| pa Ae m senelerinde mesai arkadaşı olan | ei Dil meselelerimiz ve bir Abancı profesörün sözü seyahat yollarından biraz sa- rağmen “Kopenhag, : il i ziyaret eder. OKüçük| Mar çirkince bir Alman şehri| iv. merkezinde alâkaları umu -| sz olanlar için görülecek şeyler gok! Seyyahlar burada kıralın ko - a bir kara papaklı ve üç mangadan| muhafızlarını görmeğe giderler,! ba etki binayı gezerler ve bitik - dol le kaynaşan esmer sokaklarında imleri Kopenhag 5/8/934 | Fakat ilmi bir tetkik için şehrin zengin müzeleri ve gü- Kü Kütüphaneleri haftalarca işgal ede-| aky, , Sonra bu küçük kırallığın pay - me kuvvetli bir Üniversite ve fa- 1, #kademik hayat vardır. m eski Türk yazısın muma Sözen ve Orhun âbidelerini oku - tarihimize ve dil tarihimize geniş lar açan profesör Thomsen * de b Yaşamıştır. Seyahatimin beni en çok alâkalandı- ? tarafı da bu idi. o Onun hayatı, e » çalışma tarzı hakkında malâma| im talebeleriyle tanışmak istiyor «| nik Visanları ve tarihi ile meşgul o - em doçentler kütüphanede, Üni - üçlede ve enstitülerde rehberlik et- Bütçesinin darlığına rağmen Ko- & Üniversitesinde şarkiyat saha- Nada ciddi bir çalışma vardır. « üçük mikyasta Mışır ve Asuri ens- İ le inin yanında yakmda daha büyük hin bir islâm enstitüsü açılacaktır . tarihi ve lisanları sahasında pro- an (Christensen), (Östrup), (Grön- lay ) tanınmış şahsiyetlerdir. Kopen - üniversitesi bu sahada kazandığı ve şöhreti korumak ve genişlet - için uğraşıyor. Bir milyon ciltlik kütüphanesinin küçük şark yaz - ! kısmında iyi o katalozlanmış yeti nüshalar vardır. EM) in talebesi ve hayatını (Wulff) u şehirden bir saat Beofasör. yede küçük hir kasabacıkta bul - 1 Sek basit yaşıyan mütevazi bir a- Terfi Benim Turkolojiye hizmetim biç! Snhbe, besindedir. Mazhariyetim yalnız! | Kiamac nin talebesi ve yardımcısı ol - ibarettir. Biliyorsunuz, ben a Çince okutuyorum. Onun için da- Beni, iş mârada bir meslektaş olarak ği olalım. , diyordu. Daha son- rica etti, NE Orkun kitabelerini okut - ic, başladığı zaman ilk talebelerin - im. Bu seneler, Orhun âbideleri ie da filoloğların büyük münakaşa- Yaptıkları senelerdir. Biliyorsunuz, Oiisen mesaisini yalnız Turkolojiye $ değildi. Büyük bir İntoger- * olmakla beraber diğer Tisan ai- Sahasında da alâka ve ihatasr| Benisti. . Her çalıştığı o mevzuda İT eserler Overdi Fakat, kitabeleri onun en ER bir keşfi ve en güzel eserlerin. biridir. E Kendisi de böyle düş Ni Bunun için hayatının son se - ki, lerinde gayretini o bilhassa bu eserin tik © hasreti. Taç tabilarda ve sonradan © yapılan © ve tashihlerde daiına noksanlar anlışlar olması tabil idi. Bununla * Thomsen'in neşrettiği metin - © tercümeler daima en ileri ola.ık tır. Fakat (Radojif) tarafından! Medilemier ve diğerleri çok hatalı - ir ZI e .. Yenisey alfabesiyle yazıl - İç, Pütün eski Türk kitaplarının sam ini yapmak istiyordu, o Bunun Ni yardımcı olarak almıştı. İş bü- İğ güçtü. o Bilhassa Yeniseyde di n küçük kitabeler çok hasara uğ VE çetin metinlerdi. şömen ihtiyar bir adamdır, Seksen ya ölmüştür. OUzun seneler hk idi, Mütemadiyen zayif dür e kat hafıza ve muhakrmesini ve k dehasmı şayanı hayret bir şe- Nisan Muhafaza ediyordu. Bunun İçin alalarla devam etti ve ölü- münde gene (yarım kaldı. Bu notlar Tkomsen'in Turkolojiye dair yegâne! terekesidir. Benim yanımda mahfuz - durlar. Ölürken bu eseri ikmal (oedip neşretmemi bana vasiyet etti. Kendi - sine söz verdim. o Bö işin ikmalini bir vazife biliyorum. Fakat ben şimdi Çin- ce okutuyoz ve bu sahade meşgul olu - yorum. o Maalesef başka şeyle uğ - raşmak için hiç vakit bulamıyorum. Ho- camın eserini tamamlamak için müsait bir zaman bulmak en büyük cmelimdir. — Umumiyetle o Turkoloji mesaisini ne vaziyette görüyorsunuz, profesör ? Türk dili tetkiklerinin inkişafı için baş- ca noksanlarımız nedir?, “e Messim esnasında edindiğim fi- kirlere göre diyebilirim ki ber şey noksandır. Bunlar zamanla ikmal e - dilecektir.. (o Bu işi şimdiye kadar geri bırakan vesaitsizlik ve yardımsızlık ol- muştur, o Ben en büylk müşkülâtı bil- hassa fonetik tetkiklerin noksanlığında buldum. Türkçede savti o tahavvüller atla Dünyayı” tek başına kayıkla dolaşmağa çıkan yurttaşımız İh - san Beyin İskenderiyeye vardığı- nı bildirmiştik. Tunusta çıkan “La döpöche Tunisienne,, gazete- sinde okunduğuna göre İhsan Bey Tunusa erişmiş bulunmaktadır. Bu gazete, Türk sporcusunun yıl- mazlığımı, geçtiği yerleri, ve at lattığı korkunç vartaları anlattık- tan #onra diyor ki: “Mustafa İhsan Bey, İskende- riyeden ayrıldıkan sonra Trablus garp ve Tunusun bazı limanları - na uğramıştır. çok mühimdir. Bunun için Türkçenin fonetik tarihi bir an evvel esaslı bir su- rette tetkik edilmelidir. Bundan başka teşkil Jâhikaları, o bunların vüs'at ve mânaları en önce mukayeseli bir tetkik racvzuu olmalıdır.,, — Türkçedeki dil temizliği hareketi ile meşgul oldunuz mu? Bu hususta ne düşünürsünüz?. “— Maalesef pek az alâkadar olabil. dim. Pek az vaktim oluyor.. Bununla beraber Oo konuşmamızden profesörün, Türk dili (o inkilâbinin her cephesi hakkında umumi malümatı ol. duğu anlaşılıyordu: “.— Halk dilinde ( kalmış öz Türkçe kelimelerin toplanması çok büyük bir hirmettir, diyordu, Bunun ilmi çalışma» lar için geniş yardımı vardır. (o Yalnız Ameli faydası mahduttur, © Muharrir lügat kitabından kelime alıp kullanmaz. Kullansa da lisana sokamaz. Gazete - debi ve ilmi takatr olan muharirler biz- zat halk içine girerek kelimeyi alacak. lar, çıkaracaklar ve terviç edeceklerdir. Ancak bu sayede kelime dile canlı ola- rak tekrar getirilebilir. Millileşmek isti- yen her dilde böyle olmuştur. Almanca- nın inkişaf tarihini biliyorsunuz, © Size Danimarka dilinde en güzel misal ola- rak (Pedersen) i gösterebilirim. Sonra| tabiatı zorlamamalıdır. Verilecek yeni kelimelerin tedrici ve mahudut bir nis. bet dahilinde verilmesi lâzımdır. Bu ise zaman işidir. Türkçe Lu inkişafı muhakkak yapacaktır. o Çünkü buna lâyık ve müsaittir.,, Istilah meselesinde profesör düşünüyor: *“.— Sizin tasvir (ettiğiniz anarşiyi anlıyorum. Fakat bu hal tasavvur etti - ğiniz kadar feci değildir. Bunu he: lisan geçirmiştir. o Belki Oböyle bir buhran geçirmek bir dilin sağlam ve sıhhatli olarak teşekkülü için lüzumlu- dur, Bu, on beş yirmi sene — içinde durulur. Sonra niçin ilmi ıstılaklarda tamamen bir lisandan müştak müteca- nis bir sistem istiyorsunuz? Meselâ serf Türkçe veya sırf lâtince © bir istılah sistemi ameli olarak imkânsız olacak - tır. o Bana hangi modern dili göstere - bilirsiniz ki ilmi ıstılaklarmı böyle bir üniformaya osokabilmiş olsun. Müm - kün olduğu kadar Türkçe cezirler kul « lanılmalıdır. Fakat bazı mefhumlar için klâsik ve modern dillerden kelime al - mak zarureti baş gösterecektir. Zaruri oldukça bundan çekinmemelidir. Bu ihtiyaç alâkadar âlim ve müellifler ta - rafından takdir edilecektir. Ayrılırken profesörden, Thomsen'in metrük notları için bizi çok bekletme - mesini temenni ettim. — İnşaallah, dedi.. Banguoğlu Tahsin VAKIT — Yukarıya bastığımız yazı bir yabancı profesörün dil (o meseleleri hakkımdaki telâkkileridir. Biz profesö - rün mütalealarına bir noktada iştirak etmiyoruz. Bir noktayı da tenvir etmek istiyoruz, Profesörün mütalealarında iş. tirak etmediğimiz nokta şudur: Profesör dil işlreinin zamanla halle. dileceğine- kanidir. Halbuki bizce dil meselesinin bız almasının zaruri oldu. Zuna kaniiz. OBu kasisatimize hizm şöyle Bu yolculuk srrasmda hayatını bir kaç kere yalnız kuvvetli bir yüreklilikle kurtarabilen Mustafa İhsan Beyin karnesi geçtiği yer- lerde topladığı imzalar ve mühür- lerle doludur. Mustafa İhsanm kayığı Sisamla Sakız arasında su ile dolmuş ve bu genç ancak kendini: suya atarak kurtulmuş - tur. Kıyıya erişebilmek için beş i saat yüzmeğe ve kayığı çekmeğe mecbur kalmıştır. İskenderiyeden ayrıldıktan son- ra korkunç bir fırtınaya daha tu- tulan bu genç, ancak deniz ko - vuklarından birine barınmak ve orada beş gün ve beş gece bek- lemekle kurtulabilmiştir. kazandık Kiyef şehrinin Dinama $#tadın - da güreşçilerimizin yaptıkları maç | lehimizde neticelenmiştir. Gelen haberlere göre netice şudur: 56 kiloda Kenan sayı hesabiy- le, Abbas güreşlere iştirak etmedi. 62 kiloda Ahmet tuşla, 66 kilo- da Saim sayı hesabiyle; 76 kiloda Adnan sayı hesabiyle yenildi. 87 kiloda Mustafa tuşla, Ağır siklette de Çoban Mehmet sayı hesabiyle kazandılar. Avrupada yüzme şampiyonları Magdeburg, 21 (A.A.) — 1934 Av- rupa yüzme şampiyonlukları müsabaka. ları bitmiş ve neticede aşağıdaki eşhas şampiyon olmuşlardır: 100 metre Crawl. Erkeklerde: Ma- car Csik. Kadınlarda Hollandalı Van den Ouden. 200 metre Crawi. Erkeklerde: Fran- sız Taris. Kadınlarda: Hollandalı Mas- tenbroek. 1000 metre Crawl. Erkeklerde: Fransız Taris. Kadınlarda: Hollandalı! Mastenbrock. 200 metre bras: Erkeklerde: Alman- yalr Sietas, Kadınlarda: Almanyalı Ge- nerger, 100 metre sırt üstü: Erkeklerde İn- giliz Beford. Kadınlarda: O Hollandalı Mastenbroek. Vaterpoloda Macaristan takımı ga- lip gelmiştir. Avrupa kupası için umumi tasnifte, 118 sayı ile Almanya birinci, 72 sayı ile Macaristan ikinci ve 37 sayı ile Fransa üçüncü olmuştur. da bir tabiat hâdisesi olduğuna inan“ mamızdan. ileri gelmektedir, 'Tenvir etmek İstediğimiz nokta şu- dur: Profesör Radloff'un eserinin noksan İre gidecektir. leri | “Dün akşam yapılan Dön shsrm geriler görceler iti Kara Ali güclü. Ali g > —> —— çş—ğ—ğ—ğ—ğ—ğğ— ğe e vE yama 7 — VAKİT 23 AĞUSTOS 1934 mam iDünyayı kayıkla ve tek başına dolaş- mıya çıkan Türk genci Ihsan Bey, iskenderiye açıklarında müthiş bir fırtına tan sonra Tunusa vardı ihsan Beyin kayığı Tunus limanında Mustafa Ihsan Bey yolculukta | için başlangıç körfezi olan İstan- konserve ve bisküvit yemekte ve | bula dönmekten başka yapacak biricik yol arkadaşı olan gramo- fonunu çalarak yalnızlığını gider- mektedir. Mustafa İhsan Bey Tunusa on gün kadar kaldıktan sonra Ceza- | İyir, Fas, İspanya ve Fransa kı- yıları ile Marsilyaya gidecektir. Oradan da İsviçrede Bazel şehri- ne, oradan Ren nehri yoluyla Almanyaya, Almanya kanalla - rmdan ve Tunadan geçtikten son- ra da Tunanın denize ulaştığı ye- Oradan da onun bir şey yoktur. Bu yolculuk yalnız sporculuk dolayısiyla yapılmıştır. İstanbula eriştikten sonra Mustafa Bey gez- diği menileketlerdeki gördükleri- ni anlatan bir kitap çıkaracaktır. Karşılaşacağı © tehlikelerden kendisine bahseden bir ziyaretçi - sine Mustafa İhsan Bey, özüne i inanma ile dolu bir gülümseme ile: — Tanrı cömerttir. Karşılığını vermiştir.,, üçlü rakibi ii Ikinci A güreş köündlnke ları dün akşam bini mütecaviz seyirci önünde yapıldı. Müsabakalar umuldu- ğu gibi güzel oldu. Bilhassa Türk gü- reşçilerinin kuvvetini teyit eden iki canlı misale şahit olundu. Dün akşam- ki güreşler ve neticeler şudur: Birinci müsabaka: Rıfat ile Soradi arasında yapıldı. Müsabaka başladık- tan bir iki saniye sonra işi kuvvete dö-, ken Rıfat hasmı yere vurdu; bir kaç oyun tatbik ettikten sonra dört dakika bir saniyede tuşla galip geldi. İkinci müsabaka: Dolamotte (116) kilo ile Kninpia (138) kilo arasında ya- pıldı. Kninpia hasmına nazaran daha ağır ve ayni zamanda çok uzundu. 2,10 boyunda olan bu güreşçi evvelâ vaziyat- ten istifade ederek Belçikalıyı ezmeğe başladı. Fakat ilk devre pek ağır bitti. İkinci devrede iş daha ziyade kızıştı. Nihayet 9 dakika 31 saniyede çift kile ile Kninpia galip geldi. Üçüncü müsabaka: Günün en mü- him müsabakası buydu. Kra Ali ile Dra- giçhanu karşılaşıyordu, Romanyalı gü- reşçi halk gözünde, çevikliği ve kuvve- Dördüncü müsabaka: Günün en ent- resan maçı arzu edildiği şekilde bitme- di. Çünkü güreşenlerden biri 1934 se- nesi olimpiyat şampiyonu, O diğeri ise Avrapanm en mühim bir güreşçisiydi. İşe pek ciddi başlıyan Hotanne'ye kar- şı Sabo biraz lâkayt davran> gibi oldu. Şu muhakkak ki Hotanne hiç te ihmal edilemiyecek bir uzuvdur. Gelen kafile içinde de nazarı dikka- ti en ziyade celbeden güreşçilerden bi- ri de budur.. Otto Hotanne kendisinden kilo iti- bariyle farklıca yani 146 kile sikletinde olan Saboyi 3 dakika 31 saniyede tuşla yenmiştir. Dün akşamki müsabakaları ehem- miyeti evvelki akşamkinden aşağı değil” dir.. Bu akşam Tekirdağlı Hüseyinle Vavra, Otto Hotanne ile Tişer güreşe- ceklerdir. Tekirdağlı Hüseyinin rakibi 1924 o- limpiyatlarma iştirak etmiş kuvveti bir rakiptir.. tyle tanmmıştı. Kara Aliyi biliriz. Mü- 1 yy mütemadiyen minder haricine kaçmak istediği görülüyordu. Fakat bir daki- ka sonra bacağından yakalanan Roman- yalı ter dökmeğe başladı. Hattâ o de- receki kurtulup ayağa kalktığı zaman, halka (Türkiş) diyerek ellerini kaldır. dı. Bu hareketiyle Alinin kuvvetinden bahsetmek istediği anlaşılıyordu. Ni- hayet Kara Ali 6 dakika 55 saniyede tuşla galip geldi. olduğunu söylüyor. Kurultaya © gelmiş olan Sovyet bilginlerine göre Radolf'un eseri Sovyetler ilim 2kademisi tarafın. dan tashih ve tensik (edilerek yeniden bastırılmaktadır. ! sabaka başladığı zaman oRomanyalının| Talebe birliğinin Edirne seyahatı Mili Türk Talebe Birliği Umumi Memleketi tanımak serisine ilave- ten 26 — 8 — 934 tarihinde pazar gü- nü hareket eden tenezzüh katariyle Birliğimiz Edirneye bir seyahat tertip | etmiştir. Ancak beş gün deram ede cek bu gezintiye iştirak etmek istiyen arkadaşların gerek isimlerini yazdırmak ve gerek fazla izahat almak için her gün saat 12 den 17 ye kadar Birliğe müra- caat eylemeleri lüzumu ilân olunur. i # 4