23 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 15

23 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kolombun Yumurtası! NEYE ERA Mahire, evlenmek istiyen bir kız... Fakat, evlenebilecek çağa gireli bir kaç| sene olduğu halde, hölü kendisine uy- gun koca bulamadı.. Niçin?. Kız, çirkin değil, tahsili oldukça ye- rinde, temiz bir ailenin kızı, köfi dere cede zeki... Paraca da ailenin vaziyeti fena sayılamaz. Şu halde? Kendisine koca bulamamasının sebebi?.. Yoksn hoşuna gidecek kimse ile karşılaşama- dr mi? Bilâki genç buldu. Fakat, ailesinin bunları gö- is, kız, hoşuna giden bir kac zü tutmaması, kızın kocasız kalmasına sebep teşkil etti. Hiç değilse şimdiye kadar,... Mahire, uysal bir kızdır... aile sinin arzusuna zıt hereket etmek mediğinden, maymca, bulduğu gençlerin hepsini bi rer birer ters yüzüne çevirdi. Hepsine red cevabı verdi! Bu vaziyette, bu kız nasıl evlenebi- Ailesi, evlenmeyi düşünmiyor, de- nilemez.. Babası, annesi, teyzesi, yen- gesi, dayısı, amcası, halası v.s. bütün sile mensupları, ona koca arıyorlar. Her biri, bir kaç koca buldu. Fakat, ev- lenme gene imkânsız. Çünkü, birinin bulduğu kocayı diğerleri beğenmiyor ve dolayısiyle sözle: birlikte olarak ka- rar verilemediğinden, evlenmeler işte bu suretle hep suya düşüyor!... Mahire- iste. onlar evlenmesine razı ol- Yir? nin ailesi öyle bir ailedir, ki emsaline nadir rasgelinir. Bu silede & herkesin sözü sözdür. Hepsi biri dinler, Bir meseleye içlerinden birisi itiraz etti m, artık o iş hallolunamaz. Kararlar, mutlaka ittifakla verilecek, ekseriyetle karar yok!.... Bu vaziyette her hangi bir işin ne kadar güçlükle haltolznabileceği! tahmin edilebilir. Bilhassa evlenme şi- bi mühim bir meselenin! Kız, son zamanlarda bir gençle ta- nıştı. Bundan da hoslandı. Günün bi- rinde şöyle konuştular: Mahireciğim, nişanlana'ım ve ov- lenelim. Razı mısın? — Ben tazıyım, lâkin... Ailemin de razı olması lazım. — Peki, ben hemen... — Dur, acele etme. Benim aileme mensup olanlar... Mahirenin vaziyeti izahı, Cevdet is- mindeki bu genci bir hayli düşündürdü. | Bu vaziyette ya kızın ailesinin sözünü dinlemiyerek, kendisiyle evlenmesi lâ- zımdı, yahut ta evlenmeden vazgeçmek icap ediyordu. Hangisini tercih etme- W?... Cevdet, bu iki yoldan hiç birini tut- madı. Kız, ailesi razı olmadan evlen. memekte israr ediyordu. Kendisi de kızdan vazgeçemiyordu. Bir üçüncü çi- kar yol bulmak gerekti! Geçende, Mahira ile Cevdetin dü.) A-| #ünleri yapıldı!.. Evet, evlendiler. man, bu nasil oldu?. Kurnaz genç, kı) zm aile mensuplarından ittifakla muva- fakat kararı aldı. O, biraz düşündük- ten sonra, bu işi Kristof Kolombun meş- hur yumurtası kadar basit © bir usulle “ halletmeğe muvaffak olmuştu. Baba, anme, teyze, yenge, dayı, amca, halâ v.s. bütün sile mensuplariyle, kız kendisini takdim etmeden, kızı tanıdığını çaktır- madan ayrı ayrı görüşmüş, onların mi- Zacına göre şaklabanlıklar ederek hep- sine kendisini ayrı ayrı sevdirmiş ve ni- bayet, hepsi birden Mahireye sormuş- lerde; . — Cevdet ismindeki bir genç, iyi bir olacak. Ne dersin, Mahire?.. — Mademki siz muvafık görüyor santz.... Peki! , Bu aile mensupları, Cevdetin kendi- me kurnazlıkla böyle bir oyun tertip mn rene ihtimal ittifakla Ma- tma kararı verirler. Yeni iy lerin rahatı kaçmaması için, hiç Ikim- ar bundan bahsetmesin.... Daha - | l Obur Misafirler! | Oburlukla meşhuı bri aile, ka- rı, koca ve biri kız, diğeri erkek iki çocukları, Göztepede oturan Tahir Beyin evine misafir geldi- j ler, karısı bu sırada — üst katta | bulunduğundan; hizmetçi de! öteberi satın almak için dışarıya çıktığından, misafirleri Tahir B.| karşiladı ve doğrusunu isterseniz suratı asık bir o halde! Ev sahibi, i onları doğruca mütbağa götürdü. Biraz sonra aşağıya inen karı- sı, misafir odasında kimseyi gö - remeyince, (şaşırdı. o Odaların kapısını açıp bakınırken, mutbak tarafından kocası göründü. Ka- sofada şöyle konuştu - rı koca, lar: — Ayol, misafirleri ne yaptın? İ i — Mutbağa aldım, karıcığım! — Aaa, sen çıldırdın mı ayol? | Misafir odası dururken, misafir | mutbağa alınır mı? l Tahir Bey, gülerek şöyle de- di: —— Sen merak etme, onlar bu vaziyetten fevkalâde memnun! Obur misafirler için en uygun mi- safir odası, mutbaktır! Aya Söyle! 4 Tu — Kızım, gecenin bu saatinde so- kakta ne yapıyorsun? — Ayi seyrediyorum, baba! — Aya söyle de artık evine gitsin ve yatsın! Balığı Bol 5 gali TN — Balıkçılar, | acaba nişin | burada balık | avlamıya gel- | miyorlar?Hem bu balıklar “B,, siz balık! Avlaması da- | ha kolay! | Bir Avrupa Üniversitesinde yapılan hükuk imtibanında bir sual ve cevap: — 1876 sehesi kanımları ile 1897 senesi kantnları ârasındaki fark nedir? —2i sene! Portekizde.. Mariya, mektebe gider, Fakat, bu küçük kız oradan hiç hoşlan « | maz. Çünkü, kendisini okutan muallim kadm, pek çetindir. Bo- | yuna ceza yazar! Küçük Mariya, bir gün bu ka- dın muallimine sordu: | — Sizin kocanız var mı? İ Muallim, kaşlarını çattı. Bu, İ ne cür'etti! Kendisine, küçük bir talebesi tarafından böyle bir şey sorulsun! Bu, olur şey değildi... Bununla beraber cevap verdi: — Eğer kocam olsaydı, mual- limlik etmezdim! Küçük kız, bu cevabı işitince, ellerini © uzaratak, muallimine yalvardı: — Ah ne olur hemen evlense nize! Mantar Yasağı! Küçük Vamık, gece yarısı ne- | fes nefese tanıdık doktorun kapı- sını çaldı. Doktor, pencereden seslendi: — Hemen size mi geleyim?. Böyle birdenbire rahatsızlanan kim?. Çocuk, aşağıdan yuknrıya ce» vap verdi: — Benden baska bütün evde- kiler rahatsızlandı, dektor bey! Arsızlık ettim. diye. babam or- mandan topladığı mavtarlar ba- na yedirmedi. Onun için bana bir şey olmadı! w | du: İ taşıyabilirsiniz. Hem de benden daha ! döşenmiş bir Atlet Ve Nişanlisı! | Mahmut, iyi bir sporcudur. Mükem- mel bir atlet... Yüksek atlamada öyle re- korlar kırar ki... Hele yeni olarak öyle| üstün bir rekor kırd' ki... Mahmut, güzel bir kızı seviyor. Bu güzel kız, Nazandır. O Nazan #yni za- manda pek nazlı bi: kızdır. O da bu muvaffakiyet üstüne muvaffakiyet kâ- anan yâkişıklı nişanlısını seviyor, fa kat naz etmek hoşuna gittiğinden, Mah- İ madu elden kaçırmıyacağına da emini yet getirdiğinden, & onun nişanlanmak | hususundaki tekliflerine bir türlü kabul! cevabı vermiyor, dâima bin deveden &u getiriyor! Mahmut, mağrur bir delikanlıdır. E- ğer Nazanın kendisini atlatmak istediği- İ ni, bu sebeple kat'i bir cevap vermedi- ğini aklı kesse, bütün sevgisine rağmep, artık onun üzerine düşmez, irade kuv- vetiyle arzusunu yenmeğe uğraşır. L3-| kin, bu atlet, zeki bir gençtir. OKızm, kendisine karşı sevgi beslediğini kuv- vetle seziyor. “Onun için peşini bırak-| mıyor, : Mahmut, bu kızı nişanlamaya razi etmek yolunda, bir söz oyunundan isti- fade edebileceğini düşündü. Bu oyunu! yapabilmek için fırsat bekledi. Nihayet, aradığı vesileyi buldu. En yeni rekoru-| nu kırdıktan sonra... | Seyircilerin şiddetle. alkışladıkları atlet, sâha haricinde sevgilisiyle yüzyü- ze gelince, Nazan, gülümsedi — Tebrik ederim. Hakikaten bu- gün yaptığınız, tebrike değer bir mu- vaffakiyet!... Kısa bir zamanda şöhretli bir isim taşmağa bak kazandıniz! — Böyle bir isim taşımağı siz de ister miydi: Zeki gencin bu kurnazca karşısında, Nazan, boş bulundu. şu cevabı verdi: — Şüphesiz... Eğer ben de sizin gi- bi bir sporcu olsaydım, böyle #öhretli bir isim edinmeğe çalışırdım! Mahmut, güldü, sevdiği kızım elini tutarak, parmağiyle parmağına dokun- sorgusu Ona — Sporcu olmadan da böyle bir isim kısa bir zaman içerisinde... Eğer par- mağınıza niş#n yüzüğünü takmama mü- sade ederseniz! Kız, bu söz karşısında red yollu ce- vap bulamadı. Yüzük, parmağına ta kıldı... Çok geçmeden evlendiler. Kız | da şimdi meşhur bir isim taşıyor: Na-| zan Mahmut! Bir Cigara! — Babam, benimle evlenmek İ istediğini söyleyince ne yaptı? — Önce, söylediklerimi (o hoş- | nutsuzlukla dinledi. Kızından ay- | rılmak istemiyordu. Fakat, ben | bir cigara verince, razı oldu! yy a, Yeni tarzda yapılmış ve eve gelen mi- safir, gideceği sırada girift camekânlı sa- londa dört döndüğü hal- de bir türlü kapıyı bula” madı,Nihayet Hanımetendi- nin uşağı ça- ğırması icap etti! ayyy yl Bay ! bir A Y e YEMENİ — Bu akşam beraber yemek yem mizi ister misin? — O halde saat tam sekizde sf yim! Buldok Ve Da, ıl Küçük Harri, bir İngiliz Ü ğudur. Bir gün evdeki (o Buldo) köpeğini kucağına almış, biçim - siz suratını şapır şupur öpüyordu. Annesi içeriye girdi, onu bu ha a de gördü ve çıkıştı: k — Harri, ne görüyorum?, Ni dir bu hal?.. Buldokun suratına | ağzını değdirmekten iğrenmiyor musun? Küçük Harri, hiç istifini bo: madr: — Biraz sonra başka bir Bul duk gelip beni öptüğü zaman a ni şeyi söylersen, ben de bu Buldo ku öpmekten vazgeçerim! 7 — O nasıl lâkırdı, Harri? demek istiyorsun? Bu çocuğun dayısı, pek çirl adamdır. Çocuk, * annesine, şu cevabı verdi: i — Dayim, hizmetçi ile hab göndermiş. Bugün öğle yemeği ni bizde yiyecekmiş! Ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: