— z TAN 20.6-935 ee Dünya Gazetelerine Göre Haâdiseler Tümen Tümen Asker! | ne zaman hassas olduğu malüm M 5 Kral Victor Emmanuel Journal des Döbats'dan: ,, Dün Kral Aguila'da, Doğu Afrikasına gidecek olan “Gran Sosso” alayını, 230 uncu siyah gömlekliler tümenini gözden ge | letleri, sade teşvik değil, belki .| bizzat kendi elile baltalayamaz. çirmiştir. Kral, geldiği zaman mahalli idare âmirleri ve halk tarafından hararetle ve alkışlar- la karşılanmıştır. Kral öğleden sonra Soraya Bitmiş ve “yirmi üç mart” milis alayını teftiş etmiştir. Bu alay şimdi talim yapmaktadır. Ya « kında Doğu Afrikasına gidecek- tir, Giornale d'İtalia'dan: Eğer Süveyş kanalının ve hat 1â genel tabirle, bütün boğazla- rın ve bahri geçitlerin, hava fi- losunda, olduğu gibi uluslar ku- rumu için bir politika vasıtası haline getirileceği kabul edilir- se, bu takdirde, Boğazlar, reji- | mini kat'i ve seri bir surette de- ğiştirmek icap eder. Boğazların yeni rejimi arsmulu sal olması, şu veyahlıt bu ulu - sun imtiyazlarını reddetmelidir. Le Temps'dan: | Eğer Habeş meselesi uluslar | kurumuna verilecek qjğzıı_lnk yanm alacağı vaziyetin ne ola - cağı her gün daha ziyade aydın- | lanmaktadır. Bu vaziyetler bugün için üç şekilde hülâsa edilebilir: 1 — İtalya Habeşistan hak - kında uluslar kurumu nezdinde hiç bir münakaşaya girişmiye - cek, yani isbatı vücut etmiyecek tir. . 2 — İtalya uluslar kurumun- da münakaşa etmeği kabul ede- €ek, ve Habeşistan meselesini ortaya koyarak kendisinin iste- diği şu veya bu kararın seçil - | Mesini isteyecektir. 3 — Eğer bu iki şıktan biri tahakkuk etmiyecek olursa, o zaman İtalya uluslar kurumun- d'":; â:âılmkıir. şimdilik ikinci şık tamamile 'varid değildir. lul;ı k':ndi pres tiji bakımından uluslar kuru - munda Habeşistanla beraber ay ni masaya oturmıyacaktır. Bu - mun için bir onur meselesidir. Duüçe'nin Italyanm prestiji için | İzr . ' Edgar WALLACE olurdu. Halbuki saat daha altı - ya yeni geliyordu. Elektriği yaktı. Bir bakışta a- partmanının da yazıhanesi gibi aynı ziyarete uğradığını anla - di. Tam o sırada hizmetçi kadın geldi. Anlattığına göre, sabah - leyin Yale'den bir mektup almiş Yale bu mektupta şehirden iki saat uzakta bir köyde bekledi - | nu anlamıştı. Gülerek dedi ki: ğini yazıyormuş. Ah, bu Thalia Drummond... Herşeyi öyle hesaplayıp yoluna koymuş ki... Bu kız olur şey değil... On iki saatin içinde hapishaneden ka- giyor. Yazihanenin her tarafımı ka- DOĞU AFRİKASINA dür. Bunun içindir ki eğer Ha - beş işi uluslar kurumuna geti lecek olursa, İtalya isbatı vi cut etmiyecek ve icap ederse ku- rumdan çekilecektir. Reğgime Fascista'dan: İtalyanın Habeşistan karşı - sında aldığı kat'i vaziyete karşı yapılacak en büyük itiraz şu - dur: Son zamanlarda Stresada olduğu gibi barış isteyen mil - onları sevkeden İtalya barışı Bu mantık iki bakımdan çü - rüktür: Evvelâ şunu bilmek lâzım - dır: Biz mi, yoksa Habeşistan mı, barışı karıştırıyor? Tabiri diğerle saldıran kimdir? Üzerinde durulması lâzımge- len ikinci nokta şudur: Savaşın kıymeti, onu yapan ulusların medeniyet derecelerine göre ta- marmnile başka başkadır. İnsanın her hareketinde olduğu gibi, sa vaşta da iyi ve kötü taraflar var dır: Uzun yaşamak, Asırdide Olmak Için Yoğurt mu Vie et Sante'den: Bulgaristan, epey zamandan beri, yüz yaşında adamlar mem- leketi olarak tanılır. Profesör 'Metchnikoff bundan otuz sene evvel, yoğurt yemenin uzun ya- şamakta en büyük âmil olduğu- nu, ve Bulgarların her gün yo - ğurt yedikleri için uzun yaşadık larını, söylemiştir. 1928 senesinde Italyada Cen- Savaş, hem — medeniyetleri matıveder, hem de, birtakım kim seleni öldüren ve birtakımları « na da şifa veren ilâçlar gibi, me- deniyetini neşredebilir. İnsanlığın ilerisi için, savaşın iyi olduğuna dair, Roma tarihin de çok göze çarpan misaller var dır. Onun içindir ki sömürge harp leri, yalnız şeklen değil, belki yapılması, itibarile de hususi bir savaş tipidir. Gayet iyi biliyorum ki buna karşı Habeşistanım uluslar kır - rumuna girdiği gündenberi hâ - sıl olan “hukuki vaziyeti” ileri sürülebilir. Fakat, bu giriişn, u- hıslar kurumuna çok pahalıya yebiliri. şekkül etmemiş gayri müteca - nis unsurları, sokmak, onun in- kişafına mâni olmaktır. Habe - şistana yapılan bu müsamaha nu medeni bir memleket yapa - maz. Kavmlerin medeniyeti, in- sanların tecrübesi gibidir: Eğer tecrübeyi yapmak için şu veya bu lâzımsa, bir medeniyet için de asırlar lâzımdır. Bu demektir ki arsrulusal medeniyette, tipkı ulusal bir devlette olduğu gibi, inkişaf etmemiş — devletletrin karşısında, daha az inkişaf et - miş devletler vardır. Arsıulusal hukuk bunu tanır, ve yaş meselesini tanzim eder. Medeni bir kavmin karşısında barbar bir kavm, tıpkı kahil bir adamm karşısında bir çocuğa benzer, Çocuklara bazı haklar verilmemezlik yapılamaz. Fa - | kat onlara bir de vasiy tayin e- dilir. Arsıulusal manda, vasiye | benziyen bir müessesedir. E - ğer Habeşistan yanlışlıkla, Ce - rıştırıyor. Sonra cve geliyor, evin her tarafını karıştırıyı zıl Çenbere ait ne kadar müh vesikalar varsa, hepsini alıp gö türüyor. Yale elbise değiştirirken, zih nen bu kızın daha neler yapabi- leceğini düşünüyordu. Kendisi- ne ge_lınce. plânını kurmuştu. Yirmi dört saat içinde Parr'ın artık resmen vazifesine nihayet veriliyordu. Çekmeceden hir ta- banca aldı. Sanki tereddüt edi - yormuş gibi bir müddet elinde tuttu, sonra cebine koydu. İçin- de mühim bir neticeye yaklaşıl- dığı intibar vardı. Başvekilin kabül odasına gi - rerken, Jack Beardmore'u gör - dü. Bu delikanlının orada bulu nuşu tuhafına gitti. Jack'da bu- — Belki beni burada gördüğü nüze hayret edersiniz, Fakat te min ederim ki, ben de davetiye yi almca sizden fazla hayret et- tim. — Size davetiyeyi kim gönder *Rumma. henüz te | ân:â 342 tle Japonyadır. n sernento della popolagione del regno d'ltalia” da şayanı dik- kat bir istatisti: çıktı. Bu ista - tistik resmi vesikalara istinat e- diyor ve şu rakamları veriyor- du. Asırdidelerin 1 milyon nufus adedi — içindeasırdideler Bulgeristan — 2126 446 Almasya 88 YA İtalya — 256 66 Portekiz 406 63,3 Jeponya 13,73$ u22 Brezilya 6724 2195 Kolombiya — 1,879 3293 Guatamala 934 M6SA Birleşik Ame- 4207 404 rika Bu istatistiklerde görüldüğü veçhile Guatamala bir milyon nüfusta 465 asırdide ile birinci gelmektedir. İkinci bir milyon- da 446 asırdide ile Bulgaristan, Bu rakamlar hakkında ne dü- şünülebilir. Ve bu istatistikler, ne gibi bir kıymet vermek lâzım dır, Yalnız şurası şayanı dikkat- tir ki, asırdidelerin çok oldukla- rı memleketler, ne medeni hal- lerin, daha az dikkatle tesbit e- dildiği yerlerdir. Onun için bu yüz yaşındaki ihtiyarlar arasın « da sırf yüz yaşında görünmek nevrede medeni uluslar arasına dahil olmuşsa, bu, onun yaşını unutmamağa ve kendisine bir - çocuk muamelesi yapmağa mâ- ni olamaz. Bizzat Habeşistan bile, kendi haklarını kencdi kendisine müda faa edemiyeceğini itiraf etmiş, ve hakem komisyonuna iki &c - nebi göndermiştir. İşte bunun için, o, bir vasinin vesayeti al- tına konuyor. Şimdi, İngiltere - nin hangi hakla, vasi rolünü oy- namak istediğini göstermek lâ- zımdır. yakam Yemek Lâzım ? için yaşını büyük gösteren kim- seler olup olmadığı sorulabilir. Çünkü bunların ne kadar yaşlı o İup olmadıklarını tetkik edecek bir vasıta da yoktur. İtalyada yapılan tecrübe, bu itivarla çok şayanı dikkattir. 1920 nüfus sa- yımından sonra buradan 256 a- sırdide olduğu görülmüştür. Bunun üzerinde 1921 de her asırdidenin yaçını tekrar kon - trol etmek üzere bir kamisyon teşkil edilmiştir. Bu komisyon tetkikat yapmış ve 256 asırdide- den ancak $1 inin yüz yaşında olduğu meydana çıkmıştır. De- mek aşağı yulcarı evvelce bulu- nan adedin beşte biri: Binaenaleyh bütün istatistik- ler şüphelidir. Ve hepsinin ye- niden tetkik edilmesi lâzımdır. İşte Bulgatistaa da vaziyeti an- lamış ve 1917 de yeniden bir ko- misyon teşkil etmiştir. Bu ko « rhisyon 1927 senesi 10 Martın - dan 1928 s<..2si 20 Teşrinisani- sine kadar çalışmış ve Bulgar asırdidelerinin 1926 tahriri nü- fusunda meydana çıkanlardan çok daha az olduğunu görmüş. tür. Komisyon azası 10,756 asır- ide ile temas ve bunlar- dan 158 inin vüz yaşımnda veya bu yaştan fazla olduğunu mey- dana çıkarmıştır. Şişe gibi otel Le Petit Parisien'den Almanyada — Wachenheim şehrinde bir otelci gayet garip bir ötel yaptırmıştır. Bu otel tıpkı bir şampanya şişesi şeklin dedir ve 30 metre uzunluğun - dadır. Şişenin tıpa tarafile aşa- ğisı arasında bir asansör yapd- mıştır. Müşteriler buradan yu- karı çıkarak Rhin vâdisinin gü - zelliklerini seyretmektedirler. Tayyare ile Afrikaya gidip gelme Londra, 19 A.A. — İngilte - reden Afrikaya bir günde gidip gelme uçuşunu başaran yüzbaşı Fercival, önümüzdeki eylülde yapılacak olan “Kral kupası,, yarışında “Dük de Kentin Mar- tısı,, adlı uçağı kullanacaktır. Dünyadaki altın Vold Trade'dan: Dünyadaki altın ne oluyor? Kıs- men sanat sahaşında ve endüstride, kısmen sahlanıyor. Ve nihayet, Mer kez batıkalarının kâad harşılıkların da kullanılıyor. Dünyadaki altın istihsalâttı, 1913 -1933 senesinden beri, her sene va- sati 