Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
J ——— 17.6.035 aF A h S T FLAN ASKERLİK KANUNU İhtiyatlara, Yoklama Kaçak- larına Dair Yeni Hükümler (HUSUSİ MUHABİRİMİZİN TELEFONU| ; Kamutayın son toplantısın - da çıkan kanunlar önümüzdeki günlerde sıra ile Resmi Gazete- de neşredilerek meriyet mevkii- De gireceklerdir. Bu kanunlar arasında askerlik mükellefiyeti kanununun bazrı maddelerinin değişmesi hakkındaki lâyiha da Vardır. Bu yeni kanunla askeri Mükellefiyet kanununun adı sa- dece “Askerlik kanunu” olarak değiştirlmiştir. Kanunda diğer mühim deği - Şiklikler : 1 — Kanunun 2 inci maddesi- hin muhacirlere taallük eden kıs Mmı, tatbikatta yanlışlığa mey - dan vermemek üzere bir madde- de birleştirilmiştir. 2 — Gümrük kıtâlarında mu Nazzaflık devri kanunu jandar - Ma gibi 2,5 sene, olarak tasdik edilmiştir. " 3 — Kanunda artık efrad, ar- kadaşlan ihtiyata geçinceye ka- dar çağırılmamış olursa, Bakan- lar Heyeti kararile ordu kadro- Suna ilâveten 6 ay askerlik yap tırıldıktan sonra yaşıtlarının sı- hıfına geçirilebileceği yazılı ise de bunların bu süretle talime tâ bi tutuldukları vâki. olmadığın- dan Aarkdaşları ihtiyata ge- — “$Sinceye kadar askere alınmamış olanların ihtiyata geçirlmesi e - Sası yeni kanunla kabul edilmiş- tir, 4 — Gönüllü askerlerin an - tak deniz ve jandarma sımıflari- le ve Gedikli küçük zabitlik için “alınabileceği kanunda tasrih o - S — Yokramaya çıkacak nü - Üs memurlarına İç Bakanlık ta Tafından harcırah verilmesi esa- S1 kabul edilmiştir. 6 — İhtiyatezabiti yetişecek- ıe.l_'in sınıflarının tefriki hakkı Ü Bakanlığına verilmiştir. 7 — Belediyeden ve kolordu- gl0 tasdikli vesikası bulunan şo “Örler yeniden yetiştirilecek şo- Örlerle bir tutulmıyarak bun - sonra 2$ ay değil, 1 ay as- erlik yapacaklardır. Kısa hizmete tâbi tutulaeak tfraddan sakat olanlara kısa hiz Metlerin en az olanı yaptırıla - Caktır. İ 8 — Beraetle neticelenen da- Valarda mevkufiyet müddetleri izmetten sayılacak, ancak mu — Vazazflardan altı ay talim. gör - Memiş olanlara o müddet ta - Ankara, 16 mamlattırılacaktır. 9 — Yoklama kaçağı ile baka ya ve saklılar hakkında ka.nu Ş nun ehemmiyetli hükümleri var dır. Bugüne kadar yoklamasını yaptırmamış olanlar son yokla- ma zamanımnda gelirlerse kendi- lerinden 1000 kuruş para cezası alındıktan sonra her iki yokla- maları yapılmakta idi. Bunların ekserisi para cezasını vermedik- lerinden yoklamaları geri kal - maktadır. Bundan sonra para ce zasına mahküm etmek suretile yoklamaların behemahal -yapıl- ması için kanuna bir kayıt eklen miştir. Yoklama kaçaklarından ele geçnlerin evvelce h olduğu gibi para cezasına tâbi tutula - rak celp ve sevk zamanına bıra- kılması usulü kaldırlmış ve bun ların derhal muayene ettirilerek hemen sevkedilmeleri için ka - nuna hükümler konmuştur. Ancak yoklama kaçakların - dan kısa hizmete tâbi olanların kısa hizmet hakları mahfuz tu- tulacak ve cezalarını ayrıca çe- keceklerdir. Yoklama kaçağı ve saklılarla bakayadan bundan sonra nakdi bedel alınmıyacaktır. Bedel yalnız kanuna itaat e - derek yoklamalarını vaktinde yaptıranlardan alınacaktır. Tatbtitkatta faydası görül - mediği için para cezasına tutul- makta olan»yoklama kaçakları - nın bundan böyle hapis cezasına tâbi tutulmaları için askeri ce- ve bunların askeri mahkemelere verilmesi esası kabul edilmiş - tir. 10 — İhtiyat efraddan olup ta lim ve manevra için çağırıldık - ları halde özrü olmadan gelme- dikleri anlaşılanlar, askeri mah- kemelere verilecekler ve arka - daşları kadar hizmete tâbi tutu- lacaklardır. Bu gibiler askerlik borcunu ödemedikçe ve cezala- rını görmedikçe bir memuriyet te kullanılmıyacaklardır. 1 — Görünüşe göre 20 yaş- larına girmiş oldukları halde i - simlerini nüfus kütüğüne yaz - dırmıyarak cüzdan almamış sak lrlardan ele geçenler veya ken- diliğinden gelenlerin askerlik - lerini nasıl yapacakları hakkın- da da yeni kanunda hükümler vardır, UYDURMA BiR HABER Arpaya Buğday Karıştırıl- dığı Haberi Yalandır ! (HUSUSi MUHABİRİMİZİN GECE TELGRAFI) Ankara, 16 Yeni Mersin,, gazetesi arpa “"1_ buğdaydan daha çok para Cttiğinden bahsederek tüccarın alara buğday karıştırmak ka 3rını verdiğini yazdı. Mersin JAsSı tarafından ayni gazetede Siddetle red ve tekzip edilen bu ıfber. bütün Ceyhan mıntaka - b'lda ve Mersin hinterlandında ÜYük asabiyet ve nefret uyan - m"nuştır. Böyle bir karar yok- “ı; Mevcut olan şeyi, hemen bü ee borsaların bu kabil hareket te © tevesstül edenlerin şiddetle ıı;j;" edilecekleri hakkında al ti kararlar, ve memleket :nf_aatlerine ve şahsi itibar ve t Ysiyetlerine böyle bir neşriya tamamen muhalif gören yüz- , Ce tüccarın Ankaraya vâki Sazetenin asılsız neşriyatın - h şikâyeti hâvi müracaatları - Ür 4.Burada toplanan dördüncü o- kongresinde verilen karar. bi Öryeelii d aei DB lar hatırlardadır. Bu memleket te nasılsa ihracatçı, ünvanını al mış, Türklükle alâkası mevcut olmayan ve Türk ihracatçısının dışarıda başlı başına referansı - nı teşkil eden şeref ve itibarını sarsan sayılı bir kaç tüccar var dır ki; bunların yakasına Türk kanunu yapışmıs bulımmak_ta R dır. ! —a Mahkemeye verilenler Ankara, 16 (Tan) — İsviçre sefareti, Mersinde bir ticaretha- nenin İsviçreye sattığı buğday - ların mahlüt ve nümuneye muta bık olmamasından dolayı mahal li mahkemece mahküm edildiği ni ve mahkümiyete sebep olan cürümler arasında mezkür tica - rethane tarafından tanzim edil- miş vesikalar üzerinde görülen bazı uygunsuzlukların da bulun duğunu hükümetimize resmen Atatürk Parti Merkezinde Ankara, 16 (Hususi muhabi- rimizden) — Cumur Başkanı Atatürk bu sabah şehir - içinde bir gezintiye çıktığı sırada parti merkezine de uğramış ve parti- nin bahçesinde kendini karşıla - yan Bursalılarla bir müddet gö- rüşmüş ve kendilerine iltifatta bulunmuştur. Celâl Bayarın Rusya seyahati Ankara, 16 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Ekonomi Ba kanı Celâl Bayara Rusya seyaha tında İş ve Sümer Bank direk - törlerinden