l, ğ | No. 55 Nizameddin NAZIF Bizanslı Tayfalar Kavuk Ve Şalvar Giy- mişlerdi Ve Küçük Gemiye Türk Bay- rakları Çekmişlerdi.Bu Gemi Son Ümitti Bundan sonra, İkinci Meh- met zincir gerisinde duran hı- Tistiyan donanmasını batırmağa karar verdi; ve bu iş hiç de güç ı olmadı. Galataya hâkim tepele- re birkaç küçük top bataryası ile sekiz on havan daha yerleş- tirildi ve derhal şiddetli bir bom bardıman başladı. Cineviz, Bi- zans ve Venedik gemileri üç ateş arasında ne yapacaklarını şaşırdılar, Zinciri açıp Marmaraya çık- malarmıma imkân yoktu. Zira ye- ni Türk amiralının Baltacı ka- dar talihsiz olacağını kim te- min edebilirdi? , Halicin içine doğru gerilemek imkânından da mahrum idiler. Çünkü Haliçteki 72 Türk gemi- si bu tarafı tikamış bulunuyor- du. Bulundukları yerde kalmak- ta ve istavroz çıkartp dua ede- rek İsaya sığımmaktan başka yapacak işleri kalmamıştı. Böy- le yaptılar... Ve birer birer de- nizin dibini boyladılar. Artık Türk donanması Haliç- te serbest kalmıştı. İkinci Mehmet bir sabih köp- Tü yapılmasını emretti (1) Türk | mühendisleri çok büyük şarap fıçılarından birkaç bin tanesini biribirine sıkı sıkı bağlıyarak üzerine beş kişinin yan yana kolaylıkla geçmesine müsait, mükemmel ve kullanışlı bir tah- ta döşeme yaptılar. Bizanslılar surlar üzerinden küçük toplarile bu köprüyü tahrip için birkaç mermi savurdularsa da bu işe devam edemediler. Zira İkinci Mehmet, hernen lerini bu topların bulunduğu surlara çevifmiş ve göz açtırmıyan bir şiddetle döğmeye başlamıştı. İşte Bizans müdafaası bugün- den sonra yarı yarıya zayıflayı- vermişti. Harbin ida Türk ordusu Haliç tarafmı — tehdit edemediği için bütün kuvvetini kara surları üzerinde toplıya- bilmiş olan Bizanslılar, donan- ma mahvolup da köprü kurulu- verince birdenbire bu surlara da kuvvet ayırmağa mecbur olu- iveriilaler di * Mayısın ilk günlerinde Bi- zınılılu. ekmek ve şarap sıkın- tısına uğramağa başlamışlardı. Askerlerin ve ahalinin iaşesi tanzim edilmemiş olduğu için karnı acıkan askerler, silâhlarını bırakıp evlerine gidiyorlar, ye- mek yiyorlardı. veyahut evle- rinde yiyecek bir şey yoksa ço- cuklarının ve karılarmın iaşesi- ni temin için öteye beriye baş vu | bulunduğunu ruyorlardı. Böylelikle de surlar- | — daki kuvvet eksiliyordu. Türk- ler böyle fırsatları hiç kaçırmı- yorlar ve hemen bir taraftan | Lise ve Muallim mektebi ile bir baskın yapıveriyorlardı. Sonra, bir aydanberi surlar | Kamp talimatnamesi dün Kültür Bizans | Bakanlığından Kültür direktör- üstünden hiç ayrılmıyan askerleri yorulmuşlardı da.İçle- rinde cesaretleri eksilenler ve türlü türlü behanelerle surlar- dan kaçanlar da — çoğalmıştı. Öyle ki, ihtiyat kuvvetlerine ku- manda eden Demetriyüs Kanta- güzen devriyeler gezdirmeğe ve evleri arayıp kaçakları yakala- mağa mecbur oluyordu. Papanın ve Venediğin yardımı ise hâlâ çıka gelmiyordu. İmpa- lıstnak bir zarüret — olmuştur. Primslale. ikinskkasüda” Vei daha fazla gecikmemesine ça- nedik balyosu ile yaptığı anlaşma neticesinde adalar de- nizinde bulunan Venedik filo- sunun Kostantıniyenin imdadı- na koşması kararlaştırılmıştı. Fakat o zamandanberi bu . filo- dan bir haber çıkmadı.,, e Adalar denizindeki bu filo Amiral Lorevan'ın kumandasın- da idi. Acaba Venedik hüküme- | ti amirale henüz Bizans suları- na gitmek için bir emir verme- | miş miydi? > Harp meclisi İmparatorun düşüncesini ittifakla kabul etti. Elde kalan, Türk bombardı- manlarının batırmadığı tek ge- miyi gizlice teçhiz ettiler. Bu bütün mürettebatı on kişiden ibaret olan küçücük bir brik'ti. Barbaro onun Kostantınryeden kaçışmı şöyle hikâye ediyor: “— Bu birik Çanakkaleyi aşa rak Adalardenizine- süzülecek ve Venedik filosunun nerede öğrenip amiral | Kampa gidecek talebe yüksek mektep — okullarının lüğüne gönderilmiştir. alimatnameye göre okullar kampa 3 temmuzda çıkacaklar- dır. Kamp 15 gün devam edecek tir. Yüksek mekteplerle Galata- saray ve Feyziye liselerinin kampa ley!i ve diğer mektep o- kullarının da nehari olarak de - vam etmeleri kararlaştırılmış - tır. Bu yıl kamplara, sıhhat he- yetince özürleri tesbit edilmiş rator nihayet dayanamadı, harp | talebeden baska herkes girme - ğe mecburdür. ——— nedik (2) asilzadeleri olan bü- |'Asker? müzeye getirilen top tün sizler! - dedi - Venedik hü- kümetinizin bu betbaht şehre Askeri müze — müdürlüğü, ınuavenet etmek için hiçbir filo | Devrekten tarihi bir top getirt- göndermediği anlaşılıyor. Bu- | miştir. Topun üstünde Mahmu- nun için Nekropon sularına ne | dun turası ve 1224 tarihi yazılı- yapıp yapıp bir haber salmak, dır. Top namlısı yivlidir. Bu top #ehrin son günlerini yaşadığını | Avrupada henüz yivli toplar İ- bildirmek ve eğer bize yardım etmek istiyorlarsa bu yardımın cat edilmeden evvel yapıldığı i- j gin, hususi bir kıymettedir. “ikinci Mehmedin Kostantiniyeye gireceği günler adım adım yaklaşıyordu... ,, Sinyor derhal Bizansın çimdadına koş- Liman 'geceyarısı zifiri ka- ranlıkta hareket eden birikin direğine Türk gemilerindeki bayraklara benzer bayraklar çe- kilmiş ve tayfalarma Türk le- ventlerinin elbiseleri ve kavuk- ları giydirilmişti. En mühim iş, nöbet tutan Türk gemilerine | çaktırmadan açabilmekti. Türkler bunu hissederlerse işkillenirler ve biriki yakalamak onlar için çok kolay olurdu. Fa- kat şarki Romanın son ümidini taşıyan bu küçük geminin muci- ze kabilinden bir talih eseri ola- rak hiçbir Türk gemisini şüp- heye düşürmeden uzaklaşabildi- ğini gözlerimizle gördük. Fakat heyhat! Dalgalarla çarpışarak ve ölümün her türlüsünü göze alarak giden bu gemiciler Ada- lar denizinde Venedik filosuna tesadüf edemediler.,, (Arkası var) () Bir wen Hımbarahane'de diğer wcu simdiki Defterdar iskelesinin yanmdaymış. (2) Barbaro, 65 yaşını geçen memurlar Gümrükler Genel direktörlü- ğü 65 yaşını dolduran memür- ların 13 temmuzdan itibaren va- zifeden çıkarılmalarını Ist. güm rükleri baş müdürlüğüne bildi- rilmiştir. Öğrendiğmize göre şehrimiz gümrüklerinde bu şe- | kilde tekaüde sevkedilecek me- mur yoktur, Bu sin haddini ge- çirdikleri anlaşılan 13 kadar memur bundan bir müddet önce emekliye çıkarılmışlardır. Öğrendiğimize göre, diğer gümrüklerde 65 yaşını geçkin me:ıuılırm listeleri ve evrakla- rı hazırlanmağa — başlanmıştır. Bunların ııyışı SS I::dırdır? Kızılay günü Kabzımallar kurumu yakında bir kızılay günü hazırlığile meş- gul olmaya karar vermişler, bu kararlarını da Kızılayın Eminö- nü kaza koluna bildirmişlerdir. Ö gün piyasaya çıkarılacak meyvaların sepetlerine 10 ku - ruşluk pullar yapıştırılacaktır. N VI BRİÇ DERSLERIİ Yeni başlıyanlar için : 59 Empas tehlikelerirden üçün- cüsü Empasımn üçüncü tehlikesi şu- dur: Hasımlara kâğıt kaçmanı- za mâni olmak fırsatını verir. Meselâ morda: Kör: 8.7 Karo; R. D. V. 6. 5 var. Koz: Üç kör — oyuna pik ikilisiyle başlanmıştır. Sağ pik ası ile almış ve pik beşlisini oy- namıştır, Eğer empas yapar ve muvaffak olamazsanız, karoları- nızı sağlamlamağa vakit bırak- madan hasımlar trefl asınızı Çı- kartırlar ve trefileri karolar üs- tüne kaçmanıza fırsat vermez- ler. Dördüncü tehlike Empasın dördüncü tehlikesi şudur: Empas, sizi, tempas ya- pabilmek için eli hasmın kâğıt- larını sağlamlaştıran bir kâğıtla tutmak mecburiyetinde bırakır, Meselâ morda; Kör: A.R. 4 Karo: 10.3.2 Trefl: 8. 5. 4 Pik: A. 8. 2, var. Üç sanzatu oynuyorsunuz. Oyuna trefl valesiyle başlan- muştır. Eğer karo empası yap- mak için körden el alırsanız em- | pas muvaffak olmadığı takdirde “Jak - Loredan,, dan | ı. hasımlar bir elde körlerini sağ- lamlıyabilirler. Yükeni (taahhü. düyyerine getirmek için lüzu- mu olmuyan karo cmpasını feda ediniz, Bilenle DALLA 10742 &ve2 a n0 4 N |wsiz l52 B Fl.y 0753 52 £ Btcu Yavıo32 .. ALILELI 4163 --. ö>.r- -.. Kâğıdı (S) vermiştir. (8) bir kör, (O) iki karo, (N) iki kör, (S) dört kör söyle- mişlerdir. (O) oyuna karo ruasiyle başlamış, arkasından karo vale- sini oynamıştır. (8) ikinci karoyu kestikten sonra görür ki trefl empası mu- vaffak olursa yüken (taahhüt) yerine getirilecektir. Bunun için koz ikilisini oynar ve mora ge- çerek mordan trefl valesini ge- lir; fakat empas muvaffak ol- maz, (O) rua ile alır ve karo damını oynar; (S) keser ve yü- kenini yerine getirmek için hâlâ birümidi olduğunu görür. Bu da, hasımlardan birinde üç koz ile dört trefl bulmaktır. Çünkü © zaman dördüncü tref üstüne bir pik kaçabilir ve elin- incü piki mordan bir koz la kesebilir. Ancak bunu hasım- larda tek bir. koz bıraktıktan sonra yapmalıdır. (S) artık pik- ten hiç el kaybetmemek için ev- velâ pik oynar ve mordan onlu- yu koyarak eli (E) ye verir; (E), pik oynar, mor as ile alır Şve koz ruasını çeker, Bundan sonra (S) üç el trefl oynar, san treflin üstüne mordan bir pik kaçar ve sonra elindeki son piki oynıyarak mordan keser. Prensip: Bazı zamanlarda mordaki bir rengi, sonra kesmek üzere, üçü morda ve dördü elde bulunan yedi kâğıtlı sağlam bir renk üstüne kaçmak kabildir, 20.6.935 A Çevismeler , İenMeler Bir kadını seven iki arkadaşa pek az rastlanmıştır. Böyle müşterek bir sevgi önünde ar- kadaşlıkları devam edebilen ise yok gibidir. Yalnız bir zaman- Tüz. Hani bizim eski ve değerli gazetecimiz, merhum Mahmut Sadık... Ondan şu hikâyeyi işi- tirdik: — Gençlikte pek sevdiğim bit mektep arkadaşım vardı. İç- tiğimiz su ayrı gitmezdi. İler yere beraber gider, beraber yer, içerdik. Bir zamanlar bir Rum güzeline de beraber abayı yak- tık, Karşı karşıya geçer, biribi- rimize bu aşifte güzeli anlatır, hatta ağlardık. Fakat bir gün geldi ki, bizim bu Rum güzeli- ni değil, biribirimizi sevdiğimiz anlaşıldı. Rum güzeli bir bahane | &' imiş... Fakat Cağaloğlunda Başmı- hasip sokağında Cemil Özel im- zasile aldığımız mektup sahibi- nin sevgisi böyle değil. Karışık ve tehlikeli bir sevgi. i Özel diyor ki: “ OÖn senedir bir â ortağız. Aramızda hiçbir hâdise olmadı. İkimiz de bekârız. Yal- nız onun bir metresi var, Beş se- nelik bir metresi. Bir zamanlar arada bir dükkânımıza uğrayan bu metres artık ayak atamaz ol- | muştur. Çünkü dükkânımızda dört beş aydanberi çalışan genç bir kız var ki, bu kızı ben sevdi- | ğim gibi ortağım da sevmekte- dir. Ben nasıl çıldırasıyâ sevi- yorsam, ortağım ve arkadaşım da çıldırasıya sevdiğini söylü « yor. Sevmese çok hesapçı ve ha- sis olduğu halde bu kızı ihyaya çalışmazdı, Anlatacağım mese- Je şudur Bu kız yüzünden fena vaziyet- lere girtdik. Çünkü kız ikimize de ayni derecede ehemmiyet ve- riyor ve ikimizi de oynatıyordu. Yalnız bana daha fazla meyli olduğunu sanıyorum. Çünkü ba- na, onun kendisine yaptığı vait- leri, verdiği hediyeleri hep an- Tatıyor ve ayni teminatı verir - sem beni tercih edeceğini söy- Tüyordu. Teminat: Evlenmektir, Evvelâ tereddüt ediyordum. Fakat ortağımın arada bulunma- sı beni tahrik etti. Sereddüdü- | mün sebebi kızın mazisi hakkın- daki bazı rivayetler olduğu hal- de nihayet razı oldum, Razı ol duğum zaman k:-: “İş işten geç- ti, biz dün onunla nişanlandık. Dün gece bir de nişan eğlencesi tertip etti ve bütün arkadaşları- nı çağırdı, eğlendik...” de- di. Bunu işitince Beynim - den vurulmuşa döndüm. Ne kıza, ne ortağıma belli et- medim. Onu takip ettim ve anladım ki, hâlâ metresinden ayrılmamıştır. Het gece metre- sinin evine gidiyor. Bunu kıza haber vererek onu soğutmağı düşündüm. Bir gün kıza bir mektup yazarak meseleyi haber verdim, kendisine onların bera- ber oturdukları evin adresini hi_ldirdim. Yaptığı tahkikat, ha- kikati ortaya çıkardığı için kız birdenbire arkadaşımdan soğu- du. Fakat bana da meyletmedi. İki haftadır. hem ortağım ile, hem de müşterek dükkânımızda memur olan bu kızla çok tatsız bir vaziyetteyim. Kızın vaziye- tini anlıyamadığım gibi, orta - &ımla akibetimin ne olacağımı da kestiremiyorum...” Cemil Özel'in sevgisi bir tah- ril_: yüzünden bu derece alevlen.- miş ve o çılgınca hareketlere —H Bunun için morda üç koz bulun- ması, hasımlardan - birinde an- cak bir koöz bırakmak üzere iki defa koz çekilmesi lâzımdır. Eğer elinde tek kozu kalan ha- sımda kâğıt haçılmak isteneri renk dört tane çıkarsa istenilen yapılmış olur, lar Mahmud Sadık'ı hatırlıyo- | BirKadını Seven İki Arkadaş girişmiş. Ortağile münasebetini daha ziyade bozmaması lâzım olduğu gibi, iki tarafın bu çıl- ginca tahrike bir nihayet verme- si de artık zaruret halini almış- tır. İkisi anlaşmalıdır, genç kı- zı ya şimdilik, ya büsbütün dük-« kândan uzaklaştırmalıdırlar. O zaman görecekler ki, sevgileri- nin temeli, kızın ikisinin arasın- da bulunmasındadır. Zaten kız da bu vaziyetten istifade etmiş, iki tarafı da alevlemiştir. Kız dükkândan uzaklaştıktan sonra ya ikisi de onu büsbütün unutur, yahut birinden biri vazgeçer ve mesele halledilir, Yalıçapkını imzalr mektubun sşhıhı pek te bu imzaya lâyık örünmüyor: “Etem İzzet'in Yosma adlı zomanındaki Ferid'in sevgisi gis bi bir şey..." Diyerek anlatmağa başladığı gönül macerasına göre sevdiği, bir iki defa randevusuna gelme- di diye kızmış ve kızı bırakmış. Sonra bir başkasile konuşmağa başlayınca kızın kendisini takip ettiğini görmüş. Diyor ki: “.Çıldırasıya seviyor, hattâ seyiyorum dahi diyecek deği- Jim. Yine — belki alay için — konuşmak istiyorum. Çağırsam geleceğini zannediyorum. Ne | söyliyeceğim, daha doğrusu af dilemeği erliğime yediremiyo » rüm, Ne yapmalıyım?” , Bir Yalıçapkını için bu düşü« nülecek mesele midir? Kendi- sini takibe kadar varan bir kızı tekrar çağırmakta hiçbir gönül, kibir meselesi olmadığı gibi, za- ten kadınlar karşısında erkekle- Tin urun boylu 'etbir göstermelerinin de yeri yoktur. Don Juan'ı okumadınız mı? He. rif kadının önünde yerlere ka- dar eğilmiştir. de hangi birini kaybetmi Yi POLIS Kadın yüzünden Cinayet Dün son haberlerimizde yazdığımız gibi, geçen akşam Kasımpaşada ölüm- le neticelenen bir kavga olmuştur, Cinayetin tafsilâtı şudur : Kasımpaşada Yeniçeşme civarında işsiz takımından Muharrem, Melek is minde bir kadınla beraber yaşamakta- dıir. - Muharrem, arkadaşı - Kayserili lâğencı Halilin Melekle münasebette bulanmasından şüphelenmekte ve Ha lili ber zaman takip etmektedir. Niha- yet evvelki akşam Halil, Muharremi yolun kenarında beklemiş, işinden dönen Nuharreme rastlayınca kavga- ya başlamıştır. İki taraflı kavga sürer ken Halil, bıçak çekmiş ve Muharre« mi sekiz yerinden ağır surette “yara« Jamıştır. Yere serilen Muharrem, va« ka yerine gelen polisler tarafından hastahaneye gönderilirken yolda öl- müştür. Hemen orada yakalanan kas til, Meleği de öldürmek için polisten izin istemiş: Biraz müsaade edin bana, şu ka« rıyı da öldüreyim, demiştir. Halilin cesedi Morga gönderilmiş- tir. * Pendikte balıkçı Necati, bir ka- yığa binerek avlanmak üzere Pavli adasına açılmıştır. Birdenbire değişen hava, Necatiyi korkutmaya başlamış- tır, Balıkçı, kayığile denizde bir hayli uğraştıktan sonra dönmek istemis, fa- kat kayık devrilmiştir. Necati denizde Üüç saat mücadele etmiş, bitkin bİr balde kıyıya çıkmış, kayık kaybol < müştür, * Dün saat on üçte Büyükadada Nizamda Yahşi kokağında oturan 2t yaşında Mithat, Yürük Ali deniz ban yosunda yüzerken kıyıdan 400 metre kadar açılmıştır. Zavallı gencin dö “ nerken kuvveti kesilmiş, yetişilerek denizden çıkarılmış ise de ölmüştür. * Beyoğlu şoförlerinden Nâzım ile Nişantaşı şoförlerinden Osman âara * sında nöbet inden kavga dfâ mıştır. Nâzim, Osmanın kenı yumrukla dövdüğünü, hattâ bir dişiti kırdığını iddia ettiğinden suçlu OS * man yakalanmıştır. * Fazla warhoş olarak Kadıkövün de Söğütlüçeşme caddesinde halkı Dü* şına toplayan ve uygunsuz hareket * lerde bulunduğu görülen Nuri bak * —— kında takibata başlanmıştır, ğ vE AzAMRE — T eaN