ASA KARIŞ) AV ER, FARALAAMAZA ATPPRE AKkLTRAT GPg tikirkoi 1. YS Verimli Bir Daire: TAN Gümrük ve İnhisarlar Vekili İle Konuşma (Başı 1 incide) Memlekette iyiye doğru neler yapıl bilmek ve anlamak, vergi ve“ Yen halk için bir haktır ve bir ibti- Yaçtır. Umumi hayatta ne yapılırsa Millete mal olur. Millet bunu günü Gününe öğrenmelidir. Yeni faaliyet. er için hız, enerji ve emniyet, başa- Tılmış işlerin bilinmesi ve duyulması Sayesinde ele geçer. Gümrük ve İn- hisarlar Vekâleti ne kadar iyi çalış Miş olursa olsun, millete mal olan fa- aliyetleri, halka iyice duyurmamasi Vazileye ait bir ihmaldir, Ömer Abit hanının mütevazi bir Odasında Gümrük ve İnhisarlar Veki- li ile karşılaşınca buna yakın sözlerle düşüncemi ortaya koydum. Vekil de- di ki; — Hakkımız var. Muhakemem ba- Ba dalma bu kanaati verdi. Ne çare ki mizacım, her türlü neşriyata engol oldu. Burada bütün arkadaşlarımla beraber ancak vazifemizi görüyoruz. Bundan bahsetmek ve ettirmek her- Dedense mizacıma aykırı geliyor. — Gümrükteki eseriniz bende bir tecessüs hissi uyandırdı. Vekâletini- Zenit diğer müesseseleri gezmek, Börmek hevesini duyuyorum. Bunu gelecek hafta yapacağım. Gümrük ve inhisar işlerinin nereden geldiği, ne- teye gittiği hakkında bana umumi bir fikir verir misiniz? — Vekilete gelince şöyle düşün- düm: Yeni yeri tecrübelerle körükö- Tüne yol aramak bir zaman ve ener- İİ israfıdır. Bitaraf mütehassıslar va- Sitasiyle mevcudumuzu ölçmek fay- dalı birşey olur. Yapmak istediğimiz İşleri daha evvel iyi bir surette ba- Şarmış olan memleketler var. Hare ket plânımızı, onların olgun tecrübe- lerine dayanarak, çizersek yol ve va- kit kazanmış oluruz. “Bu düşünceye tâbf'olarak gümrük © Velinhisarlar dçinayrı ayrı mütehas- &ıslar getirttik, Gümrük için bize bir mütehassıs tavsiye etmesini Birleşik Amerika hükümetinden istedik. Bi e gümrük tarife komisyonu âzasın- dan B. Warfeldi tavsiye ettiler. Bu Zat, Cenubi Amerikada üç, dört mem İeketin gümrük teşkilâtın yeni baş- fan yapmıştır. Gümrükçülükte geniş bir tecrübe sahibidir. İnhisarlar içinde bize Wallace Clark adında 'bir ihtisas firmasını tavsiye ettiler. Bu firma Amerika ve iltereye mâhsüs bir nevi akil ho- Galığı teşekkülüdür. Her sahaya alt mütehassısları vasıtasiyle bir hükü- met dairesinin, bir şirketin, bir fab- Tikanın işlerini tetkik eder, daha ve- Timli ve tasarruflu bir surette çalış Manın yollarını gösterir. Gümrükte B. Warfeld bir sene ça- İşt. Gümrüğe ait kanunlarımızın hepsini tercüme ettirerek kendisine Verdik. Merkezi idaremizi, memleke- tin muhtelif yerlerindeki gümrük teşkilâtımızı, bürolardaki çalışma- Mızın şekillerini iyice tetkik etti. Şu- Mu söyliyeyim ki Meşrutiyet zama- Binda da gümrüğe iktiderli bir İngi- iz mütehassısı gelmiş, faydalı bir Sürette çalışmıştı. Mütehassısın tavsiyeleri Amerikalı mütehassıs bize muhte-|nün Wi 1 düvsiyelerde bulundu. Sözlerinin bülâsası şuraya varıyor: Bir ecnebi mütehassıs mesel ilâtımı tetkik edimcei “Teşki Badı, böyle gümrük olamaz., yolu! Söylemesi beklenir. Ben sizin gör İeriniz hakkında böyle birşey söyliyemi Yeteğim. Tapkilâtamız pekhlh | tepkilattır. Herhangi bir memleketin teşkilâtı. ki idir. Kanun ve nizamlarınız de peki der. Bütün mesela bu teşkildtin İyi bir Bü“ dir, Bunun İşin her gümrük " vette iylettirimesin #tirmek, iyi ve çabuk kararlar vermek; 'rarları iyi tatbik ettirmek, makineyi Bünü günün; ine İşler bir hale ftiş ve müraka 8 Rtmek lâzımdır... Bu tavsiyeler üzerine tatbikata kei Maliyedeki müfettiş teşkilâ- Una benzer teftiş teşkilâtı kurduk. Müsabaka ile yüksek tahsil görmüş. » bilir gençler aldık. Müfettişliği Hağbet görür. cazip bir meslek hali- De koyduk. Arzumuz, bu teşkilâta Yetişenler arasmdan bir kısım idare- izi de seçmektir. sene en az iki kişiyi ecnebi “Tekirdağı Şarap Fabrikası azami randımanına varmış” tır, İzmirde şarap yapıyo- ruz. Burada da büyük bir fabrika kurulacaktır.,, İ İdarenin Tekirdağındaki Şarap fabrikasının dahili tesisatından bir görünüş gümrüklerde staj görmiye gönderi 4 ön yoruz. Gönderdiklerimizde aradığı- mız şartlar, gümrük mekanizmamiz! iyice tanımak, yüksek tahsil görmüş olmak ve gideceği memleketin dilini bilmektir. fk gidenler, İstanbul güm rüğü başmüdürü Mustafa Nuri | bir arkadaşıdır. Fransa ve İsviçrede staj görmüşlerdir. İkinci sene iki ar- kadaşı Almanyaya gönderdik: Bu se 'ne bir arkadaş Amerikada staj götü- yor, bir diğeri Almanyada, diğer iki- si de Belçika ve İsviçrede çalışıyor. İkisi idareci, ikisi de müfettiş olarak yetişmektedir. Bir taraftan da mesleki tedrisata kuvvet verdik, Merkezde esaslı kurs lar var. İstanbulda da muhtelif şube- lerdeki memurlar, olgunlaşmak için ayrı ayrı kurslara devam ediyorlar. Bu yolda çalışmalarla ve sıkı bir mü- rakabe ile hizmet seviyesini gün geçi tikçe yükseltmiye çalışıyoruz. Gümrük Kanununda yapılacak değişiklikler — Gilmrük tarife kanunu yeniden hazırlanıyor mu? — Tarife kanununun değişmesi bir taraftan İktisat Vekâletine, diğer taraftan Maliye Vekâletine ait bir iştir. Biz tatbikat tekniği bakımın dan bu iki daire ile elbirliği ederiz. Bizim doğrudan doğruya tödile ve 15- laha uğraştığımız bir kanun vardır ki oda gümrük kanunudur. Bu ka- nün muamelelerin nasıl yapıldığını, manifesto, beyanname nasıl doklu- rulacağını gösterir. Stajdan dönen arkadaşlar gümrük umum müdürü- nün reisliği altında toplanarak en ileri giden memleketlerin tecrübesi. ne göre bu tâdilleri hazırlamaktadır. lar. Tetkiklerimizde gümrükteki mu- amele merhalelerine bakıyoruz. Bun lardan hangilerini (o hazfedebiliriz? Hangilerini sadeleştirebiliriz? Bun- ları hem devlet menfaatleri bakımın | dan, hem de halkın işini çabuk ve kolay görmek bakımından arıyoruz. — Eskiden gümrükte bahşiş usulü eari olduğundan bahsedilirdi. Bunun önüne geçilmiş midir? — Eskiden bahşiş yolunda fena ananeler vardı. Bunları bir kısım mutavassıtlar seve seve yaşatıyorlar- dı. Çünkü müşterilerine hesap verir- ken evrakı müsbite göstermiye ihti- yaç hissetmöden hesaplarına keyfi bir rakam sökabiliyorlardı. Fakat bu usulün cari olduğuna, şüphe ettiği- miz zamanlarda bile bahşişe mukabil devlet menfaati feda edilmiyordu. Bunu baskın şeklinde ikinci muaye- nelerle ık sık kontrol ettik, Yalnız sürat temin etmek, füzuli müşkülât gösterilmesinin önüne geçmek va- him ve bir de mutavassıtların menfa- ati yüzünden bu âdet devam edip gi diyordu. Eski ananelere alışık me- murların tasfiyesi, usullerin ve İş görme şartlarının o ıslahı suretile tam bir mücadele yapılmaktadır. Mütehassısların İnhisarlar için tavsiyeleri İnhisarlara geçelim: Clark akıl hocalığı firması, bir tütün, bir fabri- ka mütehassısı da dahil olduğu halde bir heyet halinde memleketimize gel di. Bu, fabrikalarımızı, merkezi ida- renin her şubesini tetkik etli. Neti- cede her şube için ayn ayrı birer ra- pordan mürekkep bir rapor külliya- tı vücuda getirdi Merkezi teşkilâtı. mızın ve fabrikalarımızın çalışma tarzı hakkında yüzlerce pratik tavsi- yede bulundu. İnhisarlar merkezi teşkilâtının birleştirilmesi de bu tav- siyeler arasında idi ki, biz bunu za- ten yapmış, hem varidat bakımından hem de masraftan tasarruf bakımın- dan iştifadeler etmiştik, Mütehassıs- ların diğer tavsiyelerinin hepsi tat- bik edildi ve faydaları görüldü. — İnhisar mamulâlının Gcari şe kilde harice satışı nasıl gidiyor? — Bu maksat için ticari bir şirket kurulmuştur. Sermayesinin - $$ 55 i bizdendir. Gerisi ziraat ve iş bankala ri tarafından konulmuştur. İhracat malları, ya maliyet üzerinden veya mümkünse maliyete ufak bir kâr ilâ- vesi suretile şirkete satılıyor. İlk ga- yemiz, mallarımızın kalite. şöhretini Şu Garip Dünya: Dünyanın En İhtiyar Ağacı Kaliforniyada dünyanın en ihtiyar ağacı sayılan bir, mamut ağacı var- dır, Alimlerin “tetkiklerine göre, bu ağacın tarihi Milâdı İsadan 45 bin se- nesine kadar çıkarılmaktadır. . Dünyanın en büyük saati Leipzig istasyonuna bugünlerde büyük bir saat konulmuştur. Bu sa- at, dünyanın en büyük saati olarak kabul edileniştir. Laipzig garı, Almanyanın en bü- yük gardır. Peronunun genişliği 270 metredir. Şimdiye kadar bu istasyo- nun muhtelif yerlerinde 200 kadar saat bulunuyordu. Bunlardan en bü- üğünün nısıf kutru 160 santimetre- . Garip bir gazete Nevyorktaki matbaacılar birliği. yüz senede birçok garip ve oriji. nal bir gazete çıkarmaktadır. 12 say fa olan bu gazetenin sayfalarının u- zunluğu 2 metre ve genişliği de 1,80 metredir. Son olarak bu gazete 1830 yılın. da çıkmıştır. 1950 senesinde de bir defa çıkacaktır. — — — -— —— kurmak ve standardize edilmiş mal yetiştirmektir. Şirket bilhassa Belçikada pek iyi teşkilât kurmuştur. Yerli bir firma ile ortaklaşa yapılan muameleler iyi bir surette inkişaf etmektedir. Rakı ve şarap imalâtı Memleket içinde şarap imalât artıyor. Tekirdağ fabrikası âzami ran dımanına varmıştır. İzmirde şarap ya (Arkası 8 incide) İngiliz Amiralliği bahri teslihat programında dünyayı şaşırtan mü- him bir değişiklik yapmıştır. 942 se- nesinde tamamlanmak üzere peyder pey tezgühlara konulan zırhlılardan üçünün tonajını 60.000 e kadar çıkar mıya karar veren Ingiliz Amiralliği korkunç bir ateş kuvveti elde et- miştir, Bu çelik ejderlerin isimleri: son, Hov ve Benbon olacaktır. Her birinin ağır bataryaları. 405 çapında 16 şar toptan mürekkep 0- i lacaktır. Bu toplarla atılacak beher güllenin ağırlığı 2.500 kilodur. En- daht mesafesi de 40,000 metredir. Ağır bataryaların hepsi birden bor- da ateşine çevrilebilecektir. Bu su- retle her zırhlının bir yaylım ateşinde namlıların ağzından düsmana tev. cih edilecek çelik tanelerin mecmu ağırlığı 24 ton olacaktır. Bu kadar heybetli ve ağır olmalarına rağmen An- zırhlılar 35 şer mil süratindedir. Bu hacimdeki gemilerin Süveyş İ PAZARDAN PAZARA | Dayak Hakkında — Dövmeli mi, dövmemeli mi? — Dövseniz de olur, dövmese- niz del Dayak hakkında bugünlerde ga- zetelerde, kahvelerde, sokakta, ev- lem tutan - bazı kimseler dayağın artık bir zaruret olduğunu ileri sürüyorlar. Dayak. başkasının hesabına bol bol ve cömertçe tavsiye edilen ted birlerden biridir. El yumruğu yemiyen kendi yum Tuğunu bozdoğan armudu sanır, Fıkrayı bilirsiniz: Herifin birini bilmem hangi suç tan dolayı Yeniçeri ağasının huzu Tuna çıkarmışlar: — Vurun bin sopa! demiş. Herif: — Aman be ağa... Derken ağa: — Yıkın bre!. diye bağırmış. Herifi yıkmışlar. Lâkin adam gö- zü pek birisi imiş — Ağam! Emrin başüstüne! Lâ- kin bırak ta bir şey diyeyim? — Varver! — Ya sen hiç dayak yememiş sin; yahut sayı bilmiyorsun. — Neden? — Bin sopa ne yenir, ne atılır da ondan! Demiş. Bilmiyorum. herifi bu söze râğ- men yine dövmüşler mi? Ben ol sam cezayı katmerleştirir, iki bin sopa atardım soranlara da: — Benim gibi ne dayak yemiş, ne de sayı bilen bir adama bu söz İ denir mi? Diye vuruyorum. Der- dim. — Vur, amma dinle! Diye ser- semce bir söz vardır. Dinliyecek olduktan sonra vur- miya ne hacet! Ve vuracak olduk- tan sonra ne diye dinlemeli? Benim bütün merak ettiğim şey, dayak taraftarı olanların hiç da- yak yiyip yemediklerini öğrenmek tir. Dayak yemiş adamlarsa bu is- temeleri tamamen hissidir. — Biz yedik ya! Onlar da ye sinler) Kabilinden bir nevi öç al- madır. Yook, dayak yememisler- se, kendilerinin tatmadıkları bir Kasideler Yazan? : B.F, TELEK b 3 $9yİ başkalarına ne diye Şile çe kiyorlar? Dün öğrendim. Beyoğlu tarafı- nın kasaplarını teftiş eden beledi- ye memurları dükkânlarda deh- şetli miktarda keçi eti bulmuşlar. Vek iyi öğrenemedim: Bu keçiler damgasız mıymış ta ondan dolayı mi ceza vermişler, yoksa keçi eti Üzerine kuzu yafatsı mı yapışık- Mış ta ondan mı?, Ne de olsa anlaşılıyor ki, büyük miktarda keçi eti yemedeyiz. Ben vaktile Pariste iken dadan- dığım bir lokantada bilmiyerek at eti yemistim. O zaman kendim- de hissettiğim yürüklüğün sebe- bini, sonradan o lokantanın müş- at eli yedirdiğini öğre- nince farketmiştim. Gercek. o gün lerde bana öyle bir yürüklük gel Ri ki: kilometrelerce Gü si yorulmadan at gibi alıyordum. Belediyenin bu son teftişi üze- rine kasaplardaki çoğu etlerin ke- çi olduğu meydana çıkınca da siz de bende, şunda bunda gördüğüm inatçılığın sebebini şimdi anlamı- ya başladım. Eğer fenni malümatım azıcık bana yardım etse (ferdin karakte- rinden midesine intikal) isminde bir nazariye çıkarabilirdim. (aksi de caizdir). Hatırlar mısınız? 'Tababetin, bizdeki gazetecilik gibi mektebi olmadığı bir zamanda bir hekim, oğlunu da hekim yap- mak İstemiş ve yanında çırak gi- bi taşıyarak ona zansatının ince- liklerini öğretirmiş. Bir gün çağırıldığı bir hastaya giderken çocuğu yine yanına al miş. Hastayı muayene ettikten denim: — Siz prasa yemişsiniz! Dideniz. Müthiş Silâh Yarışı İngilizlerin 60,000 Ton- luk Çelik Ej Senesi Hazır Olacak derleri 942 kanalını geçemiyecekleri hakkında mühendisler tarafından Amiralliğin dikkati çekilmiş, fakat Amirallik is- rar etmiştir. Çelik ejderlerin yapılmasına dair mühendisler ve inşaat âmillerile Ami ral arasında geçen son muhavereleri bir Fransız gazetesi pek veciz bir şe- kilde şöyle naklediyor: Inşaat âmilleri mühendislerle be- raber, piposunun külünü baş parma ğiyle bastıran çini gözlü Amiralin ya nına giriyorlar. — Emirleriniz veçhile herşey hazır dır. 46.000 tonluk süper muharebe zırhlılarının otuz beşer mil süratleri tecrübe havuzlarındaki modeller ü- zerinde temin edilmiştir. Sör!,. Amiral biraz düşündükten sonra, havsi müdafaa tertibatı ve torpillere karşı bölmeler hakkında malümat öldi. Kâfi görmemiş olacak ki, ayni #ürati muhafaza etmek şartile gemi- lerin 60.000 tona çıkarılmasını İste- di. Mühendisler, o hacimdeki gemi- yea Singapurdaki havuzlardan hiç İM birine sığamıyacağına ve Süveyş ka- nalından geçmeleri ihtimali bulun- madığına Amiralin dikkatini celbet- tiler. Şu cevabı aldılar: — Dikkatinize ve beni ikaz etmek arzunuza teşekkür ederim. Yalnız, bu gemilerin gölde yüzdürülen bü- yük vapurlar kâdar harp sâhalarında emniycile ve pervasızca gezmeleri matlöptur, Hayadan bir taarruz baş- langıcında zırhlılars yaklaşan tavya- re filolarının alev içinde kalmaları lâzımdır. Torpillere karşı fütur ge- tirmenielidir. Tecrübelerimiz ve ista- tistikler bize gösterdi ki, 35.000 tona kadar olan zırhlıların torpillete kar- şı mukavemeti yüzde yirmi beş nis petnidedir. Halbuki 25,000 tonu ge çince torpillere yüzde yüz mukave- met hâsıl oluyor. Evvelce denizden torpilleri düşünürdük. Ayni suretle hava torpillerini de hesaba katarak nrhlıların 60.006 olmasın amiral liğimiz elzem görmüştür, Havai mü- dalan tertibatını kabil olduğu kadar artırın. Tayyare toplarının çaplarını büyültün. Terpillere karşı bölmeleri daha takviye edin. Ve cephanelikleri her türlü ini a karşı daha fazla emniyete alın. Buna rağmen sürat yine 35 mil olacaktır. Tadilât. plinlar bozmuş. Perhiz lâzum! diye na. | Thi en kısa zamanda başarmak, İngil sibat verirken hasta ve ailesi he- MI vukufuna hayran olmuş tereye karşı borçtur. Bu muhavereden kırk sekiz saat sonra ayni mühendisler ayni amira- — Nasıl bildiniz? diye ağzı açık İlin huzuruna girdiler ve süretleri kalmışlar. Avdette oğlu sormuş: 35 mil kalmak üzere tayyare topları- nın ve bölmelerin daha takviye edil — Baba! Hastanın yediği şeyi | miş şekillerini göstermiye muvaffak nasıl keşfettin?.. oldular. Amiral çini mavisi gözlerini — Basit şey oğlum! Evden içe. |plânlara dikti, Baş parmağile piposu ri girdiğim zaman orada çöp t6- nekesi duruyordu. İçine baktım. nun külünü bastırdı. Bir saat sonra başını kaldırdı. Son olrayt* kelimesi prasa sapları gördüm evde prasa | ni memnuniyetten kısılmış dudakları pişirildiğine hükmettim. Demiş... Aradan zaman geçmiş. tire hekim ya işten. ya dünyadan çe- kilmiş ve hastaları oğluna geçmiş. Genç hekim bir gün cağırıldığı bir evin kapısından girerken ora- da bir semer görmüş ve yukarıda arasından fırlattı... İZMİRDE: Pirzoladan Ö'dü İzmir, (TAN) — Namazgühta otu- yatan hastayı muayene ettikten | 745 şapkacı Cebbar ve eşi yemek yer sonra: — Siz eşek eti yemişsiniz! Bir daha böyle şey yapmayın! Mideniz harap olmuş! Diye hükmederek gülünç olmuş. Ben, semerden eşeğe intikal et meyi tavsiye etmem. Lâkin herhal lerken 14 aylık çocukları Erol eline bir pirzola geçrimiş. fakat kemiği bo ğazına kaçmıştır. Derhal Memleket hastanesine kaldırılan çocuk ameli - yata rağmen ölmüştür. Karısını Öldürdü Torbalı, (TAN) — Kayasköyü kar- de bugünlerde Beyoğlu kasapları- | şısındaki Nohutgölü civarında bir ci- nin etlerini tetkik etmek, beledi- yeye, sağdan gitmemekte ve yol nayet olmuştur, Karısından şüphele- nen Yörük Yusuf, kadım tabanca ile üstünde durmakta inat eden Be- |öldürmüştür. Yoğluluların bu inatlarını görüp Yusuf. karısının kendi kendisini öl yediklerini araştırmak fikrinden i- İdürdüğünü iddin etmekte ise de ya. eri gelmiştir, kalanmıştır.