Hainlik ve Casusluk Başlamı kurtulabilirdi. Bunu bilen baş - lar, başta Atatürk olmak üzere Anadoluda, elimizde kalan kuv vetlerin başına geçmeğe başladı. Jar. Fakat kral, yani padişah ve halife ile hanedan denilen küçük padişahlar ve onların kö- leleri beraber.. Değil! Onlar işgal kuvvetlerinin ve şunu gerçek adıyle söyliyelim, İngilizlerin padişahlığı elinde köle olarak kaldılar. Keşki yal- nız köle kul kalsaydılar! Yaban- €i düşmandan ziyade yurda ve yurd fedakârlarına düşman ol- dülar. Temellerimizi tırnakları ile kazıyanlara bunlar kazma ve bomba olmuşlardı. İstiklâl savaşının Türk ulu- suna verdiği ivilik ve yücelikten biri de içimizdeki kurtları ayık- lamak olmasıdır. Onlar bizi ke- mirdikçe, bizim ciğerlerimizde verem gibi kaldıkça savaş ka- zançlarımız hep ömürsüz, cılız, sakat kalacaktı, nasıl ki hep öy- le oluyor,kanlarımıza kazançla- Tımız birkaç yıl içinde eriyip gi- diyordu. İstiklâl savaşı bir denemeç, bir ayıklama oldu. İstanbulda düşman ve kölelik, Anadoluda umut ve onur. Bir tarafta kırık bir taht, ötede ulu bir sancak herkese soruyor: “Ne tarafı is- tersiniz?,, Ve gerçek Türkler ümit sancağ nıyorlar. Fakat bu, kolay olmu- yordu. İstanbul bölgesini doldu- Tan casuslardan, canilerden, böl genin etrafını çeviren ağlar ve örgülerden geçmek için Anado- Hu kıyılarına uğrryacak vapur- ların kömür depolarında sak- Ernmenilerin kullandıkları rozet latımak, bir ateşçi yamağı gibi kararıp yanmak, ve bazan yaka- Tanarak, ozaman Kroker denilen şimdiki Novotni otelinin veya Galatada Arabyan hanının bod- rTumlarında bin bir hakaret ve işkence içinde çürümek ve daha kötüsü, istiklâl sancağına ulaşa- mamak vardı. Öz Türkler, yani erginliğe sahip olarak yaşamak istiyen ler, bütün bu engellerden sıyrı- lıp geçtiler. Kalanlar üçe ayrıl- di: 1 — Türlü şekillerde Anado- luya hizmet edenler. 2 — Anadoluya iyilik ve fe- nalık yapmaksızın bekliyenler. 3 — Düşmana yardım ve Ana /dolunun yıkılmasına çalışan ha- inler. a Bunlardan — birinci kümeyi *“İstanbulda gizli Anadolu,, cse- Tine bırakacağız. İkinciler için yazacak bir şey yok. Üçüncülere gelince bunları da ikiye ayırmak gerektir. Birinciler azlık dediği- miz rum, ermeni, yahudi.. gibi müslüman olmıyanlar, ikinciler hemen genel olarak kanları bo- zuk müslüman Türklerdir. Birinciler ayrı ayrı casusluk ve hainlik yapmakla beraber or- taklaşa birtakım kurumlar da yaparak bir taraftan siyasal | alanlarda çalışmakta, öbür ta: | Dti Üü Aziz Hüdayi AKDEMİR BiZiM HAİNLER işgal ile Beraber istanbulda ve Ulaşa- bildikleri Her Yurd Parçası Üzerinde SERİTETEEEE DA ÇE, etrafında topla- — |j şti! Hainlerin başı, son Osmanl!r Imparatoru Vahideddin cuma selâmlığından geliyor rftan silâhlı çeteler vücuda ge- tirerek hem kendi halindeki köylüleri kasıp kavurmakta, hem de bu cinayetleri Anadolu 'Türklerinin üstüne atarak İstik- lâl ordusunu lekelemeğe uğraş- makta idiler. Büyük — söylev (nutuk) bu kısmı şöyle anlatı- yor: “İstanbul rum patrikhane- * $inde teşekkül eden “Mavrimi- ra,, heyeti (vesika 1) vilâyetler dahilinde çteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagan- dalar yaptırmakla meşgul, Yu- nan salibiahmeri, resmi muhaci» rin komisyonu, “Mavrimira,, heyetinin teshili mesaisine ha- dim.,, “..Ermeni patriği Zaven efendi de “Mavrimira,, heyetile hemfikir olarak çalışıyor...,, Bir fırkadan olmadığı halde Taşnaklar hesabma, belki de bilmiyerek çalışan patrik Za- ven elendi ve omuzdaşlarının gerek yabancılar ve gerek ken- di aralarında yaptıkları propa - gandalardan olarak dağıttıkları ve bazı ermenilerin göğüslerin- de taşıdıkları rözetlerden - bir örneğini de bu yazıda görecek- sınız, Rozetin altında “Büyük hat te öldürülen ermeniler 15 tur: muz 1915,, diye yazılıdır. Fakat bunun İttihat ve Terakki ile iti- lâf ve hürriyet fırkaları arasın- daki didişmelerden bir - sahne olması çok muhtemeldir. Bir ermeni dostumun anlattı- ğına göre Zaven efendi saflığı ve düşüncesizliği yüzünden taş- nakların eline düşmüş ve kendi kandaşlarına çok zararı dokün- muğştür. Te Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbuldaki merkeze merbut Puntos cemiyeti sühu- letle ve muvaffakıyetle çalışı- yor, (Vesika 2),, TAN | yanın da çürümemesi için naf- taline lüzum vardır. | müş dedi . Ingilizlerin kucağına ilk düşen hain: Sait Molla Yahudilerin doğrudan doğru- ya Anadolunun zararına, yani Türklüğün batmasına çevrilmiş özel kurumu yoktu, Fakat ken- di hesaplarına düşmanlarımıza ve hainlerimize hizmet edenler eksik değildi. Bu azlıklar içinde Türklüğe ve yurtlarma sadık kalmış ve hizmet etmiş olanlar da çoktur. Bunu sevinçle anmak doğruyu sevmek olür. Bu bahsi » derinleştirmezden önce yabancı servislerin rolleri- ni şöylece gözden geçirelim : 4 Arkası var) | | l ( | KENDİ KENDİMİZE ÇA Naftalin! Şu bildiğimiz naftalin... Ecza depolarının vitrinlerinde kimse nin yüzüne bile bakmadığı, kilo su 20 kuruşa satıldığı için ne ka dar lüzumlu bir mata olduğunu bir türlü anlayamadığımız naf talin yok mu? Bütün İstanbul, şimdi onun hasretini çekiyor: — Ah, bir kilocuk, yarım ki- locuk naftalin ele geçirsem.. di ye koca şehri depo depo, ecza- hane eczahane dolaşanlar var. Mevsim, göç mevsimi... Göç olmayan evlerde bile, bugünler bir faaliyettir gider. Halılar, ki limler denk yapılır, kışlık eşya, birer birer sandıklara yerleşti - rilir. Gel, gör ki naftalin yok. Naf- talinsiz eşya da, güvelere âlâ bir yemlik olur. Etin kokmaması için nasıl tu za ihtiyac varsa, giyilecek eş- Sorduk, soruşturduk. Dedi - ler ki: — Kontenjan var, naftalin gel miyor! Kontenjan ve naftalin... Ben bu iki kelimeyi, yan yana kafa mın içine bir türlü sığdırama - dım. Yoksa naftalin de lüks eş- yadan biri mi oldu? Gümrükte, çıkarılmak üzere emir bekliyen naftalinlere İstan bul halkı eğer bir iki ay daha ka vuşamazsa, güveler, sandıkları- mızın içinde didiklemedik pal - to, kalbura cevirmedikleri halı, kilim bırakmıyacaklar! Dün tanrdıklarımdan biri, ki - losu 80 kurustan 250 gram naf- talin bulduğu — için, neredeyse keyfinden sıçrayacaktı. Elindeki paketi bana göstere- rek : —Tanrı, fıkarayı — sevindir- mak murat edersc; eşeğini kay- Bettirir, ondan sonra buldurur - Sonra gülerek: — Kimin aklına gelirdi ki,250 gram naftalin'için bir küp altın bulmuş gibi sevineceğiz! Ve ilâve etti: — Ey kontenjan, sen nelere kadir değilsin? — S. Güngör ı İnbisarlar Umum Müdürlüğünden: l Maltepe Enstitüsü için şartnamesi mucibince bir adet Jeneratör pazarlıkla satın alınacaktır. Fiatsız teklifler —münakasadan bir hafta evvel Tütün Fabrikalar Şubesi edilecektir. 11-7-935 tarihine müsadif Perşemhbe günü — saat 14 de düdürlüğüne tevdi -dar varır. LKS UR Fazla söze Ne Dersimniz? TENKiD Bizde tenkid diyince yalnız iki şey anlarlar: Birisi hükümeti tenkid, öte- ki edebi öserleri tenkid... Halbuki memlekette bunun ikisi de - ne yazık ki - müsbet bir yemiş ver- mez. Hükümeti tenkid, muhalefet adı altında hiyanete kadar yürür ve eser- leri tenkid kavga ve sövüşmeye ka- Onun içindir ki, olgun düşünenle- YN cARı b T e VEZ O ROR rı'e'1 d(en dinlemekte fayda görmez. Ço- ğu çekinirler. Lâkin bu ikisinin dışında çok fay- dalı bir tenkid vardır ki, onu nedense bu kelimenin anlamı dışarısında bıra- kıtlar. Bu üçüncü tenkid balkın umu- mt yaşayışına dokunan, memleketin ana siyasasına değil de iş alanına de- Vermek isteyenlerin 2046. 935 —— TIYORUZ, ; ŞARBAYLIĞA İTHAF ne hacet ! YAT A PK iŞi yen birtakım aykırılıkları ortaya atıp bunları düzelttirmek yolunda hükü - met ve genel kuvvetlere yardım et- mektir. (TAN), bu hizmeti hele bu sütunlarda yapmaya çalışıyor. Her gün ufak tefek, fakat izi büyük bir takım ilişikleri, pürüzleri ortaya atı- yor ve umuyor ki, bunları ortaya at« Mmakla yurdda en küçük pürüz ve pür- tük kalmamasını işiten hükümet, par- ti 've onun ünlü şefleri emirinde çalıe miyecek bu yazılarımızı iyi gözle gö- rerek sızlandığımız şeyleri mümkün olduğu kadar düzeltmeye savaşırlar. Gazetelerin en değerli hizmeti de bu yolda gitmektedir. Biz böyle düşüniü- yorüz. > Siz ne dersiniz? saAÇRAAAARARA PiESTANY Kaplıcaları Piestany kaplıcalarında tedavi u- yüzde 7,5 Güvenme paralariyle birlikte Kabataşda Le- vazım ve mübayaat Şubesindeki müracaatları. (3263) ——— ———————————————”:; se, her gün şayani hayret tedavi de- Alım komisyonuna Maltepe tecrübe istasyonu için şartnamesi mucibince 4 Beygir kuvvetinde bir tulumba pazarlıkla satın alına- caktır. Vermek isteyenlerin şartnameyi görmek için her gün ve pazarlık için de 8-7-935 tarihine müsadif — pazartesi günü saat 14 de yüzde 7,5 güvenme paralariyle birlikte Cibalide Levazım ve mübayaat Şubo#'ndeki alım komis- yonuna müracaatları, (2762) 1 — Paşabahçe Fabrikası için 2500 lira muhammen bedelli bir adet demir plârıya tezgâhı açık eksiltme sure- tiyle münakasaya konulmuştur. 2 — Şartnameler Cibalide Levazım ve Mübayaat Şubesinden alınacaktır, 3— Eksiltme 9-7-935 tarihine müsadif salı günü saat 14 de Kabataşda Levazım ve mübayaat Şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. 4 — Eksiltmeye girmek isteyenlerin 187,50 lira mu- vakkat güvenme paralariyle muayyen gün ve saatte mezkür komisyona müracaatları. (3262) Bir Mürebbiye Aranıyor Yeni doğmuş bir çocuğa bBakmak ve annesi refakatinde onu büyütmek için bir mürebbiyeye ihtiyaç - vardır. İşteyenler şartlarını ve haklarındaki | malâmatı — bir. mektupla İstanbul postahanesi 176 numerolu — kutuya (Mürebbiye) Tumuzile bildirmelidir- Kü ci ee * v B AD S İstanbul ikinci illâs memurluğun- dan: İstanbulda Yeşildirekte 7 No.da müflis Filip Nikolayidis —masasına müracaat eden AÂrmon Rabinoviçin istemiş olduğu 385,20 Markın Türk parasile tutarı olan 196 lira 45 kuru- şun 6 incı sıraya kabülüne ye sıra deiterinin bu suretle düzeltilmesine iflâs idaresince karar - verilmiş oldu- | ler, , 5İ u ilân olunur. (12534) sulünün, mevcud bütün emasali ara« , sında Tenmen en fazla tekemmül et- miş olduğunu hatırlatmanın tam Za- manıdir. Şimdi Fizik ve Klinik tetebbüleri esası Üzerine tesis edilen bu müesse- lilleri vermektedir. 'Türkiyede romatizmalarını Pies- tanyde kemali muvaffakiyetle tedavi ettirmiş olanların sayısı pek çoktur. Bunlar da müessesenin mükemmeli- yetini ispat eden canlı şahidlerdir. Müdiriyet; ikamet, iaşe, doktöl| müuayene ve tedavilerile banyoları dâ dahil olduğu halde her keseye cive rişli götürü fiatler tesbit etmiştir. Çekoslovakya devlet şimendierlefri ücretlerinde mübim — tenzilât yapıl, maktadır. Piestanyde bir günlük mas raf, yolcuların kendi memleketlerir deki normal günlük masrafından fa2 la değildir. Fazla tafsilât için İstanbulda, AŞI efendi caddesinde — Hubyar hanındı 12-14 numaralarda kâin umumi actn tası M. S. Jacoel, mahtumlarına mü racaat. Teşekkür ve taziye Sevgili arkadaşım Jandarma $ bayı Asım'ın tedavisi için çalışmi olan bütün doktor ve üreleri cenazesinde bulunan arkada: !:': wkık!ulluunl. ailesine ve sevenli di lerimi sunarım. KOY H. BIHÇET' ZAYİ — Galata İthalât Gümrül müdiriyetinden ıhıu;N olduğu! 6:6-935 günlü ve 13203 No. lu beyi! nameye aid makpuzu zayi ettik. nisini —çıkaracağımızdan — eskisif hükmü olmadığı ilân olunur. A. Levi ve D, Delarey?