28 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

28 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ TU v İ - T ae 5 L ; AF e K F £ T gg lll * eli — Si e— z ea l Bize cambaz değil, kazanmasını bilen güreşçi İlâzımdır! Bay Burhan Felek, bütün münakaşaları döndürüp dolaştırıp şahsiyata dökmek itiyadınızı bilirim. Sadede gelelim Bay Burhan Felek, «Son Posta» da çıkan yazim sizi faz- la sinirlendirmiş olacak ki nezaket kai- delerinin haricine çıkarak — yazı - mı okumaya — güçltükle — taham - mül — edebildiğinizi — yazıyorsunuz. Münakaşalarınız herhangi — sahada olursa olsun onu döndürüp dolaştırıp şahsiyata dökmek " mutadınızı bilirim. Bu meseleyi de © tarafa çekiyorsu- nuz. Sizden ricam mevzuün haricine çıkmamaktır. Gelelim sadede: Münakaşamızın sebebi şudur: Ben Fin, yani Şimal güreşçilerinin daha es- ki, daha bilgili olduğunu; siz ise Ma-| car güreşinin üstünlüğünü iddia edi- Yyorsunuz, Bu hususta size fazla bir şey söyle- meden iddiamı rakamlara istinat etti- cerek ispata çalışacağım. Mesele bir spor üstünlüğünü ortaya çıkarmak demek olduğundan şimdiye kadar beynelmilel müsabakalarda her iki tarafın kazanmış olduğu neticeler sistemlerinin üstünlüğünü ispata kâfi gelir zannederim. 1 — Olimpiyad neticeleri: Beynelmilel spor hâdiselerinin en mühim bir miyarı olan Olimiyad müsa bakalarını ele alalım: Şimdiye kadar yapılan Olimpiyad Greko Romen müsabakalarında kaza- nan milletlerin isimleri ve birincilik adetleri şudur: İsveç: 15 birincilik. Finlandiya: 12 birincilik İtalya Macaristan, Estonya: Şilik, Almanya: İki birincilik. Türkiye: Mısır, Fransa birer birincilik. Olimpiyad serbest güreş müsabaka- ları: Amerika: 18 birincilik, Finlandiya: 7 birincilik, İsveç: 5 birincilik, İsviçre: 4 birincilik, İngiltere: 3 birincilik, Macaristan Estonya, Fransa ikişer birin- eilik Şu rakamlar bize gösteriyor ki Ma- taristanın beynelmilel güreş mevkii Greko Romende vasattan aşağı, serbest güreşte ise sonuncudur. O halde Macar güreşçilerinin 0 meş- hur teknikleri neye yarıyor? Birincilik alamamalarına mı? Macar güreşgçilerinin Şimalli hasım- larının karşısında her zaman nasıl ye- nildiklerine bir misal olarak üç sene- denberi Finlandiya, Estonya ve Maca- ristan arasında yapılan Turan maçla- rmın neticesini zikredeçceğim. İlk sene neticeleri: Finlandiya: 5 birinci- z - Macaristan: 2 birincilik, Estonya: 1 birincilik, İkinci sene neticeleri: Finlandiya: 5 bi- rincilik. Macaristan: 1 birincilik. Estonya: 1 birincilik. Üçüncü sene neticeleri: Finlandiya: 2 bi- rincilik, Estonya: 5 birincilik, Görülüyor ki yapılan 21 müsabaka- dan ancak 3 tanesini Macaristan kâza- nabilmiştir. Herhalde bu parlak gale- be de onların yüksek tekniklerinin ne- ticesi olacak!.. 2 — Teknik bahsine gelince : Hiç güreşmediğiniz halde yeni bir müsabaka tarzı icat ettiğinize cidden memnun oldum. Yalnız iddianızi ispat edebilmeniz için tarzınız dahilinde bir güresçi veyahut birtakım yetiştirip u- sulünüzü Beynelmilei bir müsabakada tatbik edip netice almanız lâzımdir. Bizim bildiğimiz ve bütün dünya gü- Üçer birin- c Ha eti ei BKU ç & Vh Yazan: Seyfi Cenap ş Seyfi Cenap reşçilerinin tatbik ettiği usul güreşe yavaş başlayıp dakikalar ilerledikçe sürati arttırmaktır. Hattâ güreşin son dört dakikası koşulardaki (Enlevage) gibi telâkki edilir ve son devreye bu i- sim verilir. Nasıl ki bir mukavemet ya rışında koşucular bidayette nisbeten ya vaş köşar, sonlara doğru da (Enlevage) yaparsa bir güreşçi de güreşe yavaş gi- rer, sonlara doğru açılır. Bu, yeni gü- reşte böyle olduğu gibi bizim yağ gü- reşinde de ayni şekilledir. Bu cihet yalnız bir mantık meselesi değil, ayni zamanda bir fiziyoloji pren- sibidir: Süratli Hareketlere başlamak üzere çalışmaya henüz alışmamış olan kalbi, henüz isinmamış olan adaleleri birden bire yüksek bir cehde tâbi tuta- cak olursak vücude derhal bir kesiklik gelir, başımız döner, midemiz bulanir, adalelerimiz tutulur. Onun için bütün güreşçiler - milleti her ne olursa olsun - güreşe sizin usulü nüz gibi süratle değil, fakat itiyat ve temkinle girerler, Güreşe yavaş başlamak ©o derece iti- yat haline gelmiştir ki bu hususta nı- zamnamede tadilât bile yapılmıştır. Berlin olimpiyatlarında hakemlik işle- rini görüşmek üzere toplanan encüme- nin verdiği mühim kararlar meyanında şu noktaya bütün hakemlerce riayet e- dilmiştir: Müsabakaya gayet yavaş başlamak icap ettiğinden güreşler müsabakaların bidayetinde pasif bile çalışsalar ilk iki dakika zarfında bunlara ihtar verilmi- yecektir: Passivite ihtarı ancak ilk da- kikalardan sonra müsabakaya girmek isâemiyen, kaçan, hasmimın haâreketine mâni olan güreşçilere verilöcektir. — "Teknik husüsunda söyleyecek çok söz vardır. İddianız gibi, teknik her gü- reşçiye göre değişmez; taktik diye mu- ayyen bir güreş bilgisi vardır. Bu bilgi değişmez, yalnız güreşçiye göre bunun tatbikatında tadilât yapılır. 4 Sözü bu hususta uzatmak belki sizi yine sıkar, yazıma tahammül edemiye- rek bu sefer belki hiç okuyamazsınız. Yalnız size şunu söyliyeyim ki güreşin başından sonuna kadar devreleri ayrıl- mıştır. Ve güreşçiler bu devreler için- de nasil ve ne şekilde çalışacaklarımı bilirler. İlk devrede yapılacak oyunlar- |la 3 x3 dakikalarda ve hele son devre- de yaşylacak oyunlar biribirinden ta- mamile ayrıdır. İdmanlarda bunlara u- zun üzün çalışılır. r 3 — Teknik meselesi: Teknik tabirinden maksat nedir? Teknik maçı kazanmak için bir bil- Şiden istifade ederek onu tatbik &tmeks- ir, Binaenaleyh teknik maç tekniği ol« malıdır, İyi maç tekniği de maçı kazan- dıran tekniktir. Öyle değil mi? Yuka- rıda verdiğimiz rakamlara göre madı kazananlar. da şimalliler olduğu içîiı — ŞE W N FG p İFGF İ SON POSTA b aa B üaaR a < —— n —— — İkinciteşrin. 28 , * İngiliz futbolu | Macarlardan İntikam Alabilğîek mi? Gelecek ayın başında yapılacak olan bu müsabakayı bütün dünya merakla bekliyor | V İş Ü ae PN Za ÇA Naci Sadullahtan Eşref Şefiğt| TES e GA L 2 Kânunuevvelde İngiltere Milli ta- kımiyle Londrada karşılaşacak olan Macar Milli takımı pazartesi sabahı Londrada bulunacaktır. Macarlar bu ,maç için İ6 oyuncu seçmişlerdir. İki kaleciden biri Seget, diğeri Hun- “garya klüplerinden, müdafilerden biri ,F. T. C.;, biri Boçkay, ihtiyat olan da ,Hungarya klüplerinden, muavinlerdan jikisi Hungarya ve F, T. C. den meşhur Şarusi ile bir diğeri, ihtiyata da Upeş- ten, muhacim hattının üçü Hungarya, (ikisi Upeşten, biri de Febusdan seçil - ,mişlerdir. İngiltere Milli takımı da bu maç için muhtelif klüp oyuncularından teşekkül edecektir. Kaleci Halkrof likte on