TELEVİZYON B. D. Televizyonda “Fidelio” H' ahne atlarının yeni ulaştırma S vasatı televizyon, operanın da da- ha anlaşılır, manâsına ve hususiyet- lerine dana kolayca varılır bir şekil- de halka ulaştırılmasına devam edi- Yyora Geçen haita New Yorkta NBC Televizyon ısta.syonunun oper: um- panyası, ethoven'in Fıdono"sunun başarılı b.r temsiııyle televizyon ope- rasının yeni mevsimini açtı. Mılyon- larca Amenkalı televizyon seyircisi, opera repertuarının başlıca eserlerin- den birini oturma odalarının atlı- silleri vermek İiçin de teşkilâtlanma ve furneye çıkma lüzumu hissetmiş- ti. Geçen haftaki “Fidelio” temsili topluluğun seviyesinin ve selâhiyeti- nin yeni bir deliliydi. NEBC Opera Kumpanyası, bundan Öönce sunduğ'u başka operaları olduğu gıbi, “Fidelio”yu da, asıl dilinden de- gil, İngilizceye cevrilmiş olarak su- nuyordu. Vasat halkı operadan uzak- laştıran başlıca sebev operaların ya- bancı dilde, bestelendikleri dilde oy- nanması, dil bilmiyen, yahut daha ön- asıdır. Bunun o da dil ile alâkalıdır. Opera tercüme edilmiş olsa, yahut bir memleketin konuştuğu dilde bestelenmiş olsa bile, dilden çok teganni tekniğiyle ve güzel sesle ilgilenen şarkıcılar kelimeleri o kadar anlaşılmaz bir şekilde telâffuz ederler ki vasat dinleyici çok kere o- yuncuların ne dediğini anlamıya gen muvaffak olamaz. Hitap ettiği dınle- yakından alâkalı olmadığı kabul edi- len vasat halk olduğunu göz önlünde utan umpanyası, vasat halkı operadan soğutan iki sebebi en uygun şartlar dahilinde bertaraf Bu kumpanyanın başka operalarında olduğu gibi, “Fidelio”nun da, asıl dili lmancadan İngilizceye tercümesi, tercüme operaya muhalif olanları ik- na edecek bir başarıyla yapılmıştır. Bir kere tercüme isi, nota okumasını bilen, fakat eli kalem tutmıyan lâ- alettayin bir musikişinasa değil, Jo- sebph Machlis gibi tecrübeli bir yaza- ra verilmiş, Machlis nota ve kelime uyuşmasını, Beethoven'in melodik çizgilerine ve ritmlerine zarar vermi- sağlam bir prozodiyle, öte taraf- tan da halkın kolayca anlıyacağı bir dil kullanmak suretiyle yerine getir- Radyo, Televizyon ve Ahlâk llhan K. MİMAROĞLU alaşılınası ıık bir sebenle bile olma, uhlâk mefhamunun mlükcerretlik- ü ması, gazrtele! manyet- 4 4 rmiş lerine yerleşmesi, radyo ve televizyonlarda hep ondan söz edlimesi, kurt |)ulıtn.ıu ıiların bile dilâine dolapınası, onları onun uğruna, ah birşeyler yapınaya zorla..ası, İnsana umut verlyor. Amerikada “bilgi 3ıınııı" programlarında olup bitiniş olanlar bugünlerde, bu memleketin en mühim meselesi olan çelik grevini bile gölgede bırnkmııtır Hikâyeyi bliyorsunuz: telovııyonların bılı:l yarşı programlarında, yarışmacılara erin açıklanmauazsı bu koca ülke- züne çıkması İçin tuhaf bir vesile gerçi... Eninde sonunda, bilgi )arıqı programı hilelerinden kimse zararlı çıkmış değildir. Ya.nş- Kacının cebine a girmiş, televizyon idaresi yarışmacıya ödediğin kat kat fazlasını ilâncıdan almış, ilâncı İlAn veren firmadan le masraflar:nı kapam:ş ve lamış, ilân veren firmaysa yâ- rışmacılara sual ve oevnplarm