MUSİKİ yabana sanatkâr tanımış Ankaralı musikiseverler ©rçi Postiglione hakkında söylenenleri şüpheyle karşı— lamışlardı; hele program kâğıdında, sanatkârı tanıtan yazıda onu "kordip— lomatıgın beğenmiş olduğuna" dair jilen sürülen iddia, hiçbir zaman bir sanatkârın lehinde bir şahadet sayıl- Fakat genç piyanist, kendisine Türk Kanser Radyobiyolojisi Cemi- yetı nin fahri azalıgını verme merası mi bitip de, Chopin'in Op. 10 Etüdle- rini sırasıyla çalmağa başlad_ıgında şüpheler yavaş yavaş dağıldı. İlk iki etüdde, Giuseppe Postıglıone nin mü- kemmel bir te malik olduğu görülüyordu — Yani opin çalmak için aranan çok mühim bir şartı ye- rine getiriyo Sıra "Tristesse" a- dıyla tanınan etüde geldiğinde, piya- nistin üst katlarda da birşeylere ma- lik olduğu hissedildi. Parçalar birbi- rini takip ettikçe artık dünyada Pos- tiglione diye ehemmiyetli bir piyanist bulunduğunu herkes aklına koyabi- irdi Cesar Franck'ın "Prelude, Chorale et Fugue"ü daha az doyurucuydu Eserin ihtişamından bir şeyler kay- boldu; rengi beliremedi; bazı önemli teferruat silindi; Franck'ın şahsi ifa- desi dınleyıcıye ulaşamadı. Fakat ge- ne de Giuseppe Postiglione'nin, tek- nik yanında, duygu ve akıl mahsulü çalışı ortadaydı Program, Stravinski'nin "Petruş- ka" süitiyle bitti. Bu eserin çalınışı, iki bakımdan zevk veriyordu. Bir ke- o musiki meraklısı dinleyi- orijinal şekliyle -yani bir or- seri olarak- konser rımızda hiçbir zaman dinlememiş oldukları bu şaheserm başlıca kısım- larını, hiç olmazsa piyano versiyonu çiler, halinde dınleyebıldıler İkincisi, piya- nıstın karşısına korkunç guçlükler ıkaran bu transkrıpsıyonu Giuseppe Postıglıone nin, hem virtüöz avra- nışıyla, hem de musikişinas eğilimiyle yenmesini görmek ve duymak, bir konser salonunda her zaman nail o- lunmayan bahtlardandı. Bu muvaffakiyetin âmili, henüz 26 yaşında bulunan bir gençti. Giuseppe Postiglione; tahsilini Roma'da Santa ili konservautuvarında — yapmış ve 17 yaşındayken diplomasını almış- tanınmış şefler ve ileri gelen orkest- ralar yanında solist olarak çalmıştı. 1951 yılında iştirak ettiği iki müsa- akanın ikisinde de birinciliği kazan- . Ertesi yıl Messina'da A. Co- relli Enstitüsüne piyano — profesörü tâyin edıldıgınde ancak 21 yaşınday- ı. İki yıl önce Varşova'da Milletle- rarası Beşinci Chopin al akasın hur "Polonaise"in en iyi rasını çıkardığı — için i. Daha sonra Cenevre Müsabakasında gümüş ma- dalya aldı. 32 salonla-; Sümbül Hanım Beylik Operada Bu — makaledeki hıs ve hâdiselere uyması atı sanatının şaheserlerini hal- daima en mükemmel şekilde takdim etmeyi şiar ve va- Zıfe edınmış bulunan Beylik Ope- bu defa da, milli tiyatromu- zun kurucusu değerli sahne ada- mı ve idareci Tahsın Erdumrul'un yenı keşfi soprano Süm anı- mın başrolü oynadığı La Traviata operasını temsile başlamıştır. Süm- bül Hanım, İstanbulun Sulukule semtinde doğmuş ve büyümüş de- ğerli bir vatan çocuğudur ve bu memleketın ne üstün sanatkârlar, ne büyük kabiliyetler yelışlırebı— lecegının yeni bir delilidir. Kuçuk— yaşından beri hayatını lavanta çi- çeği satmakla ve fal bakmakla zanan Sümbülcük, üç ay kadar önce bir gun Genel Dırektor Tah- sin Erdumrul'un evinin bulunduğu sokaktan geçerken hayatının dö- nüm noktasına erişmiş bulunduğu- ğunu, kısa zamanda