19 HAZIRAN ÇARŞAMBA 19385 SAYISI 5 KURUŞ BUGÜN Bincide * Peyami Safa'am — “İktar”, Orhan Selim'in "İdarei maz- Tahat” fıkraları ve şehir ha- berleri, Büncüder - Ankara telzrafları Ahmed Ağaoğlunun “ Geciye doğru eketler” yazısı, Felek'in “Sola çarpik” fıkrası. Büncüder Bizde çatusluk — Kendi kendimize çatıyoruz. S incide t —Son haberler —İcmal. 6 mmcıda * —Memlekette TAN — 'Sağlık öğüdleri, 7 incide * — Özdil sayfamız. Bincide » —Ekonomi. Ouncuda: — Dünkü spor hareketleri. Youncudar — Fatih İstanbulu masil aldı ? Briç — Sevişmeler, evlen- meler. 11 inelde © — Fen dünyasınm garibeleri. 32 incide » Dünya gazetelerine göre hâdiseler. 13 üncüder Çocuklar İçin yarılar — Faydalı bilgiler — Okuduk- larımız, duyduklarımız. Ulusçuluk Prensipleri ve Iİş Hakkı v e İ eli Tskender ulusçu idi. Babası Filip ve o; Makedonya'lıyı, Acuna egemen kılmak istediler. Batı ve doğu illeri baştanbaşa, İs- kender'in kılıcına baş eğdi. E Makedonya bayrağı, bir uçtan bir 'aca yanan acunun duman savuran yı- kıklıkları üstünde esti ve yükseldi... 'Tarih buna: Makedonya'nm ulusal egemenliği, dedi. Ozanlar bu salgın (istilâ) adıma, o gün, bugün destanlar söylediler.. ve yazdılar. Bizim Abdülhak Hâmit bile, (E$- ber) ini bu sertven (macera) uğruna anlattı! Vels diyor ki: “İskender Makedonyayı kılıc güci de atunlara egemen kıldı. sürçen bir çocuğun elinde Parça par- ça dağılan değerli bir vazo gibi para- landı. Generallerine arpalık oldu!.. Bence; İskender, imparatorluğu, elinde bir Tap dolusu gibi (kadeh) tutuyordu. Ve durmadan onu, damla damla ta- dıyordu!. Bir gün, süzülmüş gözlerini uvma: Ba çalıştı. Dolusile beraber düştü. Ve bir daha kalkamadı. Galip Dede'nin dediği gibi: *Sâgar gibi, pare pare düştü.., Bence: Büyük imparatorluğun alın yazısı, Türk ozanının bu şiirinde sembolize edilebilir.! . “Dara,, ulusçü idi.. Gökleri Iran'lı orduların mızrakla- Tı üstünde tutacak kadar gözü pek, davalı ve guürürlü bir ulusçu!. Ancak.. İskender'in önünden yüzgeri edin- ce, gerisinde uzun yıllar için çiğnen- miş bir yurt, yenilmiş, inletilmiş bir ulus biraktı, e Jül Sezar ulusçu idi. Göl'leri aldı. Acunu yendi!. Roma- yı ona egemen kıldı!. Volter diyor ki Bir gün “Brütüs,, bağırdı: Evet Roma acunlara, uluslara eze- Men., Fakat ne çıkar? -O Tiber çayı kıyılarında bir tutsaktır (esir). Roma Sezar'ın tutsağıdır. Sonra, şu sesleri duydu: “Brütüs!.. Brütüs!, Sen uyuyorsun., Roma de- Mirlere vuruludur!!.. d Emevi'ler ulusçu idi, Arap ulusunun — ökeliği (dehasgj' oskoca bir imparatorluk içinde, acu-" Dun en büyük soysâllıklarından (me- fMeniyet) birini yaratırken; Yezit Arap ulusunun — acıların gfttti be,, sinin dizlerinde, biri e AÇA tline & , Büyor, unutuyordu ! Arap kumandanları, A AHAŞ fenizi Snünde durdular ge Tanrıya Tağırdı- r * a “Yol ver bize lkğını denizlerin Sbür yakasına göğü y" dediler. At üstüpüç, eğlekciliç Bağıran Arap umandan aA fap ulsu adına acuna Söylev veriyoRağüyı. WArkası 3 üncüde) Mahmut Esat BOZKURT Ci) Uluçuluk premsipleri — Milliyet- Bilik prensipleri ISTA NBUL ener-Güneş, Serveti 6-2 Yend SAYI: 58 — 3361 Onbirinci YIL SAHİB ve BAŞMUHARRIRİ Mahmud SOYDAN N f Müdür * 24318, Yazı işlei — İdare ve Matbaa : 24310. “TELEFO: - (Tatsilât | 9 uncu  hağıylada ) HARBiN ÖNÜNE GEÇiİLEMİYECEK Habeşistanın Silâhlı 500 Bin Askeri Var İmparator Ordusuna Güveniyor Adis Ababa, 18.A-A.— Deyli Telgrafın aytarı bildiriyor: Uluslar sosyetesi kararmın verdiği ferahlık, pek ziyade gö- ze çarpmakta olan bir betbin - lik duygusu önünde kaybolmuş- tur. Burada harbin önüne geçi- lemiyeceği kanaati vardır. bür yandan, Habeşler, İtalya - nın kendilerini yok edecekleri- ne ihtimal vermiyorlar. İnanla söylendiğine göre Habeşlerin e- linde azımsanmıyacak kadar si- lâh vardır. Orduları silâhlı 500.000 kişi- liktir. Bunlardan 100.000 tüfek- li son sistemdir. 15.000 i de iyi teçhiz olunmuştur. Habeş or « dusunun 200 den fazla mitral « yozu ve epiyce de makineli tü- feği olduğu anlaşılıyor. Habe$ imparatoru Haile Se- lasiye, Pöti Parizyen aytarına | şunları söylemiştir: (Arkası S incide) Habeş İmparatoru a. kat otuz, otuz bir yatlıfinda'ştr- | N K Ka İT GEGEE| — HMAVA TEHLİKESİNE KARŞI Seferberliğe Başlanıyor Şehrimizdeki esnaf ğ:îyet lerinin idare heyetleri dün Te - cim ve Endüstri odasında ge - nel bir toplantı yapmışlar, hava kurumuna esnafın yapacağı yar dım işini görüşmüşlerdir. Toplan! lunan kurum başkanlaşf; eyeti üye- leri adla: eftere yaz- a dırarak hatgiygEnlikesini bilen üye olmuşl '& Bu hafta Yardım için©& Dünkü toplantıda E&naf cemyetleri de legeleri ve mürakabe bürosu başkanı Atatürk Kızılayda Ankara, 18.A.A. — Cumur Başkanı Atatürk, bugün saat 18 de Kızılay genel merkezi- ni ziyaret etmiştir. Atatürk, merkezde cemiyet Başkanı Doktor Refik Saydan tarafından karşılanarak merkez binasını gezmiş ve bir. saattan fazla kalarak cemiyetin çalış- ması ve diğer işleri hakkında i- zahat almışlardır. —— Ekonomi bakanı bir garden parti verdi Ankara, 18 (Hususi muhabi- rimizden) — Yeni çalışma yılı- na girme münasebetile Ekono- mi bakanı Celâl Bayar, bu gece GÜNÜN iKi MESELESİi Ekmek FiyatRYâni- den indir$ebilir köşkünün bahçesinde, — mesai arkadaşlarile dostları için bir tertip etri sayfalarda, dir tutturmuşlar, dalı mıdır diye edip duruyori a söz dül ger sahglarına ge İtşan adamların kocakarı gibi kafa- anı yememek hizmetlerine, değer amaz. fünekkidin en büyük iyiliği, ko- nuşmasında değil, mümkün olduğu kadar az konuşmasında ve hattâ » eğer hkabilse - susmasındadır. Münekkit, geri, iptidai, hattâ Cas pathologigüue lecek derece hasta bir klinik tipis Nerede beğenmiyen, acaip. bir adam görürseniz, eşkülini ta- rife hâcet kalmadan, bilöniz ki, bu zat, e o yapamayan, yapa- madığı kıskanan, kıskandığı için beğenmiyen münekkidin ta ken disidir. Şu Bayan bu Bayanın ve bu Bay şu Bayın yaşayışını, işini, kazancı- fu, giyinişini, kendine mal ettiği her hangi bir şeyi sakız gibi ağzına alıp hususi tavırlar ve bakışlarla siyga- ya cçekmeğe başlayınca, anlaşılabi- dir leri ü dar miyecek kadar ne taktığı başka bir insanı âdice kıskanmakta, çünkü onun yaptığı- nı başaramamaktadır. Münekkidin kendisine sorulsa, der kiz «Belki ben yapamam, Fakat akıl öğretirim!» Bana da sorsalar, derim ki: — “Münekkit yapamıyan, kü yapmağa yeter aklı | adamdır!” Kısır, tufeyli, Fakat büyük bir a- dam! Burnu havada bir adam ki, meselâ bir merdiven üzerinde, ha- çün. olmayan â V (ÇaArkası 8 incide) —k) r Dünkü maçta Servet kalecisinin bir kurtarışı : “eniyieseri!” diye bağırmakta, en iyi eseri verdi- #iniz zaman : “Dahaiyisi!” diye kızmakta, daha iy: ği niz zaman: “Şaheser istiyorum!” diye sinirlenmekte ve şaheseri hal- dırıp suratına attığınız. zaman da “olmadı, yapamadın, beceremiyor- sun!” diye lisebebi minelesbab yu- varlak bir söz söyliyerek gene, as- la memnun olmamaktadır. Niçin? Çünkü yaptığınız işin behemahal onun ahlının altında kalması ve ak- lenın altında kaldığının anlaşılması için de mutlaka memnun olmaması lâzemdır. Münekkit, güve gibi, kurd bir cinstir. Ü i deli ederek yemek zaruretindedir. diklemek, vazilesi ve yaşama metidir. —| Ali Naci KARACAN ki, benfü, münekkid denilen mah- | umumiyetle menfi, | Dün şehrin her tarafında yeni fiyatlar la şeker alım satımı çok hararetli oldu Buğday piyasası düzelmeğe yüz tutmuş, Anadoludan fazla Mal geldiği için fiyatlar düşme- Be başlamıştır. Dün şehrimize Samsun, Te- kirdağ, Karabiga, Mudanya ve Mersinden 286 ton buğday ve 87 ton da un gelmiştir. Zahire borsasında yapılan satışlarda bir kaç gün önceye nazaran hay li bir fazlalık görülmüştür. Kon ya ve Ereğli malı yumuşak buğ- daylar 6 kuruş sekiz buçuk pa- radan muamele görmüştü: İ yatlardaki düşüklük iki çinde 8 parayı bulmuştur. Yeni mahsulün- zannedildiği kadar zarar görmediğini sezen (Arkası 3 üncüde) Lilian Gish Istanbul Hakkındaki Duygularını “Tan,,a Anlatıyor !