20 HAZIRAN PERŞEMB 1935 SAYISI 5 KURUŞ BUGÜN ? inicide « Pryıı—v Safa'nın * Bi Mo- Orhan Selim'in “Çiz- eli yukarı” fıkraları — Şehir haberleri, S üncüde : S üncüde 1 — Kendi Son haherler — Imı.v Memlekette TAN — * $ incide 1 6 memda 1 öğülleri. Özdil sayfası. Ekonorni. 7 incide : 8 incide * Yuncuda 1 Vö uncuda 1 — Fatih Istanbulu nasıl aldı Sevişmeler, ev- Y1 incide 1 12 incide 1 r için yazılar Okuduklarımız, duydukları: mız — Faydalı bilgiler. Sinerna — Kadın ve Moda. 13 üncüde : | M üncüde : Ulusçuluk Prensipleri Ve iş Hakkı Ulusçuluğu ve demokrasiyi, goy- göycu ezgilerle (nağmelerle) anlatı- her, dinletilir. sananların, ideallerini yirminci asır insanlığına kabul ettir- meleri imkânsızdır. Bu ötüler (tera- | neler) yalnız beyinsizleri avutab n bir şahsın yeni (zaferi), bir kümeciğin (zümrenin) kazancı için malını, canını vereceği günler tan geçti. Geçiyorl. Yenler, kazançlar bütün burlar ulus içindir. Yenler d2, kazançlar da ulusal Yılusal işçiler içindir. Işçi kimdir? İş nedir? Ulusal, soysal (içtimat) işleri ba- şaran çalışkanlar, işçidir.Bunların ba- şardıkları da iştir. Bunlar işlerinin değerine göre pay- larıma konacaklardır. Sömürmek, is- tismar etmek. yok, yağma )ok Atalar sözüdür Bence, modern ulusçuluk, ulusal iş bilis Yaşadığımız yıllarda İş hakkını ta- humayan bir devlet sistemi ulusçu d ğildir. Ve olamaz. Çünkü: Yer, gök, ağaç, su, taş, toprak için değil; eğer anlıyabildimse Kamâlizm Bir dili söyliyen, bir tarihe bağlı olan, bir kültürü yaşıyan ve yaşatan, kara günleri, kara; ak günleri de hep- sine birden lusunun maddiğ, tinel (manevi) bahtiyarlığı için ulusçudur. Ve bu: İşçinin ve iş payının ekanomsal ba- kımlardan hakça bir öleştirimini ( zümi) lüzumlu kılar. Bunun için ekonomsal işlere devle- tin karışması mutlaka İâzımdır. Ama bazıları, demokra:i bu kadar İleri gidemez diyeceklermiş!. Onlar, Bizans'ın son günlerinde, bıristiyanlığın üç esasında anlaşamı- | Yyan, boyuna kavga çıkaran, papazlar Bibi bağıra çağıra dursunlar.. Hak ilerliyor ve yeniyor*. Herkes soysal hayattaki değeri öl- Çüsünde işinin hakkını, payını alma- &a başladı. Ve alacaktır. Başka türlü olmaz, Başka türlüsü —modern ulusçuluk değil, ulusçu ezgilerle (nağmelerle), atılımlar (hbamleler) yapan soyguncu- lukturr Demokrasi, ulus egemenliği; soy- gunculuk değildir. Kamilizm elindeki iş hakkı pren- le soygunculuğu, demokrasiyi yü- zünde maske yapan soygunculuğu pu- Sudan çıkarmış veya çıkarmak üz bulunmuştur. Kamâl ketçi oldu Din -durumuna” Kalması da imkânsız Atatürk'ün Birinci Kamutay önün- eki iki söylevi bunu gösterir: Birincisinde: “Bu memleketin i, ona hizmet edenlerdir.” İkincisinde: “Bu memjleketin efen- disi Türk köylüsüdür.” dedi. Bu söylevler sürekli alkışlarla be- Himsendi. Büyük Partinin töresi (nizamna- Mesi) işe ve işçiye önemli (mühim) Yet ayırıyor. Hükümet Başkanı İsmet İnönü'nü ' yolda güzel söylevleri vardır. Borç için hapisin kalkması, Tefeci- İik Kana iftçi borçlarının on 'beş mmesi; toprak ve isçi ka- Runları projeleri hep bu yüzden etüt €dilmesi gereken izerler (eserler) dir. Bu prensibin gitgide verimlerini rttrracağında şüphe yoktur. V Ben şuna inanıyorum: (Arkası 3 ünçüde) işlerde dev- hakkına, kalamazdı. m ekonomsal olan bir ulusun, Türk | ISTA NBUL YEVTiC ROMAYA GiDiİYOR! SEVG)BAG TELEFON | Müdüe | İdare ve Matbaa : SAYI: 59 — 3362 Onbirinci YIL SAHİB ve BAŞMUHARRİRİ Mahmud SOYDAN 243168 * Yazı işleri n 24319, 24310. YUGOSLAVYA —- ıTALYA Yevtıç Çok Yakında ? Romaya Gidecek " Mussolini İle Görüşmede Küçük " Andlaşmayı da Roma, 19 (A.A.) — Havas A- jansı bildiriyor: Yugoslavya Dış işleri Bakanı Yevtiçin yakında İtalyan hük” metinin bir orunta- kr (mümessili) olarak gelmesi ve belki Mussolini ile buluşması muhtemeldir. Dinlenmek üzere İtalyanın Romagne ilinde bulunan Musso lininin Yugoslavya Başbakanı ile burada bulu ihtimali vardır. Yevtiçin İtalyan Dış iş leri müsteşarı Suviç ile 19 Ma- | yısta Venedikte buluşması evvel ce kararlaştırılmıştı, fakat bu gö rüşmeden, Yugoslavyanm iç si- yasasına ilişik bazı sebeplenden dolayı vazgeçilmi Bu ilgi ile söylendiğine göre Yevtiç Haziran sonunda küçük andlaşmanın başkanlığını üstü- ne alacağından, Mussolini ile v:ıpiıc:ıgx gnrv:mcöc yalnız ken rası Temsil Edecek, , YEVTİÇ di ülkesini değil, fakat üç ülke- yi birden oruntamış (temsil et- miş) olacakti Göz Gore G'ore ıhtıkar’ Buğday Gene Yükseliyor, “Makarnalar da Pahalandı! Buğday piyasası bir günlük inişten sonra dün tekrar y Meğe başlamıştır. Dünkü satış- lar ekmek yapımında kullanılan birinci ve yumuşak beyaz buğ - daylar üzerinde olmuştur. 40 ton Sıvas malı yumuşak buğday 6 kurüş 17,5 paradan muarnele Börmüştür. Bu fiyat iki gün ön- cekilere nazaran 7,5 para kadar bir fazlalık göstermektedir. Anadolunun bir çok yerlerine yağmurlar düşmeğe başlamıştır. Bu yoldaki sevindirici haberlere Tağmen buğday piyasasının yük selmek istidadını göstermesi, şehrimize az mal gelmesinden doğmuştur. Dün yalnız Karabi- ga ve Bandırmadan 27 ton sert buğday gelmi Yaptığımız ikata — göre, bütüü mesele, endişelerin he - nüz tamamile giderilmemiş ol- masındadır. Ziraat bankasının satışlara gır—ııcvı< tecimenleri bu yolda yersiz bir telâşa düşür- mektedir. Halbüki, İstanbulda son haftanın ticari buğday sto- ku resmi — kayıtlara nazaran, 17912 tondur. Bunun haricinde değirmenlerde de 7 bin tondan fazla buğday ve un bulunmakta- dır. Diğer taraftan narh komisyo- nunun tesbit ettiği fiyatlar üze- rinden ekmek satışına tibaren başlanmıştir. yazdığımız gibi ekmek ve fıran- calaya birer kuruş zammedile - TArkası 5 incide) Hava tehlikesine karşı koymak için dün de Hava Kurumu İstan- Mahmut Esat BOZKURT bül şubesinde büyük bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya ait taf- silât ve haberleri 6 ınc; sayfamızda bulacaksınız UvA SABUN!LXÜ DEDEL Saada(in sırrı ve balık ıskarası Kapı kapı dolaşarak saadetin sırrını arayan bir gazeteci, Salâh Cimcozun Modadaki evine girince, | kendini kücük bir müzede sanıyor. Bakıyor: Her taraf antik lu! Şaşıyor: Üzerinde “N” harfi ve taç resmi olan Fransa İmparatoru 1 inci Napoleon'un ve Kraliçe Mari Lüiz'in mavi sütunları, Ahmedi Salisin bir çerçevesi, Muradı Rabiin | sakalından birkaç tüy, Dük de Gi- ye ait bir “Şez aportör”, Fravunla- yın mezarlarından çıkarılmış bin - lerce yıllık Mısır heykelleri, Şeyk Şapuru Kanderbeharinin gözlüğü, İHazreti Musanın eski takyesi, İsken deri Kebirin askerlerinden birine ait paslı bir kalkan ve galiba tari- hin hangi büyük devirlerine ve a- damlarına ait oldukları henüz meçhul, anlaşılmamış daha birçok antikalar ! Gazeteci arkadaş, bu acaip çarşı- mnın, üzerinde yaptığı ilk sarsıntıyı geçirdikten sonra kendine geliyor, saadete, aşka, neşeye dair sualler soruyor ve insanın gözünde ayrı | âlemler yaşatacak hadar zengin ce- vaplarınını da, tesbih taneleri gibi arka arkaya dizerek, vecizeler ha- linde ulusa bildiriyor. Kulak kesilelim, dinleyelim: lmek kabil de- “— Sevmeden — se mütekabildir. Sahte se- | gildir. Sevg verseniz muh siniz. Bunun için menin yolu vurmalı, Neşe tamamile İnsan kendisi. | seye alışt tapları yapar gibi ne- PııHm olmı nı— | setmemeli. Losan nikbinliği, etrafı toz gembe görmeği hastalık haline getir- $e bile, Bu, bedbin olmaktan çok iyi bir seydir. Bir çokları Hayır! Dünya çok güzeldir. Ben azami ede bir op- timistim. Op ist bir adamın ihti- | yarlamasıı yoktur. Meselâ ben esi oyun oynar- dım. Kaybım da 1000 lirayı, 2000 lirayr bulurdu. O zaman eve dö- a icin fena derler. ldir, hayat bazan mazallah kanser olsaydım.. oktor karşıma çıkıp bu hastalık 6000 « 7000 liraya tedavi edilir, de- | seydi..,, diye düşünürdüm.Hem vücu- düm sağ, k nihayet bir iki bin lira! Emin olun eve döndüğüm zaman neşemi kaybı değildim Bizim aile mutfağından tu- tun da salonuna, musluğuna — kadar her şeyi asrile: k lâzımdır. Bil hassa mutfağı kiden bir İstanbul | mutfağı vardı. Fransız denilen mut- faktan üstümdü. Şimdi, parasızlıktan | bu mutlağı tatbik etmek kabil değil. | Alaturka mutfak, alaturka yemek, pişmiş zeytinyağlı kızartmalar, bütün bunlar mideleri harap ediyor. Mide- nin rolü çok mühimdir. Mide bı ti için mutfağı d Bir ecnebi memlekette 1x- lık isterseniz,.onu tereyağında Halbuki biz, yağda kızartırız. Oldu e Ustadın hakkı var: Antiha hak- | kında fikri sorulacak adama saa det hakkında fikir sorulunca, sua lin “ishara balığını zeytin yağınde | me Bızartmalı, yoksa Avrupada ol- duğur gibi tereyağında mı, tereyağın da kızarırsa sıhhate iyi gelir, zey- tin yağında kızarırsa mideyi bozar, mide bozulursa sinirler “bozulur, müfekkire bozulur, mülfekkire bo - | zulunca neşe kaçar, neşe kaçınca | saadet gider ve saadet gidince haya | nn tadı kalmaz. Binaenaleyh: iska- ra balığı zeytinyağında kızartma - malı!,, diye cevaplar alınmasına da şaşmamalı! Yaşa sayın saylav, sen var ol, İ aklınla bin yaşa! İskarayı zeytin yağında değil, hâşâ, kat'iyen, asla, ]ıuııaı muhakkak tereyağında kı- zart, çünkü öyle kızartmak lâzım- dır, kizart, neşelen, gül, eğlen ve | bize hayatı anlat, öğret, ki biz de kara balığını zeytin yağyıda kızar- talım ve senin gibi neşelenelira, gü- lelim, bin yaşayalım. Çünkü yalnız eşyanın değil, insanın da antikası olmak gerekir. Ali Naci KARACAN ÜÇ VAPUR KARAYA OTURDU Binlerce Halk Dün SabahPaniğeUğradı Resimler, yukarıdan başlı: Maltepe vapurunun karaya oturdu- ğu yer — Vapurun taşlıkta yukarıya kalkan burnu — Maltepenin arkadan görünüşü — Denize dalgıç indiriliyor Dün sabah sis yüzünden li - manda bir kaza olmuş, Akay i- daresinin Maltepe vapuru Ada- dan İstanbula gelirken Fener « | bahçe önünde karaya oturmuş- tur. Hâdise - etrafında - aldığımız tafsilâtı yozıryoruz: Kaza nasıl oldu ? Büyükadadan * İstanbula ilk seferii i yapan Maltepe vapuru, Marmarayı ve Atlalar civarını (Arkası S incide) uanaramn İŞGAL SENELERİNDE HÂİNLİK EDENLER YÜZ ELLİLİKLERİN SAİT MOLLANIN BAA R A B A ÇAA KEMALIN MUSTAFA | SAĞIİRİN B D YA A DU TE U A./ HÜDAİ AKDEMİ RİN “BİZDE CASUS. LUK,,TEFRİKASI İLE D L D Anlatmağa " Başliyoruz r