B ıbnm bu hafta 75 yaşında oluyor. çocuğu olduğum için kondl—l)le zeç tanıştım. Doğduğum ZzZamman 45'inde, genç bir Başbakandı. yorunı ama bildiğim onun hep “son derece meşçul” bir insan — olduğu- dur. Daha pek küçükken onun kapıyı çalış şeklini öğrenrilştim, Uzun, fa- sılasız bir zil sesi, Kapı açılır açıl- DıIRZ güler bir yüz, telâşlı bir ses: “Çabuk yemek yiyelim, iİşim çok”, şapkasını portmantoya — asar, çan- tasını, o zamandan beri yanından hiç ayırmadığı kiymetli çantasını, bir masaya bırakır. Siki sikı ten- bih eder: “Sakın bir yere kaldır- Mmayın”. O gün gelen gazeteleri, * Mektupları İster, onlara göz gez- dirirken, aağa sola telefonlar etti- rir, sözler alınır randevular verilir. Biz sofraya oturur oturmaz tekrar mış, her ferdi, her parçası hareke- to geçmiştir: Babam evdedir. Misa- firsiz kaldığımızı hiç hatırlamıyo- rum. Seneler boyunca simaları de- medi. Yalnız bir fark oldu: Ben kil- çükken bize devam eden beyler da- tün devlet işlerini konuşur, yapm, istediklerini anlatır, fikirlerini a— hırdı. Kendinden başka türlü düzü- nenleri dikkatlo dinler, sırasında onlara hak vermekten hiç çekin- mezdi Kısa bir müddet, görünüşte da- ha az faal bir hayatı oldu. Fakat o devrede de aslında, ne zihni bir an mleket meselelerinden uzak kal- dı, ne de evimizin misafirlerinde bir değişiklik oldu. Eski arkadaşların- rı pel gene devamlı su- rette ona geldiler, ondan akıl danış- tılar. Boş vakitlerini ise İngilizce öğrenmeye hasretmişti. Günde altı yedi saat çalıştığı — olurdu. Ki birkaç ay sonra mükemmelen oku- yor, yazıyor, konuşuyordu. Cumhurbaşkanı seçildiği zaman hayatımızda fazla bir değlşiklik ol- madı. Babamla aramızda hiç bir resmiyet ırlrmt-dl. EFskiden beri a ba” , “bey baba” tübirle- Tine müthis sinirlenirdi. Yalnız bu âdetini benlim küçük Gül un bonlu. fik konuşmaya başladığı Za ba- bama “dede” diyordu. Bu)üdm.çe BABAM75 etrafındaklilerin ona hep “pasa” di- ye hitap etmeleri dlkkatlni cf.kıul!ş olacak. Bir müddet “dede” “Paşa” asrasında boca adıktan son- ra “dede paşa” da karar kıldı. Ba- bamı “bu da nereden çıktı?” diye gülmekten koemlini alamıyor. Babamın senelerden beri kafa- sında kurduğu, hususi sohbetlerin- de fikri sabit halinde, dönüp dolaşıp geldiği bir mesele vardı: Türkiye- de Demokrasi rejimini kurmak.. İkinci Cihan Harbinin sıkıntılı gün- leri geçtikten sonra sıra bu idealini gerçekleştirmeye gelmişti. Demok- ratik rejlin, çok partili siyasi hayat, seçim kanunu evimizin günlük mev- yetl Idare etmek için böyle konuş- tuğunu zannedenler, hususi sohbet- lerde açıkgözlülük etnmk isteyin- ce, yanıld. klnrım anlamış, babamın sözlerinde samimi olduğunu görüp pek hayret etmı lerdi. Bu seyahate bir D. P. milletve- kili dmetll olarak iştirak ediyordu. Başlangıçta, kendisine hasım zan- nettiği bir muhitte bulunmaktan öltürü çok çekingen dauvranan bu zat,- hattâ ilk akşam sofrada bir fenalık geçirmişti- babama pek ça- buk ısındı”. Beyfendi”, “Paşa haz- retleri"nden sonra “Paşam” dı-vl— şindeki hararet halâ kulağımda. bam onu yanına aklını çelmek Iı.-ln İnönü, retikası ve torunu Gülsün Toker ile En zevkli eğlencesi: Aile hayatı zuları halini aldı. Babamın ne bü- yük İinançla, imanla işe sarildı- kını hatırlarım. Yurtiçi seyahatle- rine çıktı. Bir seferinde beni de gö- türmüştü. Gittiğimiz her vilâyet merkezinde, valiyi, jandarma ku- mandanını karşısına — alır “Vatan- daşlara eşit muamele yapacaksınız. Hangi partiye mensup olursa olsun vatandaşın siyasi kananatlerine say- Rı göstereceksiniz..” derdi. Bıkma- dan, usanmadan büylük küçük her idare âmirine bu —sözleri tekrarlı- yordu. Birkaç defa Halk Partisin- den “partimiz” “biz” diye bahseden memurları sert bir lisanla azarla- mıştı. Umumi — toplantılarda vazl- eğil, cok partili rejim dâvasındaki samimiyetini ispat için almıştı. Nİ- tekim sayın D. P. milletvekili düş- manlık beklediği yerden sadeci dostluk görünce, o şüpheci halini terkedip, memleketimizde demok- rasiyi zercı-kle—tlrebllm(-k lçln mu- vafık, muhu bera! gayret etmemiz icap etllğmi sdşlewn ba- bama inanınış, dört elle işe sarıl- mıştı. O günler, bu birkaç haftalık gılıklı saygı, sevgi ve iyimserlik ha- vasının, pek kısa a bü memlekete yayılmaması için hi bir sebep yok gtbi görünüyordu.