İHTAR Bir münakaşaya girersiniz. Mevzuunuz tenkidin ilim ve sa- natla münasebetidir. Karşınız - | daki sıkışmca bahsin dışarısına çıkar. İhtar edersiniz, oralara hiç yanaşmaz. Siz de mevzuun © faslını kapataral u defa, Brunetiğre'in tenkidi “kıskanç- liğim ilmi,, telâkki eden bir fikri Üzerine yağı yazarsınız. Burada mesele, münekkit tarafından e- seri beğenilmiyen bir sanatkâ - rın şikâyeti değildir. Siz, sade- ce, yalnız tenkit şöyle dursun bütün teşebbüslerde ve hamle - lerde kıskançlığım bizi kendi kendimizle rekabete sevkederek yükselttiği takdirde, ham ve vahşi bir duygu halinden çıka - Tak yapıcı ve yaratıcı bir pasyon olabileceğini yazmışsınızdır; yani bu fena duygu, fert psiko- Jojisi içinde kalmamalı, bit ilim ve sanat münebbihi olmalr, de- mişsinizdir, Bundan evvelki bahislere ce- vap vermekten kaçınan muarı- zınız, bu sefer tekrar, sizin söy- lemediğiniz şeyi size yüklemek için kaleme sarılır. Sanki siz e- seri beğenilmemiş bir sanatkâr sınız da münekkidi kıska la ittiham edip sıyrılmak isti sunuz. Halbuki siz meseleyi bir | sanatkârın — münekkide kar Jinde ortaya koymuş değilsi Sanatkâr namıma ve sanatkâr tarafından ileri sürülmüş hiçbir iddianız yoktur. Nitekim fikri- | yi ne istinat ettiğiniz ve tenkidin b_ı? kıskançlık ilmi olduğunu söyliyen Brunetiğre, bir sanat- kâr değil, on dokuzuncu asrın €en meşhur münekkitlerinden bi- ridir. Bunu gayet açık yazmış ve anlatmış olduğunuz halde muarızınız ayak direr ve size düşüncenizin tam zıddımı isnat ederek yine bahsin dışarısına çıkar, Meseleyi “sen beni kıs - kanıyorsun.,, bir senlik benlik davası halinde göstere - rTek en âmiyane ve kaba taralına çeker. Yalnız bahsin dışma çıkmak- la kalsa, iyi; terbiyenin de dışı- na çıkar. Münekkide kıskançlık isnat edenlerde “bönlük,, gördü Zünü yazar. Her ne k onun SiZe isnat ettiği fikir sizin değil- &e de ©, böyle göstermeğe çalış- | 'tuğı için taş ta sizedir. Fakat ce- KY e da korktuğu — için, sizin tenkit ve kıs! lrk hakkındaki yazılarınızı :::çmı- Maşter da aynı fikirde olan baş- :ıı b?ır arkadaşile konuşuyormuş Okuyucuya karşsı münakaşa- nın içinde, size karşı dısınş;a kalmak Süretile kaypak ve bu - lanık, iki taraflı bir tabiyeye de baş vurur. Sıkışmca size değil, ahen konustuğu bir arkada - :ıı:ı cevap verdiğini söyliyecek- Bizim eski bir meslek: giristiğimiz tenkit münakmla lımetlıonvehltinnfhıııdıbu oldu. Tenkit ve kıskanclık hak- kında yalnız ben, hem de bu mü No. $8 Erik Çiçekleri Şımarık şımarık gülüyordu : - — Söyle be arkadaş! Yalan da olsa, hoşuma gidiyor. — Sen, iyisin, güzelsin.. Yal- gız bunun, derecesi hakkında, daha kat'i hükmümü vermedim. Beni, dikkatle dinliyordu : — Ne zaman vereceksin? — Zamanla! — Peki, neye maalesef söyli- yemiyeceksin? Zoraki bir kahkaha ile gül- — Seni, bulamıyacağım ki... Kirpiklerini sinirli sinirli oy- natıyordu: — Sen, bir yere mi kaçacak- gın? Omuzlarımı ni —ü avtadan İavkalacalr. | | Esnaf Bankası Meselesi İstanbul vali ve Belediye Başkanı Muhiddin Ustündağ ile muavinleri Nuri ve Hâmid hakkında Esnaf Ban- kası işinde mürakabede ihmalden do- layı Devlet Şürası mülkiye dairesin- lüzümü mubakemeleri hakkındz rar verilmiştir. Ancak bu karar ka- tiyet kesbetmiş bir halde değildir. Zi- 1 | ra itiraz müddeti henüz dolmadığın- | dan Mülkiye dairesinin bu kararı he- nüz umumi heyetin rurnamesine âlın- mamrş ve süranın umumi heyetine ar- zedilmemiytir. Diğer taraftan hükümet komiseri- in bulunmayışı yüzünden toplana - Esnaf Bankası genel heyeti, Temmurun ikisinde yeniden fevkalâ- de bir toplantıya çağırılmıştır. Bu se- fer, ekseriyet olsun olmasın, ruzname Üzerinde görüşmeler yapılacaktır.Ban Kanın tasfiye heyeti, İstanbul vilâyeti ile Ekonomi Bakanlığına müracaat et- miş, toplantı tarihini bildirmiştir. An- laşıldığına göre, bu seferki genel he- yet toplantısında önemli kararlar al- nacaktır. Son vaziyet şudur: 'Tasfiye heyeti tasfiye muameleri- ni takip etmek için lüzumlu olan pa- rayı bankanın eşyasımı satmak süreti- te kmamen temin etmiştir. Fakat 1000 Yira kadar tutan bu paraya KRezurum belediyesi tarafından hatiz konulduğu için, elde avuçcta tasfiye ( ine har- canacak birşey — kalmamıştır. Önü- müzdeki toplantıda tasfiyenin şekli, t meselesi ve bu arada tasfi- ye muameliâtina devam edilip edilme- Mmesi işi görüşülecektir. Dün, selâhiyettar bir zat Esnaf Ban- kaşının son durumu hakkında şunla- rı söylemiştir: * — Bankanın münazaasız tahsil edilebilecek hiç bir alacağt yoktur nakaşa sıralatında yazı yazmış olduğuma göre, onun bu mev - zua dair olan dünkü yazısında kullandığı “yavyan sözler,, ve *“bönlük,, gibi tabirlerin şumülü de bana kadar geliyor, Sarahati- ne rağmen bu tabirlerle beni kastetmediğini bildirirse dostlu ğüumuzu kurtarmak için bu kada tinı kâfi bulurum; aksi takdir- de, bahsin ve terbiyenin dışına çıkanlara eskidenberi, böyle bir ihtardan sonra tatbik edegeldi- ğim usulün mahiyeti ve fazi- leti bir daha anlaşılacaktır. Peyami SAFA sın! ' Serıdm: ellerini çırptı: — Anladım... Sen, benim *r'“-::_mı. kat'i kararını, kat'i kt işsin ar- tadüği çoktan vermişsin ar- Beni tuttu, masaya sürükledi — Değer arkadaş! Bunun şe- refine içelim. Ve bunun - şerefine içtik, O, bir çocuk gibi neşelenmişti, Şampanyanın - sarhoşlu; ü zünde kırmızı, ılık bir buğu hi linde idi: — Ne diyordum? ya gittin. Kendini koltuğuna attı ve sır- tını yâsladı. Bacaklarını uzattı — Tam dakikasında, gittim. Çünkü o, bir kronometro gibi idi, verdiği sözde dakika şaş- mazdı. Ne bekler, ne de bekle tirdi. Buluşacağımız yerde, daki kasında bulunmadın mı, o, çıldı rırdı. O gün, gittim. O, yoktu. Benim saatim, ileri olacak! De ğu, yü- a- — Tam dakikasında randevu- t İRDE OLUP BİTENLER Demiryolları Bunları tahsil etmek için de bir sürü masraflara girmek Tâzımgelir.Meselâ, bu ay sonunda karara bağlanacak 16 - 17 bin liralık bir dava vardır. Banka- nn lehine neticelenmesi mümkün o- lan bu dava, karar çıksa - bile icap edecek masraflar ödenmediği takdir- de hiç bir fayda tetmin etmiyecek- tir, Bu itibarla önümüzdeki genel top- Yantıda hissedarlara vaziyet bütün a- gekliği ile anlatılacak, tasfiye işlerine yetecek para ayrılması — istenecektir, Bu.temin edilmediği takdirde,mahke- meye müracaat ederek iflâs talep et- mekten başka çare yoktur. Eğer genel beyet iflâs vazyetini de muvafık gör- mezse başka çıkar — yol olmadığı için tasfiye )ıeyniğin 'derhal ;ekilnâıı İ zım gelecektir.,, —— Florya plâjının tescili Filoryadaki bayındırlık çalışmala - rına devam edilmektedir. Plâjın bele- diye namına tapuda tesçili csnasında bazı pürüzlü noktalar görülmüş, bu - Nu hal için tapu müdürü Alp, genel müdürlükle temas etmek Üzere An- karaya gitmişti, Dün gehtimize dön- müştür, Aldığımız malümata göre bu busustaki bütün pürüzler düzcltilmiş ve plâjın belediye namına tesçili ka- rarlaştırılmıştır. Bunun için belediye- nin müracaatı beklenmektedir. —— Dün sabahki sis Dün sabah limanımızı kalın bir sis bürümüştür. Bu yüzden ilk postaları yapan vapurlardan bazıları birer saat kadar gecikmiştir. Sisten dolayı bir iki deniz kazası da olmuştur. Akay'ın adalara köprüden birinci seferini ya- pan Göztepe vapuru Fener önlerinde içi kum dolu bir mavnaya çarpmış, direklerini kırmıştır. -Mavnacılardan biri de denize düşmüş, vapura alına- tak kurtarılmıştır. —— Yeni vagonları Devlet Demiryollarının Almanyı ya sİpariş ettiği sekiz yataklı vagon- | rimize gelmiştir. Radyoya varıncaya kadar bütün konforu havi bulunan vagonlar bir iki güne kadar Haydar- paşaya geçirilecektir. Diğer vagonlar, aybaşına kadar şehrimize gelmiş bu- lunacaktır. — Gümüş paralar için gümüş Darphanenin (Para Bam evinin) Londradan satın almış olduğu kırk top gümüşten şimdiye kadar otuz to- nu gelmiştir. Geri kalar on ton da bugünlerde gelecektir. ne giden... Beklemek, benim de zıddımdır. Fakat onu, meraktan bekliyordum. Onu geciktiren hangi mühim hadiseydi? Bu, merak edilmez mi? Bir saat sonra ümidimi kestim ve eve döndüm. O gün, bugün, ondan bir haber almadım. Ve ne so- kakta, ne balolarda, bir yerde, bir yerde ona rasgelmedim. Ne- rede, ne oldu? Hâlâ da merak hapse mi girdi? Yabancı mem- leketlere mi kaçtı? Öldü mü? Kıpı_y. doğru gitti, zile bastı: — Bir şişe daha getirsin . rni;- Bilmem ama, fazla deği! , Döndü, koşar gibi yanıma gel 4 î:_î yamruklarıa: sıkarak bak - — Söyle... Bir daha söyl kayım! Bu fazilet demi:ğy v:.ıb; sen misin? Bir kalıkaha kopardı: İ — Ah, sevsinler. Hizmetçi kadının getirdi kaldırarak bak- | dim, bekledim. Beş dakika geç- | ikinci şişeyi de ayni kaşarları ti, on dakika geçti... Yarım saat. | mış metrdotel ustalığile açmış- Bir saat... Yok... Ne gelen var, | tı, kadehleri doldurdu 3 , dan Üçü dünkü konvansiyonelle şeh- | ederim. Acaba tevkif olundu da | ÂN Bu yaz hasır şapkalar yine çoğalıyor. Sergide gördüğünüz şapkalar yirmi beşer kuruşa satılıyor; — Devlet için Almanyadan yeni vagonlar getirlildi. Polis mesleğinde | Yenilik yapılıyor İçişler Bakanlığı polis teşkilâtında esaslı ve önemli yenilikler yapmak için bir proje hazırlamıştır. Bu pro- je hazırlanırken Türk polisinin en as- Ti ve modern bir şekilde bir meslek haline getirilmesi düşünülmüş ve bu- nun için de Fransa, Almanya, Italya ve Avusturya polit kurulları ayrı ay- | tx incelenmiştir. Bu projeye göre: A — Polisis müstakil ve pratik bir meslek haline getirilecek, B — Polislik mesteği, bugünün ih- tiyaçlarına uygun şekilde kuvvetlen- dirilecek, yenileştirilecek, Tam bir vukuf sahibi, olgun ve bilgili polis idare âmir ve memur- lart yetiştirilecek, D — Ankarada bir polis enstitüsü kurulacaktır. Bakanlık, önümüzdeki yıl için ge- niş bir polis kadrosu hazırlayacak, bilhassa demiryollarına yakm vilâyet ve kaza merkezlerine ehemmiyet ve- recektir. Projede ayrıca bekçi teşkilâtmın ıslahı, polis kıyafetlerinin değiştiril - mesi, Daktiloskopi ve radyoloji müesse- selerinin kurulması ve polislerin ter- fihi gibi maddeler de vardır. K Otobüs ve otomobiller Belediye şehrimizdeki otobüs ve otomobilleri üumümnt btr Köntrule «âX7 tutmağa karar vermiş ve dünden iti- bâren bu işe başlamıştır. Dün sabah Yenimahalle ile Taksim ve keresteci- ler - Eyüp otobüsleri muayene edil- miş ve halkın sıhhal noktasından ara- baların temiz olup olmadıklarına ba- kılmıştır. Bundan başka makineler de muayene edilmiş ve bazı otobüslerin bozuk olduğu görülerek sahiplerine derhal tamir etmeleri bildiri e Bugün de şehir içinde işleyen diğer otobüsler muâyene edilecektir. —— | B'rMacar generalı geldi Mütekait Macar — generallerinden Dormandi dün Macaristandan şehri- mize gelmiştir. General — kendisile görüşen muharririmize demiştir ki: “— Çok zamandanberi Atatürkün i- daresi altında yükselen Yeni Türki- yeyi görmeği arru ediyordum. Bu ar- zuma kavuştuğumdan dolayı çok memnunum. Çünkü, yeni Türkiyeyi ümit ettiğimden daha ilerlemiş ve da- ha güzelleşmiş buldum.., General şehrimizde birkaç gün kal- dıktan ve müzeleri gezdikten sonra Macaristana dönecektii — İç bakalım, faziletli adan:! Neşesi öyle tatlı idi ki, kar - şısındakini keyiften bayıltabilir di, Elini, omuzuma koydu, sü - zük tüzük gülümsedi: — Çirkin, yaşlı ve serseri bir adamı sevdiğimi, şairime söyli- yemedim, utandım, Onun def - terdeki yazılanlar, hep kaça - maklıdır. Doğruyu belki sana da söylemezdim. Fakat senin pişkinliğin bana cesaret verdi. — Onu, bir daha görmedia mi? i Başını geriye itti: — Hayır... Onun yokluğunu kendime dert etmedim. Yalnız, bir sene, ona belki rastlarım, di ye gezdiğim, yürüdüğüm, git - tiğim yerlerde göz kulak oldum. Onu tanıyan ı.xıı-ıc:ul.ıı-ı. gazino culara, otel kâtiplerine sordum. Onux_ı ne olduğunu, nereye git - tiğini kimse bilmiyordu. Aradan seneler geçti. Artık onu tekrar görmekten ümidimi — kestim. Sen, o adamı görmeliydin. Bir tipti. Romana, hikâyeye geçe - cek bir tip. pek gibi | Mehmet haklarında takibata başlanıl- ERLER | mektebinde KÜÇÜK HAB * Rami 33 üneli bir talebe sergisi açılmıştır. Sergide talebenin - bir yıllık işleri bir araya toplanmıştır. Bilhassa devrim köşesi büyük bir itina ile