AGAÇ /ANAT < FiKiR > AK/İYON FİL DİŞİ KULE Fil dişi kule, içinde yaşadığı cemiyetle bütün alâkalarını kesmiş sa- natkârın, ferdiyeti etrafında ördüğü kozadır. O, bu kozanın içinde, halka yasak edilmiş bir sarayın bekçisi halinde, şahsi servetlerine muhafızlık eder ve bu servetlerin tek alıcı ve tanıyıcısı sıfatile, dışarı âlemin bütün kiymet hükümlerine rakip, fakat dışarı âlemi kendi kıymet hükümlerine fethettirmek gayretinden de müstağni, mermer duvarlar ve canfes perdeler arasında, doğmıyacak bir yarını bekler. Fil dişi kulede oturan sanatkârın her edasından sızan şikâyet şudur : Ben anlaşılamıyorum. Bu şikâyetin tonunda dışarı âleme teklif etmek istediği bir BEN hasreti gömülüdür. Onun içindir ki dışarısile alış veriş yapan her geçer akçeye düş- man ve değersiz insanları visal'ine alan zevksiz bir kadınmış gibi dışarıya küskündür. Hakikatte, bir aşkın ters tecellisinden başka bir şey olmıyan bu küskünlük, derinleşe derinleşe o hale gelir ki asıl gayesini unutarak kendisini gaye diye kabul eder, alâkasızlığın, ifadesizliğin, dilsizliğin felsefe ve mizacını yapar ve timsah derisi gibi dikenli bir kabuğa bürünmüş, başının üstünde gi- dip gelen güneşlerin acelesine kayıtsız, ömrünün sonuna erer. Sanatkârı fil dişi kuleye ceken benlik ve şahsiyet humması, büyük çaptaki insanı, maskarasından ayıran en esaslı çizgidir ama hiç bir mesele fil dişi kulede fasledilemez. Fil dişi kulede doğan hayat, tohumun kabuğunu çatlatışı gibi, fil dişi kuleyi yıkmakla işe başlıyacak ve bu dışardan içeriye giriş ve içerden dışarıya çıkış, her parçası irtibatlı bir tekevvün halinde ken disini tamamlamış olucaktır. Sanatkâr, âlim, peygamber, filozof, tek bir üstün yaratılış gösterilemez ki kendi iç âleminin zindanına kapanmadan mevcut ha- yatı kabul etmiş ve sonrada o zindanda sonuna kadar kalmış olsun. Fil dişi kule ulot hastalıkların tedavi gördüğü hastahanedir. Kendisini bu illetten muaf gören sıhhatli sokak yaygaracısının ismi AHMAK ve büyük ha- yatı bu hastahanenin içinde kabul edenin ismide CÜCE dir, Doğduğumuz zaman bizi sardıkları kundak bir fil dişi kule, öldüğümüz zaman Öizi yatırdıkları tubut başka bir fil dişi huledir. Yalnızlıklarımızın fil dişi kuleleri sayısız ve her yıkılacak fil dişi kulenin altında bekleyen fil dişi kuleler namütenahidir. Buna rağmen en mübarek gaye fil dişi kuleyi yıkmak ve içimizin ışıklarını bir sinema perdesi gibi sokağa ve piyasaya aksettirmektir. 1