başka bakanlık er - kânından mühendis İlhami Na- fiz, Reşit Osman ile Reasürans direktörü Refi Bayar ve Sümer Banktan bazı teknisiyenler refa kat edeceklerdir. Ticaret Odaları Kongresi Kararları Ankara, 16 (Tan) — Ekono- mi Bakanlığı iç ticaret genel di rektörlüğü ticaret odaları koön- gresinde verilmiş kararları ki - tap halinde bastırmaktadır. İç ticaret genel direktörü İs- mail Hakkı Veral'ın reisliğinde teknisiyenlerden mürekkep hu- susi bir komisyon da bu karar - lardan kanun halinde neşredilme si lâzımgelenler için projeler ha zırlamaya başlamıştır. İdari ted birlerle halledilmesi mümkün o- lanlar için de lâzım gelen ka - rarlar alınacaktır. ee ge Ft a rerdleenan Ted ticaret odaları ve borsalar ka - ıâun ve nizamnameleri projeleri ir, İstanbul, İzmir, Samsun, Mer sin ve İnebolu gibi yerlerde umu mi mağazalar ve antrepo jene- raller tesisine dair yine kongre tarafından izhar edilen arzu üze rine mesai teksif edilmektedir. Yakında bu kararların tatbik sa hasına konulması için icap eden tedbirler alınmaktadır. Halk bankası Ankara, 16 (Tan) — Halk bankası ve halk sandıklarının te sisi için Ekonomi Bakanlığı icap eden bütün hazırlıkları yapmış, icap eden nizamnameleri ha - zırlamıştır. Hattâ şimdiden ban ka kadrosunun temini hususu ih zari surette halledilmiştir. Ser - maye temin edilir edilmez bilfi- il tesis safhasma geçilecektir. Finans Bakanlığı bu sene' için yarım milyon lira ile bankanın sermayesine iştirak edecek ve 1936 mali senesinde yarım'mil - yon lira daha vermek suretile kanuna tesbit edilen mikdarı doldurmuş olacaktır. Banka ?5 40 ? tediyeli üç mil- yon lira sermaye ile tesis edile- cektir. Finans Bakanlığı tarafın dan verilecek bir milyondan ge- riye kalan iki milyon lira milli müesseseler tarafından temin edilecektir. Halk sandıkları sermayesine gelince, halkın iştiraki esas ka- bul edilerek hisse senetleri ku - pürleri bu maksatla pek küçük tutulmus olmakla beraber bu iş- tirakin kuvvetli olmaması ihti - maline mebni bazı tedbirlerin alınması da düşünülmüştür. San dıklar sermayesinin her sene de vam edecek ve resmi menbalar dan alınacak iştirak hisselerile takviye edilmesi mükarrerdir. bildirmiştir. Ekonomi Bakanlığı da ayni ticaretanehyi Almanyaya sev - ketmiş olduğu pamuk balyelerin den dolayı mahkemeye vermiş - K d ae İği tir, & ı ğ MA WT YT - ceksiniz N FİKİRLER VE İNSANLAR San'at Üzerine Yazılarımı beğenerek okudu- ğunu söyliyen, benden zor, hem de çok zor bir suale cevab isti- yor. Sualin ne olduğunu anlat- mak için mektubun birkaç sa - tırını olduğu gibi alacağım: “Ben sanatkârı, heyecan du - yan ve bu duyduğu heyecanı başkalarına tattırabilen adam o- İarak alıyorum... Arkadaşım bu- nu kabul etmiyor ve sanat mu- hakkak bir güzellik olmalıdır ve sanatkâr eserini muhakkak bir güzellik için yapmalıdır, diyor.” Yani, kısacası, sanatın ne ol- duğunu soruyor. Birçok şeyleri, tarife kalkmamak şartile, sevip övmekte insanların çoğu bera - berdir. “Şiirden hoşlanır mısı - nız? - Güzelliği arar mısınız?” Bunları kime sorsanız: “Evet” diye cevab alacağınızdan aşağı yukarr emin olabilirsiniz... Evet, bazı kimseler gayetle samimiğ olarak:, “Hayır” diyebilirler; fakat bunlar azlıktır, güzel sa - natları sevilecek şeyler diye kar şılamakta, irisanların çoğu bir - leşmiştir. Fakat şiir, güzellik nedir diye sorulup ta bunların tarifine kalkışıldı mı, o birlik bozuluverir. Çok şükür ki bunla rın tarifine pek lüzum görül - mez; insanların çoğu manaları pek te iyi bilinmiyen kelimeleri, tamamile açıkmış gibi kullan - mağa alışıktır. Meselâ “ruh” ke limesi kadar mânası belli olmı- yan ne vardır? Halbuki ne ka- dar kullanılır... İnsan oğlu, sa - nıldığının tersine olarak, öyle vüzuh âşığı değildir; daha ziya- de kolaylığı sever ve bazı hisle- rin insana değer verdiğine, ba- zı kelimelerin sözü kibarlaştır - dığına, öteden beriden duyduğu için inanır ve eşelemeğe lüzum görmeden onları kendine, dili - ne maleder. — Sanat nedir?... Buna kısaca bir cevab vermek elbette kabil değildir; verilecek uzun cevap - ların, meselâ bu konu üzerine Tır da, yeni yeni sualler açmaktan başka bir işe yaradı - ğını sanmayın. Hakikati aramaktansa hangi şeyin hakikat olmadığını mey - dana çıkarmağa çalışmak belki zihinlerin açılmasına daha za - rarlıdır. Ben de, sanatın ne oldu ğunu tarife kalkışmaktansa o mektubu yazan gencin önerge - lediği iki tarifin eksiğini araştı- racağım. “Sanatkâr heyecan duyan ve duyduğu heycanı başkalarına tattırabilen adamdır.,, Heyecanı kime ve nasıl duyuracak? Bir manzaradan duyduğumuz heye- canı birtakım sözlerle, hareket- lerle anlatıyor ve karşımızdaki- nin de bir dereceye kadar heye- can duymasını elde ediyoruz. Sanatkâr oluverdik mi?.. Hele kime duyuruyoruz? asıl mesele budur. Bizim gördüğümüz man- zarayı görmüş ve heyecan duy- muş olan bir adama mı? Ö hal- de sözlerimizin büyük bir değe- ri yoktur; çünkü o adamda o he- yecanm tazelenmesi için bir fo- toğraf ta yeterdi; hattâ manza- Tası bize heyecan vermiş olan yerin adını anmak yeterdi. Sembolist şairlerin bazıları, eserlerinin açık bir mânası ol - mamasın, ancak okuyanda bir- takım hisleri, heyecanları uyan- dırmağa yaramasını, isterlerdi. Demek ki heyecan eserden ziya- de eseri okuyandadır. Ne niye - tine yersen.., Bunun sembolist- lere mahsus olduğunu sanma - yın; sanat eseri, onu en çok sev diğini söyliyenler elinde bile, çoğu vakit eski heyecanları u - yandıracak bir vasıtadan başka bir şey değildir. Eserden, sahi- binin hiç aklına gelmiyen bir mâna çıkaranlar sayısızdır. Ö halde sanatkârın heyecanını du- yurmak istemesi ve duyurduğu- nuü sanması çocukça bir inanış olur, Sanatkâr heyecanı duyacak ve o heyecanı duymamış olana duyuracak... Bunun için de bir insanda zaten bulunmıyan bir heyecanın bşç etmel lâzımdır. Ama diye - muz heyecanlar sonradan bize sosyetenin aşıladığı şeyler_diı_-; doğru, fakat bunun içindir ki bir hakikiğ, bir de sahte heyecan vardır. Diyelim ki sanatkâr hakikiğ bir heyecan duymuş ve bünu önden duymamış olana aşılaya- bilmiş olan adamdır. Fakat ge- ce falan yerden geçerken kork- muş ve korkusunu bütün bir ka- bileye aşılıryabilmiş olan adam bir sanatkâr mıdır? Bir heye - can, bir vehim yaratmıştır; fa - kat ona sanatkârdır diyemeyiz;, çünkü insanların öteden beri sa- nat eseri diye saydıkları şeyler bunları çerçevesi içine almaz. Kalıyor hasbi denilen cins - ten heyecanlar. Fakat onlar da yetmez; çünkü bir kere hasbi he yecan olup olmadığından şüp - he edilebilr. Şüphe edilmese da- hi hasbi heyecanların hepsi de sanat eseri yaratmağa yaramı - yor. Karnımız tamamile tokken bir pasta, bir şeker yiyor, hiç susuzluk duymadan bir bardak şarab, şerbet içebiliyoruz; bun - Tardan aldığımız zevk de, doğru su, şiir okumaktan, çalgı dinle - mekten aldığımız zevkten fark- lxı değildir. Onlar da bize heye- can veriyor. Şu kadar ki onlar yalnız bir kişiye zevk verip mah voluyor, resim, şiir, musiki par- çası ise yine kalryor. Ö halde sa nat eseri, okuyana, dinliyene, seyredene hasbi bir zevk ver - mekle beraber kendisi istihlâk olunmıyan şeydir. Doğrusu bu da beni tamamile tatmin etmiyor; çünkü bunu kabul edince bu vasıfları bulu - nan herşeyi sanat eseri saymak lâzım gelecek, Bir sınıf insana zevk veren Beethoven de sanat- k bir sınıf insana zânv’lmkârmhba” besteliyen adam da sanatkârdır... Bunu ka- bul etmek te hayli zordur. o Gelelim ikinci tarife: “Sanatkâr bir güzellik yara - tan adamdır.,, Yani sanat, gü - zellik yaratmaktır. Öbür tarif kabul edilir bir şeydi, bu, hiç de gildir. Çünkü bir tarif değildir, yeni bir suale kapı açmaktır. Gü zellik nedir?... Yazılarımı okuyan o gence tavsiye ederim: arkadaşların - dan güzelliğin ne olduğunu sor sun, Aldığı cevabı, elinden gel- diği kadar, tavzih ettinmeğe ça- lışsın, görecek ki bir noktada daha ileri gitmek kabil olmıya- caktır. Nurullah ATAÇ Recep Peker geliyor Ankara, 16 (Husüsi muhabi- rimiz bildiriyor) — Cumuriyet Halk Partisi genel sekreteri Re cep Peker çarşamba günü İstan bula hareket edecektir. Recep Peker İstanbulda kısa bir müd- det kaldıktan sonra Avrupaya gidecektir. istanbul limanı Ankara, 16 (Tan) — ;ğtan - bul limanı için Ekonomi Bakan lığı tarafından hazırlanan pro - jenin Bakanlar Heyeti tarafın - dan esas itibarile kabul edildiği malümdur, Bakanlık projenin tatbiki için lâzımgelen kati keşif ve plânla rı yaptırmıştır. Bu keşif ve plânlar Bakanlar Heyetinin tas dikine arzedilecek ve tatbiki Ba yındırlık Bakanlığına bırakıla - caktır. Projenin bir buçuk mil - yon lira sarfı ile tatbik edilebile ceği anlaşılmaktadır. Hazırla - nan bir kanun lâyihasına göre de İstanbul liman idaresi Eko - nomi Bakanlığına bağlanmak - tadır. Bu lâyiha Kamutayın bi- rinciteşrin toplantısında görüşü lecektir. oA — İstanbul balıkhanesi Ankara, 16 (Tan) — İstan - bul balıkhanesinin bir balık ok- siyon mahalline kalbi kararlaş - mıştır. Ekonomi Bakanlığı bu hususta hazırlıklara başlamış - | ha 3 GEÇİNMEK İÇİN Hayat ne güç şey! Bir lokma ekmek kazanmak için neler öğ- renmek neler yapmak gerek? (Bereket yaparken ve yaşarken çok düsünmiyoruz).. İnsanın karnını doyurmağa sade ekmek yetişmiyor. Sirasına göre yalan, sabır, namus, hile yemek te ge- rekiyor. . Bir ufak yoğurtçu olsanız ge- çinmek için terazinizi bozacak, tartarken müşteri görmeden kü çük parmağınızla terazinin di- bine dokunacak ve yogurdu te - raziye koyarken yüksekten ata caksınız ki, terazi ağır bassın diye, Kömürcü olsanız kömürü ıs - latacak, toz toprak karıştıra - cak, ve kantarın topunu törpü - leyip hafifleteceksiniz. Manav olsanız, elmaların çü rüğünü, kirazın kurtlusunu, çi- leğin eziğini müşteriye göster - meden kese kâadına koyabilecek siniz. Balıkçı olsanız kalkanın ke - sik yerlerinesciğer kanı sürecek, gümüşün tazesini üste, bayatı - nı alta koyacak, kolyosu uskum- ru diye yutturacaksınız. Kasap olsanız, keçiyi koyun, Karamanı dağlıç, mandayı sı - ğır diye satacak, tartıda tahta perde gibi kalın kâat kullana - cak, bir kilo isteyene mutlaka 200 gram fazla keseceksiniz. Arşınla satan esnaf olsanız kumaşı gere gere ölcecek, arşını çevirirken bir parça içeri kaçı- racak, yatkın malı yeni diye sü - receksiniz. Bakkal olsanız ikinci pirinci birinci diye, horos fasulyesini Trabzon diye, yeni zeytin yağı- nı durmuş yağ ve acı sade yağını tazedir diye satacaksınız. Esnafın hepsini sayıp döke - medim. Yer yok,. Görüyorsunuz ki, yaşamak sanıldığı kadar ko- lay değil. İnsanın karnı sade ek mekle doymuyor. Vaşamak için aldatmak lâzım. Hattâ aldan - mak da lâzım. B. FELEK .. L Üzüm - Incir (Baş tarafı 1 incide) “Memleketin menfaatleri eli « ne emniyet edilmiş adam,,. Ve bu emniyete liyakat göstermiye cek veya gösteremiyecek olanla ra karşı almacak şiddetli tedbir leri de işaret etti. Fakat bunun en şiddetli müeyyedesi, Kamoy” un bunları tel'in etmesi olacak- tır. Böyle adamlar, bu memleket havasını teneffüs etmeğe bile lâ yik şahıslar değillerdir. Ekonomi Bakanlığı, Türkofiş şubeleri, İzmirin Dirik ilbayrı bunların isimlerini gazetelerle ilân ve teşhir. etmelidir. Bunu yapmak arsrulusal ticaret zih - niyetine de uygundur. Memle - ket menfaatlerine suikast Ya - pan bu adamların, bu memleket kanunlarının her ferde verdiği haklardan bahsederek mahkeme ye müracaat etmeleri bile; ken - dilerini daha iyi teşhire imkân verecek; bu da yurda hizmet ola caktır. Mecdi S. Sayman ——— Beşiktaş 3-1. Çankayayı yendi Ankara, 16 A.A, — Beşiktaş takımı bugün ikinci macını An- kara şampiyonu Çankaya takı- mı ile yapmıştır. Birinci devrede bire karşı iki sayı yapan Beşiktaşlrlar ikinci devrede bir sayı daha kaydede - rek 3 - 1 Çankaya takımını yen mişlerdir. Yenilmesine rağmen Çankaya takımı güzel bir oyun gösterdi. ve Beşiktaslılara korkulu daki- kglar yasattı. Beşiktaşlılar' dün k_ı..ı Maçta göze batan ezici üstün lüklerini bugün gösterememiş - lerdir. ı _Maç heyecanlı ve seyirciler için çok zevkli olmuştur. Çankaya bugünkü oyunu ile de çok iyi yetişmekt