büyük bir prı— ma donna olacağını nasıl tahmin edebilirdi? İstidat keşfetmekteki dehasıyla tanınan Tahsin Erdum- rul bilhassa, Sümbül Hanımın hiç- ir ses sanatkârında bulunmayan o yürekler parçalayıcı tiz tonları- na hayran olmuş, onu en kısa Za- manda La ravıata operasında Violetta rolüne çıkarmayı aklına koymuştur. Sayın Genel Direktör, Alfredo rolünü ise, on senedir şeh— rimizde, İkinci Aslıye hukuk Mah- emesinde mü aşirlik sesi olan Sedat Yeşilsan'a vermiş- tir. Bundan başka Beylik Opera- mız, hudutsuz maddi imkânlardan faydalanarak, Sümbül -Allah göstermesin- — rahats ması halinde onun yerine sahneye çıkması için üç meşhur sopranoyu, Maria Callas, Benata Tebaldi ve Elisabeth Sotmarzkopf'u yedek o- larak angaje etmiştir. Bu sanat- kârlar, operanın temsil olunacağı beş ay boyunca şehrimizde hazır bulunacaklardır İlk temsil gecesi, Madam Tabaldi, hayatında boyle bir şey ne gördüğünü, ne de işitti- ğini söyledi. Hele Violetta'nın ilk rde yasmd ki "Follia kelımelerını Sümbül Hanımın "A- rena, arena" diye tiz haykırışlarla soylemesıne bütün dinleyiciler gi- bi, hayran olduğunu belirtti. dam Schwarzkopf da aynı görüşü teyit etti. Madam Callas bir bay- gınlık geçirmekte olduğu için ifa- esini alamadık, — öğrendiğimize şahıs ve hâdiselerin, İlhan K. MİMAROĞLU hakiki hayattaki - şa- da, uymaması da tesadüften ibarettir göre Sümbül Hanımın başarısı da- ha şimdiden Avrupa'ya yayılmış- tır; çeşitli müesseselerden, bu ara Medrano Sirkinden, kendisine tek- lifler vaki olmuştur Sümbül Hanımın başarısı o de- rece büyük olmuştur ki her ge- Ce Sseyirciler, tarif etmekten aciz bulunduğumuz hayranlık sedaları çıkararak oyunu takip etmektey- diler. Ne yazık ki Beylik Operamı- zın hizmetlerini dalma inkâr e miş bulunan habis ruhlu bedbaht— lar, oyun boyunca seyircilerin çı- kardığı sesleri bir memnuniyetsiz- lik ifadesi sanmaktadırlar. Ortalı- ğı bulandıran bu hainlerin yalan- larını yüzlerine çarpmak maksa- diyle Sayın Tahsin Erdumrul gişe memurlarına, Sümbül Hanimin baş rolü oynadıgı temsıllere bilet lanlara, medikleri takdırde sahneye fırlatmaları için, Beylik Opera çiftliğinin yumurta- larından ikişer adet verilmesi hu- susunda talimat göndermiştir O günden beri halkın sahneye tek bir yumurta bile atm üstelik gişeye — müracaat i misli artması, Sümbül Hanımı bir i a daha görmek is- halkımızın Beylik Operaya, üm ul Hanıma ve Direk- tör Tahsin Erdumrul'a gösterdiği büyük bir teveccühün delilidir. Beylik Operamızın La Traviata temsilinin bir hususiyeti de eserin, operamız, kadrosuna yeni dahil o- lan tanınmış Alman boğaz hasta- lıkları mütehassisi Ord. Prof. Dr. Hurdawath Höst tarafından sah- neye konmasıdır. Opera sanatkâr- larının doktoru olarak getirtilen Prof. Höst bir gün lâf arasında Tahsin Erdumrul'a, vaktiyle Cari Ebertle tanışmış oldugunu söyle- miş, bunun üzerine Genel Direktör derhal Prof. Hostu Traviata'nın rejisörü yapmıştı Gizli kalmış kıymetlerı aydınlı- ğa kavuşturan ve sanat sadiyle biz lım: Hatırlarda olduğu gibi birkaç yıl önce İstanhulda Othello rolüne orta mektep talebesi genç bir kızı- mızı çıkaran Tahsin Erdumrul ya- eylik Operamızda oynana- cak olan Madame Butterfly opera- sında Madame Butterfîy rolünü Erzurumlu saz sairi Aşık Dursun'a vermiştir AKİS, 16 ŞUBAT 1957