Mi ya Nefsine ram olmıyan | Gregor'un saatçi dükkânı, he saatçi dükkânı gibiydi. Bütün gün, müşteriler girip çıkardı: ih - tiyar, genç, kadın, erkek, çok müşterisi vardı. Ama.. her dükkâna girenin müsteri olmaması ihtimali de var- dı. Neyse, bu meseleyi şimdilik geçelim. Dükkâna, camlı bir kapıdan giriliyordu. Kapı açılınca, kısık sesli bir zil, hafif bir zırıltı ile, müşteri geldiğini haber verirdi. Çok kere Gregor'la Vassilinin bir saat tamir ettiği görülürdü. Sağa © doğru, dükkânın nihayetinde o - tururlardı. İkisinin de önüde, a - bajurundan süzülen ışık yalnız el- lerini aydınlatan birer elektrik lâmbası vardı. Saatlerce, bir gö- lerinde pertevsiz, başları önlerin - de çalışmlardı. Bazan Vassili yerinde yalnız kalırdı. Yerinde, yani dükkânın arka odasına açılan kapının ö- nünde, Vassili iriyarı bir adam - dı. Çok kuvvetliydi. Eğer o bırak- mıyacak olursa, hiç kimsenin ar- ka odaya giremiyeceğine emi- nim. Müşteriler duran cep saatleri - ni, yelkuvanı işlemiyen duvar sa- atlerini getirirlerdi. Ve bu müşte- riler sizin saatiniz bozulunca sa- alçiye nediyorsanız, onu söyler- lerdi. Terbiyeli terbiyeli dinler, lâzımgelen Ocevapları o verirdi. Dükkânda Vassili yalnız olduğu zaman, gelen müşteriye yer göste- rirdi; — Bir dakika oturunuz, patron şimdi gelir, Ama biliyor musunuz?. O za- man ayağının altındaki bir zilin düğmesine basar, içerki odanın dolabında, fare tahtayı kemiri- yormuş gibi bir ses duyulurdu. O zaman Gregor gelir ve Vassili o- na derdi ki: — Mösyö (veya madam) iş ge- tirmiş, bakar mısınız?. Müşteri olan mösyö veya ma- dam: i — Kol saatimin camı kırıldı. (Meselâ). Gregor elini uzatırdı: — Veriniz bakayım, Yere mi düşürdünüz?. — Hayır düşmedi.. Oğlum |. van yaramazdır. Dün gece oynar- ken kırdı. Ama biliyor musunuz?. Bütün bu sözlerin gizli manası vardı. Sözden başka, ayakların, elelrin, göz ve kaşların da hareketinden manalar çıkardı. Ağızda cigara bulunması eldivenin bir düğmesi- nin iliklenmiş olması bir şey de- mekti, Şimdi artık bütün bu esrarı bi- liyormuşuz gibi o davranacağız. Söze buradan © başlıyabilirdim. Fakat Gregorun dükkânındaki es- rarı size biraz anlatmak istedim. Bunun için kalemimden geleni yaptım. Muvaffak olamadımsa ne yapayım.. Çarlığı deviren büyük ihtilâl- den birkaç zaman evveldi. Bir gün, kapının üstündeki zil Ewü, Dimitri Trepof yanımda Lan- ör Boravna ile beraber girdiler: © — İsviçre markalı bir duvar saati alm i; 6 — VAKIT 23 AĞUSTOS 1934 e ağ Nakleden : Selâmi İzzet — İçerki depomda birçok var. Buyrunuz.. Dikkat ediniz. Dükkânda dört L kişiydiler. Fakat içeriye geçme - den evvel saat lâfından başka söz etmek yasaktı.. İçerki odada maskeler çıkarılırdı. Dimitri bunu Sandraya söyle- mişti. İçeriye geçtiler. Kız diz çöktü, Gregorun elini öptü. Gre- gor: — Kalk yavrum, dedi. Çenesini tuttu, gözlerinin içine baktı, Dimitri: — Kuzinimdir, dedi. Ona iti- mat edebilirsiniz. Sadık ve ketum dur. Gregor düşündü: — Yat. — Bana itimat ediniz.. Maksa- dımızın uğruna her fedakârlığa hazırım. — Kimin var?. — Dul annem var. Sekiz karde- şiz. Ben en büyükleriyim. — Buna rağmen bana yardım edebilecek misin?. — Tabit, — Sevgilin yok mu?. Sandra, Dimitriye baktı. Gre- gor: — Anlaşıldı, dedi.. Sana hava- le edeceğim mühim işler var. Fa- kat henüz sırası gelmedi. On beş gün sonra, ama tam on beş gün sonra buraya gel. Sana talimat veririm. Hayır gelme, belki göze çarparsın.. Annen, kardeşlerin meraka düşerler. — Olabilir. Gregor dışarı gidip geldi. Elin- de küçük, siyah bir kelepçe var- dı. — On beş gün sonra bu kutuyu açarsın. İşte anahtarı. Kutuyu 7 haziran saat beşte açacaksın. Bundan evvel kat'iyyen açma... İçinde talimatım var. Ne yapaca- ğını anlarsın. Bu esnada dolabı bir fare ke- mirdi, Gregor: — Çıkalım, dedi. Dükkânda bir müşteri vardı. Gregor, kızla erkeğe: -— Merak etmeyiniz, dedi, saa- ti yarın sabah gönderirim. Sanra, kolunda çekmece trene bindi. O da, çekmeceyi kimseye gös- termedi: “Bu nedir?, Kim verdi? İçinde ne var?,, gibi sualler karşı” sında kalmamak icin, gizli bir kö- şeye sakladı. Anahtarı, memesi- nin arasmo koydu. Üçüncü gece, odasına kapan- dı. Çekmeceyi kucağına aldı. A- nahtarı ile oynamıya başladı: Perşembe CUMA > -A Ağtstoj | 54 Ağastos 10 & Abirld Râhir Gün doğuşu “18 m9 Gün batısı 10.5 Sabah namazı 470 Öğle namazı 1218 İl İkindi samaz 1602 İl Akşam gamüz 10.88 Yatsi namazı inim .msak 298 Yılın geçen çünleri “7 ie 1981Türx Por. 7805) —TAKViM— Yilin kalan cönteri 104 ISTANBUL: ; ISTANBUL: 18.80; PIAk meşriyatı. 1920: Ajans ha berleri, HAB0: Türk miki geşriyat, (Kemal Niyazi, Azmi Beyler ve Hayriye Müzeyyen hanımlar. 21: Selim Sirn bey tarafından konferans, 21.30: Nurullah Şevket bey tara» Lndam taganni ve stüdyo orkestrasi; 515 Khr. BUDAPEŞTE, 530 m. 21.183 Salrhurgtanmaklt . 23.03: Sen baher. ler, 25.25: Sigan wasikisi, Pip: Hans rmi eN 225 Khz. VAKŞOVA, 1346 m, 20.15: Operet ve serenatinr. — Musahahe 21,12; Piyano orkesart ve tagannili hafif miski, — Haberler, 2246: Popüler konsa , ri, Çlagmnnili) 24: Büsahnbe. 2315: Dans mw sikisi, 813: Kiz, BÜKREŞ, 364 m. 18 « 15 gündüz meşriyatı, 10051 Karışık or. kestrn konseri, 2015: Üniversite. 2045: Leon Kayaların “Palyaço, ve operalayı, M3 m. Khz LEİPZİĞ, 824 m. 20.5: Konferans. 21* Haberler; 21.0: Ne- #eli musiki, karişik neşriyat, 28.20: Haber- ler, 592 ikiz. VİYANA, ö07 m, 20.05: Haberler. 2025: Föyten, 11.16: VE yana filharmsenilk takımı, 28.05: Radye er - kestrası. 28.30: Haberler. 2405: Konserin devamı, 24,43: Gect tmusliklsi, (PAK). BORSA | Hizalarında — vlest dizrti olanlar üzer- lerinde 22 Ağustosda muâmele görenler. | | dir | Ravamlar kapanış fiatlarını gösterir. 4 Lorde » Nevyork | e Paris » Milâso le Brükse # Atina | 9 Cenevre « Solça » Amsterdam 84, *Puz 100, — » Seninim e — * Madrit m, “. 36, — "Altın v2, » Mecidiye 46 $0 m Kankam 440. sİomira o $i040 Je Stokhim 30112 4 Nevyork 0807475) e Viyana 42007 * Paris 1206 (4 Madrir 5890 &« Milâno 9.2039) « Berlin 220165 439 (e Varsmva 4s 83 0625) # Budapeşte 49910 4308: | Bükreş oo 796548 # Salya 64,8125) Belgrat 348614 » Amsterdam” (1738) Yokokama 2.6884 | * Prax 1945 Je Moskova 1089, İş Bârkası Verkos İ —100 | Anadolu #700) Çimene a3. 1210 | | Reji 240) Cayon Dez —,00ji | Sir. Hayriye 14so) Sark De —00 |* Merkez Bankası $ Balya —0 | 0. Sişonü, —D0İ vark m, ecza --00 Pomonti .4,s0) o Telefon —-0 Elekerik -— » İerZOİ- Teamvav -.0 iel € e M2740) Bhöim —00 | İstikrâzı Dahil 1 9i.ole Anadole! | 4790 Erfani istikrazı 9628) Anadolu! 4000 0m Mü A. -mü) Asadole ii —.00 Bağdat —.00|e Mümessili A 44,15 | O “Gregorun talimatını evvelden i öğrensem ne olur sanki?.. Acaba güç bir iş mi?. Beni korkak mı sanıyor ?. Acaba çekmecede tali- maltan başka ne var?, Kama mı? Tabanca mı?. Zehir mi?. Kese mi7. Ah, şu kelepceyi bir açsam.. Ama açmadı. Neo gece açtı, ne ertesi gece, ne de daha, daha, daha ertesi gece, Hatta 6 - 7 ha - baziran gecesi de açmadı. Eğer bunu bir kadın okursa: “İşte buna imkân yok. İnanılır şey değil bu..,, diyecek. Ama bu sizi temin ederim ki hikâye değil — müellif temin edi- yor. Sizi namusumla temin ede- rim, ki Sandra çekmeci ye 7 hazi- ran günü lam saat beşte açtı. İyi etti. 7 haziran saat 5 te Gre- goru ziyaret ettiğinden 360 saat sonra, 360 saat üzerine kurulmuş olan bir saat tam saat beşte dur- muştu, İşlemiyordu.. Eğer Sandra çekmeceyi saat beşten bir dakika evvel açsaydı müthiş bir infilâk olacaktı. Ev, içindekilerle bera- ber berhava olacaktı. Bu kutuda, yalnız dakika üze- rine kurulmuş saat yoktu. Bir de kâğıt vardı. Sandra açtı, okudu: “Beni gelip gör. Seni tanıdım. Nasıl bir insan olduğunu öğren- dim. İtimat ediyorum.,, Arsen Lüpe n'in SEnŞüleşileri Kanlı İntikam! Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı! Yazan: Maurice Lebl Raul d'Avermi adı altında giz- İenerek zengin bir ihtiyarın peşi- ne düşen Arsen Lüpen bu ihtiya- sın bir köşkünü, ihtiyarın evinde saklı paraları çarpmak Oümidile satın alır ve bundan sonra Ho- landaya seyahate gidiyor. Al dığı köşke komşu olan köşkte Roland ve Elizabet adi: çok gü- zel ve genç iki kiz kardeş ve bunların etrafımda dolaşan Feli- siyan ve Jerom namında iki genç; Var. Bilhassa Roland, hasatalıktan sonra sihhati çok nazikleşmiş o- lan ve büyük bir ihtiyatı emreden kız kardeşine karşı büyük bir mer butiyet gösteriyor ve daima en- dişeli bulunuyordu. Roland kız kardeşini nişanlısı ile başbaşa birakarak piyanoya oturdu ve Felisiyeni yanma çağır- dı. Halbuki bu genç gizlenmek, uzak kalmak istiyordu. — Affedersiniz Matmazel, de- di, bugün biraz geççe yemek ye- dik. Ben her gün aynı saatte işe başlamak mecburiyetindeyim, — İşiniz sizi serbest bırakma- yacak derecede midir? — Hayır, bilâkis serbest bir in- san olduğum için muayyen zaman da işimin başında bulunmalıyım. Bahusus M. D' Averni yarın sa-| bah erkenden buraya gelmiş ola- caktır. —— Onu tekrar görmek hakika- ten bir talih egeridir. Çok sevimli ve entresan bir şahsiyet. — İyi ya, onu memnun etmek isteyişimin isabetini siz de takdir edersiniz. — Haklısınız, amma yarım da- kikacık oturunuz. Felisiyen itaat ederek oturdu ve sustu, Roland ise: -— Bana bir şey söyleyiniz, de- di, — Söylemeli mi, yoksa dinle - meli miyim? — Her ikisi birden. — Çalmada devam ederseniz nasıl