30 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

30 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— B Amerikanın Deniz Silâhları B. Roosevelt'e Göre Dünya Gerginliği En Hâd Bir Safhadadır. (Başı 1 incide) iü tavsi- lerde bulunuyorum. 7 milyonu 1938 bütçesine dahil olmak üzere hava müdafaa tertiba- | tu için 9 milyon dolar, ihtiyat or-| dunun slahı 5 milyonu 1939 bü duğu için kongreye ye sine dahil oi) e lez böğel lüzumlu 6,5 milyon dolar orduya mühimmat satın almak için 2 mil- yon dolar, yeni harp ge- milerinin yeni plânlarınn vücu- da getirilmesi masrafı m olarak 15 m dolar ki ceman 33 milyon dolarla donanmanın fazlalaştırıl - ması ve yenile esi için kadar tahsisat 1938 senesinde iki yeni zırhlı ile iki yeni kruvazörün tezgâhlara konulmasını temin çin lüzumu kadar tahsisat yeni tip ha- ff harp gemileri inşası için lüzu- mu kadar tahsisat konulması l- zumdır. Bundan başka, kongre zamanı yüksek kârların önüne çen ve harp Hüzürmiz eden kanunların çıkarılması zamanı- nın gelmiş olduğunu zannediyorum. Tecavüz değil, müdafaa Hepiniz takdir edersiniz ki dünya. pin bugünkü elim şartları, prensip. lerin ve muahedelerin #1 dilmesinden ve harbin fili » daresinde yeni yeni un dana çıkmasından ileri gelm Sulh işin elimizden gelen bütün gay retleri yapmak sarih surette vazife- eti» | mizi de muhafaza #tmeli ve eriniyet altına alm; cavüz afan fikri Üzerine milessestir, Ve böylece devam edecek tir, Bugünkü 38.000 kişilik kadrodan 150,000 kişilik kadroya cak ihtiyaş ordunu de ordu seferbe lacaktır. Munzam bahriye b değil, çıkarıle- inkişafı « n de çahuklaştırı. | kruvazör istiye! yaffakiyetti Yeni proje hazırlandı Deniz silâhları proğramın yi yirmi nisbetinde fazlalaştırılması hü| b İ yüzde de isti progr. e fazlalaği e yüz milyon dolar nmaktadır. yirmi nü ması takı ra ba İ Yeni inşaat programı karşısında Vaşington, 29 (A.A.) — Deniz in- atı programı ve B. Roosevelt'in ı, yakın ve uzak neticeleri göz tutulduğuna e başka baş ka zaviyelerden mütalen edilmek icap eder. Yakın tesiri hususunda, bu prog- ram Japonyaya kargı olan kati dav. kuvvetlendi, ir. Anlaşılıyor ki, Amerika hü. Amerikanın müdafaası lesini, sadece bir sahil mü, maktan çok daha geniş bir 2: den mütales etmekti İngiltere- nin artık denizde ifesini tek başına yapacak kadar kuvvetli ol- ve İngiliz filolarının daha ziyade Avrupada toplu kalacakları: na kar kadar bilvasıta Ingiliz deniz kudre-| ti ile zıman altında bulunan Ameri- kan tecerrüdü bundan böy hasıran Amerikanın deniz ve askeri t ıdır. B. Roosevelt'e Y kınlığı olan bir de ile hülâsa etmiştir: Ananevi tecerriit umdemiz ş bir emniyet ve milli müdafaa mese- les e girmektedir. R AŞMARALEDEN MABAAT Cenevrede Görülen İyi Hava (Başı 1 incide) fetten fena bir şekil eylemişler ve bütün bu yere ba- ki safi fade anlaşmamazlığı lüzumsuz amışlardır. yde göze çarpan iyi havaya ılırsa komisyon raporunun 20 er. Buna binaen şimdiye | Gümrük ve İnhisarlar Vekili | İle Konuşma (Başı 7 incide) büyük bir fabrika kurulacaktır. Bel- ki de başka yerlerde de fabrikalar| açacağız. Rakı için somayı yalnız biz yapıyo | ruz. İmalâtta üzüm ve incirden başka kullanmıyoruz. Bu samadan rapmak işi herkes için açıktır İnhisar rakılanna rağbet Sel Çünkü mutlaka dinlendirdikten son- ra satıyoruz. — Bazı eenehi şirketlerin takas için memlekette şarap ve rakı tedi rikine çalıştıkları, kâfi stok bulma dıkları söyleniyor, Doğru mu? — Şarap ve rakı yapmak herkes için serbesttir. Biz kendimiz imkânın | âzami derecesinde istihsal yapıyoruz. Harice gönderilecek şarap ve rakı üzerinden hiçbir nevi resim alınmı- yor, — Yeni teşehbüs ve var mı? tasavvurlar Virjinya nevi tüütn yetiştir miye çalışıyoruz. İstifa yolile nikotin siz tütün yetiştirmek teşebbüsü iler- liyor, Maltepe enstitümüz devamlı surette tecrübeler yapıyor. Tekirda- gında kalite şarapları yetiştirmek için üzüm bağları kurduk. Makshdımız o nevi üzümleri a çalışmak satırf aldığımız sahalarda | mütehassıslarımız bağcılara yol gös- alı, ŞIYOR. Kükürt gözteşi üzere nümune caklarım sayın vekile bitmişti. Kalktım, teşekkür ettim. Ayrılır- ken kendimi yokladım. Geceli gün- düzlü çalışan, en verimli ve modern karan gümrük ve inhi- İsarlar vekili, bende bâşardıklarına haklı olarak takdir bekliyen bir insan | dan ziyade dalma ayni ittırat ve fera- gatle vazife gören, hiç usanmıyan, yo ralmıyan bir çelik makine çarkı his- sini bırakmıştır, A.E.Y. ——— İleri mi Gideceğiz? Geri mi Döneceğiz? (Başı 5 tetkiklerle çocuğu terbiye etme- incide) zetenlere de, tekâmülün, inkıli- bın, başını bir saniye bile arkaya çevirmediğini, her müşkülü yene- tek ileriye ve ileri gidişlere ayak TAN m pıyoruz. Burada Tekirdağındakinden İ meselesinin Sovyetlerle harici ih! Sulh Müzakeresi İstiyorlar (Başı 1 inelde) Japonya Harbiye Nazırı Sugiya namede Japonya hedeflerine varmak için ordunun daha fazlalaştır. ve vaziyetin büyük mik. gayretini bir misli masmı — İstemiş, gitikçe | daha İ yazında fenalaşması de sürecek bir harp ihtiyaçlarını karşı lamak üzere lüzumlu tertibat almma sı ihtiyacmı tebaruz ettirmiştir, Iyi haber alen muhafile göre, J pon Harbiye Nazırınm bu b meyi neşretmesinin sebebi Japon of dusunun bir er Çin ile sulh yapmak ve or ğa de mü. yi Isra yol açacağını, ve Japon ordusu nün bu sırada geniş Çin topra; İrinde dağılmış bulunacağını ediyorlar. Halbuki hükümetin ekseri yeti le imparatorun etrafındaki zevat İ ve bahriy a tün gayretin Çin Üzerinde toplanma #1 lehindedirler. Harbiye nazırı, uzun bir harp için orduyu yeniden organi ze etmek ve Çin için gahalarda mühim ga getirmek üzeredir. Başvekil endüstri sahipleri ve yüksek maliye ciler de bu fikirdedirler , eki harbe son vermek hükümet siya — ukavemet etmeleri ve buhranını sebep olmaları muhte m dir. Bunların düşüncesi, bir askeri ka e kurmak ve bu kabineye Çan - Kay « Şak ile müzakere yaptırarak Almanyanm müzaheretile Sovyetler Birliğine karşı sıkı bir siynset takip etmektir. Japon kabinesi bugün vaziyeti mü zakere etmek üzere meclis binasın- İda toplanmıştır. Toplantıda, harici- ye, harbiye ve bahriye nazırlarının raporları üzerinde bir saat kadar mü nakaşa yapılmıştır, Ve netice de as. keri bürolar şeflerine bildirilmiştir. Yeni Çin rejimi Tokyo, 29 (A.A.) — Mecliste büt-| çenin müzakeresi esnasında B. Hiro- ta yeni Çin rejimi önünde Japon hattı hareketinin ne olacağını latmıştır. Bakan, Japonyanın , yeni rejimin bolşevik aleyhtarı politikasında ken disile teşriki mesaisini beklediğini Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevral ağrilarınızı derhal keser. Icabında günde üç kaşe almabilir. “rs Baş ve diş ağrılarına karşı muafiyet demektir Nafile yere ve çaresi varken niçin tstırap çekmeli Bir tek kaşe GRİPİN En muannit ağrıları, en kısa zamanda kesmeğe kâfidir. lcabında günde 3 kaşe alınabilir. Taklitlerinden sakınmz ve her yerde ısrarla Gripin isteyiniz. EA NEOKALMINA Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, NEVROZİN Artritizm, Romatizma kırıklık ve bütün Yi, serlerde çiçek yetiştirmiye ben- bildirdikten sonra demiştir ki: “Japonyanın ülküsü, bütün Çini diriltmektedir. Japonya Çinin bir| gün bolşevizme karşı müşterek müs dafaasına iştirak ederek hem kendi. | sinin refahına, hem de Mançukonun ve Japonyanm refahma müsait bir İstanbul Komutanlığı İlânları Istanbul komutanlığı hayvan has tanesinde biriktirilmiş olan 200 ara- ba gübrenin açık artırma ile ihalesi LESİKALSIN GRANUÜLE Kansızlığı giderir, zayıfları şiş- manlatır, dü şari mikroplara karşı koyar. kümlerini ihtiva eden Vilson kanu- | Mayıs anlaşmasının ruhuna uygun nu projesi, Reis Roosevelt'in mesajı ile ayni zamanda mebusan mecli veri ir, Proje tahsisatm miktarmı tasrih | uydurduğunu o söylemek lâzım. | a takip edeceğini ilâve etmek | 7 subat 938 pazartesi günü saat 16 bir şekle getirileceğini ümit etmek| Mekteplerden yabani isırgan de- da yapılacaktır. MW vammen tutarı caiz gibi görünmektedir. Fakat asıl | san bekliyoruz. Şahsiyeti 120 liradır. İlk (teminatı 9 liradır. iş ondân sonra gelir: Tatbikata ait| yn yp şyaratıcı dimağı inkişaf Şartnamesi her gün öğleden evvel| a anlaşmaların ruhuna, dü-| etmiş insan. İ komisyonda görülebilir. İsteklilerin etmemekte; fakat yalnız Jâve olarak | rüst ve samimi bir şekilde, uygun| © Zaten Atatürkün bazı gazeteci | İlik teminat makbuz veya mektupları 41 hafif garp gemisi 22 muavin harp | kalmal En küçük bir inhiraf,| lerden, muallimlerden çok daha gemisi ve bin yeni deniz tayyaresinin | ahengi bozmağa kâfi olabilir, ileri bir görüşle terbiye sistemine ipşasmı istemektedir. Ahmet Emin YALMAN verdiği ileri bir istikamet vardır Inız bunun üzerinde durmak kâfidir. “Tehdit üzerine müstenit ahlâk, bir fazilet olma dıktan başka, itimada şa- yan değildir.,, iştahayı açar, vücu- İle beraber ihale günü vakti muay - | Her eczanede araymız. yeninde Fındıklıda komutanlık satın | İalma Komisyonuna gelmeleri, (388) Bir gece, karşımızdaki çayıra, hududa gitmek için birkaç gün orada kalacak askerler ç kurmuşlar dı. O sabah, tıpkı bugünkü gibi bir boru ve muzika sesiyle uyandığım zaman önümüzdeki boş çayırın bembeys? çadırlarla dolduğunu görmüş larn arasında genç nı güneşin ışıklariyle ormuz- ları, yakaları pırıldıyan, mektepten henüz çıkmış, genç güzel zabitler dolaşıyordu. Evde annem, büyük annom küfeslerin arkasından onlara baka; İı çocuklar, kir da ık! diy züntüler ak: zin de k annemin pek yerinde en büyük yölun üzerindeki evimizin önünden hergün a ral Türk askeri ; tahta yük topraklara süz larını gözlerimiz d rederdik... Bunları hudutta komitel duyardım Beyaz çadırların arasında, dolaşan, mektepten he- nÜZ çıkmış bu genç, güzel zabitlerin de bir gün kol larından, şakaklarından kanlar akarak bir yük ara basının içinde penceremizin önünden geçirilecekle- rini düşünmek, benim içinne büyük biracı muştu!... Beyaz çadırlar karşımızda bir hafta kaldı; babam bir kazan etli pilav pişirterek o akşam beyaz çadır. lardaki yolc: iye etti. Ondan sonra da hergün onlara tat! Genç, güzel zabitler b nla görü: ler; ben onların çadırlarına gi: Kılıçlariyle, & fekleriyle oynadım, düsman (e sında ölümden sakınmaların dudaklarım titrt, tavsiye ederken onları acı acı güldürdüm ve kimbi- lir, kaç gün sonra, kanları hangi dağ başında akacak olan genç kahramanlar için geceleri yatağımda gizli gizli ağladım. Onlar, acı acı, borular öttürerek, gece yarısı sök- aba araba arabalarından ak sey- rd ol atlarına YALNIZ. DOLMUN tükleri çadırları atlarına yükliyerek bir sabah alaca- karanlı! a düştüler... Benim efsanevi kahra- manlarım, yalçın bir dağ başında can vermiye gittiler. Bu sabah, Maltepe çayırlarına kurulan çadırların karşısında; ruhumu romantik bir kahramanlığın he- yecaniy arsan musikiyi dinlerken o günleri bir da- ha ne kadar canlı olarak yaşadım.. Bu bahsi burada bırakayım, dedim amma, karşım- daki talebe kampı hatıralarımı baştan başa uyan- dırdı O zamanlar, babam, Makedonyanm bugün elimiz- den çıkan güzel şehirlerinden birinde hatırı sayılır bir mülkiye memuruydu. Evimize şehrin kumral bi yıklı, beyaz eldivenli, iri yarı mağrur kumandanı ile siyah, siyri sakallı, ince, uzun boylu valisi, genç, yaş- hı birçok zabitler, sivil giyinmiş adamlar gelirdi. Ben, benden birkaç yaş büyük iki kız kardeşin içinde evin en sevgili çocuğu, babamın evde en yakın dostu idim. Ablalarım benim için iki silik yüzden başka birşey değillerdi. Okumayı pek sevmezler; gi- yinirler, süslenirler; kendilerine çehiz işlerlerdi... Komşu çocukları onlara hizmetçilerle çiçekli, pembe zarflar içinde aşk mektupları gönderrilerdi. kendi halinde, sade, iyi bir kadındı. Üçü- nün de yanında benim canım sıkılıyordu: galiba ba- bam da onlardan pek hoşlanmıyordu; çünkü evde tek meşgul olduğu varlık, bendim?.. a yo Babam akşamlar benimle gezmiye çikar; dostları- na; bir büyük adammışım gibi büyük kelimelerle be- ni tanıtır; herkese beni över, beni okutur, bana 80- rar, beni dinlerdi Ben evde herkesten kaçar, babamın muhitine s0 kulurdum. Orada memleketten konuşulur, düşman- dan konuşulur, hükümetten, saltanattan, konuşulur, muzik yapılır, şiir okunurdu. B siz anladığım bu konuşmalar benim çarpan, arayan, düşünen çocuk rTubuma inanış, sükün verirdi. Annemin misafirleri: “Allah bağışlasın, nur topu, gibi maşallah'Allah nazardan saklasın!,.diye kadınca cümlelerle sarı bukleli saçlarımı okşıyarak bana ha- yiır dua ederlerken babamın odasına gelenler benim sarı bükleli saçlarımın örttüğü kafa tasımın içinde başka birşeyler sramıya uğraşırlardı. Orada benim küçük varlığıma ne tohumlar ekildi... Sekiz, dokuz yaşındaki çocuğun başından büyük ciddiliğine inandıkları için mi; çocuktur, anlamaz, diye aldırmadıkları için mi, yanımda herşeyden ko- nuşulurdu. Kerevet tahtaları sökülerek kitaplar sak- lanır, oraya gizlenen el yazısı kitaplar, kâğıtlar çıka- rilarak gelenlere verilirdi. Babam bunlardan bazıla- rını bana da okur, ezberlertirdi. Ben onları yarı an- lar, yarı anlamaz; yalnız içinde büyük, iyi düşünce- vatanı kurtarmak için yazılmış şeyler olduğunu sezdiğim için, tâ icimden kovan bir sevsi ve heveran- la yutarcasına okurdum. Babamın misafirleri arasında Asım adlı, levent boylu, yeşil gözlü, zengin saçlı, rüpesinin ne oldu- ğunu pek bilmediğim genç, güzel bir zabit vardı. Memleket halinden, şuradan buradan konuşulurken, o, birdenbire volkan gibi parlar: “Altı da bir, üstü de birdir yerin; Arş yiğitler vatan imdadına!,, Diye haykırırdı. Öbür yanda bir kaç genç zabit, hâl& unutmadığım; tâ ruhuma İşlenmiş bir beste ile coşar, Kemalin meş hur Vatan şarkısını söylerlerdi: “Amâlimiz, efkârımız ikbali vatandır; Serhaddimize kale bizim hâki bedendir. Top patlasın, ateşleri etrafa saçılsın; Dünyada ne bulduk ki ölümden ne kaçılsın? Onlara yalvarırdım, şarkıyı banada yazarlardı; bir köşeye çekilir, çabucak ezberlerdim; sonra, gezip dolaştığım yerde incecik sesimle haykırır, dururdum: “Top patlasın, ateşleri etrafa saçılsın; Dünyada ne bulduk ki ölümden ne kaçılsı; Adı (Refik) mi, (Vefik) mi olduğunu bugün pek İ; hatırlıyamadığım bir süvari yüzbaşısı vardı; İnce, v- zun boyu; yuvarlak, altın renkli başı, slev adımlarla yürürken etekleri havalanan uzun kurşuni pelerini ile çocuk bakışlarımı ardından sürükliyen bir zabit... Keman çalardı. Her ciddi konuşmanın, münak Dın sonunda onun eline keman verilirdi; o, hiç naz- lanmadan, odanın bir köşesinde, ne çaldığını, nasıl çaldığını pek bilmem, amma, saatlerce çalard.. İstanbuldan müfettiş paşalar gelmişlerdi; bir gece bize davetli idiler. Bütün orta kat misafirler için ha- zırlanmıştı. Etrafına odalar dizili üzün sofarın kapisi, havuzundan adam boyu fiskiyeler yükselen çiçekli bahçeye açılırdı; ziyafet masası bu sofaya kurulmuş- ta, Yazdı, pencereler, kapılar açıktı; evin içi ve bah- ee ısıklarla parıl parıl yanıyordu. o (Arkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: