Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
t n TeRE l aa ği kü. Yazan: Yüzbası F. W. von Herbert GCoumuz ğit Müdafaaaında Bir BİNGİLİZ. ZABİTİ| Çeviren: Nurettin ARTAM 3.500 Türk 20.000 Rusa karşı, burasını mertçe müdafaa çarpışmalardan çekiniyorlardı. Çar da Todleben'le esas itibariyle anlaş- mişti. Todleben, ilk bakışta eğer imdad * kuvvetleri gelmiyecek olursa bir muhasaranın da tam bir surette ya- pılamadığına kanaat getirmişti. Bu- nun üzerine Sent Petersburg'dan imparatorun muhafiz kıtalariyle kumbaracılar gönderilmişti. Bu es- nada eylülün son üç haftasiyle ilk- teşrinin üç haftası, romanyalıların baş tabyaya yaptıkları muvaffaki- yetsiz taarruz, ve süvarilerin Os- man paşanın Plevne erzak, cephane ve levazım getirmesine mani olmak için yaptıkları akim hücumlar müs- tesna olmak üzere, devamlı bir dur- gunluk içinde geçmişti. İlkteşrinin 17 sinde muhafızlar Sistovaya gel- mişler ve iki gün sonra garb ordu- suna iltihak etmişlerdi. Böylece yeniden bir kolordu vü- cude getirilmişti ki bunun vazifesi, Plevnenin garb tarafından bütün muvasalasını kesmek, yollarını ka- pamaktı. Bunun kumandanı Balkan da şöhret kazanmış olan general Gurko idi ki patavatsızlığı ile ma- ruf bir adamdı. Gurkonun kumandası altında mu- hafiz kıtaları, Arnold'un kıtaları Loşkaref'in süvari fırkası, 47 tabur, ve kahramanca etmişlerdi taburu, karanlıktan istifade ederek türk tabyasına sokulmuşlar ve ani bir baskın ile burayı zapta muvaf- fak olmuşlardı. Ahmed Hıfzı paşa, İzzet bey ve 2000 asker, son kur- şunlarını da yaktıktan sonra teslim olmuşlardı. 1500 şehid ve yaralı vardı. Burada — hâlâ sebebini öğ- renemedim — ruslar, türk zabitle- rini kurşuna dizmeğe karar vermiş- ler, fakat general Gurko'nun bura- ya tam vaktinde varması bunun ö- nüne geçmişti. Kazaklar, içinde ya- ralılar ve hastalar bulunan bir ta- kım kulübelere ateş vermişler ve yüz kadar zavallıyı diri diri yak- mışlardı. Bunları, gözleriyle gören- ler, sonra Harkof'ta bana anlattı- lar, Rusların yaralı ve ölü olan zayi- atı 3400 kişiyi bulmuştu. Şu halde müdafilerden her birisinin vasati olarak bir düşman tepelediğine hükmolunabilir. Burada türkler, büyük bir kah- ramanlıkla çarpışmışlardır. Netice ne olursa olsun, bunu türklerin le- hine kaydetmek lâzımdır. Ayni günde (24 ilkteşrin) Teliş'- e tekrar tekrar hücum edilmiş, fa- kat bütün bu saldırışlara rağmen Hakkı paşa burayı parlak bir su- rette müdafaa etmişti. Ruslar bura- 110 süvari bölüğü, 164 top bul yordu. Bunun karşısında ise Ahmed Hıf- zı paşanın 17 tabur, 4 süvari bölüğü ve 10 toptan ibaret fırkası vardı. 23/24 ilkteşrin gecesi Gurko, Or- haniye yolunu üç noktadan işgal et- ti. 1) Dolna Dubnik ile Gorna Dub- nik arasını; 2) Gorna Dubnik ile 'Teliş arasını; 3) Teliş ile Radomirçi arasını. Gorna Dubnik'e hücum için yir- mi tabur, altı süvari bölüğü (20.000 kişi) ve altmış top ayrılmıştı. Bu- nun karşısında altı tabur, dört sü- vwari bölüğü (3500 kişi) ve dört top wardı. Bu kuvvetin kumandanı Ah- med Hıfzı paşa, muavini de İzzet beydi. . Teliş'e hücum için dört tıbur_. yir- mi iki süvari bölüğü, (6500 kişi) ve irmi top ayrılmıştı. y'r;ıımun karşısında Hakkı paşanın kumandasında altı tabur (3000 ki- şi) ve dört top vardı. Burada türk- lerin hiç süvarisi yoktu. Radomirçi ile, Dolna — Dubnike da, dok yüzü hü eden tabur- lardan, yüzü ise topçu ve süvariler- den olmak üzere bin kişi zayiat vermişlerdi. Türklerin zayiatı mec- muu 200 kişi idi. Dolna Dubnik civarında ehemi- yetsiz bir takım müsademeler ol- muştu. Veli bey Gorna Dubnik ile muvasal kesilmiş lduğ Müşire haber vermişti. Radomirçi de bulunan üç tabur, Teliş muhafızlarına yardım etmek üzere yola çıkmışlarsa da, yolda kendilerinin hiç olmazsa, beş misli bir kuvvetle karşılaşarak ufak bir müsademeden sonra, geri dönmüş- lerdi. Ayni günde rusların Ternina te- pelerini işgal etmiş olduklarını esa- sen söylemiş bulunuyoruz. İlkteşrinin 24 üncü günü yapılan bütün bu muharebelerde zayiat ye- künu şudur : Türkler 1900, ruslar 4900. ; Türkler ilkteşrinin 27 sinde Dol- no Dubnik'i bırakmışlar, 30 unda ise Teliş teslim olmuştur. Fakat bunlar, bundan sonraki fasılda ant karşı ancak bir nümayiş yap kâfi idi. Gorna Dubnik'e karşı yapılan hü- cum, 24 ilkteşrin sabahı saat sekiz- de başlamış ve türkler 3500 asker latılacaktır. Bütün bu muharebelerin biz, Plevnede ancak ana hatlarını öğre- nebiliyorduk. ve dört topla altmış topu bul 20,000 rusa karşı burasını tam on saat müddetle merdçe ve kahra- daf, işlerdi. Ahmed Hıfzı paşa, Plevne ordusunun kendi- sinden bütün beklediği şeyleri gös- termiş, askerleri de kahramanlık ve yararlıkta gayet cömerd davranmış- lardı. O akşam saat altıda iki rus Avrupadaki hüdiseler 'de aşağı " yır karı Statükonun muhafaza edildiği- ni biliyorduk. Asyada şiddetli ve devamlı harbler oluyor, bunlarda da türkler mağlüp oluyorlardı. (A- lacadağ muharebesi, 14 ilkteşrin) bir tarafta Osmanlıların mütahkem bir mevkii olan Kars muhasarada (Sonu var) SPOR Bölge kurdglâsı müsabakaları başladı “Bölge kordelâsı,, iskırim müsaba - kaları dün gece halkevinde başlamış - tır. Dünkü yapılmış ve epeye 3, kılınca 5, ye 7 müsabık girmiştir. Müsabakalara yarın gene devam e - dilecektir. Umumi vaziyete göre, en çok muvaffakiyet gösteren sporcuların BB. Zihni, Naci ve Yahya olduğu gö- rülmektedir. " Şild maçları başlıyor Ankara futbol ajanlığı son toplantı- sında şild maçlarının programını tes - bit etmiş ve maçların da 6 şubat 1937 cumartesi günü başlanmasına karar vermiştir. 6 şubat 1938 ,cumartesi saat 14,30 Güneş — Muhafız Gücü, 7 şubat 1938 pazar Harbiye — Gencler Birliği, An- kara Gücü — Demir Çankaya karşıla - şacaktır. Şild maçları bildiğimiz veçhile eli- mine edilmek suretile yapılacağından üç maçın galibi birbirlerile karşılaşa- cak sona kalan şild şampiyonu olacak- tır. Ankarada yeni kurulan Galatasa - ray kulübü de maçların hitamında şild şampiyonu ile hususi bir maç yapacak- tır. Bu maçlardan evel şild müsabaka- larına iştirak eden takımlar hakkında mütalea ve bilgilerimizi