SANAT lara da faydalı olacağı şuphesızdır Bu suretle hem işverenin hem yapa- nın hakkı garantilenecek Emniyetten doğacak gönül — rahat ile randıman da artacak. Memleket f'ılmcılıgı elle tu- tulacak derecede kısa zamanda kalkı- nacak ve o zaman sermaya kız arayan tellallar, Yesilçam sokağındaki yazıha- nelere teklifsizce giremiyecekler. Fransa Malraux'nun piyes akmalı tüfek seyırcılerın üzerine Karanlık ile a- teş kusmağa başladı. Salonda bir kıpır- Dumanların ve kıvılcımla- f falmış görünüyordu. — Ezi: hatsız edici his, bütün seyırcılerı sardı. Piyes bittikten sonra dışarı, Ba- tignoles bulvarına kulakları hâlâ lıyordu.. doğru çıktıklarında mitralyöz ateşiyle çın- Delinin, — hatta dalgının biri bağlarının içine ya bir d hakikilerini sürerse halimiz nice olurdu diye düşünmekten, kimse kendini ala- madı. o Paris tiyatro mevsimi bu sene böy- le bir yaylım ateşiyle açıldı. Bir aydır Hebertot tiyatrosunun sahnesinden Şanghay İhtilalcilerinin Hotchkis'i şimşekler içinde salonu bir baştan bir başa tarıyor... a Condition Humaine» memleke- timizde <«İnsanlığın Hali» adıyla tercü- me edilmişti. Müellifi Andre Malraue- nun Fransa'da ve bütün dünyada çok tanınan bir muharrir oldug na şüphe yok. Bir zamanlar tamamen solcu bir yazar olan Malraux Çin ihtilaline, İs- lü müdafii olmuştu. Hattâ kabinesinde bir müddet de bakanlık etti. Andre Malraux «İnsanlığın Hali»nde 1927 de Çin komünistlerinin Çan Kay Şeyk'e gayet feci şartlarla kıyam edışle— rini anlatır. Çan K; rünmeyen bir zalimdir. cidden «Beşerin hali» tur. Eserde Fransız vardır. Fakat bunlar hiç de vatandaşla- rının kendileriyle iftihar edecekleri tip- ler değillerdir. Clappige, Ferral, Marti- al hayasız ve soyguncu — memur veya tüccar tipleridir. serin konusundan ve kahramanla- setmek galiba daha faydalı olacak: «La Condition Humaıne» yirmi kü- muştur. Eserin popülaritesi düşünüle- rek sahneye ve perdeye alınmak isten- 32 misse de — teşebbüs edenlerin şöhreti- ne rağmen— adaptasyon güçlükleri yüzünden ekseriya yarıda — vazgeçilmiş- tir. a bu <«nankör» gayreti üze- Bu def: rine alan Thierry Maulnier oldu. Thi Maulnier Fransa'nın harp sonrası şohretlerınden biridir. S maruz kalmaktadır. ni tamamen ruhuna ve dâvasına uygun olarak sahneye koyması bazı dostlarını Hebertot tiyatro- Ihtılalcılerının hep haykırmaları Maulnier'nin sütununu muntazaman o0- kuyanları pek hoşnut etmemiş olmalı ki, yazar şöyle bir açıklama lüzumunu hissetmiştir: «— Kabul etmeliyiz ki romanda ve piyeste komunıt old arına sefalet kardeşlerindeki bu be yetini kabul ettirebilmek ümididir ki, bu milyonlarca insanı komünizme doğ- ru itmektedir.» M ademe — Tassencourt'un sahneye koyuşundakı sade ıncelıge Maulnıer nin ir ve kuvvetli — lisa rağm «Beşerin Hah» Fransız seyırcısını tat— min etmedi. Çünkü romandaki kesif ve tesir edici atmosfer piyeste — yavanlaş- makta hattâ kaybolmaktadır. Gözleri- nünden bir sürü <<Şang ay 1927>» tablosu geçmekte, bir sürü siluet sonu gelmiyen diyalogların — içinde seyirciyi bunaltmaktadır Romanın pıyeste üstünlüğü burada— dır. Roma Ii ramandır. Dü: analizini hâdiselerin arasına ve istediği şekilde «kaderin çagınşı» gıbı yerleştı— rebilmektedir. Halbuki atro, aktör lerin birbirlerine alıp Verdıklerı sozler- den diyaloglardan — ibarettir. Tiyatroda söz durumu yaratan bir elemandır. Ro- manda ise durumu ancak tefsır eden bir — vasıtadır.. Maulnier, andaki analizi, entelloktuel gayretı pıyese dığı için — Malraux'nun eseri maktadır. Eğer roman, Hemi meşhur eserinde oklugu gibi daha zi- yade diyaloglardan ibaret — bulunsaydı Thierry Maulnier'nin yükü — elbet çok hafifleyecekti.. Artisler hiç bir zaman vasatın üstü- AKİS, 5 ŞUBAT 1955