AĞAÇ /ANAT < FiKİR SAK/İYON MANZARA Z TÜRK ORTA ÇAĞ SANATKÂR VE ENTELLEKTÜELİNE KISA BİU BAKIŞ Türk orta çağ sanatkâr ve entellektüeli, halis bir garplı anlayışı önünde, ruhunun ve kafasının bütün mimarisine, sanat ve ideolojisinin bütün miyarlarına, cemiyetinin bütün nizamına ve ferdiyetinin bütün şahsiliğine ermiştir. O, içinde yaşadığı cemiyetle, ve cemiyeti, kök saldığı medeniyet kaynağile tam bir anlaşma halindedir. Kendisini yoğuran cemiyet, nasıl realist bir dün- ya içi ifadesine ve idealist bir dünya dışı telâkkisine malikse, o da, ( objet) . ve ( idee ) halinde, bir sanat ve fikir dünyasının bütün kanunlarına sahiptir. Dili, nahvi, kalıpları, tekniği, tenkidi, kültürü, mantığı, ahlâkı, dünya ve mavera telâkkisi, mizacı, hassasiyeti, estetiği, hulâsa bir varlığın tecelli ayna larındaki bütün akislerile o, sistemli bir plâtform üzerindedir. Bu plâtformu ona cemiyeti, cemiyetine de İslâm iman ve ideolojisi bina eder. O devrin muvazenesine göre, İslâm iman ve ideolojisi güneşli bir gök, cemiyet bu gökten sıcaklık alan bir toprak, sanatkâr ve entellektüel de, fer- diyetinin köklerini bu toprağa salan ve istidadına göre yemiş veren bir ağaçtır. Ne gök, toprağın iç terkibinde, ne de toprak ağacın verim kalitesi üzerinde, bünye istiklâlini dağıtıcı bir rol oynayamaz. Aralarındaki mahrem münasebet- ler ve birbirlerine çizdikleri sınırlar içinde bile, göklerin kalitesi göklerde, toprağınki toprakta ve ağacınki ağaçtadır. Fakat ağaç, toprak ve göğün, FERT, CEMİYET ve İDEOLOJİ halinde ahenk ve düzene girmesidir ki hayatı ve onun sonsuz deveranını kurar. Hiç bir insanlık devri, giden kim ve gelen ne olursa olsun, bu ana unsur- lar dışında bir terkip yapabilmiş değildir. İmdi, kalite ve kıymet hükümleri üstünde hiç bir teşhise yanaşmadan kabul “etmeliyiz ki, Türk orta çağ sanatkâr ve entellektüeli, belli başlı bir idrak mihrakı etrafında, saiklerini, sebeplerini ve neticelerini çerçevelemiş ; zamanı, mazi, hal ve istikbal olarak, üç ritmile temsil etmiş ; kendi ömrü ve anlayışı 1 :