üçüncü olan (Preston North) dan, sağ müdafi Mail likte dördüncü vaziyefte olan*Arsenal- den, sol müdafi Katlin likte on yedinci olan Şefild Vanzdey takımından, sağ ,muavin Briton likte dokuzuncu olan Everton klübünden, merkez muavin D d Macar Milli takımının merkez muhaci- mi F. T. C. den Şarusi Barker ile sol muavin Keen likte altın- cı olan Derbi Kanti takımından, sağ a- çık Krooks (Derbi Kantiden, sağ iç Bas tin likte dördüncü olan Arsenalden, merkez muhacim Drak Arsenalden, söl iç Westrood likte on sekizinci olan Bol- ton Wandrerz takımından, sol açık Johnson likte yedince olan (Stok Siti) takımındandır. : Peştede 2 - | mağlüp olan İngilizler bu maçla o oyunun revanşını yapmış yolacaklardır. . Çarşamba günü oynanacak olan bu tmühim maç, Arsenale ait olan Hay Bo- ride stadında yapılacaktır. . niği olması lâzımgelir! - Ben öyle anlıyorum ki sizin teknik- ten maksadınız bir adamın mindere çı- kıp gelişi güzel oyun tatbik etmeye kal kışmasıdır. Böyle bir güreşçi bize ace- milik ve iptidailiğin bir nümunesini gös Lerip. : a ç Usta güreşçiler, usta sporcular, o - yunları lüzumu ânında, yerinde yapan- lar, ica ederse hiç yapmıyacaklardır. Az zahmetle, kendisini tehlikeye atmadan maçı kazanmak gayedir. Nasıl ki fut- bölde mütemadiyen çalımlar yapmak | kat'iyyen caiz değilse güreşte de fazla oyun yapmak çok hatâlıdır. Mesele gös- teriş değil, kazanmak gayesine doğru en emin bir yoldan gitmektir. Teknik bahsinde maç tekniği ile id- çambaz değil, güreşi kazanmasını bilen iyi idman etmiş tipler lâzımdır. İşte bu nu da şimal tekniği öğretir. mantıken en üstün tekniğin şimal tek-İ Baki derin hürmetlerim. Seyfi Cenap man tekniğini ayırmak lâzımdır. Bize| Bir asabiye mütehassısı, önüne ©- turtulan hastanın şuuru, hâfızası hak- kında fikir edinebilmek için soruyor: — Bügün ayın kaçı? Hasta cevap veriyor: — Ayı mı kaçtı? İmkân yok. Ben onu, Gülcemalin halatile, Beyazıt ca- miinin minaresine bağlamıştım. Be- yazıt minaresi Aksaray camiinin kub- besinde durdukça, ayı bir yere kaça- maz| x Ben Eşref Şefik —namındaki zate soruyorum: — Sen bile, bir baş pehlivanlık mü- sabakası tertibine kalkışmadın mıydı? Her aklına esenin bir baş pehlivan çı- karmaya kalkışabildiğine bundan kuv- vetli bir delil olur mu? Mumaileyh cevap (!) veriyor: — Bir tarihte, Cim Londos, burada bir Rus pehlivanile güreşmişti. O za- manlar.... ve ilâh... Ben Eşref Şefik namındaki zate soruyorum : — Dinarlı Mehmede garezin, senin Şevirip çevirmek istediğin o' güreşler- lden hayır ummayışından mı geliyör? © Mumaileyh cevap (!) veriyor: — Vaktile Fransada bir güreş fede- rasyonu yoktu. Merhum Kara Ahme- dimiz de o sıralarda oradaydı!... ilâh... Bana doktorla hastası arasındaki konuşmayı hatırlatan bu cevapları al- dıktan sonra meram anlatmaktan ü- midi kesmekliğim lâzım. Fakat ben, teşhis koymakta çok titiz davranan bir tabib sabri göstereceğim. Sayın okurlarımın tahammüllerini kırmayı bile göze alacağım. Ve mera- mımın basit mahiyetini son bir defa daha anlatacağım: 'Dinarlı Mehmet pehlivan, son mü- sabakalar yapıldığı zaman Atinada i- dı. İstanbula dönünce, güreşlere, ha- berdar olmadığı için iştirâk edemedi- ğini söyledi. Ve Tekirdağlı Hüseyinle güreşmek istediğini bildirdi. Tekirdağlı Hüsşyin, Dinarlı Mehmedin kendisile