28 Ocak 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HİK AT Yazan: F ranz Molnar / (Rıhtım boyunda bir bay ile güzel ir bayan geziniyor) Â Kadın — Artık münasebetimizi ke- Selim. Son defa olmak üzere elimi öp; bundan böyle iki iyi dost olarak ka- lalnn_ # Erkek — Peki. Herağ Fotoğraf Çeviren: Hikmet TUNA yordum, kim bilir frak bu adama ne kadar yakışyor. Kadın — Evet, bunları da hatırlı- yorum. Erkek — Nihayet, günün birinde gelip kocanın avdet ettiğini bana ha- ber verdin. Bunun üzerine, bana, onu k £ ver, diye sana yal- Kadın — Hiç ol: ka #cısız, sızısız güzel bir hatıra taşırız. Seviştik, öpüştük, hasılr birbirimize artık doyduk. Şimdi her şey bitmiş demektir. Erkek — Hay hay: (Kadının elini öPüyor). Kadın — Ben sağ tarafa gidiyo- Tum. Bir parça bekledikten — sonra, &en de sola doğru gidersin. Ebediyen “birbirimizden ayrıldığ bir anda kocamın bizi görmesini istemem. , Erkek — Saygılarımı sunarım. (Hiç biri yerinden kımıldamıyor). dan evvel, sana bir şey sormak istiyo- Tum da ondan. Beni çok alâkalandıran bir şey sor- Mak istiyorum. Kadmy—- Ne soracaksan, sor baka- İm ; Erkek — Seninle Sen Morisde ta- Tuştr n, kocanı tanımıyor- dz:m-ğnâugüznamlîadmludan mürekkeb bir sosyetede bulunuyordun. Ka — Hakkın var. E'Şeıî — Ondan sonra, Budapeşte- de de münasebetimizi devam ettirdi- ğimiz halde, kocanımn yüzünü görmek ;: S OIde!-ö le olmuştu. dın — Evet, öyle Brkek — ğünün birinde, bana, ŞOk Yakışıklı bir delikanlının fotoğrafını 8etirdin ve kocanın fotoğr_ıfı oldı:kg!ıı; hu söyledin. Fotoğrafı iyice tı: ıa- etmiştim. Bu fotoğraftaki erkel şk. şıklı, şık, saçları ondöleli, kirp ? leri kıvrık, gözleri ılık, bakışları ş- Bitçe olan bir adamdı. Bir Şey söy C_ iştim ama, o gün fena halde Ca: Tim sıkılmıştı. Kadın — Ben bunun farkına var- Mıştım: Erkek — Bütün gece uyuyamamış- tım. O günlerde, sana çıldırasıya â Şiktım, Onun için bütün gün ı)_'namtr: şısından ayrılmıyor çehremi ttîir ik ediyordum. Ben de yakı_ıxkll tlikanlr idim ama, bendeki çehre €rkeste olan çehrelerdendi. Kzîerî Bulmuştum. Her ne pahasına olur. Sa olsun, güzel olmak istiyordum. Kadın — Biliyorum. i Erkek — Uykusuz geçen gecele fimde hep şunları düşünüyordum t U kadar yakışıklı bir kocan "ıd“,gd'f_ Da göre, acaba ben senin hoşuna giCİ Or muyum ? Kocan, belki ahmaktır. diyordum. Ve böylece bir mudbg endimi teselli ediyordum; fakat dl: ra kendimi toplıyarak, kex'ıı-lııımı:ı Vasat derecede zekâsı olan bir * î:ı Olduğumu — hatırlıyordum; hlbıllm.' fotoğrafta gördüğüm adamın mnim N zekâ ve akıl fışkırıyordu. B:ım ü Remi sevdiğini bir türlü aklım # Yordu. Nihayet o fotoğrafla T md;:rîı.nğunun da farkındayım. Erkek — Elbiselerimi, en mnmnıııî terzilerde diktirmeğe, bı!ı'l:ıeı'leı'el 'nî. arıma altı aylık ondolasyon ;:w Mağa, başladım. Güzellikte kol çe Beri kalamamak için elimden giwn_ Yapıyor, fakat ayni zamanda sen! SH" Süz bir ölçüde kıskanıyordum. Hete ğün bana, kocanla beraber bir DA Ya gideceğini söylediğin “îh İ - kaçıracaktım. A Erkek — Birbirimizden ayrılmaz. :ırdxm. ricalarda bulundum. Buna bir türlü yanaşmadın. Fakat, şimdi itiraf ediyorum, bir gün, öyle sanıyo- rum ki, öğleden sonra idi, benim e- vimde bir mektub düşürdün. Bu mektubu, sen gittikten sonra bulmuş- tum. Mektubda şunlar