Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
5) BÜYÜKLERİ | HOKKABAZ Seksen yıl oluyor ki, Pariste, büyuk bir hokkabaz Robert Houdin hokkabazlık sanatini büsbütün evrimlendirdi. Bu za- ta, bugün dahi, hokkabazlık hü nerlerinin kralr nazarile bakıla- bilir. Bunun hakiki adı Jean- Eugöne Robert'dir.18,05 te Blu- va'da doğmuştur.Bababsı saatci idi. Çocukluğunu babasının tez- gâhı önünde geçirdi. Burada saatçiliğe çalışırken, mekani- ke'e büyük bir ilgi gösterdi. Hakikt bir makinist oldu. Bir gün, kitapçıdan bir hok - kabazlık kitabı aldı. Bu, onu, u- yandıran bir yıldırım oldu. Ki - tabı geceleri merakla okudu. Bir haftada ezberledi. Derhal oyna- mMağa başladı. Zamanın modası- Hokkabaz Roberts Huodin yun kâğıtları, paralar— ve saire doldurabilirdi. Hem cçalışıyor, hem de elini boş zamanlarında _na /-göre redingotunun geniş cep İsi'zıN MODANIZ | 1845 te Pariste Palaıs - Royal- da: “Suare Fantastik,, adlı tiyat- royu açti ve hokkabazlık tem - silleri vermeğe başladı. O güne kadar, hokkabazlık hünerleri açıktâ, .genel alanlar- da, adi adamlar tarafından ya- pılirdi. Bu arada nükteler, cinas lar söylenirdi. Bir takım tatsız şakalar yapılırdı. Ve bütün o- yunlarda iki dipli kutular kul - lanılırdı. Houdin ilk defa olarak sah - nede siyah elbise ile, asri hok - kabaz kılığında - göründü. Ma- lâüm oyunlardan başka, bir ta - kım görülmemiş hokkabazlıklar yapıyordu. Bu oyunlar ona bü- yük bir şöhret kazandırdı. Bir çok yıllar çalıştıktan sonra elde ettiği zenginliği yeter gördü ve bir tarafa çekildi, rahat rahat yaşadı. YAZISIZ HİKÂYE <i <uaak İkMuarlar da' icarlerse bövle olurlar. —— y S Bir boksörün Hatıraları Sç YAR ı N' N Meşhur Amerikalı boksör, Max Baer, diğer bazı meşhur boksörler gibi hatıralarını yaz - mağa hazırlanıyormuş. Son günlerde, kendisine sor- muşlar: r — Eseriniz ilerliyor myu, hat: ralarınızın hangi bölümündesi - niz? Boksör gülümsiyerek şu ce- vabı verdi: — Birinci satırı yazdım, ar - kası da yavaş yavaş yazılır. — Yazdığınız birinci cümle nedir? — “Beni dünyaya getirdiğin- den ve bana bu kadar katı ve güçlü yumruklar verdiği için anneme teşekkür ederim.,, Eserin sonunu bekliyelim. Lokantada Müşteri — Lokantanızın ye - mekleri nefis midir? Garson — Aman bayım, emin | olunuz.. Şu oturduğunuz masa yok mu, bu masada altı ayda iki müşterinin inmeye tütulduğu - “u gözümle gördüm, N — —— —— 17-6-935 FAYDALI BİLGİLER BUGUNKU PROGRAM İstanbul 18.30: Bayan Azade Tarcan. 18.50; Fransızca ders. 19.20: Haberler. 19. 30: Ege caz. Türkçe sözlü eserler. 20: Konferans, 20.30: Radyo caz ve tango orkestraları, Türkçe sözlü şan. Bayan (Bedriye Tüzün). 21.30: Son haberler, bor salar. 21.40: Keman solo. Ali Sezai 22.10: Plâk neşriyatı , Bükreş 13—15: Plâk koönseri ve duyumlar. 18: Radyo - orkestrası. 19: Duyüumlar. 19.15; Konserin süreğ. 20: Sözler. 20.20: İngi- liz müziği (Plâk ije). 2045: Duyumlar. 20.55: Sözler. 21,10: Küotüor oda müziği, 21.40: Şarkılâr. 