İSTATİSTİK TAHLİLLERİ Her istanbullu Günde 352 Gram Ekmek Yiyor! Ekmeğin fiyatları, son bir hafta içinde âdeta başı böş de- necek bir. tarzda yükselmeğe başladı. Bugünden itibaren ek- meği 10 kuruşa yiyeceğiz. Ev- velce bir kilo ökmeğin vasati 8,5 a satıldığını kabul edersek h_u yükseliş, yüzde 17,6 demek- tir. Öğrendiğimize nazaran İs - tanbul fırınları günde vasati | 282.000 kilo ekmek yapıyorlar- mış. Son tahriri nüfusu nazarı i- tibara alarak İstanbul nüfusu - nün 800,000 olduğunu kabul e- dersek, şehrimizde günde adam l?aşmz __’_!52 gram ekmek düştü- ğünü görürüz, Vakra, bu mühim *bir yekün | değildir. Fakat bir çok kimsele- rin kazançlarının ve satın alma | güçlerinin çok az olduğunu da nazarı itibara almamız lâzım - dır. Acı ile göyliyelim ki, katık- sız veyahut pek ucuz katıklarla, sade ekmekten gıda alan vatan- daşlarımız pek çoktur. Bu gibi- lerin gündelik tabldotları sırf peynir ekmek veya zeytin ek - mekten ibarettir. Onun için bazı yurttaşlar, 352 gramdan çok az ekmek kullandıkları halde bir ekmeği ve hattâ daha fazlasını yiyenler de vardır. Kaldı ki bun ların hemen ekserisi çok nüfus- lu ailelerdir ve evlerine günde dört, bes kilo ekmek aldıkları da vakidir. İstatistik tahlilleri bize dai - ma göstermiştir ki, çocuk faz - lalığı kazancı fazla olan aileler- de değil, belki vasat seviyede insanlar arasında daha çok Böze çarpar, Çünkü zarafet, şık- lık ve serazat yaşamak kaygü- ları,en çok “kibar,, denilen ka- dınlârı göcük yapmaktarı me - neder. Zayıflamak modasının da ekmek yememek üzerinde büyük tesirleri vardır. İstanbul- da nice genç kızlar sayabiliriz ki, sır£ sişmanlamak korkusun- dan dolayı aylarca, haftalarca ekmek yüzüne hasret çekerler... O halde umumi bir kaide ola- rak şunu söyliyebiliriz: Satın alma gücü az olan zile- lerde en çok sarfedilen gıda , maddesi ekmektir. Buna muka- bil, satın alma gücü yüksek o - Tanlarda ekmeğin sarfiyatı çok düşük ve nisbeten çok eksiktir. Bundan şu netice çıkar: Ek- meğin yükselmesinden en fazla müteessir olanlar, fakir kimse- lerdir. Bu ekmeğin kilosunda bir kuruş, altmış paralık yükse- İiş, bunlar üzerinde satın alma gücü fazla olan kimselere naza- ran daha çok tesir yapar. Bu i - kinciler zaten fazla ekmek kul- ! lansalar bile, bütçelerinde bir kuruşluk yükseklik hiç hemen hiç bir fark vücüde getirmez. Çünkü şuradan kısıp ta buraya verecek deği Onun için ekmek fiyatı, bil - hassa fakir halk bakımından na zarı itibare alınacak bir mese - ledir. Bütün bu düşünceleri bir tara fa bıraksak bile, bundan sonra, ekmeğin pahalılanması yüzün - den İstanbul halkının verdiği fazla para, 423,000 kuruş, yani 4,230 liraya baliğ olacaktır. Pahalılık bu şekilde devam et- tiği takdirde de bu yekün sene- de 2.142.950 liraya fırlayacak - tır. Bunu niçin ve kime veriyo - ruz? Eğer verdiğimiz fazla para - nan Türk köylüsünün eline ge - çeceğini bilsek bundan memnun olmamız lâzımdır. Halbuki va- ziyet hiç te öyle değildir. O halde ekmek fiyatına sü- ratle bir fren vurmalı, derhal bu işi en esaslı bir mesele ola - rak ele almalıyız. Mümtaz FAİK Tayyare ile Berline Meyve gönderildi Bu sabah tayyare ile Berline 30 kilo kayısı ve şeftali, 60 kilo patlıcan, 10 kilo nümunelik bi- ber gönderilmiştir. Yaş meyva- nın 30 kilosu Viyanaya kadar parasız, Viyanadan Berline ka- dar da navlunla taşmacaktır: - Geçen hafta gönderilen pat - lıcanlar Berlinde kilosu 120 ku- ruştan satılmıştır. Görülen rağ- bet tayyare ile yapılacak sevki- yatın daima kazançlı olacağını gösteriyor. Fakat navlun ücret- lerinin bu sevkiyatı koruyacak kadar ucuziatılmasına kati lü - zum görülmektedir. Beri taraf- | ta soğuk hava tesisatını haiz va- gonlar bulunmayışı yüzünden Şark hattı ile de büyük partile- rin gönderilmesi mümkün ola- mamaktadır. Mamafih, Türkofi sin bu husustaki teşebbüsleri devam ettiği için yaş meyva ih- racı meselesi yakında esaslı şe- kilde halledilebilecektir. Alyon meselesi Uyuşturucu maddeler inhisa- Ti genel direktörü Ali Sami, dün akşam Ankaraya gitmiştir. Öğ- rendiğimize göre, afyon alış ve- rişleri hakkında önemli karar - lar vermesi beklenen müsteşar- lar komisyonu bugün Ankarada toplanacaktır, KIRMIZI VE SiİYAH Falcoz'un gazetesi - kapatıldık- tan sonra başmuharriri hapse a- tılmıştı, o adam çıkınca altı yüz frank aylıklı yerini de benim yü zümden kaybetti. O yazıcı par- çası yine Besançon'da gözükü- yormuş, benimle ustalıkla alay eder, hem de öyle yapar ki onu mahkemeye veremem. Mahke- meye vermek!... Küstah bin ti Kü dil kullanıp doğru söy ni anlatır. Benim gibi asilzade, Mevkiini koruyan bir adama bütün ayak takımı düşmandır. Paris'in o mendebur gazetele- rinde adım çıkacak; aman Al- lah'ım! ne uçurum! bir de Rö- nal adını gülünçlük batağında mı göreceğim... Yola çıksam adımı değiştirmeli; benim şere- fimin, kuvvetimin de temeli o- lan adım.,. Böyle — sefalet olur mu ? ,, *“ Karımı öldürmez de kepa- STENOHAL ze edip evden koğarsam Be- sançon'a halasının yanma gi- der, halası da varını yoğunu eli ile ona verir. Karım Julien'i de alıp Paris'e gider ; bunu bütün Verriğres öğrenir ve ben yine o- yuncak olurum.” Zavallı adam- cağız ancak o zaman lamba ışı- ğmın soluklaştığını gördü de sabah olduğunu farketti. Bah- çeye biraz serin hava almağa çıktı. O anda bir patırdı çıkarma mağa karar vermiş gibi idi; bu kararın da başlıca sebebi Ver- riğres'deki dostlarımın keyiflen- mesine meydan vermemek arzu- su idi. Bahçede dolaşmak - sinirleri- ni biraz yatıştırdı. “Hayır, ha- yır, dedi, karımdan vazgeçe- mem; o benim çok işlerime ya- rıyor.,, Karısı gidince evinin ne hale geleceğini düsündükşe tuy leri ürperiyordu; M. de Rönal'ın TAN | BORSA 18 Haziran SALI PARALAR Alış Sterlin 620 — Dolar Y23,— 20 Fransız Frangı 166— 20 İngiliz lirası Dolar Liret * Belga Drahmi İsviçre Frangı Leva Florin Çekoslovak kuronu Avusturya Pezeta Mark Zloti Pengo Ley Dinar Yen Çernovets İsviçre kuronu 6,18,50 0,79,45 946715 4.70 837150 21325 626667 LAT 19,06,50 AZLi5 SBLAS 19716 4t 45140 185443 349633 27830 10,98 SISB4 ESHAM Ia Bankası Mü- R. * CAİ Anadolü 5 6ö #Ç 100 Şirketihayriye Tramvay Bomonti - Nektar Terkos Reji Aslar Çimento Merkez Bankasr Osmanlı Bankası 25i ST aa değirmencilik 'T. A, 8 — KS0 Sark Değirmenleri 080 Sark merkez eczanesi 460 1ISTİKRAZLAR 'Türk Borcu !"Kı"n Kesik n ÇA Ergani İstikrazi dahili TAHVİLÂT Rılitim Kupon Kesik Anadolu | ve T z » JI Kupon Kesik Anadolu mümessil — ——— Paris borsası Paris, 18 A.A. — 17 haziran tarihli Paris borsa durumu: Değerler borsasında tamami - le durgunlük vardır. Değişik gelirli bazı değerler piyasasın - da önemsiz fakat pek çok dü - şüklükler kaydedilmiştir. Buna karşılık P: fondo- ları geniş ölçü: ğ dan dikkate değer yükseliş gös- teriyorlar. Yung istikraz tahvil- lerine alıcı vardır. 2835 26,45 yer yüzünde kadın akraba ola- rak marguise de R... den başka kimsesi yoktu, o da ihtiyar, bu- nak ve geçimsiz bir kadındı. Aklına doğrusu münasib, çok usluca bir fikir geldi; ancak bu- nu tatbike kalkışanın, o zavallı adamcağızdakinden çok üstün bir iâe ;uwhed bulunması lâzımdı. “ Ben huyumu bilirim, dı.edi. karım bu evdy:?cıılırn ben bir gün sinirlenir, suçunu başı- na kakarım. O da unurludür, dayanamaz, bozuşuruz.Hem bü- t&_in bunlar babası ölmeden, ya- ni biz mirasa konmadan olur. O vakit de benimle kim bilir | ne alay ederler! Karım çocuk- larıma düşkündür, parasını er geç onlara verir, Verir ama ben Verriğres'de dillere destan olu- rum, Bak! derler, karısından öc almak bile elinden gelmedi! Ben bu kadar şüphelenmekle kalıp da işi daha fazla eşelemesem daha iyi olmaz mı? O zaman da elimi kolumu bağlamış olurum, sonra ona birşey söyliyemem.., Bir an sonra M. de Rönal'in u- nur yarası tekrar açıldı: Ver- Hava Tehlike- sine Karşı (Baş tarafı 1 incide) 388 esnaf cemiyetinin 700 ü bulan idare heyetleri üyeleri bu suretle hava kurumuna daima yardımda bulunmağı taahhüt et mişlerdir. 700 üyenin yılda ö - deyeceği para 15 bin lira kadar tutacaktır. Dünkü toplantıda, bütün es- nafın ne şekilde yardımda bulu« nacakları meselesi de görüşül - müş ve bu işle meşgul olmak ü- zere dört yardım kolu ayrıl - mıştır. Ş Yardım kolları Yardım kollarına seçilenler ır: Nakliyecilerden: Yusuf Ziya, Hamza, Ali, Mehmet Ali, Mah- mut, Hüsamettin, Senihi, Birleşik büro dışında kalan diğer cemiyetlerden : Rıdvan, eczacı Mehmet, Mü - rat, Abdülvahit, Vahit, Hasan, Hâmit. Manilaturacılar - fırır marangozlarla beraber bürodaki | cemiyetlerden: Cemal, Mustafa, Rüştü, Haydar, İsmail Hakkı, Kâzım, Berberyan, Katanos, Mahmut, Kılıç Ziya, Ahmet Rı- Zza, Halit, Mümtaz Şevki, Büundan başka balıkçılar ce - miyetinin seçeceği yardım he - yetinin dördüncü kol olarak ça- İışması onaylanmıştır. Dünkü selesi görüşülürken, Balıkçılar cemiyetinin gayri safi iratla: dan yüzde yarımını vererek ha- va kurumuna 10 yıldır yardım- da bulunduklarına işaret edil - miş, kendi adlarına bir tayyare | alan balıkçılar çok alkışlanmış- tır, Seçilen yardım kolları bugün | den itibaren çalışmağa başlaya- taklardır. Diğer taraftan hava gurumu- na yardımlarla ü vam etmektedir. Dün de bir çok yürttaş kurum merkezine baş - vurarak üye yazılmışlardır. ea Ermeni vatandaş- laşentı SA Z Bugün; Ermeni vatandaşlar - dan mürekkep bir numaralı der- nek idare heyetinin —- müracaatı üzerine Ermeni patrikhanesin - de bir toplantı yaprlacaktır. Ö- nümüzdeki pazar günü Ermeni kiliselerinde vatandaşların üye- liğe kaydolunmakta acele etme- leri ruhani makamlarca halka | tavsiye olunacaktır. Bir numaralı derneğin aldığı tedbirlerden olmak üzere İstan- bulun muhtelif semtlerinde bu- lunan 32 kilisenin mütevelli he- | yetleri ile sani heyetler hemen faaliyete geçeceklerdir. Bu he- yetler, aza yazım işlerine baka- caklar, yapılan listeleri ve alt » nan taahhütaameleri dernek merkezine vereceklerdir. Der - nek merkezi de hu liste ve taah- hütnamelere göre faaliyetlerini yürüteceklerdir. Cumhuriyet mey- daninda miting 29 haziran cumartesi günü riğres'de, Casino'nun veya Cer- <le Noble'un bilardosu başında, çenesi kuüvvetli bir oyuncu al- yeler anlatmağa başladı mı her- kes bin bir türlü çare söylerdi! Şimdi o alaylar M. de Rönal'e pek, ama pek insafsızca geliyor- du. “ Keşke karım ölüverseydi! O zaman beni gülünç edemezler di. Paris'e gider, altı ayımı en kibar salonlarda — geçirirdim.,, Karısının ölüvermesi düşüncesi ile bir müddet avundu sise de sonra yine hakikati aramal relerini düşünmeğe başladı. ce herkes uyuduktan sonra Ju- Hen'in kapisı önüne biraz ke- pek dökse nasıl olur? ertesi sa- !)Bh o kepeğin üstündeki ayak izlerine bakıp işin doğrusünu meydana çıkarır... Birdenbire hiddetle: “ Bunu yapmaktan hayır gelmez, dedi; o Elisa denilen kaltak işi farke- der, karımdan şüphe ettiğimi evde bilmiyen kalmaz.,, Casino'da anlatılan başka bir hikâyede de bir koca, aldatılıp lantıda yardım me- | yazımı de- | datılmış bir koca üzerine hikâ- İki gündenberi şehrimizde arı meşhur sinema artist - i Lilan Gish ve Dorothy ğaziçinde otomobille bir gezin- ti yapmışlardır. Dün akşam kendilerile görüştük. Kardeş yıl dızlar bize şunları anlattılar: — Biliyorsunuz ki sesli sine- a çıktıktan sonra sinemayt derek sahneye döndük. Bu nun sebebi de sesli sinemanın bir sanat değil bilâkis sanati öl- düren bir nevi fena tiyatro ol - | masıdır. 5 senedir Nevyork ti - | yatrolarmda çalışarak sanat aş- kımızı öldürmemeğe çalışıyo - ruz, Zaten biz yalnız para için için çalışan artist - nemadan kazandığı - mızı tiyatrodan da kazanabilir- dik ve kazanıyoruz da, Nihayet bu yıl tiyatro mevsiminin kapan masından istifade ederek yazı Almanyada geçirmeğe — karar verdik ve bundan 1,5 ay evvel Berline geldik. Oradaki gezin- tilerimizde tanıştığımız bir ba- yan arada sırada hep avrupanın diğer şehirlerini metheder ve bilhassa bir kaç defa gördüğü İstanbulu ballandıra, ballandıra anlatırdı. Bizde bayanın metih- lerine ve İstanbulun efsanevi güzelliğine ve şarkın incisi ol - duğuna dair ötedenberi işittik- lerimizden cesaret alarak İstan- bulu görmek için bir otomobil seyahati tertip ettik ve üç kişi Uyola çıktık. Seyahatimiz çok gü zel devam etti. Atinaya kadar otomnobille geldik. Orada yanı - | mızdaki bayan birdenbire has- | kurumun bayanlar kolu tarafın- dan Taksimde - yapılacak olan mitingte tayyareler uçacak — ve | kurumun nazırladığı Deyanna - meleri atacaklardır. Haya kurumu tarafından ay - vıca derneklere kayıtların ne su- retle yapılacağı, taahhütlerin nasıl yerine getirileceğini, ki- min yardımcı ve kimin hava teh likesini bilen üye olabileceğini anlatan bir yayım yapılmıştır. Yeni üyeler Dün üyeliğe yazılanlar şun - lardır: İskenderiyede bakkal Osman Musa 25 lira teberrü, Tahtaka- lede kâğıt fabrikası SO0 lira ta - ahhüt, Çinili Rıhtim hanında kürkçü Krezez 200 lira teberrü, 50 Bira taahhüt, Çinili han nu - mara 30 da Hugo ve Hermen 30 lira taahhüt, Marpuçcular 31 nu marada çorapçı Mehmet Adil 20 lira taahhüt etmişlerdir. Etmiyet sandığı direktör ve memurlarından 86,40 müd. Tev fik, 89,60 müdür muavini Reşit, 4800 müdür —muavini Vâkıf, 45,60 muhasebeci Arif, 33,6( aldatılmadığını öğrenmek için karısının kapısma — da, kadımın aşığının kapısına — da bir parça lîaımumu ile bir saç yapıştırır- dr. M. de Rönal uzun halecan saâtleri geçirmiş, zihni çok yo- rulmuştu; bu çareyi hepsinden iyi buluyordu. Tam o sırada, bahçenin bir yolunu dönerken, karısı, ölmesine dua ettiği ka- rısı önüne çıktı. Madame de Rönal köyden dönüyordu. Vergy kilisesi: gidip ayini — di kanlılıkla düşünen bir fi pek de aldırış etmiyeceğ Madame de Rönal'in iman etti- ği bir rivayete göre bugün kul- lanılan kilise vaktile Vergy de- rebeyinin şatosunun - kilisesi i- miş. Madame de Rönal kilisede dua ettiği müddetçe bunu dü- şünmekten kurtulamadı. Ver- gy derebeyi karısının aşığını, sözüm ona kaza diye, anda öl- dürmüş, sonra da yüreğini pi- şirtip karısına yedirtmi ya M. de Rönal de Julien'i öldürür, yüreğini yedirmöğe kalkarsa... 