hazırlanmış, çok ganlı bir surette tesbit edilmiştir. * Muhafaza teşkilâtı genel komu - tanı General Seyfi, dün sabah Anka- Yadan şehrimize gelmiş, teltişlerde bulunmak üzere Ankara vapurile İz- | mire gitmiştir. * Ankarada toplanan tecim ve en- düstri kurultayında görüşülen mese- Jeler ve alman kararlar hakkında, Te <im odası meclisinin ö üzdeki top- lantısında kurultaya iştirak eden mu- rahhaslar tarafından izahat verilecek- tir. € yar tarifesini | temmuzun ilk haftasında Akya Idare- «i de Haziranın son haftasında tatbik etmeğe başlıyacaktır. * Belediye bütün plüjlarda yapa - Câğı umumi tetkikata dünden itiha ren başlamıştır. Bu tetkikat fiyat nok- tasından yapılmıştır. Sıhhat müdürlü- Bü de bir iki güne kadar halkm sıh- hati noktasından tetkikata başlayacak tır. # Çocuk esirgeme kurumu yöne - tim kurulu Çidare heyeti) bugün ilk toplantısını saat on beste yilâyet ku- Tum merkezinde vancaltıe. * Müzeler genel direktörü — Azız, iki aylık izin almıştır. Müre işlerine muavin Arİf bakmaktadır. # Ankaradâ bulunan yeni Macar geliri dün şehrimize gelmiştir. Sefir | burada bir müddet istirahatten sonra Ankaraya dönecektir. * Askeri müze İdaresinin müze ö - vünde hazırlamakta olduğu tarihi dırda yapılması icap eden işler yakı da bitecek ve halkın ziyaretine açıla- caktır. * Ruhsatsız dükkân açan Nişanta- şında Koço, Misak, Abdullah, İbra - him, Hikmet, Nahid, Nimet ve kasap mıştır. * Jlbay vekili Rükmeddin /Si Şarbay muavini Hâmit dün Filoryaya giderek yapılmakta olan modern tesi- satı görmüşlerdir. Tesisatın çabuk bi- tirilmesi için lâzım gelen tetbirler a- Tnmıştır. * Ötel, gazino, lokanta — ve saira yerlerin fiyat listelerinin tasdikı müd- deti bitmişti. Henüz bu işin önü alı- namadığı 'î':uhlrh; gün daha uzatıl- rılmıştir. Şeker fiyat larmın ucuzlaması dola- yısile şekerli mamulât yapan yerlerin Üsteleri de ucuzlatılmıştır. * Belediye Ekoönomi direktörlüğü- Ona, ehemmiyet verişimden, o- nuün kuvvetini anlayabilirsin! Bir kadeh şampanya daha iç- ti; kendini koltuğa attı, yanak - ları büsbütün kızarmış, gözleri süzülmüştü. Uzun — kirpikleri pembe buğulu yanaklarını ha - | fif hafif gölgeliyordu. Yarı açık | ateş dudaklarmın arasından be- yaz, düz dişleri görünüyordu. Ben, mânasız, ke - Kadriye, sarhoş olmuştu. Lâ- kin sarhoşluğu olgun bir şefta- li tatlılığında idi Peltek peltek mırıldandı — Başım dönüyor. — Çok içtin. Yorgun bir hırçınlıkla başını salladı — Hayır.. Şampanyadan de- ğil, Çok söyledim. Konuşmak, beni sersem etti. — Yat, uyu, istersen... Gözlerini yarı açtı. Derin de- rin baktı: — Hayır... Sızmak istiyorum. — Sen bilirsin. — Bana şampanya içir! “Onun kısa diye anlattıkları, sinci defterin sonuna kadar de 19-6-938 —e BU DA BENDEN İDAREİ MASLAHAT 'TAN'ın güzel sanatlar say- fasında söyle bir yazı okudum? “.> Musiki sanlatkârları eski- den sinemalarda çalarlardı. Ses li filmler çıktıktan sonra onlara da sinemaların kapıları kapan- dı. Halbuki Avrupada bir usul bulmuşlar: Sinemalar sahnele- rinde gene orkestralara yer ver mişler. Bunun için de biletlere onar para zammetmişler... Tat- bik kabiliyeti pek mümkün gö- rünen bu usulün bizde de kabu- ü belki hayırlı olur diye düşü - nüyoruz.,, İlk bakışta, işsiz ve az gezen müzisiyenlerimiz — için — böyle bir yola baş vurulması, işi hal - ledecek gibi geliyor insana, Son ra, biraz düşünülünce şunlar or- taya çıkıyor: Sesli sinemanın çıkışı hayat- larını sinemalarda çalgı çalarak kazanan artistleri işsiz bırak - mıştır. Doğru. Ancak, bunlar bütün müzisiyenlerin yüzde ka- çıdır? Belki bizde büyük bir yüzde tutardı, fakat her yıl ye- ni müzisiyen kadroları yetişti - ğine göre, sesli sinema çıkma- miş olsaydı bile, yine bir işsiz sanatkâr kütlesi ortaya çıkmı « yacak mıydı? , Avrupada alınan - tedbirlerle işsizlikten yüzde kaç müzisiyen kurtulmuştur? Bizde de aynı tedbir alınsa yüzde kaç iş bula- cak ve yarın, musiki sanatkâr- ları çoğaldığına göre, bu yüz « denin nisbeti ne olacak? Bütün bu yazdıklarımla Av « rupada alınan tedbir bizde alın- Masın, demiyorum. Alınsın ve alınmalıdır. Yalnız bilelim ki bu bir idarei maslahatçılıktır ve idarei maslahat ancak o gü- nü kurtarır. Halbuki yalnız mu« siki alanında değil, bütün alan- lardaki işsizliğin sebepleri, ana sebepleri araştırılarak, yarını da temin edecek olan tedbirler almak lâzımdir düşüncesinde « ŞiT G kekali Esnaf cemiyetleri Bütçeleri Tecim ve endüstri odası İdare heyes ti dün toplanarak birikmiş işleri gö- rüşmüş, bu arada sütçüler, garsonlar, kapteılar, yapı yapıcılar, Jokantacılar ve hamallar cemiyetlerinin esnaf bü- rosunca kazırlanan 935 yılı bütçeleris ni tetkik ve tasdik etmiştir. Tecim odası memurları için kurü- Iça konan yardım sandığı projesi Ğ re heyetinin önümüzdeki toplantısın- da görüşülecektir. Ankarada toplanan odalar genel kurultayı, memleketimiz- deki bütün ticaret odaları memurları için bir sandık kurulmasını onaylamış t. Bu kârar en kisa zamanda tathik sahasına konulacağı için, Istanbul Te- cim Odasınca teşkili düşünülen san- dığın geri bırakılması muühtemeldir. —— S nün memba sularını tetkik edeceğini yazmıştık. Direktörlük dünden itiba- ren bu tetkikata başlamış, önce sucu« larla temas etmiştir. Tetkikata de - vam olunacak ve bunun sonucunda tuların çıktığı yerlerde de araştırma- lar yapılacaktır. vam ediyordu İkinci defterin son yaprakla * rını oküyorum: B 6Ç UIUR e ÇA CE Ş Kış sonlarına doğru idi. Bif genç fakir çocuğu sevdim. Ki - bar düşkünü idi. Kimsesiz Ve çok fakirdi. Fakat o, fakrinden utanmıyordu;' fakrini kabul et- miş, asaletle boynunu bükmüş * tü. Onu, nerede gördüm? Bunu anlatayım . Bir gün, otomobille Buğaz * dan dönüyordum. Bir iş içil değil... Canımm - sıkıntısından geziyordum. Yalnızlık kötül Hem çok kötü.. k K Yanımda, konuşacak bir 47 kadaş arayordum. Diiıfmdw' kimi ayartayım, serseriliğe “'_ atan kimler var, ııgu birer ak * lımdan geçirdim, B bir komisyoncu ahbabım vardi: Gezmek, eğlenmek oldu mü. ni gücünü bırakıverirdi. 3 Galatadaki yazıhanesine UĞt | dim. | :