| 10-B-038 ÇiFTÇINiN BORA BORCU Devlet, Yılda Bir Milyon Fedakârlık Yapmıştır ÇANKARA HUSUSİ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR| Ankara, 18 Ziraat Bankası Genel Direk - törü Kemal Zaim ile görüştüm. Ziraat Bankasının ipotekli ve müteselsil zirat alacaklarının taksitlendirilmesi hakkında ka- mutaydan çıkan kanun müna - 1 sebetile sayın direktöre sor - dum: — Bu kanun çiftçinin sıkıntı- * smıtamamen bertaraf edecek mahiyette midir? Taksite bağ- lJanan borçların yekünu ne ka - dardır ve borçlu adedi itibarile kaç çiftçinin borcudur, en çok borçlu memleketin hangi mın- takasındadır? | Şucevabı aldım: | — Çiftçinin sıkıntısının ta - Mmamile bertaraf olması çok ge- tiş bir tabirdir. Sıkıntınım başlı- <a sebeplerini mondiyal vaziyet ler doğurmaktadır. Yurdumuz - da kendi bünyemizden doğmuş sıkıntı sebebi yoktur. Bununla beraber yurd dışımdan gelen bu sebeplerin tesirlerini ortadan kaldırmak bizim elimizde değil- dir, Fakat azaltmak için Cumu- riyet hükümetimiz devamlı bir surette tedbirler almış ve almak ta bulunmuştur. Çiftçinin Ziraat Banıkasma o- lan borçlarının 14 senede öden - mek üzere yüzde 3 faizli 15 tak- site bağlanması bu tedbirlerin en mühimlerinden biri olarak sa yılabilir. Bu tedbirin kendileri - ne vereceği genişliği herkesten î“mde barçlular duymaktadır. Senelerde yapılmış bulunan bu bi ün şartları de mekte ve hattâ bazıları için im kânsızlık göstermekte idi. Bu - nu gözönüne alan Cumuriyet hükümeti devlet bütçesinden yıl da bir milyon liralık bir feda- kârlığı kabul ederek çiftçi yurd. | daşlarımıza bu genişliği temin | etmiş bulunmaktadır.Gerek çift çiler hesabina ve gerek müesse- | semiz namına bu k hareke- | ti en derin şükran ve minnetle anmayı vazife bilirim. Taksite bağlanacak barçlar 20 milyon | lira kadardır. Bu borçların alâ - kadar ettiği borçlu adedi de 411,240 kadardır. En çok borçlu istihsal faali « yetinin en geniş bulunduğu mın takalardadır. Genel direktörden neden tak- sitlendirme muamelesinin yal - nız bankanın 1931 sonu envan - terine dahil borçlara hasredildi- ğini sordum. Bana bunun mu - cip sebeplerini şöyle anlattı: — Taksitlendirme ameliyesi. nin bankanın 1931 takvim sene- si sonu envanterinde yazılı olanı ziraati alacaklarına hasredilme- | sinin sebebi şudür: Fiyatlarda düşme hareketi 1929 senesinde başlamış, 1930 senesinde devam ederek umu - mileşmiştir. 1931 senesi içinde de yeni fiyat rejimi az çok tees. süse doğru gitmiştir, Kanun ilt taksite tâbi tutulması düşünü - len borçlar eski fiyat rejimine göre yapılınış borçlar olduğuna göre 1932 başından itibaren ye- ni fiyat şartları içinde yapılmı olan borçların uzun vadeli tal sitlere bağlanması için sebep gö rülmemiştir. — Kuraklık arzeden mınta - kalara banka, buğday göndere- cek ve ihtikâra mâni olacak mı, buğday fiyatları yükseliyor, ban ka nâzım rolünü oynayarak bu yükselişe karşı gelecek mi? Sualine cevaben de: — Biliyorsunuz ki —Banka buğday alım ve satımını hükü - met nam ve hesabına yapmakta ve bu işi aldığı direktiflerin ana hatları dahilinde yürütmekte - balunduğumuz yılın Işirıslş | hüsüsiyetlerine göre bize veri - lecek emirleri yerine getirece - ğiz, ,Dedi ve bu mahsul senesi i - cin buğday alım mmtakalarının ne olabileceğini şöyle izah etti: — Geçen seneki alım merkez- lerine yenilerir ilâvesi için Bakanlar Heyetinin kararımı he- nüz almış değiliz; ancak evvel. ce açılmış veya açılması takar- Tür etmiş bulunan alım merkez- lerine yeniden birçok merkez ilâ ve edileceğini tahmin etmiyo'- rüm. Çünkü simdiye kadar açıl- ması karar altma alınmış bulu - nan merkezler nakil vasrtası bu lunan en mühim buğday istih - sal mıntakalarını alım hudutla- rının içine almaktadır. SON DAKİKA - — Bizde de Paraşütle Atlama ve Plânör Talimleri Başlıyor Ankara, -18. A.A. — “Türk Kuşu” den güne ilerlemektedir. de başlanmış olacaktır. maktadır. Yakında uçaklarla plânörler üzerinde uçuş bilgisinin artırılması nacaktır. Derslerini iyi başaranlar için uçuş alanında kurulacak ve sabahtan akşama kadar arasız çalışma i zırlanacaktır. Gelecek hafta içinde paraşütle atlama üyelerinin çalışmaları gün- havalandırılacak derslerine başla- bir kamp mkânı ha- talimlerine Modelcilik dersleri üzerinde de uğraşıl- Tren Altında Bir Ölüm Izmir, 18 (Hususi muhabirimizin telgrafi) —Hilâl köprüsünde tren manevra yaparken, feci bir kaza oldu. den ayırmağa uğraşan manevracı Mehmet di Kafası vücudundan ayrıldı, Zerinden geçti. ediliyor. — — İki vagonu birbirin- ve üç vagon ü- Tahkikata devam Troçki Altı Ay Norveçte Oturmak iç in İzin Aldı Oüo.__lâ.A.A. — Resmen bildirildiğine göre, Troçki ile karısı Hltr ay süre ile Norvecte oturmak için izin almıştır. , Bu süre içinde siyasal işçenlikten (faaliyetten) — Norvecin D Emniyette Yeni Tayinler Ankara, 18 (Husust muhabi- rimizden) — Emniyet işleri ge- nel direktörlüğü dördüncü şube | şeilerinden İhsan Sabri Malat- ya Emniyet direktörli yin edilmiştir. İstanbul Emni - yet direktörlüğü ikinci şube di- rektörlüğüne - Cemal, Aritalya Emniyet direktörlüğüne Ke - mal Kayanın tayinleri kararlaş- tırılmıştır. Günün iki Meselesi (Baş tarafı 1 incide) ve elinde fazla buğday bulundu ran tacirler mallarını bir ay ev- vel piyasaya çıkarmağa başla- mışlardır. Bir iki güne kadar fiyatların tamamen düşeceği ve eski du - rumun geri geleceği muhakkak sayılmaktadır. Ziraat bankası bugünlerde satışlara başlaya - caktir. Buğday piyasasının iyiye doğ ru gitmesi ve fiyatların düşme- ğe başlaması, yeni narhın tek- rar değiştirilmesini icap ettire- cektir. Belediyenin evvelki gün tesbit ettiği fiyatlar bugün tat- bik edilmeğe başlanacaktır. Yeni narha göre ekmek 10, fırancala 14 kurustur. Bu fiyat- lar 15 gün kadar devam edecek- tir. Buğday piyasası bu müddet içerisinde tamamen normal va - Ziyete girdiği takdirde, komis - yonun önümüzdeki toplantısın- da ekmek fiyatları tekrar indi rileceklir. Şeker bollaştı -- Şekerin uctmlayışı, satışları önemli miktarda arttırmıştır. İs tanbul ve Anadolu için, şirket - ler tarafından dün, 2584 çuval ve 2307 sandık şeker satılmış - tır. Bu miktar, 150 vagona ya- kındır ki, gI yuükarı bir ay - | kk satış karşılığıdır. | — Dün, Vatan vapurile Karade | niz limanlarına 10 vagonluk şe- | ker gönderilmiştir. Yeni fiyat- larla satışlara memleketin her | köşeşinde başlanmıştır. Halk, ucuz şekere beklenen rağbeti fazlasile göstermektedir. * İki günlük satışlar, piyasada esa - sen az mal bulunduğu için nor- malin kat kat üstündedir. Fa - kat alâkadarlar, ucuzluk netice- si vasati istihlâk miktarının da arttığını söylemektedirler. Şekerden yapılan macdeler ucuzjuyor Şekerin ucuzlaması — neticesi olarak şekerden yapılan madde- lerin fiyatlarında düşüklük gö- rülmeğe balamıştır. Dünden i- tibaren bir çok şekerciler akide ve diğer şekerlerin fiyatlarını 10 - 20 kuruş arasında ucuzlat- mıslardır. Tatlıcılar da fiyatları aşağı yukarı bu nisbet içinde indir - mişler, fakat bir kısmı henüz buna yanâşmamışlardır. Bu gi- | biler, şekerin ucuzlamasına kar şilik tn fiyatlarının arttığını i- leri sürmektedirler, Mahallebi- ciler ve çikolatacılar da aynı nok tayı nazarı müdafaa vaziyetin- de kalmışlardır. Mahallebiciler, işlerinin azaldığını, çikolatacı - larda 1 haziranda kakaonun ki- eklendiğini kaydederek fiyatla- rı indirmeğe imkân olmadığını losuna 70 kürüş gürhrük resmi | söylemişlerdir. İstanbul belediyesi bu işi ö- nemle tetkike girişmiştir. Şeker fiyatları bir hayli ucuzladığı i- çin, şekerden yapılan bütün | maddelerin fiyatlarında da ten- SIYASAL KONUŞMA Geriye Doğru Hareketler Son savaşın sonunda bütün uluslarda cümhuriyete doğru umumi bir akın göründü: Eski saltanatlardan birçokları yıkıl- | dı, yerlerine cümhuriyetler gel- di. Yeni kurulan — devletlerin | hepsi de bu usulü kabul ettiler. Bu, savaştan evvel de var olan umumi akının bir devamın- dan başka bir şey değildi. Savaş- tan evvel dahi bütün uluslar cümhuriyete doğru yürümekte diler ve umumiyetle ülkü cüm- huriyetti: Savaş yalnız bu ülkü- nün varlık bulması için uygun alanlar hazırladı. Fakat ayni zamanda da ayni savaş ulusların ekonomik yaşa- yışlarında geniş ve derin açık- İar yapmıştı. Halk yığınları ih- tiyaç ve ıstırap içindeydiler. Bu halin düzeltilmesi için çalışıldı ise de muvaffakiyet elde edileme di. Tersine olarak ihtiyaçlar her gün artmakta idi. Bu suretle Cümhuriyet usulünden büyük nimetler bekliyenler arasında bir nevi inkisar uyandı: Cümhu- riyeti sihirkâr bir tılsım gibi ta- savvur ederek onun - faaliyetin- den büyük mucizcler bekliyen- ler ona karşt surat asmağa ve soğuk davranmağa başladılar. Öteki taraftan savaştan _gı!ıp çıkanlar da mağlüplar üzerinde- ki baskılarını(tazyiklerini)azalt mak değil, arttırmakta idiler, Ulus onuru, ulus egemenliği ar- tık sayılmamağa başladı. Ulus- lar derneği ise bu durumu kal- dırmak istedi ise de hatırı sayı- lacak bir iş yapamadı ve bu su- retle birçok ulusların maddi 1s- tırapları üzerine bir de manevi sıkıntılar geldi. Her yerde ümitsizlik ve yas ile dolu bir durum hâsıl oldu. İnsan ise yas ve ümitsizlik içinde uzun müddet yaşryamaz. O, tabiatin isteği olarak kendi- sine ümit verici, yas kâbusunu üzerinden kaldırıcı bir âmilin zuhuruna intizar eder! Messia- nisme'i beklemek Millemzme — bin seneler “devrimi — hep insana mahsus bu ruh halinden doğmuştur. Mussolininin İtalyada, Leni- nin Rusyada, Hitlerin Almanya- da doğuşlarından evvelki halle- ri tasvir edenler, hep bu müuhit- lerde ruht haleti bu durumda görmüşlerdir! Bu kahramanlar hakikatte bu beklemenin, bu in- tizarın evlâdıdırlar! Bunların en büyük kabiliyet işaretleri daki- kayı seçmek ve tam zamanında, yani intizarın azami dereceye vardığı bir dakikada zuhur ede- rek ümitsizliği ve yası gidere- cek “tebşir,, lerde, vaitlerde bu- lunabilmeleridir! İşte diktatörlükler böyle doğ- du, Rusya ve Almanyadaki cüm huriyetleri devirdi. Fakat şimdi de ayni hadise- nin başka bir şekil almakta ol- duğunu müşahede — ediyoruz: Yıkılmış olan saltanat usulleri- nin yeniden kurulması! Bu şekil doğrudan doğruya geriye doğ;: ru bir dönüştür, kurtuluşu eski, yaşanmış tarzlarda aramaktır. Hadisenin bu şeklini bugün iki memlekette görüyoruz: Yu- nanistan ve Macaristanda! Bu iki memlekette doğrudan doğruya ve açıktan kralların ge- riye gelmelerinden bahsedilmek tedir. Venizelos avantürü umu - miyetle haris bir neslin bir ma- cerası gibi telâkki edildi. Veni- zelos'un “Cümhuriyet için çaba- hiyorum,, bağırtısına kimse kıy- met vermedi. Fakat şimdi anla- şılıyor ki bu bağırtı “bir hakikat hissesi Venizelosu yenmiş olan hükümet üyelerinden birisi Gene ral Metaksas şimdi karşıya geç- miş ve açıktan kraliyetin diril- tilmesi lüzumundan bahsediyor. Hükümetin başında bulunan zat ise bu isteği kesin bir tarz- da reddetmiyor, onu hesaba ka- tar gibi bir tavır alryor ve me- selenin âmmenin reyine konula- cağını ve bu suretle halledilece- ğini söylüyor! Macaristanda ise başvekil ken disi ktaliyet makamına Prens Albrecht'in gelmesi lüzumun - kat bu prens ayni — zamanda Avusturya tahtına namzet oldu- ğundan ve Avusturya mesclesi ise karışık olduğundan şimdilik Albrecht'in getirilmesini daha münasip buluyor. İşte bu hareketler tam mana- sı ile irticadır. Diktatörlükler ne de olsa halkı ileriye sürüyor- lar ve halk için çalıştıklarını ve ulusal bir ülküye bağlı oldukla- rını iddia ediyorlar. Burada ise doğrudan doğruya şahıslar ve sülâleler için çalışıldığı söyleni- yor! Hiç şüphe etmemelidir: bu, malüm olan “görüş dalâlcti,, alâmetidir. Tekler gibi toplu- luklar da bu hastalığa tutulabi- lirler. Hastalık devam ederse tereddiye kadar sürükliyebilir. Bir topluluk kendine güvene- miyerek yaşıyabilmek çaresini şahıslarda aramağa koyulduğu günden itibaren uçuruma doğru yol almış demektir. Yolun üze- Tinde ısrar ettiği takdirde uçu- ruma yuvarlanmak mukadder- dir. Zaten topluluklar şahsi hükü- metlerin pençelerinden kürtul- makla kendilerini uçurumdan saklamağa muvaffak olmuşlar- dı! Macaristanı ve Yunanistanı uçurumun kenarına kadar götü- ren bu nevi hükümetler değil miydiler? Neden şimdi gene ona doğru yüz çeviriyorlar? Harp sonu bize birçok garibe- ler gösterdi. Fakat şahsi hükü- mete yüz çeviriş garibelerin ga- ribesidir! Bu, kelimenin tam manasiyle bir akıl ve mantık if- lâsıdır! Ahmet AĞAOĞLU Ulusçuluk Prensipleri ve İş Hakkı (Baş tarafı 1 incide)| Cengiz ulusçu idi. Şu kadar ki: Kaan gözlerini yumarken kurduğu büyük imparatorluk ta son nefeslerini veriyotdu. e Timurlenk ulusçu idi. Zamanında Türk - Tatar ünü dün- yayı tuttu., Bütün Asya yasalarına baş eğer oldu. Ancak.. Koca hakan son nefesini verdiği gün; yarattığı imparatorluğu uçsuz, buçsuz bir sin (mezar) — halınde bı- raktı. Sanki bu sinin duvarları, miylonlar- ca insanın kemikleri, taşı da Timurun başı idil. e 1t üncü Lui ulusçu idi. Fransız ulusu, kendi adına elde edilen yenleri (zaferleri) kaldıramadı. Günün birinde büyük kralın toru- nu 16 imcr Lui'nin kafasını kopordi. Ulusâl egemenliğini kurtardı. Vels diyor ki: Napolyon Korsika'lı idi. Evet.. Şu kadar ki Bence; Napolyon aklı sıra Fransız ulüsçü- su idi. Önce, Fransız ulusunun heyecanı- nı Moskova buzlarında dondürdü. Böylelikle anastaziye ettiği ulusun kanını, ona duyurmadan, son dam- lasına kadar Vaterlo'da akıttı. Bu işlerin sonu ne oldu? Bu işlerin sonu; Baltık denizlerin- den, Akdenize kadar uzanan bir ül- keyi, Fransa'yı, Büyük İmparator adı verilen adamın (Sent Helen) adasmın kayalıklarile tırampası ! Büyük veya küçük imparator!... bir Tİngiliz tutsağı olarak Sent Helen ka- yalıklarında gözlerini kapadı. ©, gözlerini.. Arkasında, yıllarca ve yıllarca, ya- ralarile inleyen bir —ulus bırakarak kapadı. e Osman oğulları... Yıldırım'lar — ile Fâtihler ile, Yavuzlar ile bütün bu sa- yılanların hiçbirisinden ulusçukuk ba- kımından geri kalmazlar, Belki bunlara üstündürler de.. Ancak işlerin sonu ne oldu? Tarihin bile parmak 1ırdığı eşsiz bir hainlikle son halife (Vahdı tin) in; Türk ökeliği ile yaratılan bü- yük bir soysallığı, bir ulusu, bir yur. du düşmanlara teslimi!. e Tarih diyor ki: Eski anlamile ulusçuluk (milletçi- lik) göğsümde yer yer sinler; yer yer iniltiler; yer yer yaralar, dağlar bı- | SOLA ÇARPIK! Beraber yürüyoruz. Akşam i- yi uyumadığından bahsetti. Bi- raz suratı asık. Ben de surat e- den adamla üp kalkmaktan hiç hoşlanmam. Ne çare! Yola birlikte düştük... — Allah, Allah! diyor. haf şeyi. Aldırmıyorüm. Cevap ver « sem saracak, L:-f' dinlemeye de Ta- az daha gidiyoruz. aldırmıyorum... Köprüyü geçerken tekrar E olur şey de; Bunların hepsi mi böyle yahu? Merak ettim... Sordum: — Hepsi ne?. Sola mı çarpık bunlar hep?. Hoppala! Bu ne biçim sual?, Uykusuzdur, anladık. Lâkin densiz bir adam değildir... Mec- bur oldum sormaya... — Ne söylüyorsun yahu? — Hepsi sola çarpık a bira der... Çekinerek yine sordum: — Ne sola çarpık? — Minareler... Hafifledim ve gülümsedim: — Yok canım! — Nasıl yok canım? Bakl, Şte... — Al bır tane aana Ve böylece bana üç d nare gösteriyor. İsin garibi get çekten bu minarelerin külâhlar? sola doğru çarpık... — Değil mi? — Evet! dedim. — Oh! Çok şükür, Sandım ben çârpık görmiye başla - dım... Desene eğrilik minareler- de.. B. FELEK ——— e tür bakanlığındaki yeni teşkilât Ankara, 18 (Hususi muhabi- rimizin telefonu) — Kültür Ba- kanlığı yeni teşkilât kanununa göre, kaldırılan ve yeniden ih « das edilen memuriyetler üze « rinde tetkiklerine başlamış ve bu husustaki kadroyu da hazır- lamağa başlamıştır. Yeniden ihdas edilen Art ktörlüğü, Yayım ğü, beden terbiyesi direktörlüğü ve hususi okulalar direktörlüklerine tayin edile- cek olanlar bugünlerde anlaşı - lacaktır. —e Çankırıda fiyat düştü Çankırı, 18. A.A. — Kurak- lık yüzünden buğday ve arpa fiyatları birdenbire ikselmiş veon kuruşu bulmuştu. Bu yükselişi gören çiftçi piyasaya bol ürün getirmiş, fiyatlar beş buçuğa düşmüştür, Bugün pazara yeni arpa gel- miştir. Çatkırıda ze'ze'e Çankırı, 18 A.A, — Dün ak- şam saat 21 de hafif bir zelze- le olmuştur. Mac Donald'ın Amerikaya gidişi Londra, 18. A.A. — Siyasal çevenler, Mac Donald'ın Ame- rikaya herhangi ödevle gideceği hakkımda çıkan yayıntılara hiç önem vermiyorlar, Bu yayıntı- lar şundan çıkmıştır: Mac Donald, geçen yıl oldu- ğu gibi bu yıl da, Üüç ay rahata çekilecek ve izil yabancı memleketlerde, belki de Ameri- kada gecirecektir. | 18m u d7i —a Suyun boğduğu adam'ar Nevyork, 18.A.A, — Nehir taşması ve fırtınalar Teksas'da- ki Düustin e 14 l ölmesine sebeb olmuştur. Çinliler boyun eğiyor — Şangşun, 18.A.A, — Kuyan- tung ordusu, bir kaç saat süren bir konferansdan sonra, Kal. gandaki Japon subayının kaş-