KADIN ralli dolap olur. En küçük, en dar ev biraz muhay- yele ve emekle kullanışlı, şirin bir hale sokulabilir. , yaptığı resimler, küçük plâs- tik heykellerle süsleyen çocuklar vardır. Her ne olursa olsun «can sıkıntısı» ile, mücadele etmek, bunun için de her- günkü vazife haricinde, zevkli bir meş- gale bulmak şarttır. Çünkü <«can sıkın- tısı» insanın ve aile hayatının en birinci düşmanıdır. kıııci Dünya Savaşında, N: Al- manyası, bir yandan kamplarda esırlere eziyet ediyor bir yan da, konuştur- mak istedikleri münevverlere, ilim adam larına cezaların en büyüğünü veriyor, nuştu. Can sıkıntın amansız bir düşman- dır. Aile Çocuğunuzu seviyor musunuz? Bu suale hayır cevabını verebilecek e babayı tasavvur etmek güçtür. Halbuki sevmesini — bilmek arasında çok fark ardır. evgi çok defa, tamamiyle egoist bin histir. Kendi kendini tatmin etme esa- sına dayanan şuursuz bir sevgi, çocuğa faydadan çok ziyan verir. Anne şefkati, annelerin çocukları için katlandıkları fedakârlıklar, herkesçe malümdur. He kesce malüm olmayan şey, birçok anne- lerim <yanlış bir sevgi sistemi» ile ço- cuklarının hayatlarını mahvet kleı'ıdır. Hayatının her dakikasını çocug nun ihtiyaçlarını temin etmeğe çalışan anne, muhakkak ki, takdire hak kazanır fakat bu fedakârlığa mukabil, çocuğu- un aynı şekilde kendisine bağlanmasını ıstıyen, kendisinden başka birine herhan- gi bir alâka duymasına tahammul ede- miyen, her dakika, onun üstüne titreye- rek, onu korumak, onu sevmek, onu ka- yırmak gayeleriyle de olsa, onun şalısı- yetini bogan, daıma onun yerine müca- dele edi ayat muharebelerin- den uzaklaştıı'an, hatta hatta çocuğunu kendisine lüzumundan fazla bağlayan anne, çocuğunu kendi kendini için seven ve hayatta ona en büyük fe- nalığı yapaıı insandır. sevgisinin tezahürleri daha çocuk kundakdayken başlar. Çocuk uyurken, kendi kendine elindeki çıngı- rakla oynarken, dayanamayıp birdenbire çocuğu uyandıracak, tedirgin edecek şe- kilde ona sarılmak, çocuğu yerli yersiz bir azardan sonra <«anne- vermek, mantıkla değil hisle hareket etmek, annesinin, ga- yet bencil hıslerını tatmin etmekten baş- ka ne işe yarar' undakdal kı çocuğunu, rahatsız edi- ci süslü, ipekli, dantelli kıyafetlere so- anne de, aslında, çocuğunu kendin- den az sevmektedir. Çünkü çocuk isle- meli, organtin bir elbise içinde değil, tülbentten yapılmış, 'tertemiz bir zıbın- da rahat edecektir. Ona lâzım olan şey temizlik ve rahatlıktır, süs ancak anne- nin gözlerini tatmin eder, gururunu ok- şar! Sıcak vaz günlerinde, parkının için- de çıplak ayak, bir gömlekle oynuyan ço- cuk ne dar mesuttur! Kendi kendine duşer kalkar kendı kendisini koruması- işlemeli patikler içinde, kucaktan kucağa geçiri- lirken tasayyur e enin, yaptıgı fedakârlıkları sık sık çocuklarına hatırlatması, onlara de- vamlı bir sevgi ve borç mecburiyeti açı- laması,, onlar yüzünden katlandığı mah- rümiyetleri, uğradığı sıkıntıları tekrar ederek küçük yaştan onlara — «suçluluk Anne ve çocuğu Ağlamak, gülmek-Gülmek, ağlamak. ve ağır mesuliyet» hisleri aşılaması, en korkunç neticeleri doğurabili Anneler bilseler ki, bu şekilde, üs- tüne tıtreyeı'ek, itina ile büyütülen bir- çocuklar, hayatla temasa ge- dileri yüzlünden evlenememiş, normal in- san hayatını yaşıyamamış, veya kurduk- ları yuvada, tuttukları işte, sırf bu şu- e şefkatinin 'tesiri altında kal- dıklarından muvaffak — olam bed- baht olmuşlardır. Ve bils eler ki, onları en çok sevdiklerini zannettikleri anda, bazen onları ne kadar fen kadar eksik, ne kadar yanlış bir şekılde sev- mektedirler!. İşte mekteplerin açılmasına çok az bir zaman kaldı! İlk açılış <sünü mektep kapılarına gidiniz v uklarını ilk de- fa mektebe gönderen anneleri tetkik e- diniz... Ekserisinin rengi sapsarıdır, ekserisi heyecanını gizliyemez: Son d cuğa üst üste yapılan lüzumsuz tembih- ler, tam çocuktan ayrılırken birdenbire o- na sarılıp öpüşmek arzuları, endişeli, his- li bakışlar. Bütün bunlar çocukların çö- zünden kakmaz! Bütün bunlar tehlikeli şevlerdir. Çünkü mektep onuna ana kuca- gından sıyrılıp, girdiği ilk hayat sahnesi- dir. Çocuk kendi haline bırakılırsa, mek- tebe gitmek ona en ufak bir heyecan, en- dişe, korku vermivecektir! - ama çocuk herşeyi anneden öğrenir, anne böyle his- lenir, heyecanlanırsa, çocuğun havatlailk teması mütereddit, müphem, şaşkın a- dımlarla baslar kaçmıvan yerinde bir şefkat, l)askısız bir dikkat, tazviksiz bir dısıplın progamlı bir hüviyet zaafa kaçmayan bir anlayış" İşte çocuk aileden bunu bek- ler. Bunları bulursa, mesut olur. müca- deleye alışır, hayattaki muvaffakıvet şan- sı fazlalaş Çocuğunun, manevi veya maddi, hiçbir eksiğini gözden kaçırmayan anne, her dakika çocuğunun basında <hazır ve bir mesafeden takip etmelidir! Bu mesa- fe çocuğun muhtaç olduğu hayat saha- sıdır. Esaslar tesbit edildi Dior'un meşhur bir sözü vardır, der Şi ki: «harp sonraları hariç, moda hiç- bir zaman, ihtilâllere uğramaz!» Ve bir kadın, her yaptığı yeni elbiseyi son mo- danın mübalâğasız biçimlerinden seçerek yaparsa, elbiselerini rahat rahat, altı sene giyebilir. Artık sonbahar ve kış modasının bütün teferruatı ile meydana çıktığı bu- 956 senesinin bütün ye- rağmen, geçen mevsim elbi- selerinin rahat rahat bu kış da gıyılebı- leceği anlaşılmıştır. Yalnız yeni lacak elbiseler ıçın yenılıklere dıkkat' Üç nokta çok mühimdir. . Moda kadının tabii şekline uy- maya çalışıyor. 2. Moda ilhamım Şark tan al- mıştır. (Bu sene kadınlar şapkalıdır. AKİS, 24 EYLÜL 1955