b | D 4 etsinler, Şayet milletin oyları ile seçi- imi kazanamazsak ardan cçekilir desinler biz de #susalım. On- lar bunu söylemedikçe biz de konuş- mağa hakiksatleri millete anlatmağa devam edeceğiz. Dr. Suphi Baykamın daha sonra Konyanın üç ilçe kongresi delegeleri- nı bir araya toplayan sınema salonun- a Uşak, İzmir, İstanbul, Canakkale, Geyıkli ve Galata Rıhtımı hâdisele- rinden bahsetmesi, iktidar partisini “eltnl kana boyanmnıakla” itham edişi ise yeri yerinden oynattı. Alkışlar sa- lonun tavanında ama kulakla- m sağır edici akisler yaratıyordu. İtidalli bir politikacı l) r. Suphi Baykamın konustuğu sinema salonunda o nya- Kışlalı ve İsta.sy bir. arada yapılı- ğordu Belki slyasî tarihinde ilk defa kon, localar da tıklım tıklım doluydu. Ankarı g bir misafir kadrosu davet edılmiştı onya kongresine önce İnönü gelmek istemişti. Genel Sekreter Aksal, Ege gezisindeydi. An- cak Aksalm cumırtesi günü gezisini tamamlıyarak Ankaraya dönüşü Üze- rine tnönlL dıkul ve Grup İdare Heyetinden Adil Sağıroğlu vardı. Suphi Baykam kendi arabası ile ve gazetecilerle birlikte yola çıkmıştır. Ankaradan çıkan iki araba yolda birbirlerini kaybettiklerinden Konya- ya ayrı ayrı girdiler. Konyadan ge- lenleri karşılamak için yola çıkan el- ıdar Konya plâkalı otomobil ise birini yanlarından siüzü- lüp gı cişini fark etmediklerinden, sa»- dece Suphi ve gazetecilerin ndiği yeşil Chevro otomobille Konyaya dündüler. Karşılayıcılan-n IN < n adar D. P. ve vekilliğini yapmış olan Muammer kıymetlerden olan Obu nin birden yapıldığı salonda ilk konuş- mayı yaptı. Onu Dania Yurdakul ve Suphl Baykam takip mali Beyn.zıt ve Adil Sağır- oğlu'ndan sonra sıra Genel Sekretere geldiğinde salon bir kere daha ayağa kalktı. Alkış. alkış. a.Ik Aksal kahvere r bir elbise ve nefti renkli örme bır kravat tak- mıştı. Gwlennin altındaki mor halka- lar son seya nluğunun izleri olarak aqıı yüzünü çerceveliyor- dü. Her halivle yakışıklı ve şık bir sa- lon adamı Aksalın ıya ında kahve- rengi elbisesinin al yilmis si- yah papucları göre k şaşırdılar. Aksal bu tip dikkıt.ılzhklerl hiç yap- ı a anlaşılan günlerdir de- p giden yorı'un!uk 'vu sefer dlkka.tlm dağıtmıstı. AKİS, 1R KARIM 1950 Hanım Kırarsa Kaza Hizmetçi Kirarsa B undan bir müddet önce D. P. milletvekillerinin en yasnanla- rından biri göğsünü gere gere “Seçimleri kavbetıı('k de lktld.ırı vermiyecefiz” dediğin hipleri DP seluıi)etlllerinden blr reaksiyon beklemişlerdi. Reaksl- Kabahat arşı değil.. Kemal Satırın tlân ettlğl “Milli iradeye boyun eğme- yenler olursa, har(»ketlerinln kar- şılığı olarak boyu! n, vÜ- cutları kurşundan kurtulamu'ac&k- tır” hakikatine karşı... Hüsnü Yaman Bir D. P. li Kemal Satır Bir C. H. P. Ü4 Şefin değnek |şareuvle harekrte geçmiş bulunan D. P. orkestrasının yükselttiği gürültüyü eden dinlemek kaabil değildir. Bir N. [' borazanında ıoldı sutunluk dehşetenzlz başlıklar, bir başka D. nının kan damlayan kaleminden çıkan başyazılar, radyoda alı şılnııımış demeçler, tefsirler, hücumlar... Ne olmuş? C. H. P. nin Genel Sekreter Yurdımı tanımıyacaklara değll -hadlerine mi düş- nDiüş ?-, tanımıyacak inde koşanlara gere- ken lht.u-ı )apmış! Keomual batırın söylediklerine lııııa basman Elbette ki “Milli iradeye boyun eğmeyenle ulam wıraktır" Nitekim 1946 teerlbeslird. sandıklarının başına hile yapmak niyetiyle gideceklere evlerlnden ukı dan aileleriyle helallaşmalarını tavsiye etmişlerdi. Onların söy ledlklorine de imza basmamak mümkün değildi. Yok, o iktidar zamunında sandık b: şına hilo yaşmıak niy: etl)le gidenler olurmuşda bu iktidar mazmış. onun için şi:mdi böyle konuşmak lhtllâlcllikmlş. çetecilikmiş, teh- ditmiş... Bitdn bunlar lnfhr' Milli iradeye boyu,: emenin akibetinin no olduğuznun bilinmesinde her zaman için fa) da xardır Kötü niyet sahi- bi ister bu.unsun, İster unmasın. Kaldı ki bir takım aşırı Demokrat nı ileri sürdükleri her gün gazetelerde ,vazılmaktadır. emal Satırım söz- leri bu kabadayı ıevatn karşı sadece şahsi cevabı değll, partisinin resmi görüşü u günkü îktldn.r partisinin muhalefet yıllarında resmi ve daimi rüşu de buydu. O halde sinirlilik nereden gellyor? İç polltlka hâdiselerini dikkatle takip edenlerin farketmemeleri imkânsızdır: D. yi idare eden ekibin leke tw “D. P. g'idkldlr havasının vayılmasıdır. erecek hava da “İktidara gell- kütlerle teması olan herkes blr havanın her giln biraz daha artan e fayda v tulacak şekilde hissetmektedir. llAdluelere hemen her 7. koyan İnönünün dediği gibi mlllot önümüzdeki ilk ıeclmlerde iktidarı de- giştirmeye kati olarak azimlidir. EFğer D. P. nin elinde bu havayı dağıtmık için hlc klmsenln inanma- dığı İnanmayacağı “Ne olursa olsun iktidarı vermiy: ” palavrasından başka imkân kalmamışsa, yapılacak en iyi iş mukmider düsüsiln paraşli- tünü hazırlamaktır. Zira hiç kimsenin en ufak tere ü — bulunmeasın: Seçimler zamanında yapılacaktır ve Milli irade nasıl tecelli ederse her şey öyle olacaktır. Zaten, aslında, D. P. nin de başka türlü ne bir niyeti, no de hayali vıırdır e zaman bir tane D. P. Hi çıkar da“'!eçim eri kavbetsek de iİk- tidarı vı—rmlvecc—ğlı * derse bir tane C. H ve tarafsız vatandasş c kıp “MÜH iradeye boyun eğmeımler olursa, hareketlerinln kaurgılığı olarak baş'arına her şey gelecektir” cevabını yapıştıracaktır. Kızmaca, darılmaca yok! e kadar ıauldığmı adeta elle tu- his | Ancak Inmall Ruşm Aksal konuş- maya başladı radır ki sal dakiler t.ete'rruat bırakıp asıl mesele- lerle karşı karşıya geldiler. C. H. P. nin dm ı ludı.r gelmiş geçmiş en ağır sekreteri dâvasına tikasını, du. Söyledıl(lerl son dere derece acıktı. ce sade, ve kendisine inanan bir adamın kalb huzuru 1clnde partisinin iktisadi poli- politikasını açıklıyor- son C“H P. diyoı—du “göz boyayıcı ve sahte bir kalkınma değil lll