22: Çift piyano müziği. 22.30: Duyumlar. 22.50: Könser — (röle) 23.15: Yabancı dillerde duyumlar. 23.35: Röle (nakil) konserinin süreği, Varşova 20.30: Süel yayım. 20.50: Ne okumalı. 21: Sözler. 21.10: Varşova operasından röle. Szopski'nin “Leylâklar,, operası, 24: Sözler. 24.0$: Salon müziği plâkları . Moskova 18.20: Leningrad operasımdan röle: Glinka'nın “ROUSLAN ET LUDMİLA,, operası. 23.05: yayım. 20.05; Ma- carca yayım. Prag 21.10: Plâk. 20.15: Duyumlar. 20.25: Sözler. 20.30: Dvorak'n “ŞEYTAN ve CATHOS,, adlı operası (Prag operasından röle) 22: Sözler. 22.50: Plâk. 23.15: Son duyumlar, 23.30: Plâk, 2345: Almanca duyumlar. Budapeşte 20.30: Peşte operasından röle, Erkel'in “LASZLO,, adlı opera piyesi, 23.40: Sen Baker cazı. 24,10: Çingene müziği, — Du- yumlar, a Viyana 21: Viyana müziği, 21.50: yımı, 22: Viyana Senfonik orkestrası. 23: Duyunmdlar. 23.10: Eski Viyana ev müziği. 23.55: Sözler. 24.10: Trio konser (Beet- Münih 20: Hafif müzik. 21: Duyumlar. 21.10: “Frau Suitner,, adlı piyes. 23: Duyumlar. 23.20: Report:u 23.40: Kadın için yayım. 24: Dans müziği, Stuftgart 21: Duyumlar. 21.10: Perde kaldırılsın adlı radyo piyesi. 1 — 2.45: Beethoven- den müzik (şarkılı). Hamburg 21.10: Operetlerdi kıhı 22.15: Skeç. 23: Dııyımlır 23—25 Müzikle program arası. 24: Gece müziği. e SİNEMALAR TIYATROLAR * Türk: Roma ateşler içinde — [OKUDUKLARIMIZ DUYDUKLARIMIZ İ Gazetecinin aldığı talimat *'-i kelimeden ibaretti : “Livings- tone'u bulacaksın,,! Gazeteciler zaman zamanı böy le garip teklifler karşısında bu- lunurlarsa da (1869) yılında Paris otellerinden birinde gaze- te sahiplerinden meşhur Goördon Bennett,«Madritte bulunan en açıkgöz muhabiri Stanley'yi ya- nına çağırarak: *€ ı' K di eee ÇAT ” sin;Bü | adamın yaşadığı muhakkak. He men Orta Afrikaya hazırlıkla - rını gör! Yarın yola çıkacak- sın ,, emrini verdiği vakit zaval- İr genç muhabir hakikaten afal- lamıştı. “Simdi bankadan bin İngiliz lirası al, Bitince bin lira daha a- labilirsin. O da biterse bin İn- giliz daha çek; fakat muhakkak surette Livingstone'u bul!,, Mesleğinde en tehlikeli seya- hat olan, Orta Afrika sergüzeş- tine işte Stanley bu suretle atıl- mış oluyordu. Afrikanın bakir ormanlarında üç senedenberi kaybolmuş olan misyoner ve kâ şif Livingstone'u aramak; yal- nız vahşi zencilerin değil; sıt - ma, bataklıklar, vahşi hayvanlar ve daha bir çok tehlikelerle do- lu bir maceraya atılmaktan baş- ka bir şey değildi. Fakat gazetecilikte emre ita- attan başka çare var mı idi? Uzun süren bir araştırma Stahley süratle hazırlıklarını ikmal ederek Congo sahilinden 16 kişilik bir kafile ile Orta Afri kaya hareket etti. Günlerce se- yahatten sonra nihayet Afrika- nın bakir ormanlıklarına girmiş bulunuyorlardı. Burada ilerle - mek o kadar güçtü ki bazı gün- ler akşama kadar ancak bir kaç kilometre yol alabiliyorlardı. Sazlıklardan sarfınazar, her biri ustura gibi keskin böğürt- len dikenleri ve yer sarmaşıkla- rı © kadar sıktı ki bunları balta ile kesmeden geçmek mümkün olamıyordu. Bu güçlüklere, gü- nün birinde kafilede çıkan bir | isyan da büsbütün fena bir renk vermişti. Gombe nehrinin kenarma gel dikleri zaman zencilerden ikisi onu amansız bir yerde sıkıştıra- rak üzerine ateş etmek üzere tü feklerini Fakat Stanley daha atik davranarak nişan almasına vakit bırakma - darı âsinin tam kalbine nişan al- miış ve o da korkarak tüfeğini elinden atıvı Diğer sadık zencilerde iki âsi- nin tüfekleri ile iş ört bas ol - ÖTT AM AAT AAA ee AD z N ae Üc'YıI Z AM enciler Arasında Kaybolan Kâşif Tüfeğini omuzladı ve nişan aldı rauştu. Nihayet haber alınıyor Her türlü zahmetlerden son- ra günlerce seyahat ederek her köyde aynı sorguyu tekrarlıyor du: “Beyaz bir adam gördünüz mü?,, Ve her köyde de aynı cevapla karşılaşıyardu. “Hayır! İlk beyaz sizsiniz.,, İki ay seyahatten sonra rast- geldikleri bir kervan zavallı mu habirin kalbine serin su serp - mişti. Muhakkak surette kervan da bir haber olacaktı. Binlerce defa sordukları aynı suali onlara da tekrarlayıp müs- bet bir cevap aldığı vakit Stan- ley hakikaten çok sevinmişti. Oldukları yerden yedi gün u- zakta, Ujiji köyünde sakallı bir beyazın hasta yıtuğmı söylemiş lerdi. Bu da, yüzde yüz Livings- tone'dan başkası olamazdı. 1871 yılının an eylülünde U- jiji köyüne başlarında bitap bir halde Stanley olduğu halde ka- file akşam üzeri vasıl olmuştu. Pazar yerine vasıl olduğu vakit artık ayaklarında bir adım daha atmağa takati kalmamış bir hal- de idi. Livingstone'la karşı karşıya Afrika kıtasını yarı yarıya,ka teden Stanley ile kâşif karşılaş- tığı zaman ikisi de son derece se vinmişlerdi. Sanki Londranın en kibar bir mahallesinde bir lar gibi birbirlerini şapkalarını çıkararak son dereçe resmi su- rTette selâmlayan beyazların etra fını zenciler almış, onları yiye - cek gibi bakıyorlardı. Mutat hal ve hatır sorguların dan sonra ihtiyar Livingstone, muhabire artık ölüme çok yak - laştığını, fakat buna rağmen Af rikayı terkedip memleketine dö- nemiyeceğini söyledi. Çünkü Afrikadaki vazifesi henüz bitme mişti. Bu vazifenin bitmesine de imkân yoktu, çünkü hayatı mü- saade etmiyecekti. Muhabir Stanley köye vasıl olduğu akşamın gecesi tekrar sahile doğru yola çıktı. Vazife asıl bundan sonra başlamıştı. Mümkün olan süratle en yakın telgraf merkezine gidip Livings tone'u bulduğunu İngiltereye bildirmek lâzımdı. Nihayet yine aylarca en müş kül şartlar altında ezici, yorucu bir yolculuktan sonra Zanziba - ra vasıl olduğu vakit muhabir vücutça hakikaten bitkin bir ha- le gelmişti. Esasen ilk telgrafı- na ne Londrada ne dünyada hiç kimse inanmamış, onu adi bir palavracı telâkki etmişlerdi. Londraya döndüğü vakit Af- rika sergüzeştlerini Stanley ha- kikaten leu'ıgıtone ile görüş - tüğünü isbat etmiş ve çok meş- hur olmuş bir muhabirdir. Afrikanın ortasında son ne - fesini alırken, Bangıveolo gölü- nün kenarında küçük bir-köyde onlara hizmet ettiğine inandık- ları kâşifin etrafına bir sürü zen ci toplanıp matem tutarken, o- nu görmeğe giden Stanley gü - nün en meşhur siması olmuştu. Dans rüyası. * Melek ; Salli — İçimizden birisi. * Elhamra : Ne Sevimli — General Yenin zehirli çayı. * Sümer: cephesinde kanlı hücümlar — Niçin sevdim. * Tan : Aşk beldesi. * Şık : Maskeli Kadın — Komik- ler haftası. * Yıldız : Ekmekçi kadımn — Kanlı kafe. * Saray : Kimsesiz — Kukaraça. * İpek: Kedi ayağı — Büyük resmi geçit. * Alkazar : Tarzan ve eşi — Deniz altında cehennem. * Asti : Gizli vazifesi — Evliler ve sevdaları, *$ Alemdar : Tarzan ve Eşi. * Milli : Volga sahillerinde — Coöş- kun. * Hilâl : Aşk fırtınaları — Dev- riâlem. * Kadıköy Hâle : Kedi ve keman, * Üsküdar Hâle : Otuz gün Prenses * Halide ve Arkadaşları : Pazarte- si günü akşamı Süadiye plâjın- da ; “Velinin çocuğu,,. e NOBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçi eczaneler sunlardır: WMM— Anka- ra caddı Eşref — Bi Cemil — Küçükpazarda Yorgi — Şehzade başın- da İsmail Hakkı — Yeni kapıda Sarım — Samatyada Erofilos — Şehremininde Nazım — Karagümrükte Fuat — Büyük adada Mehmet — Heybelide Tanaş — Bakırköyünde Hilâl — Fenerde Hüsamet- tin — Hasköyde Yeni Türkiye — Kasım- paşada Yeni Turan — Beyoğlunda Kan- zuk — Pangaltıda Güneş — Taksimde Karakin Kürkçiyan — Galatada Hidayet — Kurtuluşta Necdet Ekrem — Beşik« taşta Nail — Eyüpte Hikmet eczaneleri. LIMAN HAREKETLERİ Dün Hmanımıza şu vapurlar gelmiştir; İmrozdan Tayyar, İzmitten Kocaeli. Dün HKmanımızdan giden vıgııı lardır. : Karadenize Güneysu, İzmite Ay- ten, Mudanyaya Asya, Mersine Dumlupı- Nar, Bugün li şu vapurl: lecek. tir: Bandırmadan — Gülnihal, Mersinden İnebolu, Mudanyadan Asya, İzmitten Ay- dın, Karadenizden Erzurum, İzmirden Sakarya. Bugün limanımızdan gidecek vapurlar şunlardır: Mudanyaya Tayyar, Bandırı - ya Sadıkzade, MURACAAT YERLER.İ * Deniz Yolları acentesi Telefon 42362 Akay ( iskelesi baş me- murluğu Şirketi Hayriye, Telefon Vapurculuk Şirketi merkez acen- tesi, Telefon Şarfk Demriyolları müracaat ka- Tesi. Sirkeci Telefon Devlet Demiryolları — müracaat kalemi Haydarpaşa. Telefon 43732 44703 22925 23079 42145 HASTANE - TELEFONLARI Cerrahpaşa hastanesi. Cer- rahpaşa Zeynep Kâmil — hastanesi. Üsküdar, Nuh kuyusu, Gün Doğumu caddesi Haseki kadınlar hastanesi. Aksaray Haseki cad. 32 Beyoğlu Zükür hastanesi. Firuzağa Gülhane hastanesi. Gülhane Kuduz hastanesi. Çapa Emrazı akliye ve asabiye hastanesi. Bakırk;e Reşa diye kışlası Etfal hastanesi. Şişli Haydarpaşa Nümune has- tanesi ÇABUK SIHHI YARDIM TEŞKİLATI Bu numaradan imdat oto- mobili istenir, 21693 60179 24553 43341 20510 22142 16..66 42426 60107 44998 FARUKİ nin Ci Cl S ü RMESİ Avrupa rimellerinden üstündür. Yakmaz! Dökülmez! Leke yapmaz ! Fırçalı sürmeler arasında eşs zdir. Her yerde bunu arayınız. Fruki ve Cici markaşsına dikkata