önceden verilıuesl ve her şeyin bir tiyatro oyunu gibi hazı de çok daha cazip ve sürükleyici hale elen yayının llı:i çeklclllghle mamulünün nı daha İyi duyurmuş, reklâmını daha İyl yapmış, artan satıştan harcadığının kat katı kâr te- min etmiş, televizyon seyircisiyse haftada birkaç akşam, bilet parası ödiyerek gittiği eğlence yerlerinde blle ;ıek seyrek rantladığı derec: zevkli bir gösteriyi bedava olarak tir. Yani, hiç kimse zarar- da değildir. Öyleyse neden bu urultü? hlçln programın önceden hazır- lanmış olması mesele yapılıyor? Niçin bu vüzden bütün “bilgi yarışı” sitesindeki öğretim vaz vizyondaki binlerce dolarlık ek işine de son varm_yor? Bütün Ügilileri, bu meselede bu derece hassus davrnıımıı.ya sevkeden duruni şudur: Halk aldatılmıştır. Halk bundan di bir zarar görme- nı'ştir ama bu olsa olsa, ağır bir suçun hafifle ebebi olabilir. Fakat ağır suç orladadır, Bir yayın vasıtasından, hem de televizyon gibi, kuvveti çok büyük bir yaym vasıtası aydal » halk aldatıl- mırştır, kltlı-lııre yıllar boyunca d tir. Yalan, küçük bir yalandır, zararsız bir yalandır, hattâ faydalı bir yalandır. Fakat, )a.a.ndır Halk ııldatılmıştır Halkı aldatanların ceza görmesi ge- al 4 rekmektedlr bugünden sonra da televizyon gibi, radyo pihi yayın vası- k k talarından fıı_vdalanuuk hal stiyeceklerin — teşebbüslerine set çekecek kanun! tedbirler alınmalıdır. Nitekim, adli makamlar mese- leye el koymuştur. Ami: çekmektedir. Radyo ve televizyon yoluyla kütlelerl alda tutan-bir kanunun Amerikan Kongresine sunul beklenmektedir. ssadan hisse mi çıkartmak gerekiyor şimdi’ Boş heves! Orada, kl.—ılnln kı—ndl kusurunu görüp kendini ıslah etmek için ye bir mesele bahis mevzuu değil ki! erikan Kongresinden bir heyet, suçluları sorguya blrıılmıııııdi-—w recede olursa olsun, şarkıcılar keli- meleri bozuk telâffuzla söylediler mi, — cı tercümenm uygunluğu ınc&k kâğıt eri delio"sunun seç açıklığı uğruna, opera başka vazifelerini ihmal ettiği olmu- yordu. Büt sağlam, oyunculuk yanlan kuvvetli — Gan mah şarkıcılara verilmişti. E Leon: lünde az gelişmiş lâhiyetli heyet içinde yadırgkanmıyor- du. Şef Peter Herman Aöler'in idare- ma, mütercimin başarısı ne de- Ş fakat eserin müÜzi nde kalır. Halbüki NBC'nin “Fi- fından mgye -daha doğ; ki: yanlarından biri yon ekranı pera , de şarkıcıların telâffuzuydu. Değil — yapmak lıteyenlere pek çok şey yalnız aryalarda, topluluklarda ble — tecek müahiyetteydi. Sincma İil kelimeler teker teker secçiliyor Me- J1levizyon seyircileri selâ, baştaki kuartette, dört şarkıcı- — fark olmadığına göre, dan herbirinin n de anlamak levizyonun operavı ele hiç de güç değild y!rc uşun! Fakat hiçcbir şarkıcımın, telâffuz şarkıcılığının — olduğu takdirde tün roller, sesi güzel, tekniği zayıfları, İrene Jorda.n bile, — bütü temsili de, hazırlayıcıların hem hem de opera gerçeğins, nisbetinde sadık kalma iste başlamış göste vri seıinn Ve ses cıkarma tekniğinin olmasına rağmen, bu se- belki biraz heyecansız ve soğul manâsına yaban: "I"ıdelıo"nuıı Kirk Browning tar rusu tele