güreşmek istediğini — öğrenince Eşref Şefiğe bir mektup yazmış; çare danış- mış., Eşref Şefik Tekirdağlı Hüseyine: «Sen keyfine bak. Evvel Allah ben Dinarlının hakkından — gelirim!» de- 'miş. Ve keskin kalemini kınından çe- 'kip Dinarlı Mehmet pehlivana çıkış- mış. Eşref Şefiğin, Tekirdağlı Hüse- yini güreşmekten korumak için buldu- iğu behaneye göre, Tekirdağlı Hüseyin bir baş pehlivanmış. Koskoca bir baş le «ahvali âdiye» den değilmiş. Bir baş pehlivanin astığı astık, kestiği kestik- miş, Binaenaleyh, Tekirdağlı — Hüse- yin, mindere çıkmak için, yüz elli ta- ne şart koşabilir, yüz elli türlü kaide İçinde böyle bir «Gerdune» dolaşan spor meydanları, ; sokaklarından da ha kazalıdır! Sonuncu izah, sonuncu| ders ve sonuncu —— muhakkak ki İstanbul koyabilir, ve yüz elli çeşit dilekte bi lunabilirmiş!1- " Ben de dedim ki; «Bizde, bir pr? fesyonel güreş federasyonu yoktur. O” tada bir güreş federasyonu olmayınct baş pehlivanlık iddiasına kalkışacak ” lan bir güreşçi, karşısına çıkacak h&t rakibi yenmek mecburiyetindedir. Hattâ profesyonel güreş federasy” nu bulunan Amerikada bile şampiyo'” luk ünvanı bir tek sporcuya mal edile memektedir. Orada bile, bir düzünt dünya şampiyonu türemesine mâni * lunamamaktadır. j Kaldı ki, Tekirdağlı ile karşılaşn'lf*fh isteyen de “üher aklına isesen» deği belediye seçmelerinin — birincisi 013? Dinarlı Mehmet pehlivana'r. Ve Dî' narlının haklı olduğunu ispat edeb'lf mek için mevcut deliller sayıla say! bitmiyecek kadar boldur.» Bütün bunlara cevap veremiyti bay Eşrof Sefik, bermutad -Dinarliği kötülemek yolunu tutuyor. üt Mumaileyh, bu maksatla diyor kil — Belediyenin yaptığı seçmelerde' w Dinarlının adı bile geçmiyordu. Vakt? le Mülâyim pehlivana bile yarilen Dv narlı Mehmet, nasıl olur da koca baş pehlivana meydan okur? Ben, bu cümlelerin cevaplarını 87 ne, belediye seçmelerinin yapıldığı * ralarda intişar eden Son Posta nüsh” larından çıkaracağım. k 14 ağustos tarihli Son Postada D” narlı Mehmet diyor ki: «— Bazı kimseler Mülâyim'e yenildiğ z den bahsediyorlar. Gelenler görmüşlerdir # | ben Mülâyimle Amerikan. usulü serbest &7 reş değil, kisbetsiz alaturka güreş yaptıl- Köl kaptım. Bıraktırdılar. Kafa kaptif” Bıraktırdılar. Yumruk attım. Mâni oldult" Eğer güreşin «serbest» i Mülâyimle yaptı idiyse, «memnu» u nice olacak bilmem? O acaip mağlübiyeti aleyhime — bir gel sayanların haksızlıklarını her zaman hazırım: Ben Kuvaryani adındaki pehlivanı !9": dim. Kuvaryani Maksos'u mağlüp etti: * beni yendiği söylenilen Mülâyim pchliü benim yendiğim Kuvaryani'nin bile ye” Maksos'u alt edemedi!» - Mülâyim - Dinarlı müaabakaâl”d. orta hakemi Cemalin, ayni Son Po* nüshasında Dinarlının bu sözlerini tî;: dik ettiğini söylersem, işbu münek_ ç din bu hususta bir diyeceği kalmam”* hdır sanırım! ; Seçmeler hakkındaki cümlelerin ce” vabını da, 19 ağustos tarihinde çıka Son Postanın şu satırları veriyor: çe «Belediye tarafından tertip edileti 5€f n : ; İk | - 4 * i eTi » s..m 'ı. ini söyley 'pehlivanın bir rakiple karşılaşması oy-*[l;îl fî:lüî“;îîa;îgâîhîıeîîsm da yar lacaktır. di*' «Dün İzmitten İstanbula dönen Tekir ğ İ h Hüseyin pehlivan, Tekirdağına hart Ş otmeden önce ortalığa bir de'a daha » l . (Devamı 12 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: