, i : i i RR © on dakika bülbül ötmesini sipariş eder- — 3 — VAKIT diledi Sizin ip on e bü ilbül ö “Yazık değil mi > yanyana oturuyor, eziliyor büzülüyorsunuz da birtürlü... ,, Bu buhranlı zamanlarda maişet! derdi çeşit çesit meslekler meydana çı- karıyor. Sokaklarda bin türlü satıcıla- ra tesadüf ediliyor. Eline bir yassı se- pet alan ve içine tek tük eşya koyan, satıcıyım diye sokağa fırlıyor. Bu za valkı sepetli satıcılar mütemadiyen za- bıta memurları tarafından kovalanmak- ta ve sepetlenmektedir. Doğrusu ya, hem mal satmağa çalışmak, hem de za- bıta memuru geliyor mu diye gözler yolda olmak zor bir şey! Böyle yeni türiyen meslekler içinde en güz en kolayı ve ayni zamanda pek vomantik olanı sen zamanlarda Av- rupanm büyük şehirlerinde takip edil meğe baş'aamıştır. Bu meslek, öten kuşları taklit etmekten ibarettir. Kuş| seslerini taklit ederek rasıl para kaza” mılir diye soracaksınız.. Bunu size hos bir tersda anlatmak için aşağıdaki va: kayı bizim Sarayburnu parkında cere- yan ediyormuş gibi nakledeyim: Jatbaalardan birisinde çalışan bir dat “lo karımla adliyede kâtip olan bir bez arada sırada Sarayburnu parkında birbirlerine tesadüf ediyorlar. Hattâ (asan yol kenarında duran yeşil boya “erden birisine yanyana oturduk- ” Fakat, birbirlörini tanıdık. wlaştıkları halde bu muare- zi götüremiyerlar. o Çünkü ikisi en tabiatli insanlardır. ierini gizliden gizliye seven bu iki genç bermutat park kapısı önün- de vedalaşarak ayrıldıkları zaman bir alam kâtip beyin yanına (yaklaşarak diyor ki: — “Müsaadenizle kendimi size tak- dim edeyim. Bendeniz A — YA—$ şirketi memurlarındanım.,, —“A— YA —Ş şirketi mi?,, — “Evet efendim. Şirketin ismi A — YA — Ş dı, bütün ismi “Aşıklara Yardım Şirketi,, dir. Sizi bir kaç defa genç bir hanımla beraber gördüm. Be-| nim tecrübeli gözlerim ne sizin, ne de küçük hanımın mesut olmadığınızı der- hal anladı. Aranızdaki tanışıklığı ileri! götüremiyorsunuz..-, | —- “Affedersiniz ama, benim hususi işlerime karıştığınızı islemetm.,, — “Nafile inkâr etmeyiniz beyefen- di, siz o küçük hanımı seviyorsunuz. Küçük hanım da size meyyaldir. Fakat bir türlü birbirinize açılamıyorsunuz.,, Kâtip bey bu sözler üzerine gayri ihtiyari gülmeğe başlamıştı. — “Neden gülüyorsunuz, beyefen - di. Mesele gayet ciddidir. Burada iki kişinin saadeti mevzuu bahistir. Saat- İerer kanapenin üzerinde oturuyorsu - nuz, ezilip büzülüyorsunuz.. Elbisele - rinizdeki düğmeleri sayıyorsunuz. Ha - vadan ve havai şeylerden bahsediyor - sunuz. Yalnız bir noktaya, © ilânıaşk meselesine gelince orada diliniz tutu - Muyöru, — “Bunu iddia etmekte belki hak - kımız vardır.,, — “Belki değil, kat'i surette haklı - yım. İşte sizin gibi çekingen âşıkları yardım etmek için A — YA —Ş şir. ketini tesis ettik.,, — “Bu şirketin âşıklara nasıl yar -| dımı dokunabilir?.,, — “Size bunu anlatayım:, Küçük hanımla ağacın altındaki kanâpede o - tururken ağaç dalları arasında şakrak, bülbül ötmeğe bilar. Bülbül sesini işi- ten bir insan bütün dertlerini unutur. Âşıkane hisleri galeyana gelir, taşar. Kalp açılır, ruh dışarıya fırlar. O anda ilânsaşk ta olur biter.,, — “Bu anlattığınız şeyler iyi, gü- zel ama, bülbülü neveden bulacaksımız?,, — “Bunu şirket temin eder, müste- rih olunuz. İşte tarifemiz: Gelecek de- fa hanımla buluştuğunuz zaman seniz bunun ücreti elli kuruştan ibaret- ör. Bu esnada yasemin kokusu intişa- sma arsa ettiğiniz takdirde & yirmi beş Bvaş Asha vermeniz Hizrm gelir. İlâve kuruş! tur. gi ur. 23 AĞUSTOS 1934 öttüreceğiz! bülbül nağmesi, bir yasemin kokusu, bir de, — “Hayır, hayır, bırakınız, o ya- semin kukularını falan.. Yalnız bülbül nağmesi yetişir. İşte size elli kuruş,,, — “Ne vakit buluşulacak, gil di?., — “Yarın akşam saat sekiz buçukta ayni yerde,,, | Ertesi akşam muayyen saatte kâtip beyle daktilo hanım kanapenin üzerinde oturuyorlardı. İkisi de bermutat susu- yorlardı. Küçük hanım ıskarpininin u- cu ile toprak üzerine çizgiler çiziyor, kâtip bey ise saatinin kösteğiyle oynu- yordu. Birdenbire ikisi de kulak kabartmış- lardı, Çünkü karşıdaki çalılıklar arasın- da bir bülbül sesi gelmeğe başlamıştı. Daktilo hanı — “Bülbül sesini işitiyor musunuz?! Ne ruh okşayıcı bir seda?,, diye sorunca kâtip bey: — “Evet, insanı gaşyediyor!,, ceva- bını vermişti. Fakat bülbül bir dakika kadar tatlı tatlı öttükten sonra birdenbire susmuş- tu. Çünkü ikinci bir bülbül sesi diğe- rinden biraz daha tiz hir seda ile ötme| ğe başlamıştı. Daktilo hanım; — “Ne kadar, ne kadar hoş... Birken iki oldular!,, Diyordu. Kâtip bey: — “Evet, birbirlerini arıyorlar!,; ce- vabını vermişti. Kâtip bey: — “Aynen bizim gibi!,, sözlerini de ilâve edecekti. Fakat kelimeler ağzın- da kalmıştı. Buna sebep olan şey iki bülbülün birden sert sert ve birbirlerile| kavga ediyormuş gibi ötüşmeğe başla-| mışlardı. Bu hal bir iki dakika o kadar böyle devam ettikten sonra çalılıklarda bir hareket görülmüş, dallar | kırılmış, bir tokat şakırtısı duyulmuş ve kaba bir ses: — “Burada ne arıyorsun be herif? Burası benim mıntakam, koca parkta ö-! tecek yer mi bulamadın?,, diye bağır- mağa başlamıştı. Bunun üzerine daktilo hanımla kâ- tip bey derhal ayağa kalkıp oradan kaç- mışlardı. Giderlerken daktilo hanımın 'Alâ kavun ve şef- tali suyu dururken..| l (| Amerikalı muhabir K'nickerbocker'inihtisasları: Hele bir tancsi var, sabahleyin bizim başını kâtip beyin omuzuna (dayadığı görülüyordu.. Sözü kısa keselim. Kâtip bey yolda giderken meseleyi daktilo hanıma izah etmeğe mecbur olmuştu, Bunun üzerine daktilo hanım da kızararak bu rande- vüye kendisininde A —R—T—$ şirketi adamlarından birine bir bülbül nağmesi sipariş ettiğini itirafa mecbur olmuştu. Bu A—R—Tn—Ş şirke- tinin asıl ismi “Aşk rüyasını tahrik ce- miyeti,, idi. Bu mutekabil itiraf saye- sinde daktilo hanımla kâtip bey nihayet birbirlerine kavuşmuşlardı. Dedikoducu İstanbul üçüncü icra memurlu- gundan! İstanbul Çarşambada < Tevkii Cafer mahallesinde Molla Murat sokağında eski 3 yeni 31 No'lu ze- İ min katı kırmızı çini o döşelimut- fak; kömürlük, tulumbalı kuyuyu havi olup birinci katta bir sofa ü- zerinde iki oda bir halâ ve ikinci katta bir sofa üzerinde iki oda bir halâ ve üçüncü kat 2 - beşik örtü- sü tavan arasını havi maa bahçe bir bap kârgir ve dahilen © ahşap hane dairemiz borçlusu Kemal be- ye 2000 liraya ipotek olup işbu ipo tek hakkı haciz edilerek açık art- tırmaya vaz'ına karar verilmiştir. 28/8/934 tarihine (o müsadif salı günü 17 ilâ 16 da 1424 Nou İuic- va iflâs kanununa tevfikan işbu hakkın birinci açık arttırması İs - tanbul üçüncü icra dairesinde İcra edileceğinden talip olanların mez- kür saatte dairede hazır bulanma- (1924). Mevsim yarenliği! Sütçülerde surat asık mr (o asık! kapınm önünde biribiri (o üstüne belki sekiz defa: — Süüüüt!,. Diye bağırdıktan sonra kimsenin al- dırış etmediğini görünce zaten asık o- lan suratını biraz daha © buruşturarak düşüne düşüne caddeyi tutuyor. Lâkin kabahat bizde, Yani müşterilerde mi? Yoo! Kabahat ne bizde, ne sizde, ne de onlarda,. o Bu aralık sütçülere surat as- tran kababatin büyüğü mevsimde. Or- tada bu kadar bol soğukluk varken sü: tün yüzüne kim bakar, mahallebiyi, süt- lâçı, tavukgöğsünü kim hatırlar?. İki çeyreği toslayıp ta şöyle kallavi ve kö- le doyuran cinsinden olgunca bir kar- puz veya kavun yakaladınız maydı ye- meğin üzerine hem soğukluk, hem tat- b olur ve on kuruşluk bir karpuz, ya - hut kavun koca bir lenger sütlâçın ye - rini ferah Ferah tutar. Üstelik kömür İstemez, ateş İstemez, şeker istemez, pi- rinç istemez. Ya üzüme ne diyelim, onun da ki- imdiden onla, on beş arası., Hem Her biri cevizle fındık a- kütür... Şeftali ise geçen kış sonlarındaki palsmutla torikten da- ha bol ve daha ucuz. Akşama doğru ona, yedi buçuğa di- yeyatılan bu meyvalar, gülü tüylü tombalak saat yediden sonra daha ucuz- lıyor; kilosu çeyreğe, hattâ üç buçu - ğa kadar iniyor!. Yarması sulsundan, sulusu yarma - sından daha çeşnili, daha iç açıcı olan bu mübarek, mis kokulu meyva bu ka dar bol ve ucuzken işi yokmuş gibi her- kes süt alacak, tencereye koyacak, içine pirinçe ve pirinç unu ile şeker katıp ©- nu kaynatacak ta yemeğin üstüne tatlı bir soğukluk yapacak! Bereket versin dondurmacılara... Yoksa soğukluğun bu bolluzunda sütler hep lor olur. Karpuzun suyu pek bir şeye benze: miyor ama kavun ile şeftalinin suyu pek ömür oluyor. Ben şimdi öyle yapıyo. rumi Kaç aydır evde: — Ay şurasını kirlettin, “ barasını leke ettin! Diyen olmadığı için akaşmdan kavu- nu, yahut şeftaliyi alıyor, güzelce sula» rını sıkıp süzdükten sonra bir kaba bo. şaltıyor, içine biraz da şeker atıp kabı pencerenin önüne bırakıyorum. Şimdi sabaha karşı ortalığa hatırı sayılır bir serinlik çöktüğü için gün do- dasıya yakın uyanmca o mis kokulu ve soğuk kavun, yabut şeftali suyuna sarı» Lyorum.. Oh, o ne şeker bir şey oluyor bilse- niz! İnsanım ağzında bir gün ve bir ge- ce önceden kalmış olan ne ciğara pası, ne nargile zifiri, ne de yemek tortusu bırakıyor... Artık sütçü, işi yoksa kapı- nin önünde; — Süüğütl, Süüüüt!... Diye bağırsın, dursun! Onun sütlü- cından, mahallebisinden geçtik; âlâ ka- vun ve şeftali suyu dururken sade kay- namışını bile insanın canı pek çekmi- yor. Lâkin bunlar benim için iyi âlâmet değil... Çünkü meyvanın, soğukluğun bu bolluğu artık sıcakların, yazın 10 nuna işarettir ve kış ise benim için mev- demektir.. güldü: — Ayol, dedi, kışın da kendine gö- re öyle zevkleri vardır ki bunların yas nında yazınkiler on para etmez! Doğru ama, ben kapalı yerde dura- mam ki... Neresi olursa olsun, dam al- tı bana zindan gelir ve tabii kışm yağ mur, kar altında bizim Topkapı bağla rında, yahut Çamlıca tepesinde oturul- mazalı. Osman Cemal Osmanlı bankası İLÂN Osmanlı Bankasınm — Galata, Yenicami ve Beyoğlu davairi, za- fer bayramı münasebetiyle Ağus- tosun otuzuncu perşembe günü kas palı baligi EKA a ğine akal e Aİ, ili İn lk e) AVRUPADA Harp Olacak mı?, Sonra Romanyanın muvazzaf ordusu 240000, ihtiyatı 1485000 cem'an 1725000 asker ve 7000 ha va mürettebatı vardır. Yugoslavyanın muvazzaf ordu- su 141000, ihtiyatı 1200000 cem'- an 1341000 askeri ve 900 hava mürettebatı vardır, Bu iki kuvveti de yukardakilere ilâve edersek beş devletin 1264000 muvazzaf askeri, 10978000 ihtiyatı, cem'an 12242000 askeri ve 49100 (hava mürettebatı var demektir. tyat kuvveti olarak hesaba mamaktadırlar, Almanyanın eski mu nazarı dikkate alınmıyacak © sa Almanlar muhtelif milis tından ancak 2500000 kişi çil bilirler, Bugünkü Alman ord! da hizmet ettikten sonra Ç Alman askerlerinin şimdi bu lis kuvvetlerinde zabit ve zabit oldukları kabul edileb Bitaraf görücüler Almanların milis teşkilâtına yarı müsel tam talim görmemiş bir nazarile bakmaktadırlar, Alm lar ise onların askerlikle kati alâkaları olmadığını söylüyo Fakat bugün bir harp çıktığınIğ.. savvur edecek olursak Almar! nın hakikaten 2500000 asker ff karabileceğini farzedelim. Bu kuvvetlere Lehistanın mec- mu 1977000 askerile İtalyanın 5984000 askeri ve 22000 hava mü rettebatı ilâve edilirse yedi devle- tin 20203000 askere ve 71100 ha- va mürettebatıma malik oldukları anlaşılır. i Bu küvvetlere karşı. Almanya - nin 100,000 kişilik muvazzaf or- dusu ve belki 2500000 talim gör - İse müş ihtiyat kuvvetleri, Macarista | nın 35000 kişilik ve Avusturyanın 30000 kişilik muvazzaf orduları ki cem'an oda şüpheli olarak, 2665000 kişilik bir kuvvet gösteri lebilir. İhtiyat kuvvetler hakkında gös | terilen. ee fevkalâde — Adam Evyenya efendiye miyetlidir. Bu ihtiyatlar o orduda | yedelinden iki yüz elli lira b hizmetlerini ikmal etmiş olan ©f * | muzu vermed rattır, Bunlar yirmi dört saat, ni- | yanım temin istifası için haci hayet âzami on gün zarfında cep- | len Çakmakçılarda (Daye heye sevkedilebilirler. Bu fevkalâ | mahallesinin Valide hanı orti de mühim nokta hakkında hiç bir | pı tahtanisinde eski 21 No lu! devlet Milletler Cemiyetine vazıh | si intikallu gayri menkulün t8) ig bir rakam vermemiştir. . Yukarda .| mına. ehli vukuf tarafından #4 gösterilen rakamlar bitaraf'. bir ! /934 tarihinde bin iki yüz de membadan alınmıştır. Ve büyük dört lira kıymet takdir edilmifi bir mevsukiyeti haizdir. O rakam | 2004 No lu icra kanununun lar herhalde her erkânı harbiye- | üncü maddesi mucibince de bulunan rakamlar kadar doğ- | takdiri kıymet raporunun okuf çi sı hakkında mübaşirle (oda varakası gönderilmiş ise yevm ikametgâhınızın meçhü ti hasebiyle tebliğ edilemen Bu husus hakkında bir diye varsa 9342518 dosya No sil4) gün zarfında müracat tebliğ kamına kaim olmak üzere il Tunur. 4 Beyoğlu dördüncü sulh hakimliğinden: Beyoğlu Nişantaşında caddesinde 6 numaralı evde makta iken halen Bakırköy (Devamı İstanbul dördüncü icra mefiği luğundan: İstanbulda Çenberlitaşta CE | ciler sokağında 17 No: hanedeğ kin elyevm ikametgâhı i Tahranle Hacı Mehmet efendi rısı Talât hanıma: R izden mezi Şayet bugün Almanya Fransa- ya taarruz edecek olursa, Fransa, Belçika ile Çekoslovakyanın ken- disine yardım — edeceklerinden kat'iyyen emin olabilir. Çünkü bu devletlerin mevcudiyetleri Fran - sanin himayesine bağlıdır. Yugos- lavya ile Romanyanın da Fransa- ya yardım etmeleri bir parça da - ha az muhtemeldir. Lehistan yardımı ise daha ziyade şüpheli - dir, Maamafih, Lehistan Alman - yele pe kya sa, Lehistan askeri ittifakına hiç | b e d dokunulmamıştır. Onun için, te - | hastalığından dolayı haeriyle! cavüz eden sırf Almanya olursa, İdisine “Karısı Kevser hanırliği Fransa Lehistanın da kendisine tayinine 19/8/934 tarihinde K yardım etmesini bekliyebilir. Dev- | verildiği i ilân olunur. ( İetler içirde İtalya müphem ve| —— meşkük bir kuvvettir, ihtimal ki | Istanbul üçüncü icra nef o bitaraf kalacaktır. Fakat Al- ğundan: manya, harbe sebebiyet verdikten Mahcuz ve paraya çe sonra bir de Avusturyayı işgal e- mukarrer sahdalya ve masa derse, o zaman İtalya dabi hatta | gustos 934 tarihinde saat 1 Fransanın müttefiki olabilir. 13 e kadar Taksimde stad Bunlara karşı — Almanyanın kanto ve birahanesinde birli 100000 kişilik bir ordusu vardır. | çık arttirma suretiyle, satı Bundan başka son on sene zarfın- Tabipletin mahallinde ve va ü lân olunur. ( daime ilanla, lari 00001 | aa lik sabik askerleri hesaba katıla - bilir. Bir de son harbe iştirak et- miş olanlar ovardır. Bunların 2500000 kişiye baliğ olduğu 8öy- | karrer mermer taşları Unkaf lenmektedir. Fakat bunların hepsi | da beylik değirmen ittisa! bilâistisna 35 yaşından yukarıdır. | mağazada 26 Ağustos 934 ## Ne Amerikada, ne de İngilterede | den 13 e kadar birinci açık askeri mütahassıslar kendi mem - | ma suretiyle satılacaktır. Ti Avrupada harp 1 rin mahallinde memuruna li elek Ge enbe rem R Istanbul üçüncü fera mel gundan: t Mahcuz paraya çevriln