10-6-b0i8 — | LiLİAN GiİSH iLE BAŞBAŞA Güzel Kadın, Güzel Yıldız istanbulu Bize Anlatıyor O da Bize Boğazı Güzelleştirin, Otelleri Ucuzlatın ... Diyor talandı. Bu sebeple kendisini ©- tomobil ile orada birakmağa mecbur kaldık ve biz de vapur- la İstanbula geldik. Y Şehrinizi tabit manzarası iti- barile belki de dünyada eşine t& sadüf edilemiyecek kadar güzel bulduk. Bilhassa bugün gezdiği miz Boğaziçi kıyıları bizi hay « rette bıraktı. Vaktimiz olsaydı burada aylarca belki de seneler- ce otururduk. Tabiatin bütün güzelliklerinin toplandığı bu gü zel sehirde oturan sizlere grpta etmekten kendimizi alamıyo - ruz. Zaten şimdi modern sunt yapılır, binaları yüksek şehirler her yerde boldur ve insanlar bu ralarda yaşamaktan bıkmışlar « diır. Böyle, İstanbul gibi her ta- rafı deniz ve havası suyu güzel bir sehir dünya yüzünde pek az- dır. Yalnız şunları da söylemek « ten geçemiyeceğiz ki şehriniz « deki otelleri az ve fiyatlarını da biraz pahalı bulduk. Bilhassa Boğaziçi gibi tabiatin buluştu- ğü zümrüt sahillerinizde oteller yapıp sahilleri de güzelleştirir- seniz biliniz ki dünyanın her ta- rafından gelen seyyahları karşı- lamağa vakit bulamıyacaksınız. Son söz olarak şunu da söyliye- lim ki bu güzel şehrinizi gördü- ğümüzden ne kadar memnun - sak ayrıldığımızdan da o kadar müteessiriz.,, , İki artist hemşireler bugün Viyana vapurile Pireye gidecek- ler. Oradan da otomobille ve İ- talya yolile Almanyaya döne -| ceklerdir. el T mir Raif 21,60 memüur Mustafa, 20,40 İsmail, 20,40 İsmail, gü g0 lamsik 2040 Ellemet 20,40 Sadettin, 20,40 Muhittin, | 21,60 Rifat, 21,60 Fethi, 20,00 | Şakir, 27,60 Dursun, 22,80 Meh met, 21,60 Halit, 20,40 Ziya 38,40 Ferit, 22,80 Adil, 20,40 Hakkı, 20,00 Hasibe, 34,80 Per tev, 28,80 Ferit, 21,60 Emin, 20,00 Cemal, 26,40 Küşif, 24,00 Kemal,. 3480 Mesut, 2760 Kâmil, 2760 Bedii, 2640 Şemsi, 2040 Adnan, 3480 Refik, 2640 Ziya, 2640 Zeki, 2640 Suat, 2640 Ra- gip, 2760 Nazmi, 2280 Necmi, 2040 Sait, 3480 Murat, 2000 Sait, 2160 Macit, 2160 — Arif, 2880 Osman, 2000 Ali Haydar, 2000 Kemal, 2160 Fuat, 2000 Kemal, 3840 Rıza, 2280 Cemal, 2000 Cevdet, 86,40 Raşit, 5280 Ruhi, 2640 Nazmi, 2760 Zeki, 2280 Ferit,2160 Muhittin, 2160 Sinan, 2040 İhsan vermeyi ta - ahhüt -etmişlerdir, Bunlardan — başka 131 kisi de 1377 lira 60 kuruş vereceklerdir. * Kocam benim sözlerimi du- yunca bakalım — ne fikir edine- cek; benim halimin neye vara- cağmı işte onun edineceği fiki- re göre belli olacak. Ona söyli- yeceğim bir çeyrek saat ya sü* rer, 'ya sürmez; bir daha onun- la konuşabilir miyim, —konuşa” maz mıyım. Allah bilir! O,'dü- şünceli, aklı ile hareket eden bif adam değildir. Ben, bu yarım Vaklımla onun ne yapıp ne diye” ceğini kestirebilirim. — Kendisi- nin de, benim de halimizin N€ olacağını kestirmek — onun elirr de, Fakat halimizin ne olacağ” nr kestirmek bir taraftarı da bE” nim maharetime, o — kürünt adamım düşüncelerini idare €“ meme bağlr ! Onun öfkedef gözleri kararmış, olup bitenle- Tin yarısını göremiyor. Benim şimdi mabarete, soğukkanlılığt ihtiyacım var. Aman T: bunları nerden bulayım?,, Bahceye girip de kocasın! gör rür görmez, sanki ı.fıuıı.lm“"'_ ğ (Arkası var) | N.ATAÇ —