——— 20-6-0935 SERVET MAÇLARINDAN SONRA DÜŞÜNCELER Bizde Futbol Yükselmiştir Hugo Meisl “Orta Avrupa Futbolü Düşmemiş, Başka Memleketler ilerlemiştir,, diyor Hugo Meislde bir yazısında “Orta Avrupa futbolü düşme- miş, başka memleketler ilerle - miştir.” diyor, Şu bir iki ay için- de şehrimize, Orta “vrupadan Üüç futbol takıar geldi, Bunlar- dan biri Avusturyadan Libertas, ikincisi Macaristandan Seget, sonuncusu da İsviçreden Ser - vet'tir. Bu üç takımla değişik kombi- nezonlarla karşılaşan Galatasa- ray, Fenerbahçe, Güneş takım - ları ve Galatasaray - Beşiktaş, Fenerbahçe-Güneş muhtelitleri çok iyi sonuçlar aldılar. Şimdi ortada bir mesele var- dır: Acaba Orta Avrupa futbo- lü mü düşmüştür, yoksa bizde mi futbol yükselmiştir? Bu mesele yalnız bizde değil, Orta Avrupa dışında kalan mem leketlerde de sporcuları, spor ya zıcılarını uğraştınmaktadır. Avusturya futbolünün dikta- törü «« dünya futbolünün başlı- ©a otoörite -inden biri olan meşhur Hugo Meisl'in tam sıra- sında, yani Orta Avrupa futbol- Cülerile çok muvaffakıyetli maç lar yapmış bulunduğumuz bir Sırada, bir Fransız spor gazetec- sinde, önemli bir makalesi çık- mıştır. Hugo Meisl bazı kısımlarını aşağıya alacağımız bu makale- sinin başında diyor ki: “Son aylarda yapılan arsıulu- Sal temaslarda alınan sonuçların Orta Avrupa tutbolünde bir ge- 4ileme olduğunu zannettirmesi- ni kabul ederim. Ancak Alman- 'vada.Holandada. Balkân memla ketlerinde, Fransada futbol se - Viyesi son iki yıl içinde çok yük- selmiştir.,, Hugo Meisl yazısının bir ye- rinde de diyor ki: “Hayır, Orta Avrupa futbolü düşmemiştir. Ancak yukarıda da söylediğim gibi başka mem- leketlerin tutbolü yükselmiştir. Fazla olarak biz Örta Avrupalı- Tar, bütün sistemlere rağmen (açık oyun) a bağlı kalmışız - dır. İtirat etmeliyim ki, Orta Avrupada W veya WM sistem- | Terini tatbik edebilecek şartları taşıyan futbolcüler yoktur.,, Hugo Meisl bir nükte yapa - Tak ta diyor ki: “Başka memleketler flöre'den klıca geçmişlerdir, yani sanat ve ince oyun yerine güvençleri- ni mücadele zihniyetine bağla - mışlardır. Halbuki orta Avrü - palılar Hlöreye bağlı kalmışlar- diır.,, Bu yazıyı okuduktan sonra, Libertas, Seget ve Servet takım darı karşısında Orta Avrupalı - Tara nisbetle ne kadar candan ve gayretle oynadığımız gözönüne getirilecek ve lik maçlarındaki (arsa futbolümüz) le Avrupa ta kımları karşısındaki (bilgili, he Baplr ve çalışılmış futbolümüz) Mmükayes: edilecek olursa, son | maçlarda Servet'i 5-2,6 - 2 gibi farklarla yenişimizin, bu takı - mın dördüncü, beşinci sınıf bir | ekip olmasından değil, ancak bizde de futbolün yükselmiş bu- lunmasından ileri geldiği kolay- Ca anlaşılır, Fazla olarak Servet'e karşı bu yüksek farkları alışımızda moral sebepler de vardır. Bun- landan bazılarını yazalım: 1 — Fenerbahçeliler Servet'e karşı yıldönümlerinde, yani en Sevinçli, en keyifli bir günlerin- 'de oynamışlardır. Çocuklar böy le bir günlerinde kabil olan en | iyi sonucu alabilmek hızile ça- | lışmışlardır. 