ü £ , Nizameddin NAZIF Haliçdeki Türk Gemilerini Yakmak iste- yenler Ağızlarının Payını Almışlardı. Bom bardanin Güllesi Biryandan Girmiş Öbür Yandan Çıkmıştı, Gemi Hemen Bunun üzerine Bizanslılar | Halice indirilmiş olan Türk ge- milerini tutuşturmağa, yakma- ga karar verdiler, Bu işin plânı- nı bir Trabzon kadirgasının kaptanır olan Sinyor Jakamo Hoko hazırlamıştı. Bu adam: “— Ben yanıma iki kadirga alacağım ve geceleyin ani bit baskın yapıp Türk gemilerini tutuşturacağım- diyordu- Fakat bu işin yapılabilmesi için çok gizli tutulması lâzımdır. Bil- hassa Galatadaki Cinevizlerden kat'iyyen — saklamalıyız. Zira | bunlar duyar duymaz Türk hü- kümdarına plânımızı haber ve- receklerdir. Müverrih Barbaro, plânmı tatbike memur - edilen bu İtal- yan kaptamnın nasıl hazırlandı- | ğimı, niçin muvaffak olamadığı- | n şöyle anlatıyor: | “Nisan ayının yirmi dördün- | cü günü Sinyor Jakomo hıristi- | yan donanmasından her biri beş yüz tonilâtoluk iki gemi ayırdı. Bunların etrafını pamuk ve yün dolu torbalarla sardı. O suretle ki Türk bormbardalarının atacak ları en büyük taş gülleler bile bu torbalara çarpınca tesirlerini kaybetmiş olacaklardı. Bunun yalnız bir tek mahzuru göri dü. Böyle, torbalarla sarıldıktan | sonra bu gemilerde hiçbir ma- nevra kabiliyeti kalmamış olu- yordu. bu gemileri çekmek için (Jakomoa) nun em- rine iki gemi daha verilmesini emretti. Bunun üzerine İtalyan kaptar her biri yetmiş iki kü- rekle hareket eden iki Cineviz âşmidni daha kendi emrine al- Jakomo'nun plânı şu idi: Her tarafı sarılı olan iki ge- miyi öne alıp paravana gibi kul- lanacak ve diğer iki gemi ile Türk gemileri üzerine süratle hücum ederek onlarr rum ateşi ile veya kundak sokarak yaka- gaktı, Bütün hazırlıklar bitince Ja- komo, Kılaviger kilisesinde top lanan on ikiler meelisine üzeri- ne aldığı işi başarabileceğini Tesmen söyledi. Ve o gece saat birde plânın tatbik edilmesine karar verildi, Fakat, Galata Cinevizleri cin | gibi Haliçteki hıris- | tiyan gemilerinde çalışma R rın gözünden y oyn.ı:u i'üğ kokl:ıunu almışlardı. wvelâ kaptan Jakomo; | mi'sinde ziyaret ettiler: G * - Sinyor! - dediler - bu dere- ce büyük bir işi yalnız başınıza başaramamanız pek mümkün- dür, Eğer hücumunuzu bu gece yapmayıp da yarın yapmağa ra- zı olursanız Türk donanmasını yakmak için biz de size yardım edebiliriz ve çok rica ederiz, bi- zi bu şereften mahrum etmeyi- niz. Bu sözleri o kadar (1) kan- dırıcı bir tavırla söylemişlerdi ki Jakomo kendilerini reddede- medi. Halbuki bu ziyaretten bir kaç saat sonra yani güneş do- ğarken Cinevizliler Galatanın arka kapılarından birini açtılar ve Firaciyozo adında (2) birini İkinci Mehmede gönderdiler. Barbaro diyor ki: — *“Bu adam, Türk padişahının çadırına girince, Venediklilerin dün gece Haliçteki Türk filo- sunu yakmıya karar vermiş ol- duklarını, bu teşebbüslerinin ni- çin geri kaldığını ve bu gece na- sıl hareket edeceklerini anlattı. SRa dar kendi adamlarının muhafa- zasında gönderdi. Vakit kaybet- meksizin Haliçteki donanması - nın yanma karabinerlerle müsel lâh birçok asker yolladı. Ayrıca deniz kenarına karşılıklı dört bü yük bombarda tabiye ettirdi ve gene sahil boyunca siperler aç- tirdi. Ve sonra, büyük bir iç ra- hatlığı ile Venediklilerin hücu- munu beklemeğe başladı. Nihayet hücum gecesi geldi. | Şafaktan iki saat evvel yün ve pamuk balyaları ile muhalaza edilen iki gemi Galatadan hare- ket ettiler. Bu gemilere Sinyor Gabriyel Trevizan ile- Sinyor Zaharya Giriboni kumandasın « daki iki Venedik gemisi de refa- kat ediyordu. Hıristiyan gemilerinin güver- telerine bir çok zift, çalı, çırpt ve barut yığılmıştı. Gemilerin hareketinden ar sonra, Galata külesinin tepesinde kuvyetli bir ışığın yanıp söndüğü bayretle görüldü. Gecenin karanlığı henüz eri- memişti ve Türk gemilerinin uyanıklığına delâlet edecek en ufak bir hareket bile hissedilmi- yordu. Mandırahiyon koyunun tam karşısına geldiği vakit Jakomo, ilk hücumu yapmak şerefini ka- zanmak için arkadaşlarnın önü- ne geçti. Fakat o ande Türkle- Çünki bu sigorta ile : 'Türk padişahı bu haberi alınca Firaciyozoya çok teşekkürler etti ve kendisini Galataya kas Umumi acentalığı : Galata, Batmıştı Türkler 72 gemiyi dağlardan aşırıp Halice böyle indirmişlerdi, rin silâh başında ve tetikte dur- duğu anlaşıldı. Bombardalardan biri müthiş bir gürültü ile ilk mermisini savurdu. Taş gülle geminin kıçını sıyı- rarak denize düştü. Fakat ikin- ci mermi tam bir isabetle gemi- nin bir bordasından girmiş öbü- ründen çıkıvermişti. Ve içinde- kiler on kelime söylemeğe va- kit bulmadan denize gömülü- verdiler. Sinyor Jakomo ile ikinci kaptan Sinyor Antonyo serdümen, 10 aryaletçi ve 72 kürekçi boğuluvermişlerdi. İşin tuhafı arkadan gelen gemilerin bu hadisevi anlıyamamış olma- larında idi. Hiç tertiplerini boz- madan yollarına devam ediyor- lardı ve bu yüzden Tirevizan'ın idare ettiği gemi de müthiş bir gülle ile karinesinden yaralan - dı. Eğer Venedikli atik davra- nıpaçılan delikleri tıkamamış olsaydı bu gemi de mutlaka ba- tacaktı. Zaten yarı yarıya 'a gömülmüş olduğu halde ve bin belâ ile geriye dönebilmişti. Haliçteki Türk gemilerini yak- mak için yola çıkanlar ağızları- yun payını almışlardı. (Arkası var) Çİ) Barbaro. y (2) Bir rivayete göre bu adamın ismi Zahariyas yahut Anzola Zaha- riya imiş. Hayat Sigortalarında Değerli Bir Yenilik Bundan böyle, en büyük felâket olan ölüm ve malüliyetin acılarından çoluğunuzu, çocuğunuzu, kendinizi ve yakinlerinizi: Malüliyeti de Temin Eden Senelik Te- mettülü Tam Muhtelit Sigorta ile koruyabilirsiniz.. Bu sigortayı memleketimizde yegâne tatbik “ANADOLU ANONIM Türk Sigorta Şirketi yaptığı bu yeni-nevi ile hayat sigortalarında mühim bir inkılâp yapmıştır. Ölüm ve malüliyet temin olunur —e her sene nakdi temettü verilir — vefat halinde müemmen meblâğ derhal ödenir —— mukavelenamenin hita- mında sigortab hayatta bulunursa ve malüliyete uğtamamış men meblâğ 9 10 fazlasiyle tediye olunur — muvakkat ve dajmi malüliyet müddetince ücret alınmaz — daimi malüliyet halinde müemmen meblâğın 96 10 u senelik irat olarak verilir ve vefatta ve ya mukavelenamenin hita. mında müemmen meblâğ yene tııımıı. lldcnir: Diğerlerinden çok üstün faideleri olan bu sigortanızı yaptırmak üzere şu adreslere müracaat ediniz ; Anadolu Sigorta Şirketi Muamelâ kezi : İstanbul, 4 üncü Vakıf han, Teief.: 20531. y TC Ünyon han. Telefon: 44!3&“09 LOR bi ise müem- TÂAN BRİÇ DERSLERIİ Yeni başlıyanlar için : 58 ——— Empas tehlikelerinden bi - rincisi Empas, hasımların el tutma- sına ve sağlam kâğıtlarınızı kesmelerine meydan verebilir. Meselâ; morda: Kör:D.7.2 Karo: A, D. V. 7, 6 Trefl: A, $.2 i 4 e de: . R.V.6. 4 Karo; 10. 4. 3 Trefl: 8. 4. 3 Pik:9.5 var, Koz dört kör. Oyuna karo ikilisiyle başlanmıştır. Eğer ka- ro empast muvaffak olmazsa, hasım bir karo kesebi İkinci tehlike Empas, hasımlara kâğıt kes- menize engel olabilmek imkânı- nı verir. K Meselâ; morda: Kör: 8.5 Karo: 7 Trefi: V. 9. 8. 7. 6. 5. 4 Pik: D. Z. & var. Koz dört kör. Oyuna trefl onlusuyla başlanmıştır. (Sağ) alır ve koz çeker. Empas yap- mayınız, çünkü muvaffak ola- mazsanız bit daha koz oynarl- lar ve mordan koz kesmenize mâni ölurlar. Öteki tehlikeleri yarın anlatacağız. Bilenler için Kâğıdı (S) vermiştir. (S) bir, (N) iki, (S) üç, (N dört kör söylemişlerdir. (0) ayuna pik damı ile başla- mıştır, mordan ufak bir pik ve- rilmiştir. (O) devamla pik va- lesini, sonra da onlusunu oyna- mış, (S) üçüncü piki kesmiştir. Yükenini (taahhüdünü) yeri- ne getirmesi için (S) in beş de- gil, dört karo yapması kâfidir. Şu halde işe karo empası yap- makla başlamaz, çünkü eğer bu renkten hiçbir löve kaybetme- mesi lâzımgelseydi buna lüzum olurdu; onun yerine üç kere koz çeker ve ondan sonra, muvaf- fak olacağa benziyen karo em- pasmrı yapar. (S) in karodan dört el yapa- bilmesine engel olacak iki komn- binezon vardır: Karo ruasının üç yanlı olarak hasımlardan birinde bulunması, Eğer karo ruası üç yanlı ola- rak (E) de ise bir şey yapmak imıkânsızdır; fakat Truanın üç yanlı olarak (O) da bulunması il li ile (S), karonun ikinci lövesinde ufak bir karo oynıya- rak bu eli hasımlara bırakmalı- dır. Eğer (E) karo vermezse o zaman (S) ya piki keserek veya trefl asıyla alarak el tutmalı ve tekrar karo oynıyarak ikinci bir empas yapılmalıdır. Prensip: Morda, yanmındaki üç renkten el tutacak kâğıt bulun- mıyan uzun bir renk varsa, (S) in bu renkten elindeki son dını vereceği lövede rengin sağ- lamlaşmış olması lâzımdır. Bu- nun için, eğer uzun renk beşi | Morda üçü elinde olmak üzere sekiz kâğıtlı ise, bu renkten geri kalan beş kâğıttan dördünün hasımlardan birinde çıkacağını düşünmeli ve yükenin yerine getirilmesine engel olmuyorsa lenmeler Nişanlıların Evlenmesinde Bir Engel Bazı gençlerin alacakları kız- dan değil de, onun annesinden, bazr kızların da kocalari olacak adamdan değil de onun annesin | den korkarak evlenmekten vaz geçtikleri muhakkaktır. Kayna- na korkusu ve kavgası bize has değildir, bütün dünyada vardır. Fakat tabil bizde biraz daha fark h ve azılıdır. A, Turhan imzasile aldığımız mektupta deniyor ki: "Arkadaşlarımdan birinin zev cesi taralından tanıtılan bir genç memur ile nişanlardık. İki aydır nişanlıyız ve bu iki ay için de birçok defalar başbaşa kala- rak ve birçok yerlere giderek bi ribirimizi iyice tanıdık. Aylığım hem ev kirası vermeye, hem de bir aile geçindirmeye müsait değildir. Bugün yarın nikâhımız kıyıldığı zaman aklımızdan ge- çen onun annesinin evinde yer- Teşmekti. Nişanlım, evlenince işini bırakacağı için başka türlü hareket etmemize imkân yok- tur, Halbuki şu iki aylık tema- sımdan, bu ihtiyar kadının aile- ler başına felâketler getiren ve sevişen bir karı kocayı biribirin- den ayıran kaynanalardan oldu Şunu anladım, Şimdi her gün nişanlımı avutmakla ve nikâhı geri brrakmakla meşgulüm, Çün kü iyi biliyorum ki bana eve gi- xip çıkarken papuç çıkartan ve bir gün nasılsa yere bir cigara külü döktüğüm için: — Yo... Ben evimde ciğara külü istemem. Diye âdeta çıkışan kadınla bir hafta bir dam altında yaşar- sak saç saça başbaşa geleceğiz. O zaman belki de karım da an- nesile ayni fikirde olacaktır. Bel ki de daha fena birtakım A. Turhan'ın bütün fena ihti malleri sıralayan bu mektubuna şu cevabı vermekle iktifa ede - riz: Kaynanasile beraber ve hele onun evinde oturmak tahmin et iği felâketlere sebep olabilir. Bunun için evvelâ ayrı oturmak çarelerine baş vürmalı, Madem ki, nişanlısı memurdur, bir müd det, bütçesi düzelinceye kadar onun memur kalmasını temin etmeli. Bu mümkün olmazsa ka dına her şeyi anlatmalı, saydığı özürleri göstermeli ve gehrin bir köşesinde ucuz ve kü tutup kendi aylığı ile kıt kanaat geçinmeye bakmalı. Maamafih şunu da bilmeli ki, bazı huysüz ve geçimsiz insanalrı müsamaha ve tatlı dil iyi idare edebilir. e Kadıköy Dörtyol ağzından li imzalı mektuptan: “Bit seneye yakın bir zaman- danberi evli ve iki çocuk sahibi bir kadınla sevişiyorduk, Kocası uzun müddet evinden uzak bu - lunduğu için bu sevişmemize kü çük çocuklarından başka mâni kalmıyor ve biz uzun günler, geceler kâh onların evinde, kâh ötellerde başbaşa kalıyorduk. Pek küçük iken evlendirildiği i- çin sevmiyerek vardığı adamı hâlâ sevemediğini söylüyor. Öm ründe ancak benimle sevişmiş olmaktan duyduğu bahtiyarlığı gizlemiyordu. Derken geçenler- de bir gün bir vapur gezintisin- den dönerken yanımızda oturan amcazademin gevezeliği ile be - nim de evli ve hattâ iki yaşındı bir çocuk sahibi olduğumu öğ - rendi. O gün rengi döndü. Ken- disine pek az izahat verdim. Çün kü nihayet o da evli, sabibi bulunuyordu. 1069358 — olmamı, mânasız bir ihtiyat ola- | rak saklamaklığım mı onu kız- dırdı? bilmiyorum. Bir gün son- ra bir mektup aldım, artık ken- disini aramamaklığımı, bu mü « nasebetin iki tarafın çocukları | için bir felâket olacağını yazı » | yordu. O günden beri her türlü | teşebbüsler boşa çıktı ve ben | hâlâ benim evli oluşumdan bu kadının niçin bu derece mütees. sir olduğunu anlayamıyorum... Sebebi şudur: Ömründe sev« ginin ne olduğunu ancak sizde duyan ve anlayan bu kadım sizi o kadar benimsemiş; ve sevmiş ki, kocasını hiç kâle almıyor ve kendisini size ait görüyordu. Belki onun bu halinde istikbale ait bir çok ümitler bile vardı. Belki bir gün kocasından ayrıla rak; sizinle evlenmeyi tasarla « mıştı, Bu ümidinin sizin de evli olduğunuzu anlayarak - suya düşmesi onu kırdı ve sizden ka- çırdı. Anlaşılıyor ki, o sizi, sizin onu sevdiğinizden çok sevmekte, siz onunla bir eğlence, bir yenilik | ve bir vakit geçirme mevzuu ola rak meşgul oluyorsunuz; artık unutabilirsiniz ve unutmalısınız ve size onunla artık her şeyimn bittiğini onun sizi artık hiç ara- mıyacağını söyliyerek fikrimizi gizlemiyelim. Fakat madem ki siz de, o da evlisiniz, çocuk sahi bisiniz. Bu münasebetin deva - mından çok muztarip olabilirsi niz.. Aklınızdan geçmiyecek fe- lâketlerle karşılaşabilirsiniz. İyi si mi, madem ki, bu münasebet böyle bir çıkmaza girmiştir, bı « rakınız, o halde kalsın... Istanbul-Londra Otomobil yolu Londrada İstanbul - Londra | oötomobil yolunu tetkik için bir | heyet kurulmuş ve heyet tetki« | kata başlamak üzere yola çık « muştir. Heyette bulunanlar şut- lardır: Arsrulusal otomobil ku - lübü reisi Mister Or ve bu ku- lüpte matbuat müdürü Mösyö Roş, Daiy Mail gazetesinden Roge Cler Daily Expresse'den Harolt Keberton, Daily Herald” dan Heyadom ve bir otomobil fabrikası namına Mösyö Boy. Heyet haziranın 26 sında Sof - yaya gidecek ve oradan da bu « raya gelecektir. Yurt bilgisi dersleri çoğaltılacak Kültür Bakanlığı yurd bilgisi ders. lerine önem vermektedir. Bu sebeple önümüzdeki ders yılından itibaren ilk orta ve yüksek okullardaki yurd bilgi *i dersleri çoğaltılacaktır. azaiğasi İki Hintli seyyah geldi Tngiltereden başlıyarak Avrupa ve Aaya seyahatine çıkan iki Hintli sey- yah dün şehrimize gelmiştir. Feyzul- lah ve Rasel Hakkr adında olan bü seyyahlar şehrimizi gezdikten sonra İran yolile Hindistana gideceklerdir. — Muhafaza şekli tesbit ediliyor Korunması gereken binaların ne $© kilde muhafaza edileceği hakkında araştırmalara devam — edilmektedir. Bu işle asarı atika encümeni meşgul olmaktadır. Tetkikler, bir müddet da- ha sürecektir. ——— Kızılayın dünkü toplantısı Kırılayın kaza başkanları dün saat on beşte İstanbul mümessili General Alinin başkanlığında — toplanmıştır- 'Toplantıda Kızılay haftası münase * betile kaza, nahiye ve semt ocakların” da yapılan işler Ürerinde görüşülmüş: tür. Kızılaya, geçen yıla göre, bu yıl £ | çok daha fazla üye yazıldığı anlaşdı mıştır, bi Ğ y * B