okurlarımıza ayrıca bildireceğiz. Futbol Ajan Vekili Rahatsızlığına binaen bir müddet için mezuniyet istiyen Ankara bölge- si futbol ajanı Bay Ferid Karslıya me- zun bulunduğu zamanlarda futbol lik heyetinden Ali Rıza Tümer vekâlet e- decektir. bakalarda ilk 1 flore- Bir yük arabası denize düştü İstanbul, 27 (Telefonla) — Hüse- yin adında birinin kullandığı yük ara- bası Ortaköy camisi arsasında kum yüklerken hayvanlar birdenbire ürk- müş, araba denize yuvarlanmış, hay- vanlar boğulmuş, arabacı güçlükle kurtarılabilmiştir. Ankara halkevinde Projeksiyonlu konferans Ankara Dil, Tarih, Coğrafya Fa- kültesi profesörlerinden .Dr. W. Ru- ben 31. 1. 1938 pazartesi günü saat 17.30 da Ankara Halkevinin konfe- rans seirisinden olmak üzere (Hint kültürünün âmilleri) mevzuu üzerin- de bir konferans verecektir. Bu pro- jeksiyonlu konferans, herkesin anlı- yacağı bir üslübta olması ve Dr. Ru- benin Hindistana yaptığı bir seyaha- tin enteresan intibalarını ihtiva et- mesi dolayısiyle dikkate değer. Kon- ferans B. Nusret tarafından türkçe- ye çevrilecektir. Bu konferansa her- kes gelebilir. Şişhane tramvay faciasının davası İstanbul, 27 (Telefonla) — Şişha- nedeki tramvay faciası davâsına bugün ağır cezada devam edildi ve naib hu- zurile ehli vukuf tarafından keşif ya- pılması için muhakeme talik edildi. FİZİK TERİMLERİ Osmanlıca - Türkçe O Objektif — Objectif — Obfektif, nesnel Oküler — qculaire — Oküler (gözek) P Pertavsız — Loupe — Büyüteç Pervane — H&lice — Uskur Piston — Piston — Piston Polarimetre — Polarimötre — Kutupsay- ölçer Posta — Poste — Posta R Radyo-telefon — — Radiot&l&phonie — Radyotelefon Radyotelgraf — Radiotelegraphie — Rad- yotelgraf Rakkas — Pendule — Sarkaç Rakkasi — Pendulaire — Sarkıl Rakkası elektriki — Pendüle ölectrigne — Elektrik sarkaç Raks, ihtizaz — Oscillation — Salınım Raks devresi — Circuit oscillant — Sa- lıntı devresi Râsıt — Observateur — Görmen Redresör — Redresseur — 1 - maç, 2 - Doğrultan Reis — Sommet — Tepe Reosta — Rhöostat — Akıdüzen Rotor — Rotor — Döneç Rutubet — Humidit& — Nem S Sabit — Constant — Değişmez Sabit — Fixe — Sabit Safha — Phase — Safha Safıha — Lame — Levha Safiha — Plgue — Plaka Saha — Champ — Alan Sakin — Statigue — Sekinik Sarfetmek — Döpenser — Harcamak Sarfiyat — D&öbit — Sürem | Serbest satıh — Surface libre — Özgür yüzey /| Serbest sukut — Chute libre — Özgür dü- şüm Seri — Vite — İvit Seviye — Niveau — Düzeç Seylân — Flux — Akı Seyyal — Fluide — Akışkan Seyyaliyet — Fluidite — Akışkanlık Sia — Capacitö — Sığa » , Sigorta (emniyet nakili) — Fusible — Güvenge Stator — Stator — Duruk Sudur, neşir — Emission — Salıt ünet — Tempörature — Tempirim Sukutü tevettür — Chute de tension — Gerim düşümü P Sulp — Solide — Katığ Suni — Artificiel — Yapay Sutesviyesi — Niveau d'eau — Su düzeci Sünai — Serondaire — İkey Sür'at — Vitesse — İvme Ş akul âleti — Fil â plomb — Çekül akuli — Vertical — Düşey ari — Capillaire — Kılcal ariyet — Capillarit& — Kılcay art — Condition — Şart ebeke — Grille — Kafes ©diç — İuteusu — Kıklı effaf — Transparent — Saydam ekil — Forme — Şekil ema — Sehöma — Simey Şematik — Sech&matigue — Simel eraiti tabiiye — Conditions normales — Nomal şartlar ey, cisim — Objet — Obje, nesne Şibhiceybi — Sinusoide — Sinüsümsü Şibhizil — Pönombre — Yarıgölge ibih ceybi hareket — Mouvement sinu- soldal — Sinüsümsü devim iddet — İntensit€ — Hız imal — Nord — Kuzay ua — Rayon — Yaruy uar müntesir — Rayon diffus& — Dağın- mış yaruy Tabiat — Nature — Tabiğat Tabit — Naturel — Tabiği Tabiit — Normal — Nomal Tabif göz — ceil normal — Nomal göz Tahaffuz — Censervation — Sakım Tahallül etmek — Döcomposer (se) — Ayrışmak Tahavvül — Transformation — Değişim Tahlil etmek — Döcomposer — Ayrıştır- Doğrult- mak Tahlili elektriki — Electrolyse — Elekt- roliz Tahlili elektrikiye müteallik — Electro- Iytigue — Elektrolitik Tahlili elektrikiye tâbi cisim — Electro- lyte — Elektrolit Güdbetik Türkçe eritmatik terimlerinin izahı ve tahlili Şekankinin — Di İ akut lüga- Boyut — Dimension izk Şaydş d limelere tesadüf ediyoruz: Bağgdağay — geniş omuzlu Bağdas — şişman, iri yarı Bağday — geniş omuzlu olmak Radloff ta şu kelimeleri veriyor: Boğdak, buğdak — kesif duman Nihayet (boy) sözünü, manasiyle bera- ber, hep biliriz. Anlaşılıyor ki (Bag, boğ, buğ, boy) mad- deleri genişlik, uzunluk, kesafet, büyüklük, hasılı (Dimension) sözü ile ifade edilen, muhtelif istikametteki büyüklükleri anlatır. genişliyen duman (buğ) fikrinden çıkmış- tır. Buğ olmuş olan bir şeyin adı (buğ t ut) buğut'tur. Kelime, görüldüğü gibi türkçe- dir. (Boy) ile (buğ) ve (boğ) aynı sözdür. (Boyut) (buğut) dahi böyledir. (Boyut) te- rimi tam (dimension) kelimesine tekabül e- der, , Za KBERZ 'Tahmil — Charge — Yükleme Takat — Puissance — Güç 'Taktir — Distillation — Damıtım Tâmim — Gönâration — Genelleştirim Tanin — R&sonnance — Vınlay Tarif — Definition — Tarif Tasallüp — Solidification — Katığlaş- mak Tasaut — Sublimation — Ağım Tashih — Correction — Düzeltim Tatbik noktası — Point d'opplication — Eplikat noktası Tatbikat — Application — Eplikat Tayf — Spectre — Görüntü Tayfbin — Sp — Görü Bu mefhumların hepsi yükselen ve dağılıp | N RADYO Ankara: Öğle Neşriyatı: 1230 Muhtelif ; neşriyatı — 12.,50 Plâk: Türk musikisi halk şarkıları — 13.15 - 13.30 Dahili ve rici haberler — 17.30 - 18.30 İnkılâb de ri; Halkevinden naklen, Akşam Neşriyatı: 1530 Plâk n yatı — 18.35 İngilizce ders: Azime İpel 19.00 Türk musikisi ve halk şarkıları ( met Rıza Sesgör ve arkadaşları) — İ! Saat ayarı ve arabça neşriyat — 19.45 Ti musikisi ve halk şarkıları (Bay Muza ve arkadaşları) — 20.15 Konferans: zitolog Nevzat — 20.30 Saksofon solo: hat Esengin — 21.00 Ajans haberleti — 2İ: Caz orkestrası — 21.55 - 22.00 Yarınki pi l ram ve İstiklâl marşı, İstanbul: Öğle Neşriyatı : ia a0 PN musikisi — 12.50 Havadis — 13.05 PI türk musikisi — 13.30 - 14 Muhtelif neşriyatı. Akşam Neşriyatı: 15 39 plakla da musikisi — 18.45 Sözsüz türk musikisi 19.00 Konferans: Ali Kâmil Akyüz (çodi terbiyesi) — 19.,30 Beyoğlu halkevi gös! rit kolu tarafından bir temsil (Bir kavi devrildi) — 19.55 Borsa haberleri — 20/ ddin Rıza ve arkadaşları fındi türk musikisi ve halk şarkıları — 20.30 va raporu — 20.33 Ömer Rıza tarafından | rabça söylev — 20.45 Bayan Muzaffer ler ve arkadaşları tarafından türk musiki ! ve halk şarkıları (Saat ayarı) — 21.15 Ol , KESTRA: — 1 - Verdi; La forza del di | tino, ouvertüre. 2 - Tschaikovsky: Romi ce., 3 - Bellini: Norma fantasie. 4 - Tschâ | kovky: Valse. 5 - Schubert: der Wanderf | — 22.15 Ajans haberleri — 22.30 Plâkla lolar, opera ve operet parçaları — 22.50 - Son haberler ve ertesi günün programı, 1 j — <« —.0 aa se v0 DE Nİ Dör Avrupa: OPERA ve OPERETLER: 1240 Be münster — 14.10 Frankfurt — 15,5 Lüksel burg — 19.30 Budapeşte — 19.35 Bükreş 20 Berlin, Frankfurt — 21 Roma. | ORKESTRA KONSERLERİ ve sEl; FONİK KONSERLER: 14 Stuttgart — Kolonya — 19.30 Münih — 20 Droîtvîâ Varşova — 20.30 Hamburg — 21 London kaşal. Tayini cihat — Orientation — Yönet Tayini cihat etmek — Orienter — Yönet- lemek Tayin etmek — Döterminer — Determin- lemek Tayyare — Avion — Uçku Tazyik — Pression — Basınç Tazyiki nesimi — Pression atmosphöri- gue — Hava basıncı Teahhur — Retard — Gecikme Teakup etmek — Succ&âder — Ardal, k 1, Milâno, Prağ — 21.30 Paris —! T.T.—22 Stokholm — 22.30 Laypzig”* 23.15 Tuluz — 24 Frankfurt, Stuttgart, — ODA MUSİKİSİ: 15.30 Laypzig — 16. Prag — 18.15 Laypzig — 21.,15 Stuttgart 21.50 Beromünster — 23 Breslav — 23: Lüksemburg. | SOLO KONSERLERİ: 13.30 Stokholf — 14.10 Laypzig — 16 Roma — 18.10 Hat burg — 18.20 Königsberg — 20 Stokholm | 20.25 Beromü * ı Tebahhur — Vaporisation — Buharlaşma Tebaüt, tetavül — Elongation — Uzanım Tebaüt — Divergence — Iraksay Tebeddülü mevzi — Döpl: — Yer- NEFESLİ SAZLAR (Marş V .S.): 6 Berlin ve diğer alman istasyonları — || Hamburg, Münih — 14.15 Kolonya — Kİ değişim Tebellür — Cristallisation — Billürlaş- ma Tecanüs — Homog&n&itö — Homogenlik Tecrit etmek — İsoler — Soyutmak Tecrübe — Expârience — Deney Tecrübe sathı — Plan d'epreuve — Denev duf::nıbi — Expörimental — Denel Tedahül — İnterförence — Girişim Tefazulü iktidar — Diff&rence de poten- tiel — Gizilgüç farkı 'Tefrik sathı — Surface de söparation — Ayrımyüzey Tekabül — Correspondre — Yöndeşmek 'Tekarup — Convergence — Yakınsay Tkâsür — Diffraction — Kırınım 'Tekâsüf, teksif — Condensation — Yo- ğunlam 'Telefon — T&l&phone — Telefon Televizyon — Tel&vision — Televizyon Telgraf — Telögraphe — Telgraf Temas — Contact — Değme 1 — Temeyyü, 2 — Temyi — Ligüuğfacti- on — 1 — Sıvınma, 2 — Sıvıtma Temyi — Ligu&faction — Sıvıtma Temyi etmek — Liguâfier — Sıvıtmak Tenafüz — Perm&abilit€ — Geçirgenlik Tenavüp — Alternation — Almaç A Tenevvür — E — Aydınl. t — 19.10 Kolonya — 19,15 Prağ. ORG KONSERLERİ ve KOROLAR 12.50 Droitvich — 19.10 Breslav — 22. Keza, HAFİF MÜZİK: 8.30 Breslav, Münilh Stuttgart — 10.30 Hamburg — 10.45 F furt — 12 Laypzig — 13.15 Münih — 14.İ aa yalar İ nn İmdl Ka HKünigelbsi ğ — 1r.10 Müulh — l10 Derill 19.10 Keza, Münih — 19,15 Monte Ceni Stuttgart — 19.40 Königsberg — 20 Bresla' — 21 Münih — 22.30 Berlin, Stuttgart. HALK MUSİKİSİ; 8.30 Kolonya — 11 Stuttgart . | DANS MÜZİĞİ: 22.20 Viyana — 23 Flo' ransa, Katoviç, Krakovi, Lemberg, Poznali Roma, Vilna — 23.5 Budapeşte — 23.25 Lot' don - Regional — 23.30 Paris - P.T.T. — A Lüksemburg — 5.10 Droitvich. | Yeni yolcu salonu ve navlun tarifesi İstanbul, 27 (Telefonla) — Yeni yf lın yolcu ve navlun ücretlerini tesbil Tenvir — Eclairage — Aydınlatma Tenviyei galvaniye — Galvanoplastie — Galvanoplasti Terkip etmek — Composer — Bileştir- mek k. Si Termodinamik Termo-elektrik müzdevice — Couple thermoğlectrigue — Termoelektrik çifley Tersim — Construction — Kondurum Tertibat — Dispositif — Düzenek Teshin — Chauffage — Isıtma (Sonu 8 inci sayfada) decek tarife komisyonu şubatta deni ticaret müdürlüğünde toplanacaktıf Et fiatlarının ucuzlatılması karar dan sonra hayvan nakliyat ücretlerin de tenzilât yapılacağı için komisyonuf bu seferki toplantısı oldukça mühirf olacaktır. Bundan başka, liman ambargo üc retlerinde de yeniden tenzilât yapılJ caktır. “Demem ki, bizim içimizden de en yüksek ser- vet veya şöhret mertebelerine yükselenler yoktur. Fakat, bilmiyorum, bunlar, nasıl kolayını bulmuş- lar; nasıl kolaymı buluyorlar ? Ben, kendimi ta- mamiyle ilme vermek istediğim için hiç bir hizbe, hiç bir fırkaya, hiç bir teşkilâta dahil olmadım. Hattâ F luğa bile gi di Belki, su- çum budur. Biraz susup, doktor Hikmetin yüzüne baktıktan sonra : “ —. Sakın, siz Franmason olmıyasınız; dedi (ve kendine mahsus o çocuk tebessümiyle gülümsiye- rek) zira, Mösyö Lavaliğre sizin “Jeune Turc” ler- den olduğunuzu bana söylemişti. İşittiğime göre Jeune Turc'ler iyetle Fr lar. “— Hayır, değilim. “— Yazık, öyle ise. Zira, size bir iş bulmak hu- susunda böyle bir etiketin bize çok yardımı olabi- lirdi. Dr. Pierrot'nun bu safderun halleri, bu sadeliği, bu açık yürekliği, doktor Hikmetin yüreğine izahı gayri kabil bir tatlılrk, bir sükünet veriyordu. Ger- çi, bu adam, ona, hiç bir şey vadetmemiş, hiç bir ümid ver işti. Fakat, bundan daha büyük bir şey yapmıştı; onun iztirabını anlamış; endişeleri- ni paylaşmış, ona her felâketten daha müthiş olan gaa hS Üü y — XXV — Parise dönüşünün hemen ikinci günü idi. Dok- tor Hikmet, kendisini ziyarete gelen Arlette'e içinin derdini dökmeğe hazırlanırken, birden bire, sokak kapısının, telâşlı telâşlı çalındığını duydu. BİR SÜRGÜN —- 88 — Kapıyı açtı. Gelen ev sahibi idi. Doktor Hikmetin ev sahibi bir kasabdır. Onun için, tavur ve hareketlerinde nezaketten esar ara- mamalıdır. Fakat, herifin bu kapı çalış tarzı yal- nız nezaketsizce değil, ayni zamanda insanın yü- reğini hoplatan, insana korku veren bir şeydi. Bu tesir y ki; dok Hikmet, kaba ziya- retçinin selâmına ancak mukabele etti ve ona bir “buyurun *” demeği bile unuttu. Fakat, onun böy- le bir teklife ihtiyacı yoktu. Eşikte duran doktor Hikmeti, adetâ göğüslercesine içeri girdi ve elinin 'terıiyle kapının kanadını çarparak .kıpıdıktın sonra : “— Mösyö; dedi; ziyaretimin esbabını izaha, sa- nırım ki, hiç hacet yok. Bu evin kirası iki aydan beri ödenmemiştir. Tahkikatıma göre iki aydan beri burada değilmişsiniz... Fakat, bu hesabı te- izl k için tlaka burada bulunmanız icab etmezdi. Rue des Abesses'deki dostlarımız - vasıta- siyle bana hakkımı gönderebilirdiniz. Zaten şaşı- yorum, bu Lavaliöre'ler şimdiye kadar, bu işten sizi niçin haberdar etmediler ? Doktor Hikmet, şaşaladı, utandı. Hele, Arlette-- in böyle bir sahneye şahid olmasını hiç istemiyor- du. Herife : WT YAKUB KADRI “— Buyurunuz, şu odaya... orada görüşelim; de- di. Gösterdiği oda kendi yatak odasıydı. Ev sahibi, hem odaya dalıyor, hem de : “— Görüşülecek bir şey yok. Mesele açık. Para- mı veriniz. Aksi takdirde... Doktor Hikmet, kapıyı kapayarak : “— Aksi takdirde ?... diye sordu. “— Orası benim bileceğim şey.. Alacaklı hem böyle söylüyor; hem de aodanın içinde kendine aid olmayan eşyayı tetkik ediyor- du. Doktor Hikmet, güçlükle işitilebilen bir sesle, adetâ yalvarır gibi : “— Bâna, bir kaç gün daha müsaade etmez isiniz ? Memleketimden para bekliyorum; dedi. “— Bir kaç gün ! Bu çok müphem bir şey. Bir mi, iki mi, üç mü ? Rica ederim, vazıh olalım. Adam akıllı bir mühlet tayin edin. “— Meselâ bir hafta.... Herif, bıyık altından kurnaz kurnaz gülüyor- du ? «— Görüyorum ki, epeyce de eşya — almışsınız. Bir de salonla, mutfağa bakabilir miyim ? « — Mutfağa, evet! Lâkin, salonda misafir var, Ev ıı.hiıbi,ı mutfağı bir alıcı gözüyle tetkik edip -— de vestibüle çıkmcq. sokak kapısına doğru gide- ceğine, gene arka arka salona doğru yürüdü ve dirseğinin ucuyla, yarı açık kalmış kapıyı iterek döndü; içeriye baktı. İçeride kimseler yoktu. O vakit kasab, ablak yüzünün, bütün gayziyle dok- tor Hikmete dönerek : Ş “— Mösyö; siz bana yalan söylediniz; dedi. Zavallı doktor Hikmetin nutku tutulmuştu : “— Sizi temin ederim ki, sizi temin ederim ki...; diyordu ve arkasmı getiremiyordu. Kasab, sesini daha ziyade yükselterek : “— Sizden bütün emniyetim münselib oldu. Bu- nun üzerine artık ne bir haftanıza, ne iki haftanı- za inanırım. Her türlü rezaletin önüne geçmek is« terseniz, lütfen, hemen şimdi evimi tahliye ediniz ve anahtarı bana veriniz ! Diye bağırdı. Doktor Hikmet, © kadar sersemlemişti ki, hiç bir itirazda bulunmadan şapkasını aldı, ve sanah- tarı herife uzattı. O, bu işin, bu kadar kolaylıkla halledileceğini tahmin etmiyordu. Kiracısının bu uysal halini görünce biraz merhamete gelir gibi oldu : “— Şöyle darılmadan bana bir “Au revoir !” deyiniz. Parayı tedarik edip borcunuzu ödediğiniz takdirde ev, gene sizindir; dedi. Yoksa, maatteces- süf, zati eşy dan gayri içeride ne bulursam zapdetmeğe mecburum. Haydi şimdi uğurlar — ol- sun ! Doktor Hikmet, başını çevirip arkasına bakma- dı bile. Muhakkak olarak biliyordu ki, bu borcunu ödemek onun için artık imkânsız bir şeydir. Baba- sından gelecek para tutsa tutsa yüz elli, yüz alt-« (Sonu var)