L E R AĞAÇ M | “LE ROMAN, olsun, bir davanın hizmetçisi yapamamak gevşekliği ile mahzunuz. Arlık, gayesi in- sanı tanımak olan ve gayesinden sapmış romanesgue bir edebiyat o lasarlıyamt yoruz. Şüphesiz, Bourget de başlangıçta aynı duyguları beslemekte idi. 4ndrö Cornelis'in Mösyö Taine'e ithafında, bu kuvvetli kitabı, ruh fenninin en yeni verimlerine göre ya- pılmış, bir ahlâki anatomi levhasına ben- zetiyordu. Lâkin, biz bugün, bir ruh fenni- nin var olabileceğinden şüphe ediyoruz ve her şeyden fazla, romana, tabii ilimlerin usullerini sokmaktan korkuyoruz. Ve gene biliyoruz ki Taine'in mektebinde olduğu ka- dar, asla felsefede ve edebiyatta, umumi- yet, meşhur “İrk, Muhit ve An, nazarişe. sine uydurulmuş isbatsız iddialar hüküm sürmemiş, asla bu kadar eşyayı olduğu gibi görmek hassası azalmamış, asla ferdi hakiki durumunda yakalamaktan, hususi ve birtek varlık gibi incelemeden bu kadar uzakla- şılmamıştır. Löon Brunsehvicg, on dokuzuncu asrın felsefi edebiyatı hakkında son bir makale. sinde, akademiye kabul nutkundan kısaltıl- mış, Taine'in şu garip kanaatini nakledi. yordu: “İyi ki bugün olduğu gibi geçmişte de cemiyette zümreler ve her zümrede birbir- lerine benziyen, aynı şartlar içinde doğmuş, aynı terbiye ile yetişmiş, aynı menfaatlerle idare edilmiş, aynı ihtiyaçları, aynı zevk- leri, aynı itiyatları, aynı kültürü ve aynı temeli olan adamlar vardı. Biri görülünce hepsi görülmüş oluyordu, Her fende, her sınıf eşyayı seçilmiş örnekler üzerinde tet- kik ediyoruz., Bugünkü romanın üzerine dayandığı, şahsi farkları küçük görmede, bundan ileri gidilemez. Löon Brunschvicg, “Taine, e, Pascal'ın şu tek cümlesile, beyhude yere karşılık veriyor: “İnsan, feraseti arttığı nis. bette, orijinal insanların çok olduğunu gö- rür.,, İşte bunun için, bizim neslimiz, Taine mektebine karşı şiddetle reaksiyon yapıyor. Ve gene öyle görünüyor ki bu yolda, küçük- lerimiz bizden çok daha ileri gideceklerdir. Küçüklerimiz ve büyüklerimizden bazıları: Aynı gidişte Henry Bordeaux'nun son eser- leri, derin bir yenilik göstermektedirler. Geçen yaz, “Les Cahiers du mois, mec- muası, “Nefis mürakabeleri, başlığı altında, henüz bir çoğu yazı yazmıya başlamamış gençlerin itiraflarını basıyordu. Eğer J. Ma. ritain bunları okumuş olsaydı, bizi ve arka- mızdan gelenleri, şahısları bir ırkın mümes- sili, bir sınıfın veyahut bir neslin örneği olan, şu veya bu idöologie için seferber, kavgacı, hitabet yapan romanesgue edebi- yattan uzaklaştıran tabii sevkin, ne kadar önüne geçilmez olduğunu anlar ve aksine olarak, her gün biraz daha bizi, her biri bir âlem ve bütün ötekilerinden başka bir kâi- nat — nihayet bir inziva — sayilan yürek- lerin o sırrına yakınlaştıran atılışın, kuvve- tini ölçerdi. Belki bu bir felâkettir, fakat biz, iğrenme ve küçük görme hassamızi kaybettik. En zavallı gözleri bile okumıya cüret ediyoruz. Zira, hiç bir şey bizi tiksin- dirmiyor, beşeri olan hiç bir şey bizi iğren- dirmiyor. Cahiers du mgis'nın genç yazıcıların- dan biri, Alain Lemitre, meselâ şunu yaz- maktadır: “Belli ve açık realitelere, elle tutulabilenlere inanıyorum. Ve yalnız ken- dimde yaşıyorum. Bunun için yazdığım va- kit, tek kaygım, eşyanın hacmını, sıcaklı- ğını, kesafetini, yumuşaklığını ve sertliğini vermiye çalışmaktır. Hayatın tam ağırlığını tutturmak istiyorum. Yalnız eller için yazı- yorum. Lâkin hacmı aşmak dileğindeyim. Psycho - Physiologie, canlı et üzerinde ça- lışmak, parmaklar arasında, etin uzvi ve hayvani hayatını yaşadığını duymak zevkini veriyor. Ey yuğurup biçimlendirmenin eşsiz zevki!... Ete hayat vermek, onu kendi me. yillerimize uygun yaratmak ve elimizden kayıp gittiğini duymak... Çünkü yaşıyan her şey gibi, oda, tabiatın kanunlarına bağlıdır. ( Vürüyer) Burhan TOPRAK (François MAURIACI