yazılr idi : Sevgili anneciğim, yarın akşam ope- rada bir locamız var. Kocamla gelip seni alacağız. “— Mektubu annene göndermek istiyordun; halbuki be- nim evimde düşürdün. —— Kadın — Nasıl, nasıl ? Senin evin- “m. #ğn a sm - gae a Erkek — Evet. Mamafi, bunun sa- na bir zararrı dokunmadığı anlaşılı- yor; çünkü, ertesi gün, adetâ bir çıl- ğın gibi operaya girdiğim vakit, her üçünüzü, yani kocanı, seni ve anneni bir arada gördüm. Kadın — Peki, sonra ? Erkek — Gayet basit bir mesele imiş gibi soruyorsun. Öyle ise dinle ! Operaya girdikten sonra şunu tesbit ettim : Yalan söylemiştin demiyece- ğim ama, beni hayal inkiıa“:ına uğr_ı_ıt- mıştın. Kocan, bana fo_toşraftı gös- terdiğin delikanlı değ_ıldık. aıı(ıu:i? bakma meğer senin kocan, çir- kin, ya:lııı,aluntîıdın budalalık akan çıplak kafalr bir adammış. —— Kadın — Rica ederim, bir parça kaçıyorsun ! fag:kekçî Senin kocan olduğunu itiraf ediyorsun değil mi ? Kadın — Evet. Andaç NÖBETÇİ ECZANELER Pazar : İstanbul eczanesi ) Pazartesi Salı Merkez Ankara ” Yeni ve Cebeci eczaneleri Halk ve Sakarya Cuma ! Ege eczanesi Cumartesi Sebat ve Yenişehir eczaneleri HALK ve YENİ SİNEMALARDA MATİNELER Cumartesi 13.00 1445 18.,45 21.00 Çarşamba Perşembe Hergün 1445 1645 18.45 21.00 2100 — Pazar ve cumartesi günlerinden başka HALK sinemasında hergün halk matineleri: 12,15 Film değişme günleri: Pazartesi ve Cuma LÜZUMLU TELEFON NUMARALARI Yangın ihbarı: 1521, — Telefon müracaat şehir: 1023 - 1024. — Şehirlerarası: 2341 - 2342, — Elektrik ve Havagazı Arıza Me- murluğu: 1846. — Mesajeri Şehir Anba- rı: 3705. — Taksi Telefon numaraları: Zincirlicami civarı: 2645, 1050, 1196, — Samanpazarı civarı: 2806, 3259, — Yeni- şehir, Havuzbaşı Bizim taksi: 2323 — Havuzbaşı: Birlik taksi: 2333 — Çankırı caddesi, Ulus taksi: 1291. OTOBÜSLERİN İlk ve Son SEFERLERİ Sabah Akşam İlk Son sefer sefer 6.45 23.00 715 23.20 7.25 23.,30 710 23.30 7.30 20.00 8.00 20.30 Ulus M, dan K, dere'ye K. dere'den Ulus M. na Ulus M. dan Çankaya'ya Çankaya'dan Ulus M. na Ulus M. dan Dikmen'e Dikmen'den Ulus, M. na Ulus M. dan Keçiören'e Keçiören'den Ulus M, na Ulus M. dan Etlik'e Etlik'ten Ulus M. na Ulus M, dan Cebeci'ye Cebeci'den Ulus M. na 6.00 6.30 6.30 7.00 7.00 7.00 6.30 6.30 21.00 21.30 20.30 21.00 20.30 20,30 Cebeci'den As. fabl. ra As. fabl. dan Cebeci'ye 8. pazar'ndan Akköprü'ye Akköprü'den S. pazarı'na Ulus M. dan Yenişehir'e Yenişehir'den Ulus Mhna —— Venişeble £ WwB her saatı beş gece muntazam seferler vardır. Pazar günleri ilk seferler birer saat sonra başlar. Akşamları Ulus meydanından Yeni- şehir'e ve Yenişehir'den Ulus meyflımnı gidecek otobüslerin hareket saatleri, sine- maların dağılış saatlerine tâbidir. POSTA SAATLERİ Posta saat 19 a kadar İstanbul cihetine mektub kabul eder. Taahhütlü 18 e kadardır. TREN SAATLERİ Haydarpaşaya — : Her sabah 8.20. Her akşam 19.15 ve 19.45 de (salr, perşembe, cü- martesi Toros sürat.) hat üzerindedir). : Hergün 9.40 Zonguldak hattı ” 15.00 Kırıkkalk ö x GÜNLÜK: Brdhedti Sti Arabi - 1356 26 Zilkade 17.15 7.15 9,45 700 — 710 Japonya K Uza.k Sarkta arasındaki gerginlik g iltere ve Times Gazet! : Son zamanlarda. japon gazeteleri, Çin mukavemetine başlıca yardım e- denler arasında İngiltereyi göstererek, ateş