ursa Erkek Lisesi, memleketimizin kültür hayatında mühim bir mevki almıştır. İşte bugünkü yazımda (Yarım Ay) okuyucularına kültür hayatında ol- duğu gibi, süel bakımdan da yüksek ka- biliyet gösteren Bursa lisesi öğrenici- lerinin Mudanyada geçirdikleri yirmi 16 BURSA ERKEK LİSİ KAMPINDA © NİHAT UZ günlük yz yaşayışlarını anlatmağa çalışacağım , Bursadan saat dokuzda kalkan oto- büsümüz bizi onda Mudanyaya getirdi. Otobüsten iner inmez 5-6 yaşların- da bir küçüğe Bursa Lisesi talebelerinin nerede kamp kurduklarını soruyorum. O, bana cevap olarak eli ile modern beton bir binayı gösteriyor. Yavaş ya- yaş küçüğün gösterdiği binaya doğru yürüyorum. Yaklaşınca anladım ki (İsmetpaşa ilk okulu) kamp talebelerine tahsis edil miş.. Kapıda süngülü bir nöbetçi aşağı yukarı dolaşıyor. Nöbetçiye yaklaşıp kendimi tanıtıyor ve arkadaşlarının ne- rede olduğunu e O, tam asker sesiyle cevap veriyor : — Arkadaşlarım şimdi liidedirler. Eğer şimdi konuşmak arzu ediyorsanız, lütfen Arnavutköyündeki talimgâha gi- diniz. Ben de, bana büyük bir nezaket gös- teren genç liseli ere teşekkür ederek ayrılıyor ve birân önce gençlerlerle bu- luşmak için adımlarımı sıklaştırıyorum. On dakikalık bir yürüyüşten sonra Arnavutköyüne vardım. Nöbetçinin de- diği gibi kamp taburu talimde.. Mangalar yatarak nişan talimi ile uğraşıyorlar. Bölük komutanları her mangayı ayrı ayrı dolaşarak yanlışları tashih ediyor. Ben, genç askerlere dal mış onları seyrederken.. keskin bir dü- dük sesi duyuldu. Ve arkasından Şu komuta : — Mangalar oldukları yerde tüfek çatsınlar. Ağaçlar altında istirahat.... Ben de bu fırsatı kaçırmayıp, 10 un- cu bölük komutanı asteğmen Bekirden müsaade alarak, gençlerin arasına dalı- yorum. Bir ağaç gölgesinde yazın si- caklığına karşı koyabilmek için mat- rasına sarılan bir arkadaşı çağırıyorum. “ Yorgunluğuna bakmıyarak koşa koşa yanıma geliyor. Kendimi tanıtarak ken- disile (Yarım Ay) namına konuşacağımı söylüyorum. Bu sırada genç arkadaşlar etrafımızı sarmışlardı. enim Yarım Ay muhabiri olduğu: u öğrenince bu kalabalık ; arkadaki arkadaşlarını da çakı — Ruhi, Gozalak, Piyer lin. Yarım Ay muhabiri gelm Artık iyice abluka edilmi taraftan yazın sıcaklığı, diğe havasızlık bunaltmıştı. Arkağ raz açılmalarını söyliyeceğim; teğmen Bekirin (Çök) kom dımıza yetişti. Biraz hava al ra arkadaşla konuşmıya baş — Kamp nasıl? Yoruluyor — Ne münasebet.. Ya; Hiç, gençlik kutsal bir nına karşı öderken yorulur m de alıştık, öğleyin bir saat yoruz. Sonra, bütün arkada bir araya toplamıya imkân Yemeklerimiz çok güzeldir. sonra denize girdiğimizi « Denizden sonra öyle iştahı © yiyoruz ki... Hemen Kğ bu kadar iştahalı yemek yiye da hep birden (evet) cevabı lar 5 — Demek ki kampdan nunsunuz? — Evet. Hem de bilseni! Bu sırada asteğmen Bekin! istirahatın bittiğini haber v£ fımı saran arkadaşlar bir ikisi Nedim Zaim giderket . — Yine görüşürüz. Desi madı, Saat tam 12. Merkez okuluna giriyorur hiplerini biliyorlar.. Bugür 3 türlü.. Burani (yoğurtlu dınbudu köfte, irmik helri borusu çalıyor. Herkes yerli