MEMLEKET MECMUA- LARININ GEÇİT RESMİ Geçen sayımızda başladığımız bu kısa tahlile devam ediyoruz: Fikir hareketleri (Serveti Fünun) ediplerinden Hüse- yin Cahidin, bir başına çıkardığı mec- mun. Fakat Hüseyin Cahit için (Serveti Fünun) ediplerinden demek ne ifade eder ? ( Serveti Fünun ) onun sadece başlangıç günlerine ait bir nisbetin ismidir. O her şeyden evvel ve sonra poletika dünyasının Hüseyin Cahidi, ve dağarcığında her şey bulunan bir entellektüel tipidir. (Fikir hareketleri) nde Hüseyin Cahitten başka kimse yok. Bu dadoğru bir görüş değil. Ora- da Hüseyin Cahit de yok. Hüseyin Ca- hit gibi düşünen kaç avrupalı muhar- rir varsa onların yazıları var. Bu mec- muaya (Fikir Hareketleri) değil, (Hü- seyin Cahide uygun frenk fikir hare- ketlerinin tercümeleri) imecmunsı de- mek doğrudur. Bunun içindir ki (Fi- kir hareketleri) meecmuasına, Avrupada bir kaç misali olduğu gibi, tek bir in- sanin, tek başina, belli başlı bir dava ve görüş yürülmek için çıkardığı, ilk plünina ve herkesten evvel kendi şah- siyetini serdiği ve tercüme işlerini kendi fikir mimarisine yardımcı diye tuttuğu bir mecmun gözü ile bakama- yız ve bu yalnızlığı kuvvetin yalnızlığı halinde göremeyiz. Orada Hüseyin Cahit, bir iki matbuat haliragile bir iki kronik ve polemiğe inhisar etmekte ve Frenk muharrirler, kendilerine ve- rilen rollerden habersiz, karma karışık bir halde meemunya başkanlık mektedir. Bunu bir teşbihle ifade enizse denebilir ki Hüseyin Cahit, silindir şapkalı frenk muharrirlerinin azssı ol- duğu bir idare meclisinde kâtip vazi- yetindedir. Halbuki hakiki idare mee- lislerindeki mevkii, hiç bir gün kâtip mevkii olmamıştır. Hüseyin Cahidin herkeste olmıyan meziyetlerden bir tanesini de yabanei diller ve kültürle: ri derhal kavramak hususundaki avi we bir nevi zekâsıdır. Zannimızca Mal- ta adasında iken bilmem kaç günde gi İtalyancayı ve kaç haftada İngilizceyi öğrenmişti, Her biri birer ömür kahını dolduran işkence ve çileye mukabil öğ- renilen şeyleri o, bir haftanın içine si- kıştıracak kadar kolaylaştırınanın, ba- “sitleştirmenin yolunu bilir, İşte liberalist ve antikomünist Hü- seyin Cahidin şahsından mecmuaya aks eden ışıklar ... İk'side birbirinin ay- nasıdır, 3 Yeni Adam Bu da eski Darülfunun müderisle- rinden İsinsil Hakkının mecmuasıdır. Çıktığı yünden bu güne kadar bülün bo- galamaları şeklile kalıbına inhisar etmiş bir mecmua, Söz ve fikir cephesine ait bir bocalama bile kaydetmeye imkân yok.. Çünkü onun ne olduğunu ve sevi- yesini tayin, bir Çin bilmecesini halle çalışmak gibi bir şey.. Bahçevanlığa nit dersler ve makale'ere bitişik, ahlak ve terbiye mevzuu üzerinde hissi ve infisl- li yazılar, beşer, üçer, birer, yarmışar satırlık, sonları oanlaşılınaz nükte ve Çedalarla mühürlü garip fıkralar, bir kuş dili gibi şifresi yalnız muharrirince ma- lüm eforizmalar, bidayette kendisile çalışmış ve sonra nasılsa ayrılmış bir kaç desi ve muharrire ait her türlü vahdet ve fikir silsilesinden uzak por- treler.. Koca İsmail Hakkı bu mudur? İnanmak kabil değil ! Bunların yanın- da soktaktan devşirilmiş hissini veren, insan, yazı ve idrak terbiyesinden mahrum bir kaç çocuğun alabildiğine hüküm ve şımarıklıkları,. Bu daha garip |. Bu tarzda çoluk çocuk ara- sında İsmail Hakkı ne arar ? Hç ol- mazsa onlara bir şey telim ve tedris etse, ellerine bir nota verse, oda yok! Bir kaç mödern resim, romanla, piyes ve hikâye: arası tefrikalar,. Görülüyer- ki mecmunanın anlaşılacak yegüne la raflı mizacının modern resime kaçtı- gıdır. Bu mecmua, Yeni OAdamı belki de modernlerin ışıksız, nisbetsiz, muvazenesiz, mantıksız çizgilerinde bu- luyor. Derken Carl Marx'ın (Sermaye) adlı meşhur eserinin tercümesi . . Bu tercüme niçin verilir ? Türk kütüpha- nesinde eksik olan tercüme bu mudur? Eğer her şey tamamsa bu muhakkak bir eksiktir. Fakat mecmua bunu ter- cih etmekle ne demek ister? İdeolojisi bu kitabı saran ideoloji ile bernber- midir? O halde onu yapsın! Değil mi- dir? O halde aksini yapsın! (Sermaye) o ciüs eserlerdendir ki onu bitaraf bir lereüme diye vermeyi bizzat kita” bin ruhu yasak eder. (Yeni Adam) da öyle bir mecmuadır ki en keskin yaslı ait olduğu âlemi bile temsil edemiye- cek kadar, sistemden, silsileden, ahenk” ten, çerçeveden, nizamdan, bir kelime ile kudret ve zekâdan mahrum olma- sıdır, Bu mecmua çok hazin bir tali ifşa ediyor. İsmail Hakkı Darülfünun müdder'si iken temsil ettiği şahsiyet, aşikâr bir fikir sistem ve meşrebinin şahsiyeti olmasa da, gene onu çok cid- di bir plânda mutalâa ettiren ve kali- tesine inandıran bir hava taşıyordu. Bu mecmua bu havayı ebediyen da- gıttı ve işi ciddiyetin dışına çıkardı. Varlık Emektar mecmua. Üçüncü senenin içinde yürümek ne demek ? Hayrete şayan olan, herne bahasına olursa ol- sun bu ettirmemek için sahiplerinin bulduğu kombinezon- dur. Tek nüsha bile satmasa zararına imkân olmıyan mecmua... Dünya dev- İetleri içinde kendisini bir Kara Dağ bütçesile idare eden, buna rağmen her hangi bir büyük devlete borç ver- me kabiliyetinde.. Küçücük bir muva- zene, fakat muvazene.. Bunları niçin söyliyoruz? (Varlık)'ın hususi hallerini ilşa için değil | Şunun için söylüyoruz ki yazı ve manevi cephesi de maddi cephesile tamamen ahenk ve eyniyet ha- lindedir.Hiç bir iddinsi yoktur. İddissiz olduğu içindir ki birdenbire kusur veya meziyetini bulmak kabil değildir. Kim yazı verirse basar ve müteşekkir ka- lir. Çok naziktir. Şüphesiz bu yazıla- rın kıymet ve şöhret ashabından ol- masini tercih eder ve bazan ö kadar ustalıkla ister ki onu da temin eder. Ama kıymet nedir diye sorarsanız bu hususta hiç bir fikri yoktur. Öyle bir bitaraflık, fikirsizlik, cansızlık merke- zinde oturmuştur ki nekadar kötü şey basarsa bassın vasıflarından hiç bir şey kaybetmesine imkân yoktur. Onun gayesi zarar etmemektir : Ma- nen ve maddeten. Varlığının da hik- meti şudur: Yokluğa nisbeten! N. F. K. mecmuayı zarar 15