BT SAYIEA TÇ Yobancı Postası 25 tarihli Sondey Taymis gazetesi, | lı.gilt&ede parti kavgeası Dünyada her hangı bir sıyasal par- “vaktinde bir protesto,, başlığı altında * tinin harba susamış olduğunu propagan şu t.ı: makaleyi yazmıştır: Barış meselesi hakkında yapılan kö- tü propagandaya glaskov'da cevab ve- rzen Mr, Baldvin ulusal bir vazifeyi ye- rine getirmiştir. Bu çirkin propagandanın bir takım gazetelere geçmiş değilse de sosyalist. lerin ve hattâ bazı liberallerin sözleri ve yazıları kâfi derecede kötü olmuştur. Ekseriya olduğu gibi bu vakada kötülük istiyenler iyi davrananların Gnüne bir engel gibi çıkmışlar ve parti önderlerinin düşünceleri, ne olduğunu bilmezlerin ağzına düşünce feci bir şe kil almıştır. Mr. Baldvin, Birmingam belediye ses çimi sıralarında dağıtılmış olan bir be yannameden şu satırları okumuştur: “Ünyonist fırkası harb istiyor. Kocar: larınız ve oğullarınız. gene — güllelere kurban gidecek. Daha çok top ve ze hirli gaz alınması, yiyecek fiatlarının yükselmesi neticesini verecektir. Bu muhraebeye susamışlara karşı Miyık olan muameleyi göstermiş olmak için reyinizi amele partisine veriniz!,, Bunu okuyan Mr. Baldvin demiştir ki: “— Ben ömrümde bundan daha ya- dlan ve daha iftiracı bir vesika okumuş değilim.,, Mister Baldvin gibi, biz de böyle bir şey görmüş, okumuş değilir. Böyle âdi bir propaganda belki ba- zı insanların zihinlerini şaşırtabilir, fa - kat seçim dairelerinde bulunan gerçek muhafazakârlar, — önderlerinin hakiki vaziyetlerini, fikir ve maksatlarını her kalde-anlamak meziyetini - gösterecek - lerdir. İ da etmek ve yanlış malümat alan hal- kın aldanmasından istifadeye kalkışmak kadar sıyasal menfaatleri — baltalıyan aşağı bir hareket olamaz. İngiltere'de umumi efkârın harp aley hinde bugünkü kadar sağlam bir ceb- he aldığı hiç bir zaman görülmemiştir. Muhafazakârlar da barış için sosya - Histler ve liberallar kadar ciddiyetle gayret gösterirler. Her hangi bir seçimi barış severliği ve savaş severliği tercih ediş kılığına sokmak onun için fikirleri yanıltmak ve seçicileri aldatmakdan başka birşey değildir. Her halde umumi efkâr barışa İna - tur ve bunün, silâhlanmış bir dünya içinde İngiltere'yi silâhsız ve müdafaa- gz bırakmamak şartiyle, bu — ülkünün müzakere ve muahedelerle başarılması- nt özler. - Biribirini mütcakip iktıdar mevkiine gelen muhafazakâr ve amele kabineleri silâhsızlanma davasını gerçekleştirmek için biribirleri kadar gayret göstermiş- lerdir. Biraz aklı eren, biraz hâdiseleri bi - len bir insan, başvekilin, Mr, Baldvin' - in ve hariciye bakanı Sir Con Saymen'- in muhalifleri olan diplomatlardan da- ha az bu yolda gayret etmediğini sezip anlıyabilir. Muhafazakârlar işlerin, her hangi bir meselede böyle iftira ve yalan yolu- na sapılarak kendilerini küçük düşür- meğe ve kaybettirmeğe götürecek te - şebbüslerin önüne geçmeli, buna mü- saade etmemelidirler. Avrupa'da kollektif barış 25 tarihli Sondey Taymis gazetesi “kollektif barışa başlığı altında şu gündeliği yazıyor: Bu hatfa sonunda ileriye sürülen heyecan verici bir haberden gonra fran sız hariciye bakanlığı hemen Rusya We Fransa arasında askeri bir - ittifak bulunduğu haberini tekzib edetek arta lığa sükünet verdi. Fransa parlamento su maliye encümeni mazbata muharriri M. Arşimbo, ilkönce Paris İle Mosko- va arasında askert bir ittifak bulundu. ğu kanaatini veren sözleri meclisi ve muhiti heyecana düşürmüş oldu. Bu san ve tahmin her iki devletin merkerinde de kati suürette tekzib olunmuştur. Bu tekzibin samimiyetine inanmamak için de ortada makul bir se- beb yoktur. Hic bir ittifak yoktur. ve Fransa, uluslar cemiyetine bağlı olarak güttü. Rü sıvasayı gütmeğe devam etmekte - dir. Fakat Arşimbo'nun sözleri Fransa - nın dışında da az alâka ve merak uyan uştır. Bununla beraber bu zatın söylediği sözler, işi bu kadar büyütmeğe meydan verecek gibi değili, M. Arşimbo de- miştir ki * — İki memleket arasında (Rusya ile Fransta) bir iytilâf bulunduğu tek- zib ve inkâr olunamaz. Bunanla bera ber ben bir ittifak kelimesi telaffuz #tmiyorum ve askeri bir birleşmeden ydem vürmüvorum.., Pimu söyliyen sözlenin, fransız ve rus ordularınm hirlik çalışacakla - tından bahsetmesi, bu akislere sebeb olmmretır, Bit *wt — fransız — yakınlaşmosı, — gön zamanlarda güdülen Avrupo sıya- gatının en göze çarpar tezahürlerinden birisi olmuştur ki b yatınlık, Rusya- nn uluslar cemiyetin girmerine im- Hin vermiştir. a Öyle aalaşılıyor , ki Rusva - birkaç defa kati bir detifat teklifinde bulun muş. fak>t bu teklife yanası'mamıştır. Metcle riyade-*y'e ehemmiyetlidir. zira Avrupa'nın istikbaldeki kollektif şistemi bunun Üzerine dayanmaktadır. Uluslar cemiyetinin mizamı, Kremlin — İle Kedorsey arasında yapılacak her hangi bir anlaşmanın Cenevre'de kayd Tanacaktır. i evelki devirlerde olduğu gibi bu kuru- mun dışında bir anlaşma yapmağa kal- kışırlar ve bunu Uluslar Cemiyetine haber vermezlerse bu, harbtan sonraki Avrupa düzeninin yaslandığı kollek- tif ve toplu teminat esasını zayıflat- maktan başka bir manaya gelmez. Bu sistemi bozacak şekilde hiç bir gey yapılmadığını ve yahud yapılmak teşebbüsü vaki olmadığını öğrenmek Avrupa'ya emniyet verecektir. Maamafih bu hâdisenin bir başka taraftan bir iyiliği olmuştur. O da gerek Franta'nın, gerekse Rusya'nın Polonya'ya şark Tokarnosunu kabul ettirmek yolundaki teşebbüslerini ye- nilediklerini ve bu mevzil andlaşmaya Almanya'nın, Baltık devletlerinin ve Cekoslovakya'nın da dahil bulunacağı- nı göstermesidir. Eğer bu teşebbüste muvaffakiyet hasıl olabilirse o zaman — Avrupa'nın bu krmmında ve netice olarak krtanım her tarafında bir istikrar temini kolay Taşmış, imkfin altma girmiş olacak- tır. En hayatf olan nokta, kollektilf ba- rış mekanizmasının hundan höyle te- dirğin edilmemesi, bilâkis — her türlü vasttalarla kuvvetinin artırılmasıdır. Sar mıntakası için gayet hayati ehemmiyetler verilmesi yakınlaştığı ve bir fransız - alman — yakınlaşmasının mevzuu bahsolduğu şu sıralarda hastç için uğursuz bir yol olduğunda şüphe olmıyan karışık ve gizli politika ayuri larma girişilmemiş olduğunun meyda- na çıkması, her halde iyi bir haber sa- yılmalıdır. D ÇAĞRILIŞ Bütce, Divant Muhasebat ve İk- tısat Encümenleri bügün saat on buçukta bütçe encümeninde top- lTanacağından bu —encümenlere mensup azanım teşrifleri rica olu- nur, vak Ziraat Encümeni 4-12-934 salı günü saat dörtte toplanacaktır. Sayın üyelerin gelmeleri saygı ile bildirilir. BU Orman kanuınu muvakkat en- cümeni 2-x1-1934 pazar günü ULUS . Cermenlik ve . ye Latinlik Fransız ve alman geneliği tarafından kurulan “Sohlberg,, mahfelinin daveti Üzerine, tanınmış fransız yazıcısı Jül Romen, Berlin üniversitesinin büyük amfitestrında “cermenlik ve lâtinlik,, mevzuu etralında hir konlerans ver « miştir. Jül Remen bu kanderansında, yeni Avrupa'nın etnik - nasyonal esa - sına dayanılarak — kurulması fikrini kuvvetle ileri sürmüş ve franstz - âl- man anlaşmasını çok metetmiştir. Bil- hassa bu anlaşma hakkında — söyler sözler, dinleyiciler arasında olduğu kadar, Hitlerci gazetelerde de çok bü- yük Bir şevk ve heyecan uyandırmıştır. Bu konferans üzerine alman gazetele - rinde çıkan yazıları alıyoruz; M. Nabersberg, Jül Römta'in genc Fransa üzerindeki sıyasal ve edebi nü- fuzuna bilhassa işaret etmiş ve fransız yazıcısının, sol cenahdan müfrit sol ce- maha kadar olan mehafile bağlı (ransız gencliklerinin reislerini sıkı bir iş bera- berliği için topluyabilmeğe muvaffak ol duğunu söylemiştir. M. Nabersberg, sözlerini şöyle bitirmiştir: “fransız ar- kadaşlarımızın emniyetini bu kadar bü- yük mikyasta kazanmış olan bir adam, bizim de emniyetimize Liyrk demektir.,, Berliner Börsenzaytung Jül Romen, nasyonal - sosyalizm hak kında düşündüklerini, eski eserlerinden biri olan “Kromder - Lö — Viey,, adlı kitabına dayanarak, çok büyük bir ince- Tikle anlatmıştır. Jül Romen bu kitabın- da bir fransız köyü halkının rasist ho » galarından — bahsediyor. Rasizm naza- riyesinin temeli olan “irade,, yi böylece anlatan Romen, dinleyicilerine çok heye canlı bir akşam yaşatmış oldu, Romen diyar ki: “alman rasizminde ebedi bir dram var: medeniyetin her türlü endişelerini, karışıklıklarır.ı yük- lenmiş olan, fakat kendi benliğine dön mek istiyen bir avrupalınım duyduğu mostalji!,, buna göre dünyaya bir ırk âncili,, ni haber veren Almanya, mütrit bir cermanizm demek olan bu şekil al - tında, avrupalıya düşen bir vazife yap- mış oluyor. Fransa lâtinlik - yolundaki vazifelerine sadık kaldığı takdirde bile yeni Almanya nasyonalizminin, başka ulusların esas milliyetine çok hürmet - kâr olduğunu ve bu yüzden de nasyo- nalizm mefhumunun maddi bir emper- yalizm manası alamıyacağını anlryacak- tir, “İşçilerin tesanildü,, temeli üzerinde yapılacak bir Avrupa kalkınmasının boş bir hulya olduğu anlaşıldıktan tonra yapılacak şey etnik fikirleri kuv- vetlendirerek Avrupa'yı yeniden — kur- maktır. Fransa eninde sonunda Alman- ya'nın, Avrupa'nın menfaatine uygun sözler söylediğini anlıyacaktır. Berliner Tageblatt Fransız medeniyetimin evrensel yük sekliği şimdiye kadar bütün fransızlar. ca itiraz kabul etmez bir miltearife gibi telakki ediliyordu. Genclerden mü- rzekkeb birçok birliklerin dolayısiyle fransız — gencliğinin namıma konuşan Romen bu “hükmü kati,, ye aldırış et- mediğini söylediğine göre bu söz, kom şularımızın sıyasal tavurlarında da bir değişiklik olacağını bize umduruyor. ğ Doyçe Algemayne Zaytung Jül Römen, konferansını selimliyan Alkışların basma kalıb olmadıklarından emin olabilir. Fransız yazıccsı — bizimle, çok gövalorcak bir soğuk kanılılıkla ko - muştu, Şimdi tam fikri tekâmül devrt. sinde olduğumuza göre, şimdiden Ru- men'in dilediği kadar “Avrupalı,, bir li san kullanırsak, cermenliğin Avrupa'- daki vazifesine — uygun bir adatn tipi yapmış olacağız. Berliner Tagoblatt — —— ——— Eski camaşırlarımızı Himayeietfale verelim “Artık girdi., diyebileceğimiz kışm soğuğundan ve bu soğuğun getirdiği hastalıklardan YM yurddaşlarımızı korumak hepimi- zin boynumuza boretur. Bu borcu ödemiş olmak için kullanamadığı- mız eski çamaşırlarımızı, çocuk- Tarımızın eskilerini Himayei Et. . fal Cemiyetine verelim. Bulkun Postası, Yugoslavya'nın Cenevre'deki teşebbüsü 26 söntesrin tarihli La Bulgari ga- zetesinden: Yugoslavya'nın Marsilya suikasdi hakkında uluslar cemiyeti konseyine yaptığı müracaat, bu feci hâdisenin me- suliyetlerinin acun karşısında ortaya koyduğu ağır meseleden çok işkilli e- lan uluslararası düşünceleri işgal edi- yor. Beklenilebileceği gibi Belgrad hü- kümetinin notası macarlar yönünden büyük bir akşülâmel uyandırdı. Buda- peşte hükümetinin aldığı durumu kay- deden büyük batı gazeteleri vaziyetin nazik olduğunu beraber yakın karışıklıkların tehlikesinden kor- kar görünmüyorlar, söylemekle Gerçek olan şudür. ki Cenevre'de karşılaşacak olan iki tez bundan böyle apaçık ortadadır. Yüksek uluslararası kurumuna sunulan — imeselenin ve bu mevzu üzerinde ilkkânunun ilk günle- rinde yapılacak duruşmanın ağırlığını gizlemek bir hata olur. Yugoslav te- şebblisünün ve bütün ülkeler gazetele- rinin bunun için yazdıkları bol yazıla- rin aclında uyandırdığı büyük alâka da bunu gösterir. Utuslar cemiyetinin biç bir zaman bundan daha dikenli ve Avrupa barışı için daha çok tehlikelerle dolu bir mese- leyi görüşmemiş olduğunda herkes birleşiktir. Marsilya'da yapılmış olan çifte cinayetten doğrudan doğruya do- gan mesuliyetler meselesinden ayrı ©- larak uluslararası mahiyetinde bir sürü meseleler daha ortaya çıkıyor. Öteyan- dan, şimdiden oldukça büyük olan dos- yaya yarın alâkadarlarca katılabilecek belgelerin — nevi ve ehemmiyetlerini kimsenin önceden tahmin edemeyişile mesele daha çatallaşıyor. Ne olursa olsun, uluslar cemiyeti- nln bu işte yenilecek güçlüklere Tağ- men, bugün vazifesini yapacağı umu- du herkes tarafından — paylaşılmakta- dır. Geçen 9 ilkteşrin günü Fransa'nın konukcu topraklarını kana boyamış ve Kıral birinci Aleksandı'la M. Bartu- nun hayatına malolkmuş bulunan dra- mt Örten cararı aydınlatmak ihtiyacını bütün acun duyuyor. Avrupa'da işbir. liği styasasının ve barışın korunmastı- nın kendisine bağlı olduğu bu aydım- latmaya iştirak etmekte menfaati ol- mıyan tek filke yoktur. Bunun içindir ki Belgrad bükümetinin uluslar cemi- yetine yaptığı müracaat — ki cemiye- tin bu işe karışmasında hiç bir. man- tıksızlık yoktur — kimseyi hayrete düşürmemelidir. Barış endişesi bugün genel Leman gölü kenarlarında, ihti- lafların barışçı bir zihniyetle halledil- mesi zihniyetinin ulusların ondan bek- ledikleri yemişleri vereceği muhakkak. tır, Marsilya faclasının ertesinde, ba- rış ülküsüne bağlılıkları ve baysallık duüygülarile — tanılmış bir hükümdarın ve bir hariciye bakanının hayatına kar- $ı yapılmış olan sujkasdın kaynakları hakkında ortaya çıkan ihtilaf hızb ve faydalr bir uluslararası hareketi gerek. leştiriyordu. Bu da uluslar cemiyeti dışında olamazdı. Bu ihtilafı uluslar cemiyetinde ortaya koymakla Yugosr- lavya, hem uluslararası tesanüd zilmi- yetini ve hem de barışcılığının ve itida- linin parlak bir örneğini vermiş oldu. Bu hususta kullanacağı usul ne - Tursa olsun uluslar cemiyeti meseleyi bu zihniyetle tahlil edecektir. Fikirle- rin sükünet bulması için bir zaman bı- rakılsın veya bırakılmasın Cenevre h. kimleri türeleri icabı üÜzerlerine almış oldukları uzlaştırıcı vazifeden — imtina edemezler. Ağır bir tehlike hakkında hüküm verecekleri için vazifelerinde âdetâ bir tanrrlık kaynak bulunduğunu unutmıyacaklardır. Uluslar cemiyeti- nin müdahalesinin beklenilen süküneti getireceğinden ve korkunç Marsilya cinayetinin yapılışından beri Avrupa — göklerini kaplıyan bulutları dağıtmıya muvaffak olacağından emin olunabilir. Z İLKKÂNUN 1934 PAZAR A Yapı tasarruf sandık . .. . larınm ehemmiyeti Yazan:SİR SAROLD BELMAN Salzburg uluslararası yapı tasarruf sandıklar: kongresi başkanı. Londra, 13 ısnıejı!ı Öz yuvam, benim şatomdur. Bu, her ingilizin hayalinde yaşayan bir düşün- cedir. Bu hayali de gerekleştiren, yapr tasarruf sandığı Bullding Socletles'dir. İngilteredeki da ufak başlangıçlarla işe başlamış o- Jan bu yapı tasarruf sandıkları, bugün Britanya imparatorluğunun en mühim para kurumlarından — sayılmaktadırlar. sanayi inkılabı zamanın- Bu kurumlar, beş yüz milyon ingiliz li- rası değerinde servet idare etmektedir. der. Onlara, ingiliz ulusunun biriktir- miş olduğu bütün paranın onda biri em- niyet edilmiştir. Meselâ, hundan yet - miş yıl önce kurulmuş — olan “Abbey Roâd... bin ingiliz lirası ve güşlükle para biriktiren yoksul iççiler olan üye- lerle işe baştadı; bugün aktif olarak kırk beş milyon ingiliz lirası vardır. Building Gvcieties'in prensibi, tercihan tek ailelik evlerin yapı masraflarını ver. mek borcu da on, öon beş, yirmi veya yir- mi beş yıl içinde aylık taksitlere bağ- Jamaktır. Ancak yapı tasarruf sandık- larının azaları derhal ev sahibi olmak - ta ve bunun için dahi çok kere yirmi veya yirmi beş ingiliz litasından fozla pesin para vermemektedirler. Yapı ta- sarruf sandıkları, hareketlerinin kuv - vetini işci zımıfi ve orta tabakadan 2l- maktadır ki, bildiğime göre bu lyeler- den en çok servetli olanı beşbin ingiliz Hirası olarak tesbit edilmiştir. Bu kurumların ökonomik ve mali e- hemmiyetleri bir tarafa bırakılsın, an - cak, İngilteredeki yapı tasarruf sandık- Tarır hareketinin pek büyük içtimai bir nüfuzu vardır. Bugün kıtamızı tehdit eden kargaşalıkların büyük bir kısmı. mr ülkemizin, ancak bu yapı şirketleri sayesinde atlatmış olduğunu söylemek- le çok ileri varmış olduğumu sanmayo- rum. Milyonlarca küçük burjuva bir lokmacık yere, bir gayrimenkule sahib olunca, kapitalizmin düşmanı olmazlar bilakis onun tarafını tutarak koruyucu: su kesilirler. Küçük bir eve sahib e- lan insanlar, onu yavaş yavaş döşerler, içinde bir aile yaşayışı sürerler, çocuk- larını yetiştirebilirler we bir devletin barış içinde yaşayan ve yaşayıştan memr nun halkı olurlar. - İşte bü bakımdan, yapı kurumlarımın ingiliz ulusunun ba- rışçı bir tavır takınmasında da büyük bir hissesi vardır; çünkli memnun in « sanlar savaş tahrikcilerine, müfrit Şo- visistlere olduğu kadar hükümet devir me tahrikcilerine de kulak asmazlar. Benim gayem bu düşünceleri İngil- tere sınırlarının dışına taşımaktır. Bu- güne kadar en çok ingiliz ve amerika- lıların iştirak ettikleri yapı kurumla- rı uluslararası toplantısı, Avrupa kıta« sında yapı tasarru! sandıkları düşün - cesini yaymak gayesini taşımaktadır. 750.000 üyesi olan ve yalnız geçen yıl yüz milyon ingiliz lirası işe yatı - ran ingiliz yapı kurumları kanuna gö- re, paralarını kırallık birliği dışına çır karamazlar. Ancak, yapı tasarruf san- dığı bareketini kurum danışmaları ve aktif yardımlar yapmak biçiminde Ave rupa krtasına yaymağa çalışmaktadır. İ fi yi Bu hareketin orta Avrupa'da da t tunacağını sanıyorum. Bununla da yal* nız uluslararası ve soysal havada sükie net temin edilmiş olmakla kalmmıya cak, işsizlikle de müessir bir surett — mücadele edilmiş olacaktır. Yapı işlerik ne yatırılan paranın yüzde ellisi değ rudan doğruya gündeliğe verilmektedir. — Geri kalanı da, yapı sanayline, yapt zemesi yapan sanayie, nakliye işlerine çok değerli bir hareket vasıtası olma' tadır. Hususf kazane değil, birlikte KAT zanmak gayesi güden yapı tasarruf SAf dığı kurumları hiç bir zamanbunların — benzeri olan (tasarruf sandıkları İP0” tek bankaları) başka -_Iİ İ rakip değildirler. Yapı tasarruf kurum” darr bunları, ökonomi bekımından RA* yet sağlam ve istenilen bir biçimde t77 mamlamaktadır. ü Ş Noye Fraye Pro0 y? urumlarâ. » 15