püskürmektedirler. Bundan dola- yı genç japon zabitlerinin, askerleri- nin İngiltereye kar$t düşmanlık duy- gusu besliyerek Şanghayda rastladık- ları ingilizlere fena muamelelerde bu- lunmalarına, onları tahkir etmelerine hayret etmemek İâzım gelir. Zaten ya- bancılara karşt düşmanlık ve nefret beslemek japonların çok eski ananele- rinden birisidir. Bundan başka canını dişine alarak, merkezdeki sivil hükü- metin arzu ve rizasına rağmen bir har- be girişmiş ve bir memleketi istilâya kalkmış olan bir ordu mensublarından da fazla bir disiplin beklenemez. Bununla beraber, içine ingiliz teba- alarının da karıştırıldığı bütün bu in- giliz - japon hâdiselerini soğuk kanlı- lıkla ve sabırla karşılamak gerektir. Şimdi, hükümeti bir an evel harekete, donanma göndermeğe kışkırtanlar a- celeciler de şayet iş bir harbe varacak olursa, gene hükümeti tenkid edecek- lerin başında geleceklerdir. Fakat her halde vaziyete kuvvetli o- larak hakim olmaya da lüzum vardır. Japonları bu hareketlere sevkeden şey, sadece, disiplinsizlik de değildir. Bunun arkasında gizlenmiş bir siyaset de vardır. Onlar, böylece oradaki in- gilizleri sıkıştırmakla tedirkin etmek ve arada bir ihtilâf çıkarsa, o zaman Şanghaydan çıkmamak için vesile bul- mak arzusundadırlar. Bütün bu göste- rilerle Çin kamoyuna, Japonyanın av- rupalılardan daha üstün ve daha kud- retli olduğu kanaati de verilmek iste- niyor. Şanghay'da muzafferane bir yü- rüyüşle geçmiş olmalarının da sebebi bundan başka bir şey değildir. Bütün bunlara rağmen garblılar, kendi topraklarını muhafaza edecek- ler, japonların kanunsuz ve yolsuz ha- ketlerine karşı:d klar, şarklıla- rın kendilerine mahsus bir takım dala- veralarını gözlerinden uzak tutmiya- caklardır. Yalnız, bunlar kolay işler değildir. Bunl. önüne geçebilmek için bir ça- re vardrı ki o da Amerika ile İngilte- renin tam bir surette el ele vermeleri Günün bütün hâdiseleri hakkında, aA ef lin-Roma mihveri, ancak Paris-Lon. dra mihverinin kendi küvvetini göse termesi suretiyle, nötralize edilebi. ile> İki karar Jurnal gazetesi diyor ki : “İkisi de menfi olmak üzere iki ka« rar, bütün vaziyete hâkimdir : Bu kararlardan ilki, pakt metni ve ü hur 16 ıncı madde mese- dünya g inin mü ve tefsirlerini aksettiren aşağıdaki basın hülâsaları, Anadolu Ajan sının bültenlerinden alınmakta dır : Fransa *“İttihaddan kuvvet doğar!” Paris gazeteleri, milletler cemiyeti- nin önümüzdeki toplantısı hakkınd makaleler neşretmektedir. * Maten gazetesi diyor ki: “Fransa ve İngiltere, Cenevre'de bu- günkü vaziyeti idame hedefini takib eyliyecektir. Fakat aynı zamanda, bu iki devlet, bazı cemiyet azalarının ve ezcümle küçük devletlerin duydukla- rı kaygılar karşısında da bunlara ta- mamile bigâne kalmıyacaklardır. Maa. mafih, milletler cemiyetinin zayıfla- masından ve hassaten faal komşuların gittikçe kuvvetlenmesinden kaygı du- yan küçük devletler mü illerine, lesini ortaya koydurmamak kararıdır. Tatbiki için daha fazla garanti olma« dıkça yeni bir metnin tesbitine ne lü- zum var ? Bu hususta karar vermeden önce, kaçakları geri getirebilmek em- niyetine varmak daha doğru değil mi- dir ? İkinci karar ise, basit bir emri vaki mahiyetinde dahi olsa, Habeşistan im- p luğunun lesini ortaya koydurmamaktır.” Fransız — İngiliz görüş birliği Övr gazetesi diyor ki : “Fransa ve İngiltere müşterek de. ğil fakat müşabih beyanatta buluna- caklardır. İki memleket, Milletler Cemiyeti paktında idamesini isteye- cekleri 16 ıncı madde hakkında ne tarzda söz söyliyecekleri hususunda tam sürette mutabık kalmıştır. İngil- tere Fransanın müzahareti ile, Habe- şistan meselesinde, ciddi Ssurette ve BB. Eden ve Delbos, ittihad'dan kuv- vet doğar tarzında cevab verecekler- dir.” “Haşarıların geri dönmeleri- ni bekliyelim !” Ekselsior diyor ki: “Eğer bir ideolojik blok varsa, mu- hakkak ki bu blok, milletler cemiyeti içinde değildir. Filhakika, milletler cemiyetinde her türlü hükümetler ve rejimler temsil olunmaktadır. Millet- ler cemiyeti üzerinde hemen sıcağı sı- sağına bir ameliyat tatbik etmek çok tehlikelidir. Paktın ıslâhı hakkın- daki görüşmeler, küçük büyük bü- tün alâkalı devletlerin huzuru ile yapılmalıdır. Bugünkü şartlar içinde yapılacak her şey, cemiyeti namevcut- lar lehine değiştirmek değil, fakat yık- mak neticesini verecektir. En iyisi mu- hakkak ki, bu haşarıların geri dönme- sini beklemektir.” Cenevre ortadan kalkarsa... Jurnal diyor ki: *“Fransız hükümeti, hareket tarzını hemen almak niyetindedir.” A Tek çare Pöple diyor ki : “Eğer büyük devletler hakikaten Milletler Cemiyetini müdafaa etmek ve küçük devletleri yeniden bir ara- ya toplamak niyetinde iseler, bir tek çare vardır ve o da bu büyük devlet- lerin siyasetlerini cezri surette değişe tirmeleri ve koöllektif emniyet siste- mine istinad ettirmeleridir. Aksi tak-« dirde ayrılık muhakkaktır.” Dünya sulhunun âtisi Ernuvel diyor ki : “Totaliter devletlerin fena niyetle- rinin tahakkuk etmesine mani olabi- lecek tek şey, Milletler Cemiyeti mü. essesesinin esasını teşkil eden Millet- ler arasındaki tesanüddür. Totaliter devletlerin ise, Milletler Cemiyeti- nin esasını teşkil eden kollektif em- niyetin organize edilmesi ve taksim kabul etmez sulh prensibinin tatbik olunması keyfiyetlerinden — ziyade korktukları başka bir şey yoktur. Dünya sulhunun atisi, Milletler Ce- miyetinin atisine bağlıdır..” İngil ile tam bir anlaşma halinde e öt F düe GeR a B baa tesbit iştir. Bu hattı hareketin tu- cavüzü, her ikisine birden yapılmış gi- yol açan sebebler şi bi alı dır. Böyle bir beraberlik İn- 20 agustos 20 eylul 1938 8—7041 Erkek — Çünkü, op d : ş tığım ve her ikimizin tanıdığı kimse- ler de, o adamın senin kocan olduğu- nu söylediler. Kadın — Evet. ; Erkek — Öyle ise, bu blöfe ne lü- zum vardı ? Fotoğrafını gösterdışın o güzel delikanlı kimdi ? e. Kadın — O fotoğrafı, bir şi ig vererek Londrada satın almıştım. K.- in ve neyin nesi oldıı_ğunu bilmi- ;::dum. Bir İngiliz aristokratı olsa geğrı;ek — (Şaşırmış bir halde) ';'ki izüm gördün ımlğıdbx:n-a—nğ::?mıîanl ıgöylı;yecekle. imi biraz evvel bizzat kendin anlat- Si Sana fotoğrafı göstermekte bir ıtı;:iısadım vardı. Nitekimı,i o,;:;:â;.î, u serni de " muvag:îoğ:î:lğuîkabete kall.uşmcı, sı.ı.n;ı elli daha mükemmel bir âşık Siya Bu fotoğraf kabiliyet ve kud. omun.dahılılînde olan, bütün, şıklığını, l.îmıll"iı:ıi zekânı meydana çıkardı e ıgd 'seni o günlerde seviyor- Ka evaııflannın esaslı bir suret- te yükselmiş olmasından dolayı Son d:ğerckee:înnğ?ıînu:hğmn bir diye::- ğim yok. Ancak, ne de _olu b_ir t ğm zekâsı olmıktın_ilen geçmiyor : Yani ilerisini göremiyor. — Niçin ? ğ::ex; — ı;üçnkll. bir teınd.uf. k?y' bolmuş bir kâğıd parçası bütün _blbiü Daha ertesi gün senin ha- ördüm ve beni aldattığı- dan sonra “ğnk ahme rmenin lüzumsuz olduğu- ç ö::iüî: çünkü, haftalarca traş- Brü € senin kocana yüzde eni Si üstündüm. Kendimi ihmal etme- a AA kabar Haat RAR 5 p e y , çlık Ş îıy—betü; hattâ aşkımın bile hararı tinden eser kalmıyarak buz kesildi. Diyebilirim ki, duygularımın ölümü- ne biricik sebeb, o mektubdur. Eğer o mektubu kaybetmemiş olsaydın hâ- lâ seni çıldırasıya severdim. (Muzaf- ferane bir eda ile kadına bakıyor.) Kadın — (Hafif bir sesle) demek, bir kadının bir mektubu bile muhafa- gilterenin olduğu kadar Amerikanın da menfaatinedir. Fakat A- merikanın iç siyaseti böyle bir siya- dı- Şi olan karışıklık sebeblerinden hiç birini or- tadan kaldırmıyacaktır. İspanya dra- Milletler cemiyetinin ortadan l dün; PS k setin gerçekleşmesine engel olabili Eğer ileride amerikaların can ve mal- larına tecavüz ve taarruz artacak olur- Ba, o zaman vaziyet, belki de, değişe- cektir, Avrupalıların Çindeki bütün vazi- yetleri, Şanghay imtiyazlı bölgelerin- de ffak olup ol l bağlı- dır. Çünkü japonlar, orada bir takim olut (emrivaki) lerle kendilerine de- vamlı menfaatler, sürekli sömürme im- kânları temin etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Japonyanın Şanghay belediye mecli- sindeki mevkiini daha kuvyvetlendir- meğe gayret etmesinin de sebebi bu- dur, Şimdiki istisnai ve geçici vaziyet- te belki de biraz fedakârlık yapılabilir ; fakat, Şanghayda garb devletlerinin za etmek kudretinde olmadığını sanı- yorsun ! Senin sandığın gibi, eğer mektublarımla bu kadar dikkatsiz ha- reket etmiş olsaydım, başım çoktan ateşe yanardı ! Erkek — Ne, ne diyorsun ? Mektu- bu bile bile kaybettiğini mi söyle- mek istiyorsun ? Kadın — Evet. Erkek — (Hayretler beb ? Kadıin — Sebeb mi ? Söyliyeyim ! Kocamı tanıdıktan sonra bana karşı beslediğin duyguların şiddetini kay- betmesi ve nihayet aşkının y- le sönmesini temin için... Çünkü... Erkek — Çünkü, Ne ? Kadın — Çünkü, faciaya tahammü- lüm yok. Senin tahammül edilmez bir hal aldığını görünce, mektubu kaybettim. Ondan sonra da ben senin için tahammül edilmez bir kimse öl- dum, Şimdi de tatlı tatlı birbirimiz- den ayrılıyoruz, Erkek — Demek ki benimle bütün münasebetini —kesmek — istiyorsun; çünkü.... Kadın — Çünkü, Londrada satın aldığım o güzel fotoğrafı şimdi de başka bir erkeğe verdim. (Ayrılıp yürüyor ve erkek beyninden vurul içinde) Se- muşa dönüyor.) faatini felce uğ ik müsaade- lerin verilmesine imkân tasvvur olun- mamalrdır. Büyük Britanyanın Çin ile olan ti- çaret alâkası pek büyük ve geniştir. İngilizler, çinlierin kalkınması ve pa- Ya yapması için geçmiş yıllarda en bü- yük rolü oynamışlardır. Fakat bu âlâ- ka ve bu alâkanın manası, bundan son- ra daha genişliyecektir. Çinin yalnız muayyen pazarlarını kastetmiyoruz : Çinin kapısı, bütün dünya ticareti için açık bir pencere hükmündedir. Bu pen- cere kapanacak olursa o zaman, bir çoklarımız için'nefes almak kabil ola- mıyacaktır. Bu vaziyet, yalnız İngiltereyi ve A- merikayı değil, — hattâ Almanyayı da yakından alâkalandırır, Almanyanın uzak şark hâdiselerine karşı takındığı vaziyet, bugün bir pa- radoks halindedir. Bütün maddi men- faatler, onun garb devletleri ile birlik- te hareket etmesini emreder. Halbuki diplomatları Japonyadan yanadırlar. mının ve Çin - japon anlaşmazlığının kabahati, bu enternasyonal organizme yüklenemez. Milletler cemiyetinin bir şey yapamaz vaziyette bulunması da, sistemin kabahatleri arasında değildir. Bu vaziyetin müsebbibi, bu sistemden istifadesini bilmiyenler ve yahud isti- fade etmek istemiyenlerdir.” Totaliter hükümetlerin taktiği Eko dö Pari diyor ki: “Totaliter hükümetler, her hangi bir geniş birleşme 'imkânlarını kati suret- te öldürmek için, tehdid, manevra, kor- kutma gibi her türlü vasıtalardan isti- fade eylemektedir. Fakat bu hareket hattı, totaliter devletlere, her halde al- man ve italyan tayyarecilerinin açık eşhirleri bombardıman ettiği böyle bir zamanda bir avantaj vermiyecektir.” * Cenevre kuvvetlenmelidir. ” Popüler gazetesi diyor ki: ; FeRİr Yugoslavya “Yugoslay - Bulgar paktınn yıldönümü Bulgaristan ile Yugoslavya arasın- da aktedilen daimi dostluk paktının yıl dönümü münasebetiyle yugoslav gazeteleri bir çok makaleler neşrede- rek bulgar ve yugoslav milletleri ara- sında arzu edilen ve asırlarca istenilen şekilde kati olarak kardeşçe bağlar ku- ran bu paktın ehemiyetinden bahset- mektedir. Bukt p gi i Bal- kan antantı paktının şövalye kıral Aleksandı'ın eseri olduğunu hatırlat- tıktan sonra şöyle yazmaktadır; Yeni bir devre “Aynı politikayı güden B. Stoyadi- noviç 24.1.937 de bulgar milletiyle bir daimi dostluk paktı akdetti. Bu pakt iki komşu millet arasındaki münase- betlerde yeni bir devrenin başlangıcı- na kati bir işarettir. Daimi dostluk paktı ile iki kardeş milletin elbirliği etmelerine senelerce çalışan bir çok yugoslav ve bulgar vatanseverlerinin 1 gerçekleşmiş oluyor. “Eğer milletler y p bir değişiklik yapılacaksa, bu, cemiye- ti zayıflatacak değil, fakat daha ziya- de kuvvetlendirecek mahiyette olma- lrdır. Eğer bugün cemiyet daha ziya- de kuvvetlendirilemiyorsa, her halde olduğu gibi bırakılmalıdır. Fransız hü- kümetinin görüşü de esasen bu mer- kezdedir.” Er Nuvel diyor ki: “Çok uyanık davranmak lâzımdır, zira, milletler cemiyetine karşı hücum, aynı zamanda sulha karşı da bir hü- cumdur.,, Fransa ve İngilterenin rolü Paris gazeteleri, Fransız - İngiliz görüşmelei ve Milletler — Cemiyeti konseyinin toplantısı ile meşgul ol- maktadır. Epok gazetesi diyor ki : “Fransa ile İngilterenin, oynana- Bunda da gene “Top” siyaseti “Te- reyağı” siyasetinin üzerine binmekte dir. Bundan dolayı, bu siyaseti idar edenlerin bu siyaseti uğun zaman de yam ettirememeleri ihtimal içindedir. * cak büyük rolü vardır. Totaliter dev- | letlerin yeni tahriblerinin önüne geç- nek için, Fransa ve İngilterenin, te- reddüd halinde bulunanlara yeniden Struma'dan Tuna'ya kadar uzanan dikenli teller kaldırılmış ve bu uzun hudud üzerine itimadsızlık yerine ye- ni bir zihniyet kaim olmüştür ki o da şudur: Kardeşlik, işbirliği ve karşılık- lr emniyet.” rİe ;.î, ADj Arlir>zPrir AMAnm|r- x mp Hi> ğ i' vömm| x TT İ - |Vlo M X- —HMİ N 2 -Z DU z NDGUO“Ç'UIN —C mMİZ--. ziğir — : | itimad telkin etmeleri lâzımdır. Ber-

Bu sayıdan diğer sayfalar: