Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Üat e İi Bi - ON BEŞİNCİ YIL. No: 4798 Adımız andımızdır 2, İLKKÂNUN | 1934, pazar Bugün inkılab kürsüsünde dersler başlıyor. C. H. F. U. Kâtibi Bay Receb Hukuk Fakültesinde açı- lan inkılab kürsüsünde 17.30 dan 18.30 a kadar yapacaktır. verecek, TtTadyo boylunca emisyon ilk dersi ders Her yerde 5 kuruş DİL İŞİNDE GAZETELERİMİZ Öz türkcede bugünkü kaynağı- mız Tarama Dergisi ile kendi bu- luşlarımızdır. Dil işi ile uğraşan arkadaşlarımız yakında bu derle- meye binlerce yeni söz katacak- ları gibi, bize, türk eklerini nasıl kullanacağımızı gösteren bir kıla- vuz vereceklerdir. Osmanlıca te- rimlerinin çoktanberi basılıp kar- şılık aranmak üzere - gerekenlere dağıtıldığını da biliyoruz. Bütün bunlar büyük türk sözlüğünün harcları olacaktır. Bu sırada gündelik türk gaze- teleri ikistürlü yardımda buluna- bilir: Biri, okurlarını, öz türk söz- lerine alıştırmak, öteki de gerek terim, gerek söz araştırmasında dilcilerimizle elbirliği etmektir. Yazıcılarımız öz türkçe işini bir yük değil, çalışma payı en çok 'kendi üstlerine düşen bir bo.rc gi- bi anlamalıdırlar. Bunun için de ilk adım, gazetelerimizi pek az türkce bilenlerin bile kolayca kar- şılık bulabileceği yabancı sözler- den arıtmaktır. Başkalarını gü- cendirmemek için Ulus'u örnek al- mak istiyoruz. Dünkü sayımızı gelişi güzel gözden geçirelim: Spor yazısının - başında alan, ötürü sözlerinin kul- lanıldığını görüyoruz. Sonra ya- Zıcımızın özeni gevşiyerek sıra- sında yerine esnasında, sürmek yerine devam sözleri kalmıştır. Bir telgrafta ad yerine isim, bir başkasında sağlık yerine sıhhat sözlerinin bırakıldığını görüyo- ruz. Kısa bir yazının içinde, ara- sıra, bir sözün arabcası ile öz türkcesi geçiyor. Bütün bunlar kü- çük bir özenle önüne geçilecek yanlıslardır. Belli başlı ikinci eksiğimiz, kar- şılık ararken, çevirme çıkmazına düşmektir. Arab fars kuralların- dan ilk kurtuluş denemelerinde gene böyle olmuştu: Nazarı dik- kati celbetmek'i dikkat nazarını çekmek diye karşılıyorduk. Bu- nun türkcesi göze çarpmakt'tır. Gecen gün Ulus'ta şunu gördük: Ünlü Uluslararası karikatürist! Bu da doğrudan doğruya meşlıfır beynelmilel karikatürist'ten çevir- me idi. Eyi yazmanın yolu eyi düşün- mek —olduğunu — okumuşuzdur. Türkce yazmanın yolu da türkce düsünmektir. Atasözlerinin, bir dilden başka dile, ancak o dilde:- ki benzeri bulunarak çevrildiğini bilirsiniz. Bir gazetenin küçük büyük bü- tün yazıcıları istimal'i atarak kul- lanmak sözünü almağı bilir. On- lâardan yeni söz, hele terim karşı- hör bekliyemeyiz. Bu işte bize bel- li baslı yazıcılarımız yardım ede- bilir. En ters yollardan birinin-de söz beğenmemek, söz bulamamak Yüzünden düşünce'den vaz geç- mek olduğunu unutmamak ge- tektir. ç F.R. ATAY Dünkü başyazımızı okuyanlar baslığının yanliş olarak taşlı pa- muk diye basıldığını anlamış- lardır. Mütekaid, dul ve öksüzlerin aylıkları Dahiliye Bakanlığı husust ida- reler tekaüd sandığı, dul ve öksüz- terin ilk ve sonkânun ile şubat'ay- arı verilmek üzere 57 vilayet- bulunan 1443 — istihkaklı için 233 lira ve Ankara ve İstanbul belediyelerinin 619 mütekaid ve Sksüzü için Te 31.030 lirayı Zira- At Bankasına yatırmıştır. “, Bu aylıkların ilkkânunun bi- t f'fc' gününden başlayıp verilme- için bütün vilayetlere emir gön- Tmiştir. te Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kabul etmek yerine ONAMAK, reddetmek yerine ABAMA£ sözlerile konuşulm ağa. başlandı Büyük Millet Meeclisi saat 15 de baş- kan Refet'in reisliğinde toplandı. Celse açıldıktan sonra Başkan dedi ki: — Ruznamedeki işlerin müzakeresi- ne geçmeden evel başkanlığın bir kara- rını bildirmek isterim. Bundan sonra (kabul etmek) tahiri verin- Onamek, reddetmek yerine abamak denilecektir. Bundan sonra memurin kanununun bazı maddelerinin tadil ve tefsiri hak - kındaki layihayı tedkik edecek memu - rin kanunu muvakkat encümeninin tek- rar teşkili işi reye konuldu ve kabul e- dildi. Gizli nüfusun sayımı hakkındaki kanunun müddetinin uzatılmasına dair layihanm müzakeresine devam olundu. Bu münasebetle söz alan k'taber Bay Hüsnü ('zmir) dedi ki: — Bu h başlığı hakkında bir düzgünlük yapmak lüzumunu duyarım. Çünkü eğer bu yapılmazsa o vakit bu kanun bükümleririn 1 haziran 1935 & ka- dar tatbik edileceği ve ondan sonra tat- bikden kalkacağı ifadesini vermiş oluruz. Burada deniliyor ki; gizli nüfus yazımı kalel, Jl'faıın çB hü- kümlerinin bir hazirana kadar tatbik” edilmesine dair kanun.., Halbuki bizim istediğimiz kanun hü- kümlerinin 1 haziran 1935 e kadar tatbi- ki değildir. Yalnız o kanundan bir hük- mün bu tarihe kadar tatbikini ve diğer hükümlerin 935 den sonra da devamını istiyoruz. Çünkü biliriz ki bu kanunla verilen müddet zarfında gizli nüfusu ha- ber vermiyen kimseler için ceza tertib edilecektir. Tabit bu ceza 935 den son- ra da alınmak gerektir. “ Eğer kanun ibaresini olduğu gibi ka- bul edersek bunun aksi anlaşılır. Bina - enaleyh burada bir (bazı) tabiri bulun- ması lazımdır. Geçen gün Tarık Üs ar- kadaşımız icab ettiği şekilde söylediler. O isteğe ben de iştirak ederim. Çünkü nüfusun ve diğer kayıtların bu kadar h iyetle topl sebebi var- dır. Bunu tedkik etdiğimiz zaman gö- Hariciye Bakanımız Paris görüşmelerin- den kıvanclı Paris, 1 (A.A) — Türkiye Hariciye Bakanı Bay Tevfik Rüştü Aras, Berlin'e gitmeden önce Havas ajansının bir mu- habirine bildirimde — bulunarak şahsi dostları ve aynı zamanda ülkesinin dost- ları olan fransız devlet adamları ile yap- mış olduğu görüşmelerden çok kıvanclı olduğunu söylemiştir. Bay Tevfik Rüştü Aras, Berlin'e ken- disine bir ameliyat yapılmış olan zevce- sinin yanma gitmektedir, 0“5*“ Ce« nevre'ye dönecektir, * Bay Tevfik Rüştü Aras Pariste Paris 29 (A.A) — Tevfik Rüştü A« ras bu sabah Sovyet Rusya'nın Paris güzarı M. R g ile bey- lal, nt y | uzun müd' det görüşmüştür. Paris, 29 (A.A) — Türkiye'nin Pa- ris Büyük elçisi Bay Suat, Bay Tevfik Rüştü Aras ile M. Titülesko şerefine bir öğle yemeği vermiştir. Ziyafette ezcümle Romanya hava üsteş M. İri ile Romanya, bi istan ve Yug ya'nın Paris or- ta elçileri ve Türkiye büyük elçiliğinin “yüksek memurları hazır bulunmuşlar - dır. rürüz ki yurtdaşlarımızın kanunun ver- diği müsaadeden istifade etmek için bü- yük bir iştiyakla kendilerini kaydettir - meğe koştukları anlaşılıyor. Demek ki kanuna itaatta lazım gelen rağbeti gös- termişlerdir. Şu halde bunları şimdiye kadar kayıdIarını gizli tutmağa sevke - decek sebepler vardı. Bunlardan biri - si, Hakkı Tarık Us arkadaşrmızın dediği gibi, alıman paraların fazlalığıdır. Alı- nan paralar az olursa yurtdaşlarımız da- ha çabuk gidip kavıdlarını yaptıracak - lardır. - İki Köylülerimizin kaza merkezlerine kadar gitmek için lazımge- len parayr bazan — bulamadıklarından nüfusa kayıd işini gecikdirmektedir. Şimdi bu k l htarlara mü t- la nüfusa kavdettirmek imkânı veriliyor. Fakat kanunda veni hükümler tatbik e- dilmeğe başlandıkdan so0-”a yurttaşla - rım gene nüfus dairelerine müracaat e- decekleri yazılıdır. Halbuki köylü muh- tara müracaatla işlerini yapdırmak im - kânını bulursa bu işdeki zorluk da orta- dan kalkacaktır. Medeni memleketler- de nüfus kayıdlarına büyük bir ehem - miyet verilmektedir. Biz de bu ehem - miyeti öne alarak bu işe çok kıymet ver- meliyiz. Bu noktayı nazarı itibara alarak ona göre kanuna bir fıkra ilavesini fay- dalr görüyorum. Başkan — Bu layiha, perşembe ruz- >(Sonu 2. inci»sayıfada) Türk inkılabı dersleri Geçen yıl Halkevi salonunda verilmiş olan türk inkılabı ders- lerine bu yıl da devam edilecek. tir. Ankara Hukuk Fakültesinde Bugün inkrlab kürsüsünde ilk dersini verecek fırkamızın Umumi Kâtibi Kütahya Saylavı Bay Receb konferans şeklinde verilecek olan inkılab derslerinin ilkini ebugün saat 17.30 da C. H. F. Genel Kâ- tibi Bay Receb verecektir. İnkılabımızı yayma yolunda çok gerekli bir iş olan bu dersle- rin geçen yıl bütün ülkede ne bü- yük bir alâkayla karşılanmış ve -dinlenmiş olduğunu hepimiz bili- yoruz. Bugünden itibaren yeni- den başlıyan inkılab derslerinin proğramıni yarınki sayımızda neş- redeceğiz. M. Laval'in söylevi ÜÜÜ konuşulurken mebusl. lisi, Dışişler Bakanı fransız sıyasasının ana çizgiler ini anlattı 'Pııriı. 1 (AA) — Dışişleri bütçesi İtalya ile yapılmakta olan konuş - maların kıvanç verecek bir kıvamda yü- bakmaz M Laval'in mühine bit söylevi » Fransa Dış İşler Bakanı M. Laval ni dinlemiştir. M. Laval, Fransa'nın menfaatlerinin barışm faydalariyle bir olduğunu söyledikten — sonra, barışın sağlam olarak düzenlenmesi yolu ile u« luslar arasında bir uzlaşma meydana ge- tirmenin her zamandan ziyade zaruri ol- | duğunu ve Fransa'nın bu işi başarmaya geniş ölçüde iştirak edeceğini söyle- miştir. r lduğ kaydeden M. Laval, bu görüşmeler İtalya ile küçük itilaf ve bilhassa Yugoslavya ile yakınlığı temin etmedikce büyük bir değeri olamıyaca- ğını söylemiştir. Zira, hiç bir şey bi- zim müttefiklerimize olan bağlılığımızı bozamaz, M. Laval Avusturyanın istiklalini te- min etmeyi ve orta Avrupada barışı pe- kiştirmek ülküsünü güden bu görüşme- lere muvazi olarak Avrupanın şarkında (Sonu 2. inci sayıfada) Koş yarına! Bugünün - ileri atılışları - karşısında » duygu*yoksulu yorgun bir gönülle du- racak genc, yarından kendisine zengin bir saygı beklerse şaşarım. Ancak; açık- ca söyliyeyim. Şu görüş iğriliği ile an- layış çarpıklığı epeyce düzgün kafalar- da bile görülmüyor değildir. Bununla beraber sandığım şu: tutumlu — ve ol- gun bir düşünce kısa bir kurün içinde bu işi dört yanından aydın aydın göre « bilir, Böyle olunca da inanlarımızda ka- lan tek tük düğümleri_çözmelç kolayla- şır. Durub bir düşünün: Biz bugün türk ulusunun dününe, evelki gününe, bütün geçmiş varlığıma, doğruluk sever bir sev- gi ışığı yağdır k (yarın) dediğimi: sonsuz güc, nasıl olur da bizi kara:alın- lhılar sırasına katmaz? Bunun önüne geç- meğe yol yoktur. a Şimdi türk ulusunun içinde ikiz bir koşu var. Bir yandan geçmişlerin en u- zak, en karanlık bucaklarında, çukurla- rında bile varlığımızın en küçük belge- sini unutup birakmıyalım diye çalışıyo- ruz, Öbür yandan çok çetin bir yamaca tırmanmadayız. Bu yamac bizi, tepe- sinde bir yayla yeşilliği, serinliği bulaca- ğımız öz türkcenin doruğuna ulaştıra - caktır. Dileğimiz çok açık! İşte: Türkçe, dağların bağırlarından kopub köpüren çağlayanlarımıza, — söğütlerin, kavakların arasından türküler söyleyib koşan ırmaklarımıza benzesin. Onlar gibi ak, onlar gibi duru olsun. O büyüdükce, genişledikce göğsünün üzerinde bütün gökleri, bulutlariyle, yıl- dızlariyle gelip uzanmış görelim. Sonra o dil, bilginin, düşüncenin, iç duyuları- nın en sertinden en yumuşağına, en sr- ğından en derinine, en sarpından en ince. — sine kadar bütün varlıkları gezsin, do- laşsın. Bütün geçtiği kıyıların güzel « likleri, Fıratın, Kızırlırmağın üzerinde na- sıl gölgeler bırakırsa, bu dilin de uğra- dığı bütün adamlık, ululuk, yükseklik ülkeleri öylece kendilerini onun üzerine yaysın. Biz bu yola girdik. Girdik gireli de çok hızlı yürüdüğümüz için epeyce ko- nak geçmiş bulunuyoruz. Ancak şu er- kek savaş, bütün bu aksoylu çabalama bizim geçmişe karşı unutkan, onun bü- yük değerinden aydınsız kalmamız için değildir. Öyle olamaz da! Bunu böyle görmek böyle göstermek istiyenler ba- kışları iğri olanlardır! Duyguları doğru olmayanlardır! Arı gönüller bu yolda soysuz düşün- pkınlıklarından l ç . Varlığımızın geçmiş kurunlarına kar- şı bilgi ve sevgi bağlarımızın — günden güne daha sağlam olmasını tâ yürek « den dileriz. Ancak bu bağlar geleceğin B S e. e « buklğ. yağ Göetnle olmamalı! Böyle bir kötürüm sangı kim- (Sonu 2 inci sayıfada) ce Elen Buşe öldü <Paris, 1 (AA) — Meşhur kadın tayyareci Elen Buşe, dün öğleden son- ra tayyare alanında bir idman uçuşu ya- parken düşerek ölmüştür. Bu ölüm, fransız tayyareciliğini yasa bürümüş ve hava işleri bakanı tayyare alanına gelerek tayyarecinin ölüsünü selamlamıştır. 931 yılında pilot belgesi alan Elen bu yıl, 1933 yılında Paris —Saygon yol- luğ ğa teşebbüs etmiş ve ıoıu': 5900';&. yüksekliğinde kadın yükselme rekorunu kurmuştu. Bundan sonra tayyareci, Detroyd — ile birlikte tayyare cambazlıkları yap - mak hususunda tanınmıştı. Ve bu yıl, hız rekorunu kırmaya - teşebbüs eyle« miş ve saatta 409 kilometre 184 metre ile 1000 kilometrelik bir rekor elde et- mişti. “Dünyanın en hızlı kadını,, diye ta- nınan tayyareci daha geçenlerde saatta ş 445 kilometre 28 metre ile bütün kadına. — rekorlarını kırmıştı. Z Dün bir kazaya kurban giden kadın tay yareci Elen Buşe Elen Buşerin iki ay önce saatte 445 h'loınetra_lnıla uçaı:ık kadınlara mahsus dünya sürat rekorunu kırdığı tayyaresi,