Keskin sirke ... Sene 17 — No: 5793 — Fair her yerde 5 kuruş PAZARTESİ — 3 Kânunuevvel 1934 Düşünülüyor, . ... e : düşünülecektir. Dün bizim gazetede bir yazı çıktı; birinci, ikinci, üçüncü-baş- lıkları şöyleydi: «Fakir mektepli- lere yardım.Hilâliahmer ayda üç bin liraya lüzum görüyor. Lokantala- rın üçe ayrılması, öğle yemeği yi- yenlerden 40 para, 100 para, beş kuruş alınması düşünülüyor.» İstanbul okullarında yedi çocuğun öğle yemeği yemediğini, ben, yine gazetelerden, bundan beş altı gün önce öğrendim.. Aşa- ğı yukarı, yıllardır böyle kara bir duyum duyarız. Geçen yıl da öğ- le yemeği yiyemiyen çocuklar var- dı, Kırmiziay (Hilâliahmer) ek- mek peynir dağıttıydı, Demek istiyiorum ki, bu okullu çocukların öğle yemeği yiyeme- meleti işi; ne birden bire çıkan bir yangın, ne apansızın başlıyan bir yertitremesi gibi önceden kes- tirilmeyen, o bilinmeyen bir yı kım değildir. Kaldı ki bir den bire çıkan, o çıkacağı önceden (o beklenmiyen Oyan gınlar için bile söndürücüler (it faiye) çeşidinden çabuk yardım barkları kurulmuştur. Yedi bin çocuğun öğle yemeği yememesi, bir yangından daha az, daha sarsıntısız bir yıkım mıdır bizim için? Günün birinde gazetelerde şöye İe bir yazı okursanız şaşmaz mı- sınız; «Beş günden beri.. yanmakta olan yangını söndür- mek için hangi yollardan, hangi arabalarla gidileceği düşünülü- yor.» Bir yangının söndürülmesi işin- de böyle ibr yazı okumak sizi şaşırtır da, yedi bin çocuğun de- yurulması işinde: «Şuna lüzum görülmektedir, şöyle düşünülü- yor» çeşidinden bir duyum duyun- ca ben afallamaz mıyım? Bir yan. gının söndürülmesinde «Düşünü- İüyor, düşünülecektir» sözleri ne denlü yersizse; bu yıl da olacağı- nı, geçmiş yıllardaki denemeleri- mizle, önceden bildiğimiz bir yı- kımı karşılamak için böyle «&dü- şünüşler» de o denlü yersizidir.. Ne yangınlar oedüşünülüyor»- larla söndürülür, ne de aç çocuk- lar «düşünülecek» lerle doyar.. Gençlik teşkilâtı * Yakında, Istanbul, Izmirde teşkilâta başlanıyor Ankara 2 (Hususi) — Firkada gençlik teşkilâtı tetkikatı | bitti, yakında İstanbul, İzmir, Zonguk dakta gençlik teşkilâtına başlana- cak, 18 ile 20 yaş arasındaki gençler girecektir. Bu teşkilât başka memleketler- deki faşist uşullerile idare edilen bir kurum olmıyacaktır. Maksat, milli varlık içinde gençliği bir ara. ya toplıyarak kültür (seviyesini yükseltmektir. Gençlik teşkilâtı, Türkiyenin içtimai bünyesine uy- gun olacaktır. inkılâp dersleri Ankara 2 (Hususi) — Fırka kâ- tibi umumisi Receb, bugün saat beşte hukuk fakültesinde inkılâp derslerine başlamıştır. bin | yerde | .. Kabına zararl... Telefon : 24240 (İdare) - 24249 (Tahrir) - 24248 (Matbaa) - 20113 (Klişe) Gayrimübadiller heyeti | Yunan - Bulgar hududu Ankaraya gitti . Vakıflar, gayrimübadil emlâkten sayılmıyor, 4000 istihkak mazbatası, haciz altında bulunuyor Gayrimübadillere yapılan son bono tevdlatından bir görünüş Gayrimübadiller cemiyeti reisi Hüsnü ve umumi kâtibi Şehap, maliye vekâletile temas etmek üzere dün Ankaraya gitmişlerdir. Gayrimübadiller hesabına hü- kümete devredilen 30,000 İngiliz lirasının çabuk alâkadarlara da- ğıtılması ve'değeri dört milyon li- radan fazla olan firarilere git baz: zı malların da bu hak sahiplerinin: bonolarına karşılık (gösterilmesi için teşebbüsat yapılacaktır. He- yetin Ankarada bir hafta kalmasi ve para tevziatına on beş güne kadar başlanması muhtemel gö- rülüyor. Gayrimübadiller takdiri kıymet komisyonu tarafından son tertip- ten dağıtılan bonoların değeri 7,600,000 lirayı bulmuştur. Bir milyon liralık bono, sahip- lerinin vaziyetleri pürüzlü görü- lerek alakonulmuştur. Daha da- gıtılacak 600,000 liralık bono kal- mıştır. 15 kişi, komisyona sahte vesikalarla müracaat ettiklerinden mahkemeye verilmişlerdir. Diğer taraftan, mülga muhtelit İ mübadele komisyonunun son za- manlarında, takdiri kıymet ko- | misyonuna gönderilen 500 kadar | yeni dosya da gözden geçiriliyor. Komisyon reisi Faik Nüzhet DÜŞÜNCELER AZ GİTTİLER UZ GİTTİLER Ankaraya giden Gayrimübadiller heyeti reisi Hüsnü dün bir muharririmize şu izahatı vermiştir: «— Muhtelit mübadele komis- mübadillik için yapılan müracaat. lar kabul edilmiyecektir, Takdiri kıymet komisyonu, va- kıfların gayrimübadil olamıyaca- ğına karar vererek bunlara ait is tekleri reddetmiştir. Böyle gay- (Devamı 4 üncü sahifede) yonunun lâğvından sonra gayri- | çarpışması tafsilâtı Zavallı beş türkün cesetleri, kurşunlarla delik deşik bir halde bulunmuştur Atina 2 — Yunan hariciye ve harbiye nezaretlerine gelen res- mi haberler, Bulgar - Yunan hu- dudunda vukubulan ve beş po- mağın öldürülmesi ve bir çok kadın ve çocukların yaralanmasi- Ie neticelenen çarpışmayı teyit ediyor, Mahallinden gelen haberler ve yapılan araştırmalar, Bulgarların mesuliyetini ve Yunan hududunu geçtiklerini gösteriyor. Dırama fırka kumandanlıği, çarpışmanın vukubulduğu yere Yunan zabitlerile doktor ve mü- tehassıslardan mürekkeb bir he- yeti mahallinde tahkikat yapmak için göndermiştir. Hazırlanan rapor, dördüncü kolordu kumandanlığına ve ora- dan da harbiye nezaretine gönde- rilmiştir. Raporda cesetlerin en yakın hudud karakolundan iki saat uzakta bulunduğu bildirili- yor. Bu hal pomakların Yunan toprağına giren Bulgar askerleri tarafından öldürüldüğünü gös- teriyor, Beş pomak cesedinden birinde | kafada öldürücü bir yara vardır. Diğerleri kurşunlarla delik deşik edilmişlerdir. Kurşunlar, Bulgar muntazam ordusunun kurşunları- | dır. Bulgarlar, vaki olan davet üze- rine Yunan zabitlerile birlikte, hadisemin mesullerini tahkik ve tesbit için bir heyet teşkil eyle- mişlerdir. Heyet bugün saat on birde Yu- nan zabitlerile buluşacaktır. Dıramadan gelen tegrafname- lere göre dördüncü kolordu ku- mandanlığı, huduttaki Yunan ka- rakollarını tekviye etmiş ve hu- dud karakollarına gizlice Yunan toprağına (Ogirmeğe kalkışacak olanlara ateş etmeleri emri ve- rilmiştir. Yunan hükümetinin hudud ka- rakollarını takviye etmesi, hudud civarında komitecilerin Yunan toprağına girmek için faaliyet göstermelerinden de ileri geliyor. Sofya 2 — Bulgar harbiye na- zıri ceneral Zlatef Yunan hudu- ! dunda vukubulan son hadise hak- kında şu iahatı vermiştir: — 29 teşrinisanide Bulgar po- maklarından mürekkep bir grup, Slovlevden bazı hayvanlar çal- mışlar ve Yunan hududundaki bekçilerin gözünden kaçmışlardır. Bulgar askerleri, sisten aldana- râk Yunan toprağı dahilinde ka- çanları kovalamışlar ve onların ateşine uğramışlardır, Kaçanlar- dan bir çoğunu yakalıyarak Bul- garistana getirmişlerdir. Bugün Yunan ve Bulgar zabit- leri, hadiseyi halletmek için top- İanacaklardır. Başvekilin konferansı Ankara 2 (Hususi) — Tasarruf haftası münasebetile, başvekil ilk günü Ankara hukuk fakültesinde bir konferans verecektir, Meclisin dağılma kararı Ankara 2 (Hususi) — Büyük Millet Meclisinin çarşamba günü dağılma ve yeni intihabat yapıl ma kararı vereceği muhakkaktır. Maarif müfettişleri kursu Ankara 2 (Hususi) — Maarif vekâleti yaz tatilinde ilk tedrisat müfettişleri için kurslar açacaktır. mam e pa Ninemin dizine koyardım başımı. Da- marları çıkık, kurumuş, sarı bir kestane yaprağına benziyen eli başımın üstüne de dolaşırdı.. Çocukların gözüne uyku- yu, yıldızlı bir gece gibi dolduran ma- Masallar biribirine benzerdi. Her masalın bir yeri vardı ki, ninem ora- ya gelince; gözümden yanaklarıma uy- Ku karanlık bir su gibi aksa da; başımı kaldırır, suratım buruşturarak onun yü- züne bakardım. Nasıl Obakmıyayım: «Yolcular yola çıkar; kel oğlan demir kunduralarını giyer, dağlara düşer; ha- | kanın küçük oğlu çeşme başındaki ağaç» | tâ ağlıyan sevgilisini aramağa koyulur; amma hepsi, az giderler, uz giderler, de re tepe düz giderler, bir de dönüp at- | kalarına bakarlar ki, bir arpa boyu yol gitmişler..» Az gidip, uz gidip, dere tepe düz gi- dip, arkaya dönülüp bakılınca bir ar. pa boyu yol gidildiğini görmek yok mu; işte bu, benim küçücük kafamın bir türlü alamadığı netneydi. gitti. Asma yine bu az gitmek, uz gitmeğin kavrıyamam bir türlü. Bu orta çağ kafasının masalleradek soktuğu gi- dişi, benim yirminci yüz yıl kafam na- sil kavrasın?, Ben daha dede olmadım, daha to- runum yok.. Sekiz yaşında, tosun gibi bir oğlum var. Ninesi ona masal söy- lerkon, tam «az gittik? yerine gelince, sözü ben alıyorum, sesime inanışm se- sini katarak şöyle diyorum: ÇOK GİT- TİLER, ÇOK GİTTİLER; DERE TEPE YOK ETTİLER; BİR DE DÖNÜP BAKTILAR Kİ, GÖRÜNMÜYOR KAL. KILAN YERİ... Orhan Selim