bekliyorum Jale CANDAN larin beri değişik konularda ve özellikle sosyal konularda yazı yazıyorum. İşimi gerçekten severim, fakat kendimi yalnız başına monolog söylemeğe çıkmış kimseye benzettiğim zamanlar olmuştur Kendi kendime konuşmaktan bazen sıkılmışımda! Okuyucularımın aynı konuyu hangi yönden ele aldıklarını, bulundukları çevrede, yaşa- dıkları evde meselelerinin ne olduğunu, onlara gerçekten hitab edip edemediğimi çok merak etmişimdir Sosyal konular çok yönlüdür. Bunlar memleketin ana davaları ile de birleşirler ve çoğu zaman bunların bir belirtisidirler. Bu bakım- dan, memleketin dört bir köşesinde okuyucularımın neler düşündük- lerini, neler duyduklarını bilmek, bunları cevaplandırmak, öyle zanne- diyorum ki, meseleleri tek taraflı alıp işlemekten çok daha faydalı ola- caktır. Zaten hiç durmadan değişen bir dünyada, okuyucu, gün geç- tikçe, dergi veya gazetelerde, mektuplarıyla, fikir yazılarıyla yazarın hemen yanında yer almaya başlamış ve kendi dergisini, kendi gazete- sini etkisi altında tutmaya başlamıştır. Değişen bir dünya görüşü yal- nız gazete ve bu tip neşir organlarını değil, aynı zamanda değişik sa- nat kollarını da aynı yolda etkilemiştir. Bugün sinema, beyaz perdesinde, figürana da yer ayırmış ve onun bazen acı, bazen sevimli, düşündürücü çıplak gerçeklerinden, rol yapan ağla yanında fayda lanma ça- relerine başvurmuştur. Televizyonda yüzlerce, binlerce, yüzbinlerce in- san bugün artık sanatçının, profesyonel hatibin, konferansçının yerini almış durumdadır. Bunlar düşüncelerini, dertlerim, duygularını, umut ve dileklerini seyirciye doğrudan doğruya ulaştırmakta, toplumun me- emme katıksız şekilde dile getirmektedirler. z bu yeni tutuma, AKİS'in KADIN sayfasında "Okuyucu Mek- ni ile katılmaya karar verdik. KADIN sayfasını bundan böyle bir ayna gibi topluma, evlerimizin dört duvarının içine, daha da derin- lere, iç dünyamıza tutmak istiyoruz. Bu işi yalnız başıma ben yapa- mam. Bu sayfaları bundan sonra, isterseniz, beraber hazırlıyacağız. Evi- nizdeki, çevrenizdeki, toplumdaki meseleleri, imzalı veya imzasız mek- tuplarla burada dile getirebilirsiniz. Burada özel dertlerinizi cevaplan- dırmaya da çalışacağım. Özel dediğimiz dertler, o zaman, göreceğiz ki hepimizin derdidir ve evimizin içinde sandığımız bir mesele toplumun taa içinde, onun ana davalarının içindedir. Şunu hemen söyliyelim ki, bugüne kadar pek çok uzman, psikolog, ruh doktoru, hukukçu, sosyo- log, pedagog AKİS'in KADIN sayfasında bana yardım etmiştir. Bu kimseler, bugün yalnız benim değil, sizin de sorularınıza cevap vere- ceklerdir. Onları bazı vakalarda sizinle başbaşa bırakacağım. Toplumu ilgilendiren birçok konuları, oturum şeklinde burada sizlerle, yetkili- lerle hep beraber tartışacağız. Bu sayfa artık KADIN sayfası değil, hepimizin sayfası olacaktır. Çünkü bugünkü görüş, a aileyi, iç dünyamızı ilgilendiren konularda artık kadın - erkek diye bir yapmıyor. KADIN sayfası, AKİS tipi dergilerde olduğu gibi AKİS'te de tarihe karışacaktır. Ama, AKİS'in diğer sayfalarında, DIN sayfasında bugüne kadar işlenmiş olan konuları daha canlı bir şekilde bulacaksınız. Çocuk terbiyesinin, aile geçimsizliği veya mutlu- luğun, dekorasyon ve hatta giyimin erkeği ilgilendirmeyeceğini o san- mak yanlıştır. Ev, kadının olduğu kadar erkeğindir de.. Erkeğin de tıpkı kadın gibi bir iç dünyası vardır. Şimdi artık mektuplarınızı bek- liyorum, sevgili okuyucularım. o halka, kitleye, gerçek gençler tarafından aynı derecede be- genilmektedir. Parisin tanınmış güzellik ensti- tülerinden biri, erkek müşterilerinin kadınlardan daha çok olduğunu iti- raf etmiştir. Bu enstitüye günde 200 erkek gelmektedir. Çoğunluğu çok genç sanatkarlarla seksen yaşını geçmiş senatörler teşkil etmektedir. Kadınların en korktukları şey, kırı- şık; erkeklerin en korktukları şey i- se, saçlarının dökülmesidir. 29