sortra bi- 'az İnsan avallı idi. i ve dol- İ n ihunu bir tle sıkan beri öyle hüngür Kendi de J Mi, SE üne göz- biraz Şu- di. lenmekle ine ilânı a İe- ını. dinli- viyi yap- tayatı en için isini 7 bir aşkla teneffüs emiş ol- un içim ınahlarla başa kalmaları se, bir daha ona ne yi bakacaktı, Bu ilirafın döğümünü çözebilmek için baş- cesaretini İk şle bu gece. beklediği yalnızlık. tatlı heyecanlar damarlarında bir yılan gibi kıvranarak cesaretini kırıyordu. Belkis, Şakir Nedim'in sükütü karşı- sında cıwl cıvıl konuşuyordu. Şaki dim'in başı dumanlı idi. Belkis'in söyle: diklerini dinlemiyor, içinden bir çığ gibi kapan bir ihtirasla Belkis'e sarılmak öp- mek istiyordu. Şakir Nedim'in ke “ sızlığına hamleden Belkis — Şakir, evin içinde sıkıldı galiba. gel, sahile gidelim, denizde mehtabın gü- ir Ne: hâlini rahat- müş ışıklarını seyredelim. Denize ya kın evi terkettiler. “Sahile geldiler. ME Marmaranın enginlerine y yılmış gümüş renkleri seyre daldı. Yan- bri bir sandalı geldi. Sandalcı bu çift- leri görünce, sabahta Zi kiralayamadığı sandalını kiralarım diye — Kiralik sandalı var, dedi, Şakir Nedim sandalcının bu sözünü fırsat bilerek Belkis'i sandala binmeye İEŞ giti. k Belkis a hele kürek çekmeyi pek seviyordu. Gece de NN Şakir Nedi- imin bır teklifini kabul e andala bindiler. Gl, yumuşak avuçlarının içindeki kürekler sandalı sa- hilden uzaklaştırıyor, küreklerin suya te- mas etmesile şırıltılar kuvvetini artırıyor- du. . Adalara birkaç mil kalmıştı. Belkis biraz yorulmuş, kürekleri hafiften çekiyor du? Tatlı bir gerinişle kürekleri bıraktı. Şandal yavaş yavaş parlak suların saf- lında kayıyordu Artık Belkise sarılmak arzusunu yene- miyet Şakir Nedim sabrının son nefesle- tile mücadele ediyor; denizin ortasındaki bu Yalnızlıktan cesaret alarak, Belkisin yanına gitti, — Kürekleri ben çekeyim. Siz yorul- dunuz, dedi, Ve onü, kararsızlığının için kolları arasından kurtulmak istedi. Çırpı- myordu, Fakat imkânsız. Şakir Nedim valışileşmiş bir hisle Belkisin bütün kuv- vetini kırıyordu. Sandalın devrilmek ihtimalini düşünen Belkis; fazlâ çırpınamıyordu. Beklenilmi- yen bu vahışı taarruz karşısında şaşkın- Till, la: — Sakir, yapma.. Yalvarırım Şakir.. Diye in rica ediyordu. | Günler, haftalar geçi Şakir Nedimin bu hareketini bir suç sayan Belkis, ona darılmıştı. Sandaldaki vaziyeti rüyalarına giriyordu. Şakir Ni Belkise artık sev- rlarca Kar edilen bu sözler yavaş yavaş Bel- kisin kalbinin derinliklerinde çırpıntılar husule getiriyordu. Belkis korkuyor ve açılamıyordu. Şa- kir Nedim kendisine alâka göstermiyen Belkisi ihmale başladı ; diğer komşu kız- larile alâkadar oluyordu, Bu halleri bariz bir suretle gören Belkis, Şakir Nedimi kıskanmaya başladı. Şakir Nedimle buluştu. Sevgisinden bah- setli, Şakir Nedim, bu sözlere inanmadı- Eıni söyleyordu.. Bu sözler Belkisin Kal- bini sızlatıyor. Heran Şakiri düşünmekten rahatsızlık çekiyor. Sevdiğine inanıyor, hem de çilgin gibi Ne yazık ki; sevmeğe başlayınca Şakir kendisinden uzaklaşıyor. Halbuki, kabaha- tı hiç yoktu. Bu sevgiyi ona Şakir aşıla- mıştı. Şakir sevgisini iliraf elliği zaman- ar daha aşkı hissetmemişti. Ne olurdu, ozamanlar seni seviyorum, deyiverseydi.. Bir gece yine yeli rdı, Şakir Nedim Belkisi bir eve götürdü. Evde kimseler yoklu. €lkis kimsenin olmamasından mem- nundu. Aşkını itiraf ederken belki ağla- yaçak ve bu suretle Şakirin kalbini kaza- nacaktı. akir: «Tam fırsat» diyordu. Hisleri- nin hayvanı zevklerini düşünerek, dedi ki; — Belkis, Kreme inanmıyorum. Belkis heycanla; — İnâanman için ne yapayım? Şaki şeytani bir gururla; — Bu ah, istediklerimi kân verirsen. — Onlar nedir? — Gayet basit, — Söyle, — Tamamen benim a musun ? mak için çırpın — Şu halde imla bni “esli Olu- nuz; olursanız sevginize ihanacağ Belkis beklenilmiyen bu tekli redet- tfreyor. Düşüne- miyor. Buhranlar içinde fenalıklar geçiriyor. Opf! Şakir neler: teklif ediyor. Ruhu- nu kemiren bir kasırga gibi vücudu. sar- sılıyor, Şakirse hala ısrar ediyor. Bu tek- lifi kabul etmezse, Şakiri sevmediğini is- bat edecek ve Şakir kendisinden ebedi: yen uzaklaşacak!. Onu ebedi kiybetnek korkusu, Kalbi şimdi onun için çarpıyor... Anahtarın mah- pus bıraktığı odada, Şakirin sert kolları ara- sında acı bir feryadla ona teslim oluyor. yapmağa İm- Genç NN aşkına feda eden Bel- kis ebediyen Şakir Nedimin ie ola- rak kalacağına ve onun ile bir gün evle- nerek mes'üt bir yuva keli inana- rak kedersiz yaşiyor.. ia Şakirle bir- eği ve yaşayorları i ay bile Gain Sakir eski hara- retini kaybediyor, Belkisi azarlıyor ve öl dan kaçıyor. Hatta aldatıyordu. kis bu aldalılmalardan sonra İzzet nefsinden artık fedakârlık yapamıyor ve Şakirin arkasından koşmıyordu. — Alçak, diyordu. Ve kabahatı kendin- de re he gururunu aşkı için kır ı kadar kırmıştı. enbe hadiseleri daha vazilı olarak tahlil ediyor ve ıstırabını gidermek için ne a apıyordu. Etrafını saran esmer, şın, kumral erkekler kendine evlenmek tekli ediyorlar, kabul edemiyor; içinde Şakir Nedime olati o aleş sönmemişti ve sönmiyordi da.. u ne küvvelti!. Büyük bir aşk kak bini Şakir Nedime öyle bağlamıştı ki... Bu aşk ona ne büyük fedakârlıklar yap- tırmadı!.. Hâlâda yapmaya hazırdı. Çün- kü: Kalbinin e ondan aldığı gibi, ilk acı zevki da ona teslim olmakla hisset- mişti, O ise, kendinden uzaklaşıp. gitmişti, aşkı artıyor, fakat yaralanan kadınık gü- ruru onda intikam arzusunu alevleniyordu. Evlenmek için vaidlarda bulunan Şakir, maksadına eriştikten sonra uzaklaşmak için onu tahkir bile ediyordu. âkirin son hakâretinden sonra Belkis anladı ki, artık bu gençle evlenemiyecek, ilk sevgilerin heycanile mes'ul bir yuva kurmaktan mahrum olacak. Halbu ki, onun- a bir yuva kurup saadetin fırtınalarile aşk a uçmak istiyordu. afif ümillerine sed çeken ve ona ağir veren Şakir Nedimi kindar bir aşkla takip ediyor ve bütün erkeklere de fena bir ruhla mukabele ediyordu. Yalnız başına, gönlünün istediği gibi De erkeklerle münasebetlerde bulunup maya karar verdi. Erd düşüncesini aradan bir iki dakika geçmeden bozdu. İzzetinefsi vardı. Bu er- keklerin birde diline düşecek ve her türlü dedikoduya muhatab olacaktı. Bir genç kızın en büyük emeli sevdi- ği ile evlenip yuva kurmak dejril midi ? Onu bu haklan Şakir malırım etmişti. Günahı: vardı. Allah bile günahkâr kulla- rını affetmek için cehennemler icad etmiş, insanlar nasil bu günahı affeder! parasi olsa, belki Vazife ayi atıldı. Yirmi dokuz yaşına kadar dişini sıkıp hislerine kilit vurarak yaşadı; fakal nede olsa kendini cemiyet içinde bir bütün insan olarak gü- u. Bir gün bir tesadüf. İyi kalpli bir in- san aylarca onu bir gölge gibi takib etti, 25