konuşabilirim? Roland cevap vermedi. Bir iti- rafı andıran güzel ve tatlı bir mu- siki parçasını gelişi güzel çalıyor- İİ du. Acaba Felisiyene musiki ile bazı hislerini anlatmak m*? yok- sa onun daha z'yade açılmasını ve müteheyyiç olmasmı mı temin et- mek istiyordu? Fakat Felisiyen susmakta devam ediyordu. Bunun üzerine Roland: — Şimdi artık gidiniz, dedi. — Gideyim mi? Niçin? Genç kız lâtife yollu dedi ki: — Bugün kâfi derecede ko - nuşstuk, Onun için artık gidebilir» siniz. Felisiyen şaşalamıştı. Duraklar gibi oldu. Fakat Roland emrini tekrar etmesi üzerine (uzaklaşıp gitti. Roland hafifçe omuzlarını silk- ti ve çalgısına devam etti, Bir ta- raftan çalıyor, diğer taraftan da yavaşça konuşan ve birbirine ba- kan Jerom ve Elizabeti seyredi- yordu. Böylece yirmi dakika geç- ti, En nihayet Elizabet ayağa kal- karak nişanlısma: — Gezinme saatimiz geldi. Gölde dallar arasında kayıkla do- i laşmak ne kadar hoş oluyor, dedi. — Elizabet, siz henüz iyileşmediğiniz için böyle ” tilerin doğru olup olmadığını © şünmek lâzım. | — Hayır, hayır bilâkis bu zintimiz benim için bir dinler” dir ve bara iyi geliyor. — Fakat.. — Fakat yok. Bu böyle. gidip kayığı çimenlik kenarın” keceğim. Sen burada dur Jert ğım. Elizabet bundan sonra na çıkarak, her günkü hay” kaydettiği hatıra defterine şeyler yazdı. Son satırları ol mukadder olan bu satırlarda “| yordu ki: d “Jerom bugün bana meşgul olduğu tesirini yapi “İ bebini sorduğum zaman ald”| ğımı söyledi; fakat israr i aynı cevabı bu defa daha hem bir şekilde verdi ve ded “—Hayır Elizabet, hiç bir * yim yok. Yakmda evle: bir senedenberi bir rüya devam eden dileklerimiz b te münkalip olacağından artık”) istiyebilirim? Yalnız: “| “— Yalnız... li “— Bazan istikbalden | yorum. Bildiğin gibi ben 76 değilim ve otuzuna yaklaf! halde henüz iş ve sanat sahibi Tunmuy orum Gülerek elimi ağzına ko ve dedim ki: “— Sen zengin değilsen zenginim. Gerçi servetim © v lıklar yapmamıza kâfi değilst, hayatımızı temin edebilir. “40 niçin bu kadar haris oluyorsu” ' “ — Elizabet, dedi, eğer k isem yalnız senin için haf© Kendim için değil. “ Gülerek cevap verdim: “ — Benim de fazla bir W ji cım yoktur. Azla kanaat ©“ Benim için, meselâ, yalnız © olmak kâfidir. İstediğim bir şey yoktur. Meleklerden nin bize bir hazine getireceği p. 1 | İk il i ii P ne kadar burada âsude bir | yaşarız. | “.— Ah, dedi, benim haz ji re imanım yoktur. (| “— Nasıl imanın yok? © / Halbuki bizim bir hazinem” iğ. Sana neler anlatmış oldu ; tırla!... Sana, uzun senelerdf, ri görmediğimiz uzak akrs” dan birinden bahsetmişti”, akrabamız bize hiç mektup mamakla beraber bizi çok 'g İhtiyar mürebb'yem Ameli sık sik diyor ki: “Matmazel Elizabet siz © gin olacaksınız. İhtiyar ku? Jorj Dugrivâl size büyük vet bırakacaktır. Bundan görünüşe bakılırsa, hast te.:.,, Görüyorsun ya, Jerom?” i Jerom kulağıma fısıldıY” WE *“ — Para, para... Evet A gp nim İstediğim bu değil. B*” tediğim bir iş sahibi ve seni f tehir edecek bir koca olm” #8. Jerom bundan başka söylemedi. Sevgili Jerom” zim gibi sevişenler hiç düşünürler mi?,, ' Devi