geniş koridorun ortasında, kısa tahta- perdelerle ufacık birer hücresi bulunan bir masanın iki tarafına, küçük büyük, kız, erkek körler dizilmişler.. Önle- nde bir iğne ile batırılarak nokta- lardan teşkil edilmiş birer metod ! Ellerinde kunduracı bizi, demir bir levha üzerinde pembe bir kâğıd, ve onun üzerinde de küçük küçük, içi boş karalardan teşekkül etmiş müte- harrik bir demir çerçevecik... Doktor e veriyor siler işte ellerinde gördü- ğünüz bu “biz, ile tahtaya “puansiyon,, denilen metod ile yazı yazmağı öğre- nirler. Şu daktilolarda kabarima yazı yazmağa mahsus tuşlar vardır. Diğer köşede bildiğimiz daktilodur, Rehberi- min elinde liselerin son sınıflarında okunan Fransızca bir gramer vardı. Kitabın ortasından açarak bir kaç cümle okumağa başladı. Körler hep birden bir ellerile kabartma noktaları İki kör, kabartma nota yarlımıyle, Piyano çalıyorlar. yoklıyorlar,'diğer ellerile de “biz, lerile boş karaların boşluklarını noktalıyorlar, Daktiloların başında oturanlar'da ayni 'şeyi yapıyor... Yazılması ve okunması Çin |yazı- sından müşkül olan bu nmokta- lardan yazılmış bir yazıyı elime verdi- ler, hiçbir şey anlamadığımı söyledi- 0 zaman, müdür gururla ayni yazıyı r körün önüne uzattı. Kör, cümleleri ai güzel bir lisan ile tekrar ettik- ten sonra, bir de güzel tercüme yaptı. Hayretten az kaldı küçük dilimi yutacaktım. Bizim bildiğimiz daktiloda da bu zavallı küçük kızda hatasız bir dikte yapmıştı. Bu manzara karşısında insan (bıravo) demekten kendini ala- Buradan dilsiz ve sağırların sınıfına girdik. Bir anfitiyatr şeklinde sıraların ortasında bir bayan “Lcetu r es lövres,, dedikleri odudakların hareketlerile yazı yazmağı öğretiyor. Müdür derse ufak bir işaretile başlattı. Körlerin rasyon dersi * Musiki öğretiyor. Okutan, dudaklarını cümle söyl:miş, benim yok! oynatarak bir haberim bile Dilsiz ve sağırlar, hep birden karma karışık insanın kulağını yırtan bir takım sesler çıkardılar... — Çuur tiyacıl.. yurcarranl.. caşayın pek t bucuk Attaturk ?1.. N l tuhaf sesleri.. merakla bunları üremik istiyordum Acaba bunlar ne idi? ne söylüyorlardı? ye bir sağırın kaleminden çıkan kâğıdı elime verdikleri zaman şu satırları okuyoru ni Türkiyeyi kurtaran, yaşasın büyük / Atatürk!,, ayret! hayret ne zekâ.. Ne has sas insanlar. anladım ki burada yalı (Sonu 20 uncu sayfada) 19 örkest- muallimi bir köre Keman