3 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3,!LKKANUN 1034, Pazartesi Sofya, 2 (A.A.) — Nöyyi barış andlaş- masının on beşinci yıldönümünden ötürü, bugün öğle üzeri, bir protesto toplantısı yapılmıştır. Polisler sokaklarda gösterişle- ON BEŞİNCİ YIL. No: 4799 Adımız andımızdır ri yasak etmişlerdir. (.'_ı'ı'_ııdelik Soysal bakımdan dil yürüyüşü Dil, özbenliğimizin duygularını ve düşünüşlerini dışarıda anlatan ve söy- liyen bir aldır. Onun benliğimizle çok yakından ve derinden bir bağlılığı var- dır. D ki dil içimizin ve bütün yaşay ve varlığ bir. özü- dür. Böyle kutlu sayılan bir varlığı elden geldiği denli yabancı izlerden u- zak tutmamız; ve onu dedelerimizden bize dek gelen değer biçilmez bir orun- cak (1) olarak saklamamız gerekti. Böy- le olmadı. Binlerce yıllık — tarihimizin son birkaç yüzyılı içinde yüksek- sayı- (2) ar da yab de- yimler dilizcize girdi ve onca sindi ki budununa bağatırlık ve kut di- leyen Gültekin'in dilinden pek çok u- zaklaştı. Bir dilin başka dilden yardım görmesi sık sık görülmüştür, ve şimdi bile uluslararasında birlikte -kullanılı deyimler az değildir. Fakat uzun bir geçmişi olan büyük acun ulusları, elden geldiği denli az yabancı deyim almağa çalışmışlardır. Aşırı bir kertede kıvrak olan ve konulan eklerle her duyguyu ve düşünüşü anlatan dilimizin yabancı dil- lerden yardım istemesi doğru değildi. Biz, bunun ötrüsünü din bağlarında ve Onun verdiği yeni iç yaşayışın tutum- larında hu&uyoruz.) Bu, üzerinde uzun boylu durulacak Ve genişletilecek bir iş- tir, Burası onun yett'değildir. Dilimiza '—_L ' A " P LA : ı a İı i bir anlatılışı olmadığı için — ulusun iç varlığının dilmacı olamadı. Onun için deyimler düşünüş ve duyuşu anlatmak- tan uzak bir çeşit süs kılığına girdi. E- durumu ve psikolojisi bunun atılamaz gibi. Buradaki yürüyüş noktası ve dü- #ünüş temeli, derin bir görüşün ve yük- sek bir duyuşun arlatılması değil, de- yimlerden kulağa gelen bir müziktir. Son çağlarda Fikret'in “Rübabı Şikes- -te,, sinin birçok yapraklarında süs, dü- tünceyi yenmiştir. Edebiyatta renk ve Müzik, elbette, olmalıdır. Fakat onda duygu ve düşünce üstün bulunmalıdır. Edebiyatımız en kısa bir anlatılışla ya- r çuğlara değin E- e dd idi. Bu dilde yazılan yazılar, örnekleri- Bi boyuna yüksek yaşayıştan — almışlar- d Ulus bu edebiyatı kendisine mal e- demiyordu. Çünkü anlamını anlıyamı- Yordu. Çok yakın çağlara değin yazı di- İ ile ulus dili arasında ayrılık vardı. (—Ne yazıktır ki başka uluslarda edebiyat dun için yükseltici ve onun kültürü- Bü onarıcı bir al olduğu halde bizde *debiyat hiç bir zaman bu yükümü gö- ouza '_qnemi;u.. ürk edebiyatı yüzlerce yıl ! *Üren tutsaklık uzasında başka düşü- :ü!ler ve başka görüşlerden doğan ve “Z benliğinden çıkmıyan deyimlerle bü- Yük uluslar yönünden beğenilmiş olgun 'emişlerini veremezdi. Vagner bile öl- FM've eşiix sesini'ulüsa döğrü gitmek- Büldu. Biz, bu yeni yürüyüşte kendi- üa;." binlerce yıllık derinliğine doğru CYoruz. Artık bundan sonraki - dili- 4 Ulusun dili ve onun düşüncesi ve Ygusu olacaktır. Edebiyatımız en bü- İaiknimasinı bundan sonra yapa- Ve tarih çerçevesi” içindeki ulusal :îkü'“ühü bundan böyle — başarmağa Hiyacaktır, NECİB ALİ KUCUKA () Emanet (2) Sınif C, H. F. genel kâtibi Bay Receb dün değerli dersini büyük bir dinleyicî toplantısı nın alkış- ları arasında verdi Salonun darlığından dolayı tamamını zapta muvaffak olamadığımız bu değerli dersin an- cak kısa bir hulüsasını koyabildik. Alacağımız tedbirlerle, bundan sonraki dersleri daha eksik- siz verebileceğimizi ummüktüyiz. “İnkılab Dün Hukuk Fakültesind Dün, bu yılın inkılab dersine başlıyan C. H. F. Genel Kâtibi Bay Receb dersini verirken tarihi dersleri,, nin birincisi C, H. Fır- kası Genel Kâtibi Bay Receb tarafın- dan verildi. Salon değerli bir dinleyici kalabalığiyle dolmuştu. Yer bulamıyan- h'.-'. -_’ Ki ı;' il'lll]lol'- lardı. — Bu derslerde benim hissem, türk inkılabınm iç politika bakımından göz- den geçirilmesi ve mütaleasıdır. İnkılabı iç politika bakımından, as- kerlik bal EEÇÜZE Üi çirmekle beraber bu mefh ların dış devletlerde tatbik edilen şekillerle mu- Dünkü derste bulunanların kalabalığı dülecektir. İnkılab mevzuunu göz önü- ne koymağa başlamadan önce türk in- kılabı doğarken © zamanki türklüğünü kaybetmiş ve karışık osmanlı imn--ator- "ığunu gözden geçirmek gerektir. aldığı devirde dünyanın yalnız çizgi o- larak haritası değil dünyanın - vaziyeti, hareketleri, ve ilmin tesbit ettiği umumi durumu da bilinmiyordu. İmparatorlüğün — sınırları Bağdad"- dan macar ovalarına uzandığı ve türk- lük bunun içinde bir parça bulunduğu zaman henüz “Galila,, dünyaya bile gel- memişti. Bu sıralarda, batı türklerinin içinde bulunduğu yüksek devlet-en ge- niş smırlar içinde en geniş mazhariyet- lerle yüzü güler halde idi. İmparatorluk genişleyip şiştikce onu terkib eden cüzü- ler parçalanıyor- ve manevi bakımdan zayıfladığını gösteriyordu. ;Ataturk le | Arnavutluk kıralı ı arasında telyazıları: Reisicümhur Atatürk ile Ar- navutluk Kıralı aşağıdaki tel-' | yazılarını biribirlerine gönder- | mişlerdir: î Arnavutluk Kıralı Sa Majeste | Birinci Zogo Tiran Uğradığınız çok acı yas do- layısiyle en samimi taziyetleri min onanmasını rica ederim. Türkiye Reisicümhuru K. ATATÜRK Türkiye Reisicümhuru Son Eksellans Kemal Atatürk Ankara Büyük yasıma lütfen iştira- kinizden dolayı fevkalâde mü- tehassis olarak en samimi te- şekkürlerimin kabulünü rica ' ederim. ZoĞGO Ankara - Afyon Nafra Bakanı Bay Ali dün telefonda Afyon'la konuştu Anadolu şehirleri telefonla biribirine bağlanmak üzere Nafıa Bakanlığı, ülkemizin birçok yerlerini telefonla Ankara'ya bağlamak İ yolundaki plânımı büyük bir hızla yü- Dünyanın yeni doğan'medeniyet ha- reketine iştirakimiz, o kadar geniş ola- madı. Matbaayı, iycadından üç yüz yıl kadar sonraaldık. Bu umumi genişleme hareketine, bü i dünya bilgisi rütmektedir. ü Nafıa İşleri Bakanı Bay Ali dün Bü- yük Millet Meclisinden telefonla Afyon- | * hisar'la | ş ve sesin çok eyi -yabancı bakan bir'halet, din telkincileri- nin saray telkincilerinin yüzünden bizi umumi seviyeden uzaklaştırıyordu. O zamaniın cehaletine bir misal ol- mak üzere osmanlı imparatorluğunun yüzünü kızartan bir hâdise zikredelim: Biliyorsunuz ki “Çeşme,, de rus do- || A Tarih okurken görüp şızdır: >un geçmişlerde yer yer, parça parça medeniyet ışıkları parladı, fakat uzun sürmedi. İnsanlık hayatı, uzun yüzyıl- lar, deçin karanlıklar içinde kaldı. İlk devirlerdeki küçük medeniyet kıvılcım- İsmndi göz öüünde tatmazek, | İet içinde, zulüm içinde, kendi iradesini kul- lanmadan bir yığın halinde yaşıyan be- şeriyet kütleleri vardı. Feodalitede in- sanlık kendinin yüksek vasıflarını du- yup tanımaktan uzak bir devir yaşadı. On beşinci asırda ilk medeniyet müj- Birçok ülkelerde bilgi adımları atıl- mağa b şi Ö be 5 e kayesesini de göz önünde bulund ğız, Bu derslerin amacı biliyorsunuz ki yeni hayata karışacak