Hatha Yo a Ucut ve sizlerin biitunune Yoga ilimi denir. Gaye geçici varlıkla yani vücutla, daimi ruh arasındaki mükemmel rabıtayı kurmak- tır. «Yoga» ilmi «Osana» denilen basit vücut hareketlerinden, derin nefes alıp verme egzersizlerinden başlar ve en derin ruhi mukemmelleşmeye dayanır. Pratik kaideler Duşunce ve fikir sahasında bütün bir t harcıyan Hintliler, pratık ba- yat kaıdelerını modern dünyadan öğre- ne dursunlar, modern dünya bırdenbıre onlara donerek gayet pratik zihni- yetle, senelerin mahsulü olan ükrı inki- şailardan istifade etmek istemiştir. ik dünya ile derin ruh dün- yası arasındakı ırtıbatı teatin eden Indra D isminde zeki bir kadındır. Tatbiki niya'nın göbeğinde, sevimli bir stüdyo ıştır. açmıştır. Bu sistemin birinci kaidesi derin ve ritmik bir teneffüs şeklinden ibarettir. Vücudu besliyen, temizleyen ve onun hastalıklara karşı mukavemetini artıran bu teneffüs sistemi teneffüs sistemi yanında tatbik jimi, sinir gevşetici hareketler, derin ve rahat uyku, vüsuda (huzur ver- mektedir. İlk Ünce bu huzuru elde etme- ye çalışan insan, iyi sıhhi duşunmeye mes'ut olmaya kol layca alışır. Bunun da gayet basit, çabuk öğrenilir kaıdeleri vardır. «Yoga» kaidelerini basıtleştıren, elle tutulur, gözle görülür hale <«İnd- yalnız sanatkârlar arasında de- ğil, Amerika'da en ciddi muhitlerde, bü- yük rağbet görmüştür. Amerikanın bir- çok tanınmış iş adamları, doktorlar, hu- kukçular, bedbaht olanlar can kurta! gibi ona koşmaktadırlar. Talehelerinden ayırabildiği zamanı konferanslar, radyo ve televizyon gösterileri! ile geçiren <İnd> AKİS, 24 EYLÜL 1955 «Yoga» kaidelerini basitleştir- . Çaya Davet «— Marilyn Monroe'yu tanı- mak, her halde, hoş birşey olsa gerek, fakat emin olun bu, benim hayatımı zehirledi ve cehenneme çevirdi Bunu söyleyen bedbaht bir â- şık veya muvaffakiyetsizliğe uğra- yan bir erkek değil, ciddi bir İn- giliz kadın şairi Edith Sitwell'dir. Geçen sene, Amerika'ya gittiği sı- ralarda, güzel artistle tanışmış ve kendisile bir <«kokteyl»> de, ayak hatırlamaktadır: «İngiltereye gelecek olursanız bera- ber çay içelim... şte bu cümle, şair kadının ha- yatını zehirlemeye kâfi gelmiştir. Çünkü o günden bugüne, artiste mektup yollamak M İngiltere'ye, şair larak geleceğini bıldırmış, bir Mı- sır gazetesi adının artiste felsefe dersi verdiğini iddia etmiş- tir. «Sheffied, üniversitesinde ken- di şerefine yapılan bir toplantıda esüz alan «Edith Sitwell» artisti çok az tanıdığını ilân etmiş fakat gi- her terbiyeli İngiliz gibi cüm- lesını şöyle bitirmiştir: «— Hususi ahbabım, dostum ol- mamakla beraber. kala gidiyorsunuz. nuz bir başka başına Bakıyorsu- müşteri, paketlerin daki sagor sultan bile duydu. Portre Monroe'nun kardeşi Plâtine bir. sarışın olan, çıplak revü kızı Louise Angel merakla kendisi- ni seyreden gazetecıye güldü — arilyn Monroe'ya benzıyorum değil mi? Bunda hayret edecek birşey yok! Çünkü Marilyn 'benini kardeşimdir. hem gazeteciye kızdım. Fakat bu arada, KADIN doğrusu Marilyn'e de gücendim. Kendi- si ile konuşmaya giden gazetecılere, bu mevzuda izahat vermemek için, görünme- miş ve başka bir mülakat esnasında, kı- saca vakıa benim bir üvey kardeşim 0- lacak, fakat duyduğuma göre, o Florida'- da evli barklı, kendı halınde yerleşmiş bir kadındır-..» demi Cennetten gelme bır vücuda sahip olmakla nam salan Louise Angel bir an sustu. iyn Monroe'nunkiler. dolgun dudaklarını büktü, derecede kardeşininkilere benziyen göz- leri uzak bir, hayat âlemine dalmış gibi Idi... <— Halbuki, dedi, Marilyn yakın akrabalığımızdan pek âlâ haberdardır. Ben çok küçükken, annemle babam bo- şanmışlar. Ben annemle oturmuşum, ba- bam ise tekrar evlenmiş ve Marilyn dün- yaya gelmiş... Evlerimiz çok yakın oldu- ğu halde, annelerimiz ayrı olduğu için, Marilyn ile irtibatımız çok azdı. Yalnız ben yedi, o altı yaşındayken, beraber bir defa değildi. Reklâm fotoğrafları veriyordu. Ben de Gamival Room recü- sünde rol almıştım. Genç kızlık adım Louise Baker'dir. Marily'in genç kızlık adı ise, Norma Jean Baker'dir. Onbeş yaşında iken, cid- den Florida'da evlenmiştim. camdan ayrıldım ve para kazanmak için çalışmaya başladım. Zaten Marilyn de, benim gibi, erkenden evlenmıştı yattaki muvaffakıyetı ıçın kendisini teb- rik ederim ve on in mesudum. Ben sanatkâr olmak ıçın yaratılmış bir insan değildim. Gayem uydurma bir artist ol- mak değil tuttuğum yolda ilerlemektir. L An krar sustu. Sinirli si- nirli yelpazelendı ye birden gülerek: — Hiç konuşmayacaktım, dedi. A- ma ışte «öfke baldan tatlıdır!» | Maı'igfn Monroe lde — olmıyan... 23