YURTTA Basın Duvarların arkası Bu haftanın başında Pazartesi gunu kara şehrini karanlığın kap maya taşladığı ilk saatlerde bir ga— zeteci mesleğinin belki en en unutulm anlarını gazeteci, AKIS nazır foto muhabırı Hüseyin Ezerdi. Hüseyin Ezer, mutadı olduğu üzere o akşam da neşeli bir halde AKİS ida- rehanesine gelmiş ve gene mutadı ol- duğu üzere birazçene çalmak için Me- tin Toker'in odasına girmişti. Metin Toker odasında yalnızdı. Yazı masası- nın başında portatıf yazı makinasın- dan insana bit tükenmezmiş gibi gelen çatırtılar çıkararak bu haftaki AKİS'te neşredilecek yazısını hazır- lıyordu. Hüseyin Ezeri gülümsiyerek , “Gel Bakalım H seyi in, de- arıyor- birkaç dakika İ Tokere telefonla AKİS - Sarol dâva- sında Ankara Toplu Basın mahkeme- si tarafından ittihaz olunan mahkü- miyet kararının Temyiz mahkemesin- ce tasdik edildiğini haber -vermişti. Metin Toker, sanki mevzuubahis olan kendisi degilmiş gibi hâdiseyi sükü- netle Hüseyin Ezere nakletti ve "Bel- olmaz Hüseyin, bakarsın biraz son- ra gelip beni götürebilirler" dedi. Sonra, söz günlük hâdiselere intikal etti ve Huseyın Ezer bir an için kay- bettiği neşesine kavuşarak alt kattaki şambrnuarına AKİS'in fotoğraflarını hazırlamağa indi. Aynı sırada Emniyet Birinci Şubeye men- sup iki memur, Üüçüncü katında AKİS Mecmuası idarehanesi bulunan Rüzgârlı sokaktaki Ovehanın merdi- venlerini tırmanıyord Memurlar üzerinde AKİ mütevazi lavhası bulunan dış kapıdan içeri girdiler ve Metin Tokerin çalıştığı odaya dal- dılar. Metin Toker odasına kapıya Vurulmadan girilmesine alışık değil- di. Başım yazı makinasından kaldır- e hayretle meçhul zıyaretçılerın yuzlerıne baktı. İki sima n yabancısıydı. O anda bu da vet ediimeyen misafirlerin niçin gel- diğini anladı Hapishaneye yolcu- luk vardı. murların sözlerini so- ğukkanlılıkla, fakat alâkasızca dinle- di. Sonra "Buyrun, gidelim" diyerek vestiyerden bej pardosüsünü aldı ve Küçük kafile AKİS idarehane- giydi. sinden çıktı. Metin Toker kapıdan, çı- karken 1darehaneye bir defa daha baktı ve ihtimal, buraya tekrar dön- mesi için uzun, uzun gece- ler geçmesı ıcap edeceğini düşündü. Sonra ağır ağır merdıvenierı inmeye başladı. Tam Hüsı Ezerin odası- nın önünden geçerken ses/endi: "Hü- seyın ben gidiyorum. Su kitabı geti- river".. Zeki gazeteci durumu bir an- da kavramıştı silâh başı et- ti ve flaşı ile fotoğraf makinasına sa- 4 OLUP BİTENLER etin Tokerin AKİS'ten ayrıldığı M Giderken polisle, gelirken elini rıldı. Makinaya film takması ediyordu. Senelerden beri bu işte büyük bir icap yapa yapa mümarese kesbet- mişti. Makinaya film takmak onun için saniyenin kesirleriyle — ölçülecek adar kısa zamanda bitirilecek bir işti. Ama ne var ki elleri artık Hüse- yin Ezere ıtaat etmıyorlardı Tecrü- beli gazeteci olup bitenler karşısında kendisini telâş ve heyecana mıştı. Kısa bır mucadeleden sonra vazife duygusu, heyecan ve teessüre»- galip geldi. Hüseyin Ezer vücudun- n umulm yacak bir çeviklikle tam hanın kapısında Metin Tokere yetiş- ti ve. flaşının ışıgı kısa fasılalarla ça- karak Rüzgâr sokağı aydınlatma- ğa başladı. Basının vazife başında ol- duğunu görmek, kendi Mmecmuasına cinin — vazifesini yapmakta gosterdıgı gayrete şahit n Toker içte tesellilerin belki de en Jbuyugu, en mükemmeliy- di. i Sonra memurlar Metin Toker Rüz- gârlı sokakta hazır bekleyen kırmızı an kolunu sallaya sallaya boyalı polis cibine bındırdıler ve cip bir anda matbaaların ve gaz ida- rehanelerinin — toplandığı Ruzgarlı sokaktan kayboldu. Süratli infaz etin Tokerin tevkifi 1954 Solba- harında başlayan AKIS - Sa- rol dâvasının sadece bir Ük nkara Toplu aylarca süren duruşma- Metin para cezasına Temyizin bu kararı tekrar bakılmaya ikinci safhası Metin ile neticelenmişti. Tokerin beraatı Savcının ve müda- avukatının bu temyiz et- meleri üzerine Temyiz mahkemesi beraat kararını bozmu dâvaya tekrar Ankara Toplu Basın mahke- mesinde akılmaya — başlanmasıyla üçüncü safhaya gırılmıştı Bu safha Metin Tokerin 7 ay 23 n hapis ve 71T11 Vira ağır para cezasına mah- AKİS, 16 ŞUBAT 1957