408,4 milyon dolardır. Bir kilo &ram altın 665 dolar olarak kabul edilmektedir. Dünyadaki altın sto- ku 1913 den 1933 e kadar senede yüzde 24 artmıştır. Ulaslar kuru- mu, Finans komitesi altın komisyo- nunun tahminlerine nazaran dün - yadaki altın stoku 1913 de 13,700 milyon dolardı. Bu mikdara 1933 senesine kadar olan istihsalât ilâve edecek olursak, bu sene dünyadaki altının 21,280 milyon dolar oldu- #una görürüz, Demek 21 senede al- ıi tablo, dünyadaki Mer. kez bankalarının altın mevcudunu gösteriyor: Kski altın Dünyadaki Seneler dolar milyon altının. hesabile yüzdesi 1913 4945 36,1 1925 9,157 498 1926 9.418 50,1 1927 9487 494 1928 10.018 SI,1 1929 10.406 52,0 1830 11393 54,2 1931 11.393 45,8 1932 12013 56, 4 1933 12.040 55,2 Şurası şayanı dikkattir hi Mer - kez Bankalarının altın meocudu, dünyadaki altın mikdarına naza - ran günden güne fazlalaşmıştır. Bugün altının yarısından fazlası Merkez bankalarının mahzenlerin- dedir. Görülüyor hi altın artık da- ha ziyade para olarak kullanılmak- tadır. AAA AAA AA —— - ——— Fransız borsası Paris, 19 A.A. — 18 haziran tarihli borsa durumu: Değerler borsasının durumu dünkü gibidir. Fransız ulusal fondoları yükselmeğe devatm et mekte, değişik gelirli değerler ise gerilemektedir. Başta Sü - veyş, Rio, Royal olmak üzere, arsrulusal değerlerin bir çoğu da gerilemiştir. — Renginiz çok fena dostum! Söylediklerimi takip ettiniz mi? Günde üç pürodan fazla içmiyor. sunuz ya ? — Evet dotkor, yalnız üç pü- ro içiyorum. Fakat evvelce hiç içmezdim ki,.. Nebelspolter ————eareaamaaaa — Fransız deniz Manevraları Paris - Solr'dan: .Bir kaç güne kadar, Atlas Okyanusunda büyük Fransız deniz manevraları başlayacak- — tir, Bu yıl, manevralar, muntazam olacaktır. Bütün Fransız filoları manevra saha « sına gitmek üzere emir aldılar. Gemiler ayın 13 üncü ve 14 ün- cü (bugün) günü, yola çıkacak lardır. Manevra temi, Atlas Okya« nusunda Kazablanka ile Kibe» ron arasında cereyan edecektir. Fransız gemileri, Afrika sahil- lerinden hareket edeceklerdir. * Manevralar aym 17 inci gü « nü bitecektir. Donanma, sonra Brest'e giderek büyük şenlikler yapacaktır.  29 da, Deniz Bakanı donan « manın büyük geçit töreninde hazır bulunacaktır. Fransız do- nanmasımın son sistem elli harp gemisinin iştirak edeceği bu manında ve yan edecektir. muazzam geçit resmi Brest li « ,' ıt açıkta cere. ü i Ş Polis — Andalousie otelinin adresini mi istiyorsunuz? Orada —— mı otürüyorsunüz?. Bay — Hayır, ben otelin hususi polis hafiyesiyim! kalem müdürü.. Her halde Parr söylemiş olacak. O sırada genç bir kâtip gel - di, Her ikisini büyük bir salona aldı. Salonda on ,on iki kişi daha vardı. Bunlar iki grup halinde toplanmışlar, kendi aralarında | konuşuyorlardı. üÇok geçmeden Başvekil gel- dı._ Parr daha gelmedi mi? de ! Sonra Yale'nin yanındaki gen ci görerek sordu: j — Zannederim, Jack Beard- more, sizsiniz. Parr sizin de top lantıda bulunmanızı istedi. Be - nim pek iyi tanıdığım muhte - bazı izahat verecek galiba.. Tam o sırada Parr'da gelmis ti Üstünde pek te o kadar yeni olmadığı hemen anlaşılan siyah bir redingot vardı. Dar ve önü açık yakalık geniş yüzünü,da- ha geniş gösteriyordu. Bütün bu ince giyinişli adam ların arasında bu kıyafetile Parr rem babanızım ölümü etrafında | di? Parr mı? — Hayır. Başvekilin hususi birden göze çarpıyor ve - acaip görünüyordu. - Fakat emniyet müfettişi pek oralarda değildi. Bir dakika sonra umum müdür de ğeldi ve Parr'a başile işaret ederek, başvekilin yanında yer gösterdi. Nazırlar da gelmişlerdi. Her kes büyük bir masanın etrafın - | da sıralanan sandalyelere otür - dular . söz verdi. Parr ayağa tız — Affedersiniz baylar, dedi, ben o kadar iyi bir hatip deği - Him. Fakat sizlerden birisi ile ko nuşuyormüş gibi söyliyeceğim. Sesini düzeltti ve başladı. Ev- velâ tereddüt etti, sonra nutku na başlamak icin zihninde en iyi zannettiği kelimeleri aramak için bir iki defa durakladı. Söze baslayıp ta mevzuun en — canlı taraflarına yaklaştıkça sesi de açılıyordu. Şöyle dedi: — Kızıl Çenber, Lightman is minde birinin adıdır. Bu adam Fransada bir şık cinayetler yap tıktan sonra Toloz ağır ceza mahkemesi tarafından idama mahküm edilmiştir. Eğer bu - gün yaşayorsa, bunu da giyotin makinesinin işlememesine ve halkın bu yüzden müdahalesine borçludur. Asıl ismi Ferdinand Walter Lightman'dır. Ölüme mahküm edildiği za - ma yirmi üç yaşında idi. Giyo- tin makinesi iyi işlemeyince, halk mahkümun derhal hücresi- |ne alınmasını istemişti. Katili Başvekil emniyet müifettişine | tekrar içeriye aldılar ve ondan sonra da Kayen hapishanesine sürdüler. Fakat Lightman çok geçmeden, oradan bir gardiyanı öldürmek suretile kaçmağa müu- vaffak oldu. Menfasından evve- lâ Avusturalyaya kaçtığını öğ - rendi. Başka bir isim altında Melburnda bir antrepoda on se kiz ay çalıştı. Ondan sonra Johnson isminde birinin çiftli - ğinde de iki sene, beş ay çalış - tı. Patronu aleyhine bir sahte - kârlıktan dolayı, tevkif edilece ğini anlayınca, birdenbire orta- dan kayboldu. Bu zatı neden sonra İngiltere de görüyoruz. Meçhul ve esraren giz bir adam “Kızıl Çenber,, adı altında ötekine, berikine tehdit ğ mektupları gönderiyor. Bu a - | Lite dam, sebatı, inadı, her ihtimali hesap edişi, enerjisi ve zekâsı sa yesinde işinde kullanmak - için bir çok adamlar buldu. Hiç bi * risine kendisini tanıtmadığı gi" bi, bu adamlar kendi aralarında da biribirlerini tanımayorlardı. Bilhassa para sıkıntışına düş müş, yahut her hangi bir suçu için takibattan korkan adamla - Ti seçiyordu. Bu adamların vazi yetlerini iyice öğreniyor, sine göre muvafık bulunca, buft ları Londranın tenha ve karan- lıkça bahçelerinden birinin civa- rına çağırıyor, mülâkat kapali bir otomobil içinde ya) Mahdut kafalı sabıkalıları, hır- sızları.. - burada durakladı V€ devam etti - mesçlâ — Thaliâ Drummond gibi, bahriyeli Sibiy gibilerini seçiyordu. s Bir demiryolu kumpanyas' | müdürünü bir zenciye. Beard * moöre'u Sibly'ye öldürten oqıfı Daha sonra Brabazon ismi N bir bankeri de hizmetine almış * tır. Marl isminde birini (Arkası