külâhlar Dört bir yandan damla damla inen sular çağlıyanları taşırdı. Bu Ana doluda bir eğlence gibidir. Hele bir bahar yağmuruda yağar, bu suları büsbütün kabartırsa, köyün bütün çocuklarının ağzı bir olur: — « Sel geliyor ha, sel varıyor bal..s diye bağırırlar. Köylüler oOsel (yataklarından kaçarlar; kenarlarda seli şaşkın- lıkla, sevinçle, korkuylaYseyre- derler.. Bu gelen bahar içinde çocukların ; — Sel geliyor ha, sel varıyor ha, savuşunl.. diye bağıran ses lerini duyunca, ben de göreyim şu seli dedim. Kulaklarıma, korkunç çarpışlarla akan suyun sesi duyuldu. Evimin önündeki bayırı bir solukta indim. Aşağı: daki korkunç seli kucağına almış, minimini çakıllı dere, kapkara içinde büyük ağaçları, koca taşları birer çöp gibi osürükli- ordu. Her dakika biraz daha yükseliyor, kıyısındaki damların kapılarına kıymık dolu sularını dolduruyor. Herkeste bir korku vardı, «Acaba bukez kaç ocak söndürdü?,.» diyorlardı. Ben, gözlerim şaşkınlıkla büyümüş, bu görünüşü seyrederken; aşağı bağlarda bir ses yükseldi: af — Amanın komşular sel aldı, Kurtaralım. Allah rizası o için çağlayana koşun.. Sağdan soldan benim gibi seyirciler koşmağa başladı. Ben de ardlarına takıldım. Çağlayana koştuk. Sel orada biraz genişliyor, sonra toplanarak aşağılara dökülüyordu. Köylüler ip attılar, uğraştılar; fakat koca öküzler gözleri- mizin önünde küçük kuru bir dal gibi 10 bizim öküzü g sel sularının içinde Çağlayandan boşluğa fırladı, Kimbilir aşağıya ne halde düştü.. Çok fena olmuştum. Önümüzde canlı bir hayvan bu kötü ölüme sürüklen- Emişti.. o Ertesi durduruldu. Ben çağlayanın ne haldedir diye merak İncecik * keçi yollarından yavaş yavaş aşağıya indim. Orası bir döğüş meydanı “gibi... Yığın, E a dr “RAH FA MSAa AE ma yığın, üstüste binmiş taşlar, Kış ağaçlar, erimiş kamburlaşmış selin içine yayılmış; zavallı bir oOhalde (oracıkta , yeryüzünün bu önüne geçilmez b karşısında duyduğum küçülüşle dört ma bakarken, ileride koca bir taşi çömeliniş bir ihtiyar gördüm. Birş” bi