2 — Fcnerbahçe - Güneş muh telitinin yaptığı maçta ise, Bük- Teşe gidecek iki kulüp futbolcü- erinin orava gitmeden evvel fe- Avusturya futbolünün meşhur dik- tatörü Hugo Meisl na bir sonuç almamaları ti, O gün de bunun verc ServetMaçlarıHakkımızda Hayır!l Türk futbolü hakkında zaman ümitli, her zaman iyi gö- renlerden olduğuma bir daha sevindim, Servet maçları dola - yısile bu düşüncem daha kuv - vetlendiği dir kibu yazıyı severek yazıyorum. Futbolu olsun, tenisi * yahut her hangi bir sporu olsun mıl - letler zekâ seviyesi kadar yük - seltebiliyorları Bu mütalca ile her i ıclılrr n zekâca ıı/"c'ı a- a edecck Ancak, sporda kol ve bacağın o_vnaı_'ı;-_ı rol, bir nokta geliyor ki dama diyor ve bundan sonra d.:ı iş o spora ait zekâ iyiden ve gelişmesi ile i mü- or. İşte Servet maçları d le bu his simde yanılmadığımı bir daha öğrenmiş olmakla diyebilirim ki Türkler Servet takımını, ne- fes kabiliyetleri, daha iyi çekmel barile ço! maları itil kâlarının itibarile Çih, ati hafif mâ: olacağını daha yüksek olmaları enmiş bulundukları i- in ümitlenmemek cen asında fazla betbinlik iddia ediyorum. Ötedenberi inandığım hokta vardır. Kl, yetiştiren timizde fut - bole az buçuk bir himmetle Av- Tupada memleketimiz lehine, en büyük bir propaganda ve dost - luk vesilesi bulmamız imkânı vardır. bir y larımız arasında isim lerini yazmağa hacet görmedi- ğim yedi sekiz kişi var ki bun - lar dünyanm neresine gitseler iyi bir antrenör elinde yaşları- na göre üç beş sene daha birin- ci sınıf futbol oynamak kabiliye tindedirler. Yeni yetişeceklere gelince, Fenerbahçe antrenörü- nün fikrince iki üç sene zarfında bunlar arasıtıdan da çok mühim oyuncular çıkacağı muhakkak - tır. Şu halde!.. Fakat bundan evvel beni bu ddiaları serdetmeğe Servet ta- kımına karşı kazandığımız par- lak neticeler sevketmediğini söylemek istiyorum. Servet ta- kımını bu şekilde her zaman mağlüp edebileceğimizi de zan- netmiyorum, Ancak, bariz bir şekilde göze çarpan futbol ze - kâmızın hiç te onlardan aşağı olmadığını, hattâ üstün oldu - ğunu iddia ediyorum: Şu halde! Bir zamanlar Slav- ya gibi dünyanın mühim futbol kuvvetleri ile muvaffakiyetle boy ölçüşen Türk futbol ne- den bu kadar ihmal ediyoruz? Bunun mesuliyetini sadece futbolcusu | Tet işe yaradı. 3 — İsviçreliler en iyi bir o - yuncularını apandisit kriıi:ııl:n* Peştede bırakmışlardı. Fener - bahçe ile maçlarında daha ilk beş dakikada merkez muavinle- | ri sakatlanarak hücum hattının | ruhu olan Killholz muavin hat:- | a oynamağa mecbur kalmış- tL Son maçta da sağ muavinleri 39 derece hararetle otelde bırak | mak suretile karşılaşmışlardı. Bütün bunların moral üzeri - | ne ters tesirlerini tahmin et -| mek te pek güç olmasa gerek - tir. Kısacası: Zamanı geldikçe | 1ı.rpalalıg'ı"ıu futbolcülerimi - | zin hakkını yemiyelim. Son za - | manlarda bizde futbol yüksel - | miştir. Sadun G. Savci ı Oldu federasyona, futbol heyetine yahut müayyen bir zümreye at- fetmek fazla insafsızlık olur. Bu iş, her şeyden evvel bir elbirli- | ği, gaye birliği ile düzelecek bi ştir. Hepimiz, önümüzde iki üç vesile ile olgunlaşmağa başladı ğını gösteren Türk futbolünü i- lerletmek çarelerini arayarak i- yi düşünülecek, çizilecek ve tat- bik edilecek bir programla işe başlarsak eminim ki ati için bü- mitler beslemek yersiz de ğildir. Server wraçtarı, yine tekrarlı- yorum, sadece aldığımız parlak neticeler itibarile değil, sahada gördüğümüz ve tak mamızın bir miyarı olarak göğ- sümüzü kabartacak mahiyette - dir. Nüzhet ABBAS KOLAY FUTBOL Yazanı M. Buryan Çeviren: Badım G. Savcı S ine K — Şüiphesiz, meharetle kontrol edebilmesi şartiyle. Topu kontrola lâzım- gelen meharet olmadıkça sürat faydasızdır. r taraftan, to- pu kullanmaktaki meharetiniz, ne olursa olsun, ağır davranma- | nıza da müsaade yoktur. Harckette süratli olmanız lâ- zımdır. Çabuk hareket eden o- yuncu evvelâ yetişir ve — topu alır. ancak topu Giyim Fena giyinmiş birçok oyun- culara rasladığım için, futbolcü- lerin kılığı üzerine bazı öğütle: de bulunmak gerektir sanırım.. İlk tavsiyem, iyi cins eşya al- maktır, çünkü ucuz spor kılığı sonunda çabuk eskimek yüzün- den daima pahalıya gelir. Aşağıdaki eşya her halde lâ- zırmdır. Kundura, çorap, kısa panta- | lon, jerse forma veya gömlek, | dizlikler, Dizlikler çok - önemli- dir. Bir yün süveter de tavsiye- ye değer. | Kemer, lüzumsuzdur. Başa 4 giyilecek şeye gelince, bu, ancak kaleci için faydalıdır. Çorap: Yün çorap, pamuk ço- raptan daha iyidir. Çünkü ayak- ları sıcak tütar ve daha rahattır. Not: Lâstik diz bağı hiçbir süretle kullanılmamalıdır. Sık- madan iyi bağlanmış bayağı bir | | bandaj, kanın dönmesine engel Ç Ç 9 ok Gezenz ola Bilir Harbin,Bir Japon Şehri Oluyor! Resmi Dairelerin Kapıları Barikatlanmıştır ve Barikatlarda Süngülü Nobetçıler Dikilmektedir. Harbin'de - maske ile Mançurinin yarım milyonluk bir şehri olan Harbin memleke« tin ekonomsal ve sevkülceyş merkezidir. Şimdiye kadar şi- malit Mançuri — demiryolunun merkezi de burası idi. (1935 martında) demiryolu Japonla- rın eline geçtikten sonra Ja- ponlarım kütle halinde buraya akını başladı. Bu suretle Japon- lar, şehrin çehresinde şimdiye kadar görünen Avrupalı karakte rini pek kısa bir zamanda silme- ğe muvaffak - oldular. Velhasıl Bir Japon dükkânı. şehirde her şey Japon olmağa başladı. Yeni Japon inşaatı, Ja- pon otobüsleri, Japon mabetle- ri, Japon askeri Geyşa (çayha- nelerde çay veren kız) Japon olmadan çorapları tutar, Kısa pantalon — Geniş kesil- miş olmalı ve sıkmamalıdır,zira çok dar bir kısa pantalon hare- ketlerinizi bozabilir. Pantalonu- nuzu çok kalım kumaştan seç. meyiniz, Zira yaş havalarda oy- narsanız, çok, çok ağır olur,. Pantalonun kemeri lâstik olma- lıdır; hiçbir suretle üstten tak- ma kemer kullanmayınız. Forma, gömlek — Bunlar da vücudunuzu sıkmamalıdır. Birkaç sene evvel, hemen bü- tün oyuncular jerse forma kul- lanırdı, halbuki şimdi birçokla. rının gömlek giydiğini görüyo- ruz . TArkası var) gezer 1 Japon kadını. Pikşaları, Japon reklâmları, Ja- pon mağazaları şehre yeni bir şekil verdi. Şimdiye kadar Çin şehri olan Harbin birkaç ay son- ra, Dairen gibi yeni bir Japon şehri oluyor. Japonlar bu şehir- de büyük bir rekabetle beyazla- rın elindeki tecimi ellerine al « mışlardır. Şehrin yerli teciminin arzusu hilâfına Japon bonmar- şeleri tevessü etmektedir. Bu bonmarşelerde meselâ bir elek- trik ütüsü (70) kuruş kıymetin- de satılıyor ki, burada Japonla- erli sanayie, yerli malına karşı ne kadar ağır darbelerle rekabet ettikleri aşikâr görülür. Emayeler bir zamanlar Alman- ların monopolü altında idi. Bu- gün Japonlar bu emayeleri Al- man fiatlarmın 2/3 ü kadar eksiğine vermektedirler. Japon tecimenleri şehirde bir evin alt katını tutarak bu katı bir mağa- zaya tebdil etmektedirler. Rekabetleri son haddine çı- karan Japonlar bu memlekette el'an kendilerini o kadar emin görmemektedirler, Resmi dai- relerin kapıları barikatlanmış- tır ve barikatlarda süngülü nö- betçiler dikilmektedir. Sonra Japonlar Harbinin sert iklimine de alışamamışlardır. Sokakta gezerken — yüzlerine maske koymaktadırlar. Japon- ların memlekete girmeleriyle birlikte Japon rikşa (elle sürü- len fayton arabası) ları da çok miktarda buraya getirilmiştir. Japonlar iklime alışmadıkları için şehrin yollarında maske ile geziyorlar Bir resmi dalrenin önündeki barikat,