ve bundan sonra devletin ve ulsun idaresinde mesuliyet alacak yeni nesli inkılab heyecaniyle besleyip hazırlamaktır. Onun için vaka ve kâdiselcri biribiri arkasma koyup m” “!ea değil, yeni nesle inkılabın he- C. H. F. ocak koöngreleri her yerde yapılmaktadır. Dün de Yenişehir ocağı Hilaliahmerde toplanmış, raporlar okunmuş, dilekler belli edilmiştir. Bu kongrenin B!r Fotoğrafım koyuyoruz. nun o ki vaziyetini, o zamanki dün ya durumu ile karşı karşıya getirirsek şu tablo gözümüzün önünde canlanır: İkinci Mehmed İstanbul'u aldığı ve yeni kurunun başladığı sıralarda insan- bhk Amerika'yı tanımıyordu. Henüz Hind'e giden — kısa yol bulunmamıştı. Selim, o zamana kadar islam elinde bu- lunan Allahın vekilliği sıfatını üzerine batırdı. (Sonu 4. üncü sayıfada) - işitildiğinden ötürü kıvancını bildirmiş- “tir. Yolun açılmasiyle Balıkesir, Kütah- ya ve Bursa konuşmaları güven altıma alınmış olduğundan bunlar birkaç gün içerisinde konuşmak İstiyenlere — açıla- caktır. Bir yandan da telefon konuşma- larının Isparta, Burdur, Antalya, Ada- na ve Mersin'le yapılabilmesi için çalışık maktadır, Son dakika: Elen -Bulgar sınırında esef edilecek bir hadise Sofya, 2 (A.A.) — Bulgar ajan- sı bildiriyor: 23 birinci teşrin gecesi bir ta- kım pomaklar birçok hayvanı ele geçirerek Yunanistan'a doğru kaç- mağa çalışmışlardır. Hayvanların çalınmasından haberi olan bulgar askeri makamları kaçanları ko- valamıya koyulmuşlardır. Bir bul- gar sınır gezici kolu sis ve karan- lık içinde aldanarak yunan sını- rın; bir kilometre kadar geçerek 30 birinci teşrin sabahı saat altı- da kaçanları bulmuş ve bunlar dur emrine silahla karşı geldikle- rinden bulgar sınır koruyucuları da ateş açmışlar ve beş pomağı öldürmüşlerdir. İki pomak - kaça- bilmiştir. Pomakların kadınları ve yedi at ve 150 kuzudan ibaret o- lan hayvanları da tutularak bul- gar topraklarına getirilmiştir. Ya- rın yunan ve bulgar zabitleri ara- sında bir toplantı yapılacaktır. Pomakların bu yeni kaçma iste- ğinin de gene bir takım yalanlar- la pomakların Bulgaristan'dan ayrılmasını güden propaganda- lardan ileri geldiği açıktır. İstanbul, 2 (Telefon) — Gece- yarısından sonra alınmıştır: İstanbul gazetelerinin Atina'"- dan aldıkları hususi -haberlerde bulgar karakollarından gördükle- ri baskıdan Yunanistan'a sığınan türkleri bulgarların yunan top- raklarında 9 kilometre koğaladık lacı ve bunlardan kaçan biri müs- tesna olmak üzere, beşini öldür- dükleri, ötekileri geri götürdükle- ri, yunan hükümetinin Sofya sefi- rine protesto ettiği ve sınırları sağlamak için emirler verildiği yazılıdır. Gene İstanbul gazetelerinin bu: gün telefonla Sofya'dan aldıkla- rı haberlere göre bulgar Harbiye Bakanı bir tebliğ çıkarmış ve bu tebliğde kaçtıkları için kovalanan ve sarılan pomakların bulgar müf- rezelerine karşı silah kullandık- ları için bulgarlardan karşılık gör- dükleri, içlerinden beş erkeğin ö- lü, ikisinin yaral; olarak yunanlı- lara sığındığını, kadınlarla çocuk- ların geri alındıkları, hâdisenin bulgar sımırımım bir. buçuk - kilo- Are ilerisinda olduğunu ve hâ- Tiseyi yerinde bulgarlarla yunan- llardan mürekkeb bir heyetin tetkik rdeceğini yazıyor. Bu akşam geç vakit gelen Ati- na telgraflarma göre de yunan Drama fırkası kumandanı hâdise hakkında yunan hükümetine bir rapor vermiş ve bırraporunda bul. gar askerlerinin yunan sınırını ge- çen türk köylülerini Kadıköy ha- (Sayıfayı çviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: