reken bir takım meseleleri düzenlemek Caere gidiyordu. Bunlar düzenlenmediği takdirde Japon - Amerikan gerginliği i- zale edilemiyecek, Japon kabinesinin iç itibarı geniş ölçüde sarsılacaktı. Japon ef- kârının bir hal tarzına bağlanmasını is- tediği meselelerin başında Çin - Japon ticaretinin Amerika taralından uğratılan Ekenler lardı. silâhlar kendilerine dönmeye başladı: zorluklardan kurtarılması gelıyordu Son- istiyordu. ları iddiasiyle Amerika'da tutulan 210 Japon'un serbest bıraıkılması meselesi de vardı. (Bu meselelerin hemen hepsi Was- Nitekim başkaları için kullandıkları ve bilhassa keskinleştirdikleri bu Araplara karşı kullanmak üzere şehir- lere getirdikleri Berber gençleri, Atlaslardaki kabilelerine dönerken basit te olsa İslâm âleminin hürriyet ve egemenlik dâvasının nebzelerini taşıdı- lar. Sürgüne gönderilen genç Sultan Bin Yusuf'un ismi v a milletlerinin kutsal kavgalarının ateşi kadar gitti. en ücra Berber çatılarının altına Hindiçini'deki «tabor» lar, Dien * Bien - Phu faciasının sonunda, is- tiklâle azmeden bu milletin ne kadar yoksul da olsa müstevlileri yenebile- ceğini anladılar. Viyetnam savaşı bu çok şeyler öğretmişti. cahil ve vahşi Berber silâhşörlerine Ölümden ve esaretten kurtulanlar yurtlarına dön- düklerinde bütün felâketlerine rağmen yeni bir iman kazandıla 20 ağustos kıyamında Atlaslardan, Awures'e kadar yüzlerce kilometre nda bütün Berber kabileleri Fransızlara kıyama başlayınca ida- recilerin şaşkınlığı ve hiddeti büyük olmuştu. İtalya'da, Hindiçini'de vahşet- lerini cengâverliklerinin mazereti olarak gösterdikleri Berber'ler şımdı aynı vahşetleriyle <efendi» lerin in üzerlerine saldırmışlardı. menfaat gruplarının destekledikleri ve içeri bölgelerde büyük olduğuna inandıkları Marakeş paşası gözleri önünde yıkılıp gitmişti. Fransızların ı El Glavi efsanesi de hayretle acılan Bunun için mukabil darbeleri insafsızca ve kıyasıya oldu. Misillemelerinin vahşeti, kurbanlarının adedi Berberlerini kini kat kat geçmişti. Genel vali Grandval'in İslâhat ve reform projelerine emirlerini dinlemeyip müstakil hareket edecek kadar , Leblanc, Miguel gibi generaller, gazaplı sa- natlarını gorulmemış bir şıddetle icraya imka! he n buldular. Günlerle süren hiç bir büyük devlet tarafından takbih edilip durdurul- mayan bu katlıam, artık Fas - Fransız münasebetlerinde aşılamıyacak bir uçurum yaratmıştır. Generallerin emirlerini, Paris'ten, meclise ve kabine- * ye hakim kolonyalist elemanlardan aldıkları, El Glavi'nin ve Bin Arafa'- nın Başbakana yolladıkları mektupların da yine Paris'te yazılmış olduğu bugün bilinen hakikatlerdendir. abine sini kurtarmak için tereddütle uzun zaman kaybeden, Grand- val'in uzaklaştırılması için sağcı bakanların şantajlarına boyun eğen, Baş- bakan Faure da bü ün iyi niyetlerine rağmen Kuzey Afrika'da olup bi- tenlerden birinci derecede sorumludur. F as meselesinin Birleşmiş Milletler'de halli de bir çok noktalardan imkânsız gibi gözükmektedir. Büyük devletler karışmamayı tercih etmek- tedirler. Fransızların vetosu düşülmese bile Kenya, Birmanya ve Guata- mala'da olup bitenleri hatırlatmaları kendileri için kafi bir silâhtır. kan ve ateş içinde boğulmağa terketmektense, yapılacak başka şeylerin ol- duğunu hatırlamak borçtur. vaktiyle aynı Fransızların dâvalar Mağrip ve Cöezayir'de bu kadar şiddetli ezme harekâtına geçmeleri yine Fransa'da büyük bir çoğun için kan dökmüş