2 Sayfa ea ea —e an H i | Hergün | Milletler 'Ceı.m'yetinin İçindekiler ve dışındekiler Yazan: Muhittin Birgen — ihan harbinden sonra bütün mil- letleri bir araya toplıyarak, bir milletler ailesi, bir milletler cemaati kurmak isteyen yalancı pehlivanlar mi1 letleri galip ve mağlüp diye ikiye ayı- rarak galipleri bu cemiyele sokiular, Ötekileri «insan ve millet olmaya lây k» görmemiş olacaklardı ki içlerine alma- dılar. Bu ruh, bir müddet böyle devam etti. Bu ruhu beğenmiyen Ametika * doğruüsunu söylemek lâzım gelirse A- merikalılar insanlığı insan olarak şünmek hususunda Avrupalılardan da- ba ilerlemiş bir devirdedirler - çok geçmeden bu cemiyetten ayrıldı, Har- be girdiğine nâdim olarak kendi âlemi- ne çekildi. Sonradan Milletler Cemi, ti baktı ki, Habeşistanın kabul edildiği İ ım Avrupa milletle- rinin kabul edilmemesi hatâdır. Bunun la, birtakım milletler aile ocağından ko vulmuüş çocuklar gibi işi serseriliğe ve aile ocağına karşı isyana dökeceklerdir. «Şu halde bunları da aramıza kabul e- delim» dediler. Kabul ettiler. Pakat, bpirçok noktalarda elleri ve kolları bağ- h olarak Milletler Cemiyetine kabul a- dilen bu milletlerden bir nde, Al- manyada Nasyona! Sosyalizım çoktan doğmuş ve büyümüstü. Bunun için bir hatânın tashihi çok geç kalmış oldu. * Ayni zamanda Japonya da bu cemi- yetten çekildi. Bunun sebebi başka idi. Milletler Cemiyeti, ne açık ve samimi olarak «ben emperyalist bir zümren'n mücssesesiyim ve binaenaleyh bu ne- vi hareketlere muhalefet etmem» diye- biliyor, ne de dünyada emperyalizm â- leyhine bir kuvvet vücude gelirebili- yordu. Milletler Cemiyetinde geçer ak- şe olarak söylenen sözler, Japonyanın zevkine uymadı ve Japonyanın gü diği temayülleri de Milletler Cemiyeti menedebilecek bir kuvvet gö: di. Bunun için iki ruh birl Ayrıldılar. Bir aralık Milletk tine yeni bir unsur girdi: Rus az hayreti mucip oldu. Kendi başına başka bir Milletler Cemiyeti kutmuş olan bir memleketin, bizzat ve toptan aleyhinde bulunduğu bir sınıf mülesse- gesine girmesi şaşılacak bir şeydi. Fa- kat, sonra görüldü ki hiç te böyle de- Bildir, Milletler Cemiyeti bir prensip müessesesi değildir, belki de bir dipla- masi makinesi, tuba ağacı £ kökleri gökyüzüne takılı bir garibedir. Rusya- Hin bunun içine girmesi de bu bakım- dan gayet tabil idi. Bir gün geldi ki Mit letler Cemiyeti muharebeden yirmi se- he sonra dahi Almanyaya hukukta mü Bavat hakkı tanımıyor; « c halde Al. manyanın da burada işi yokturx diyen Hitler çantasın: koltuğuna aldı ve git- tikçe yeni bir fikrin ve yeni bir dava- nın istihkâmı halini alan Berline çeki- ;ı(ı; oradan dünyayı bombardımana baş- adı. Daha sonta, bir gün İtalya, Japonya- nn Uzak Şarkta yaptığını Afrikada | tekrar etmek istedi. Baktı ki Milletier | Cemiyeti bunu hoş görmüyor ve Japon | yaya karş: yapmadığını kendisine Şşı yapmak istiyor. Bunun üzerine 6 da başka bir yol tuttu, cemivettan çekli Meksizin «küştüm»s dedi. Du da bir baş- ka türlü çökilmek i Şimdi görüyoruz ki milletler yavaş ikiye arılmaktadırlar: Cemiyetinin içindekilerle dışın Çi İçerde üç büyük devlet var: İngiltere, | Fransa, Rusya, Dışarda da döri büyük | devlet var: Amerika, Almanya, Japon- ya, İtalya. İçerde bir hayli küçük dev- et vardır. Dışarda ize köçük devlet yok gibidir. Fakat, görüyoruz ki Avustur- ya Ile Macaristanı içerde saymamak ta| kabildir. Her ikisi de İtalya ve Habeşis- | tan meselesinde Milletler Cemiyetiniıı; ekseriyeline muhalif bit tavır ıln'uılar.f dir ve dişarda Almanya ve İtalya ile | birleşmişlerdir. Demek oluyor ki bun- lar henüz cemiyetten hukukan ayrıl- mamışlarsa da ruhan ayrıdırlar. Demek, büyük dünyanın yarısı, kü- çük dünyanm da bir kısmı Milletler Ce — miyetinden hiç olmazsa ruhan ayrıl- aştır. Sebep ve şekil ne olursa olsun nu.' y Jiçin 14,000 kilometrelik bir yolu göze |trol etmek ve dilencileri yakalanmak- SON POSTA Resimli Makale: Bu gibi insanlar boğazdan ve zaruri ihti mek tasarruf d: israftır. Çünkü vük dayanma kabiliy Bazı irisanlar taşarruf kelime, boğazlarından ve en zarurt ihtiyaçla- rından kesmek anlamına alırlar, ve bu tarzda hareketi en büyük bir me- ziyet olarak kabul ederler. çlardan kes en büyük aşama ve ni eksiltir. W Tasarruf ve israf B Hakiki tasarruf, faydalı lasarruf, mümkün olduğu kadar çok kazanmak ve bu kazanılan para ile de zaruri ve | faydah şeyleri en münasip fiyatlarla almakla, bir mikdar da arlırmaktır. Ö s Evlenmek için ea slar YO ErrR A İ 14.000 kilometre HERGÜN BİR FIKRA Tavsiye RBRay Asar, meşhur anaforeculardandır. Her işini bedava gördürür; hekime, avu- kata, terziye para vermesini xevmez. Geçenlerde bir gün büş dönmelerin - den şikâyet eden arkadaşı Bay Safere bir tavsiye verip, tanıdığı hekimlerden biri- ne * rmişti, B 'et sonra İki ahbap karşılaş - tılar Ysar Bordu: —w ora gitlin mi? — Gittim. Yol giden kadın NS — E, ne yaptı? — Taysiyoyi okuz okumaz, visltesini benden peşin aldı! Bu kadın Oksford'da kadınlar klü- bü reisidir. Hindistanda bulunan bir erkekle evlenmek — için seyahata çık- mıştır. Hindistanla Oksford'un arası 14,000 kilometredir. Okaford'daki bir kadının evlenmek * Afrikalı bir ayakkabı Boyacısının buluşu aldığına bakılırsa, Oksford'da koca bu- lamıyan kızların sayısı hiç de az olma- sa gerek, hükmünü vermek lâzım ge- liyor. Viyanada dilenci bolluğu Viyanada son on ay zarfında on bin dilenci yakalanmıştır. Bunların se- kiz bini dilenciliği san'at edinmiş olan insanlardır. Yapılan tahkikatta bunlar arasında çok zengin olanlar bulundu- ğu tesbit lli Bunların hususi bir teşkilâtları var- dır. Bu teşkilât bilhassa polisleri kon- tan kuürtarmak için adamlar — kullan- m ş ? maktadır. ——— ) Cenubt Afrikada ayakkabı boyarı: letler Cemiyeti içindeki devletler ara-İlığı yapan bu zencinin gö; sında birtakım itilâflar veya illifaktar * : olduğu gibi, Cemiyetin dışmdakiler a. l:îl_bıı_boyı yeri vardır. Altı '"’f"lj*' raşında da böyle bir itlâf ve Stlifak var | li üstü çadırlı olan bu eyyar dükkânı dır. Demek olüyor ki Milletler Cemiye-/muhalle mahalle, şehi şehir dolaştırır ü, eri bir araya top'layamamış,'ve bu buluşu sayesin & bayli para ka- bi i hasım zümreye ayıtmıştır. İ zanır, Üçüncü detecede de haşka birşey görü yoruz: Dışardakiler arasındaki bağlar,| — Sülünlerin doktorluğu Kuşlar arasında sülünler herhalde çerdekilerine nişbetle daha kuvvetli ve sağlamdır. İçerdekilerin bir kısının- da ise bu bağlar daha gevşek ve bil-|en zekileridir. Fransada bir avcmın Basxa Bu müşahedeleyden çıkarılacak neti- ÜZ &. vurduğu bir sülünün ayağında munta- ee vi K Zat sarılmış bir bez bulunmuştur. Bu| gelince anun şâyle olması icap e- K eğini zannediyorum: —Milletler Ce- bez açıklığı zaman — alunda pamukla yeti hastadır. Belki de verem olmuş|YAaP'lmış bir pansuman — görülmüştür. ve hastalığı ilerlemiştir. Biraz daha,|Bu sülün ayağını yaralamış ve bu pan- | biîı.zk daha, _î:ıvaş yavaş sönmeğe başla-|sumanı yapıp bandla sarmıştır. | yacaktır. Nasıl ilerlemiş bir veremin insanlar için vereceği lkışıel sönmekse,| — Hayvanat âlimleri bu tarz bir pan-| Milletler Cemiyeti için de âkıbet ayni |suman yapmanın sevkitabii ile imkân- Z ARASINDA Aşkta yaşın - Ehemmiyeti Var mıdır, yok mudur? En eski sinema artistlerinden Dug- laa Fayirbanks'ın eski karısı gene meş- hur sinema artisti Mari Piklord, yeni- den evleniyor. Bu sefer vardığı adam resirade gördüğünüz gibi kendisinden on iki yaş gençtir. Bu yaş farkı için Mari Pikford: — Böyle daha iyi, demiştir, kadın- lar kendilerinden — genç erkekleri, er- kekler de kendilerinden yaşlı kadınla- rı sever ve tercih ederler. Aşkta yaşın kat'iyyen ehemmiyeti yoktur. Varsa bile aleyhte değil, lehdedir. Mektepliler evde vazife yapmamalıymış ! İngilterede Jakşire yakım küçük bir şebir vardır. Bu şehirde ilkmektebe gi- iden çocukların sayısı 400 dür. Bu dört yüz çocuğun ailelerine bir sual sormuş- lar: — Çocuklarınıza evde yapmaları i- çin vazife verelim mi? Yalnız yedi aile çocukların evde va- zife yapmalarını istemiş, geri kalanlar çocukların mekteb haricinde - vazife yapmıyarak sade eğlenmeleri fikrinde olduklarını bildirmişlerdir. Serseriler kulübü İbgikeridi — garip bit KlAp. vatdır. Bu klübün adi: Serseriler klübüdür. Azası sekiz yüz binden fazladır. Bu klübün umumi koöngresi pek yakında yapılacaktır. Dünyanın bir çok yerle- İzinden kongreye iştirâk için gelecek kimseler vardır. Serseriler klübü âza- | ları arasında hiç de serseri olmıyanlar ükıbettir. Muhittin Birgen — İsız olduğunu söylemektedirler. İSTER İNAN İSTER İ Yaz mevsiminin başlangıcında hemen bütün gaze - teler yaş meyva ihracının temini için müstesna tedbir - lerin alınmak üzere olduğunu yazmışlardı, ezcümle bir kaç tane soğuk hava vagonunun getirtileceğini söyle - mişlerdi. mızın hiç ihraç edi | önümüzdeki yaz behemehbal int: ı İSTER İNAN İSTER İNANMA! serserilerden daha çokmuş. NANMA! —— Halbuki yaz mevsiminin sonu münaaebetile yaş mey- va ihracatımın bilânçosunu yapan aynı gazeteler, icâb edem teşkilât yap:lamadığı cihetle bu yıl yaş meyvaları- ilemediğini haber verdiler ve bu işin Nleceğini teyid etliler. İkmt_neçnı 28 Sözün_ 'ğısası Boğdum da Geldim! D evâirde iş tâkib etmenin ne Ö* mür törpüleyici, sinir yıpratıCiş yaman bir şey olduğunu bilmem ki herkes takdir eder mi? Bu, ekseriya iki taraflı bir azâptıfı Hermn iş sahibi, hem de bazan o isi gör“ meğe memur olan kimse bütün hüsnü E. Talu oluveren müşkülât dolayısile, aynı su“ rette ve aynı derecede müteessir olur” lar. Nidelim ki bu teessürün iki tarafa da hiç bir faydası yoktur. Öyle erkân ve rüesâ bilirim ki: — Efendim! Merhamet buyurunl. Şu kadar zamandır hâli intizardayısda Diyen adama: — Haklısın ama, ne yapayım? A çık yerimiz yok.. Caslkebi vatiran, İşözleri döla döl lu olur, yüreğinin en hassas noktasi sızlar, Devâirde münhal kovalamak — het babayiğitin kârı değildir; müstesna birf enerji, hârikulâde uyanıklık ve sebal ister. Bu sebebden, mücadeleyi yarıdâ bırakıp dönen, yeis girdabının içine yuvarlanıp da felâkete sürüklenenler çoktur. ; Lâkin, buna mukabil, yapıştığı ete- ği bir türlü koyuvermiyen, kapıdan ko- vulduğu halde bacadan tekrar girmer nin yolunu bualnlar da görürsünüz, Bunlar, talihe bizzat yardım etmeyi de becerirler, Hikâye belki malümdür ama, zemi- ne yakıştığı için tekrar edeceğim: Adamcağızın biri böyle bir ınünhal kovalıyormuş. İkide birde, nazırın kat! şısına çıkar: — Efendim, filân yer açıkmış, be 'ni oraya tâyin edin! dermiş. 4 Nâözır da, her seferinde aynı cevabi — tekrar edip, herifi başından savarmış: — Hayır! Orası münhal değil.. sas hibi vardır.. henüiz yeni tâyin olundu« — Lâkin herif gene de yılmak bilmez. etrafı kollar, bir şey haber aldığı gibf gene nazırı önlermiş. Bir gün, yerini gözlediği bir memurun ağır hasta oldu” ğunu duymuş, evine gitmiş ve onünle başbaşa kaldığından bilistifade, yas * tığı yüzüne bastırdığı gibi boğmuş. Hes — men, üzerine yorgamı çekmiş ve sıcağt — sıcağına nezarete koşup, nazırın ya “ nına girmiş.. , — Efendimzi! Filân yer açıktır,. ih san buyurun! Nazır, bermütad: — Hayır, oranm maalesef — sahibi vardır.. Ceyabını verince, hetif: — Sahibi vardı amma, ben onu şime di boğdum da geldim! demiş. — Artık buna da münhal değil diyemezsiniz ya? PK —a maamm eere vameaenn e Biliyor musunuz ? 1 — Virâne cihanda ne şühız, ne bendeyize Rindi abâ bedüş fakttü revendeyize masralarile başlıyan Şilr kimindir? Belçikanin merkezi hükümeti olâfi hangi gehir üzerindedir. ve nüfusü jne kadardır? | 3 — Romuda Senatoda kendisini uıo—ırınl" isteyenler arasında üvey oğlunu da gürünoti Iısnn do mi Brulus, oğlum?» diyen diktatöf | |: kimdir? Cevabları yarın ... Dünkü suallerin cevabları : | 1— Dayaku, Mcd Prenalerinden — birldifi Meşhur tarihel Herodot kendisinden çok DA" seder. 2 — Arakı nehri Sövyet Cumhuriyetleri İt” titadina dahll olan Ermenistundadır. ÜUN Juğu 700 kilömetredir. 3 — Pransada Prencesse de Cleve ve YA ” Katurlar (Memalre) İsimli eserleri * İyadın Madam dt la Fayolte'dir. Madain Gf Ja Fayette taninmış Pransın yazıcılarından ** dir. 1634 de Pörisde döğmuş, 58 yaşında ÖL * — © ilştür. niyetine tağmen, kendiliğinden hâdi& — |