Kilap- İMecmua-Gazele Aksiyon ve entellektüel Julien Benda bir edebiyat gazetesinde (Esprit uğrunda ehlisalip) başlıklı bir yazı- sında şunları söylüyor. Eğer bir entellektücl kendi milletine yahnt &r- mfına ait hususi menfantleri müdafan yüzünden kendi entellektüellik haysiyetine İalianet etmiş olursa bu ihanet bence ihanet sayılmaz. Elverir ki onları ebedi adalet ve fikir kiymetleri kaygısile müdafan cisin, Halla en güzel gayeler uğrunda, en güzel aksiyonlara iştirak etmeyen entellektüelin de iha- neti düşünülemez. Kandelnire, Racine, Vinci gibi artisilerin eser- lerinden, devirlerinin adaletsiz karakleri biran ay- rılmaz. Kepler, TMüyghes, Lagrange gibi âlimler ise bütün hayatlarını kabinelerinde geçirmişler ve Fa- rady gibi, insanlık istikbalinin onları alâkadar el- mediğini söyleyecek kadar ileriye gitmişlerdir. Bu düşünüş tarzı, devrimize ihtişimli bir şe- kihle antipatiktir. Devrimizde birbirine her sahada gıt bir çok entellektüel nevileri bu fil dişi kuleye düşmandır. Pöguy (Note conjointe) isimli eserinde her hangi bir felselenin nucak kavga ve aksiyon kabiliyetile ölçülebileceğini söyler. Charles Maurras ise bir düşüncenin yakacağı aydınlık nisbetinde, yapnacağı aksiyonla kaim olluğunu iddin eder. Lan- gevin'e sorarsanız âlimin mecburen insaniyetmi ol- düğü cevabını alırsınız. Zira ilmi doğuran insan aşkıdır. Bir takımları ise entellektüclin ferdiyeline çe- kilişini anlar, kabul eder ve derki : “ Evet, öyleleri vardır ki politika ve sosyal hadiselerden kaçındıkları halde büyük entelektüel vasfına lâyık- tarlar, Fakat bunlar bu vasıflan ziyade nefrete İü- yıktır,. Romain Rolland dalına son günlerde, Bau- delaire ve Lagrange gibi sosyaldan ayrılan ve ken- disine yeten tiplerin tiksinti veren birer böcek ol- duklarını sörlüyordu. Aynı zata göre uzletinde ya- şayanların cü affedilmez tarafları kavgulan kaçış: larıdır. Son günlerde aksiyon ve mücadeleye doğru başlayan bu yeni din heyecanı gösleriyor ki devrin biricik rüyası içtimai değişikliktir. Julien Benda, fil dişi kule entellektüe- line karşı zamanın bütün bu antipatisini çiz- dikten sonra, yazisinin başlangıç tarzindan- da anlaşılacağı gibi birdenbire ters fikre sapıyor ve diyor kii Güklertle sosyal değişikliklerden dalıa mühim geyler vardır. O da (ezprit) dir. Onu anlamış olan- lara bu aksiyon dini belâlı bir şey görünür. O- nun içindir ki aliknsiz (esprii) davasının aksiyon davasına karşı bir mukabil hücüma geçmesi lizim- dır. Tam zamanını yaşadığımız bu mukabil hücum (ospritj nin (ehlisalip) kavırası olacaktır. Bizce çok mühim olan bu meselede Ju- lien Benda'nın son hükmünü, büyük entel- lektüelin nefsine ihaneii değil, intiharı diye anlayoruz. Böyle düşünen entellektüel ne büyük tezat içindedir ki, her türlü aksiyona kayıtsız ve şartsız düşman görünürken, en- telektüeli, aksiyona karşı bir (ehlisalip) mu- harebesine çağıracak kadar büyük nksiya- nada susamış bulunuyor. Yer yüzüne aksiyon hasreti duymamış büyük entellektüel gelmemiştir. Fakat ne getirerek ve neye karşı aksiyon? Sadece aksiyon diye bir şey yoktur. Ak- siyon, bilâirdo masasında bilyenin müselles- ler çizerek dönmesi gibi tezahür eder. Bilye her hareketile, ona vuran fikir değneğinin zaviyesini ihtar etmiş olur. O halde aksiyon» bir fikir ve görüş manzumesinin yer yüzün- den istediği ifade Aâlemidir. Julien Benda göklerde sosyal hadiselerden daha mühim geyler vardır derken gök yüzünü yer yü- zünden ve mücerredi müşahasdan ayırıyor. Müşahhas Âlem içinde malhbus kalana duy- duğu tiksinti ne kadar haklı ise mücerret- ten çalınacak nurla yer yüzünün aydınlan- mayacağını sanması da o kadar haksızdır. Büyük tecridin ilk hırsı büyük teşhistir ve göklerle toprak arasında ebedi bir merdiven vardır. Öyle olmasaydı, bütün peygamberler bulutlar üzerinde doğarlar, ölürler ve insan” luk da onları yıldızları seyrettiği gibi seyre- der ve Roma imperatorları telâşa düşmez- lerdi. Bir aksiyon, bir aksiyonla körletilir, fakat aksiyon körletilemez. Kötü aksiyon- dan nefretimiz, aksiyondan nefretimizi de- ğil, aksiyona hürmetimizi İcabettirmelidir. Nel A Siyah melekler (Len Anges Noirs) (Wrançois Mauriac ) Siyahı Melekler isminde' yeni bir roman neşretiti. Tübii (Grusset) dir, (Mau- rine) Fransızların kalolik damarlı muharrirlerin- dendir. Tiplerini hıristiyani hassasiyet. unsurlarile yuğurur. Romanında mevzu, insanların sebep ol- duğu kaderler, fenalık, günah, vicdan azabı, seli- mel arzusu gibi lemlere dayanıyor. Münakkit bu roman için (Maurise) in en ıstıraplı, en kâbuslu bir romanı diyor. İnsana, kendisini kaybeltirecek kadar onu tesirli buluyor ve «siz onu didiklemiyor- sunuz, o sizi didikliyor» hükmünü veriyor. Roman, sukutun, karanlığın, azabın, cehennemin romanıdır. Münakkidin son sözü: (Mauriac) ın romanlarını roman «dememeli, onlar ruhi hayntın ebedi sali- yelini ve büyüklüğü besteleyen Mezamire benzer. *