milletlere bir şekilde k - tara- fından gayet fena karşılanmıştır. İlerisi için de ümit veren tek nokta bu- dur. Bütün muharrirler, aydınlar hükümetteki kolonyalist elemanları ve icraatlarım kuvvetle tenkit etmektedirer. Mauriac, Bourdet, Malraux, Le- besjue gibi en tanınmış yazarlar ateş püskürmektedirler. Gazetelere gelen binlerce okuyucu mektuba Kuzey Afrika'da bir an evvel makul ve adil bir politika istemektedir. Bu bakımdan en sağcı gazetelerden olan Figaro'nun okuyucu mektuplarına bile bir göz atmak öğretici ve ibret vericidir. Fran- sız halkıma adalet ve eşitlik duygusu onları idarecilerine karşı âdeta düş- manca bir tavır takınmalarına yetmekt dir Fakat h eyhat, bu arada Zzey Afnka da hâlâ bir çok masum kanı akmaktadır. Esef edilmelidir ki, Fransız kolonyalistleri bu cinayetleri Dan- ton'un, Robespierre'in, Saint - Juste'ün torunlarına yaptırtmaktadırlar. Bu günkü şartlar ve tesirler devam ettikçe, muayyen gruplarda kökten de- ğişmeler olmadıkça bu cinayetlerin de sonu gelecek gibi görünmemektedir. Halbuki Nürnberg'te rüzgâra savrulan küllerin üzerinden kaç sene geç- miştir? AKİS, 24 EYLÜL 1955 DÜNYADA OLUP BİTENLER hington görüşmeleri sırasında bahis ko- nusu edilmiş, fakat pek azı bir hâl tar- zına bağlama bilmiştir. Yayınlanan bir resmi tebliğden anlaşılıyor ki görüşmele- rin ağırlık merkezini gene de Japonya'- nın ve Uzak - Doğunun savunması teşkil etmiştir. Bunu Amerikan diplomasisinin bir başarısı olarak kaydetmek gerekir. Şigemitsu Washington'da bu konu- yu ele almak niyetinde değildi. kan oyununa gelen Şigemitsu sadece bu mevzuda görüşmeye girişmeyi kabul et- mekle kalmamış, aynı zamanda Ameri- ka Birleşik Devletlerinin Uzak & Doğu hakkındaki görüşünü benimsemiştir. Tebliğde belirtildiğime göre, iki devletin» Dışişleri Bakanları Japonva'da bulunan Amerikan silâhlı kuvvetlerinin mevcu- dunda azaltma yapmak hususunda fikir, birliğine ulaştıktan başka — Japonya'nın Batı Pasifik müdafaasına iştiraka için si- lâhlarama gayretlerini çoğaltmasına da karar vermişlerdir. Ayrıca Amerika, ile Japonva arasındaki , güvenlik paktının karşılıklı bir Batı Pasifik müdafaa pak- tına kalbedilmesi ve böylece Japon silâh- h kuvvetlerinin Uzak - Doğu savunma- sına iştirak ettirilmeleri de kararlaştırı- lanlar arasındadır. İki Dışişleri Bakanı bu kuvvetlerin sayısını 350.000 olarak tesbit etmışlerdır , r meselelere gelince: Bunlarda katedilen mesafe henüz kesin olarak bi- . KA v 1 rika henüz vaktin eelmedıgını soyleyerek Japonistetlerinireddetm rika'da bulunan Japon harp e- sirieri babsinde ise Şigemitsu eli boş ola- rak dönmemektedir. Daha görüşmeler devam ederken Foster Dulles, basına, bu esirlerin memleketlerine iade edilecekle- rini söylemişti. Tokyo 'daki akisleri S igemitsu'nun Washington'da vardığı netice Japonya'da hayret ve infial uyandırmıştır. Japon halkı hâlâ harp is- tememekte, ayasası hâlâ aşırı bir si- lahlanmaya müsaade etmemektedir. Kal- dı ki Yoşida hükümeti, iktidardan, Ame- rika'ya tavizler verdiği ve Amerikan is- teklerine karşı kati bir cephe alamadığı için düşürülmüştü. Hal böyle iken Şi- gamitsu'nun nasıl olup dâ Anayasa'ya ve şimdiki iktidarın vait ve prensiplerine aykırı hareket ettıgı - Japonya'da - an- laşılamamaktadır. Japon basını halkın hislerine tercü- man olarak Japonya'nın Uzak - Doğu sa- vunmasına kendi »nurları dışında bir rafları yüklemesi Japonya'da büyük bir tenkit mevzuu olmaktadır. 17