28 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa — 5 MEMLEKET Vizeye 1684 hanelik göçmen yerleştirildi | Bu eski Türk kasabasında bulundu, Vize tarihi zengin . bir tesadüfen yeni bir mâbet eserler bakımından kasabadır | VIZe (Husust) — Vize Kırklareli Wetme bağlı 24800 nüfuslu bir ka- :'_*_ Merkezidir. Yalnız kasabada 4600 | u["'-ll vardır. Vizenin Midye, Sergen is- Hinde iki nahiyesi ile 26 parça köyü | î::dü' Arazisi mümbittir, bu yüzden havalide külliyetli mikdarda göç - ©h yerleştirilmiştir. Kasabada 413 evde 1445 nüfus, ci- köylerde de 1271 evde 5000 küsur $ göçmen yerleştirilmiştir. — Bu ıc"—iîmînleı'ıı:ı geldikleri yerlerin hava- ğtı: uranın havası bir âyârda oldu - Dü hdan hiç yabancılık çekmemişler, üğümıetm yardımile de her göçmene ' lidıt Odalı kâgir ve çatısı Marsilya tak- 1' Bu kiremidle örtülü evler verilmiştir. Vılr;Vİerm önünde birer bahçeleri de ir. Göçmenlere hükümetce öküz ye tohumluk verildiğinden derhal zer'- i(rakyada yeni bir göçmen köyü iyata başlamışlardır. Bu seneki bere - ketli mahsul de yüzlerini güldürmüş - tür.Kasabanın üst tarafında çok eski za manlardan kalma bir kale harabesi vardır. Bu kale Vizantiyonlar tarafın- dan yapılmış, müruru zamanla Vizan- tiyon kelimesi Vize haline gelmiş, ka- saba da Vize ismini almıştır. Bu kalede bir çok eski eserler vardır. Kaleden ci- vardaki bir mâbede tahtelarazi parke kaldırımla giden bir yol vardır. Bu yol- dan o zamanın hükümdearı yer altından mâbede gidermiş. Geçenlerde de tesadüfen — bir mâbed bulunmuştur. Çok eski za- mana zulmamış, halde toprak altında kalmıştır. Kale civarında bir çok dehlizler, kemerler, sütunlar vardır. Eşsiz Eti eserleri Kayseri dünyanın en kıymetli ve en zengin Eti müzesi haline geldi Kayserı müzesindeki KaI&v'serı. (Husust) — Hititlerin en llqide sakin bulundukları yerler bu Validedir. ititlerin üç tane mühim merkez şe- L:z ti vardır. Bunlardan biri Çoruma i Bogazkoy. ikincisi Kayseriye bağ- tıCaret merkezi olan Ganj şehri ki, üdlkı ismi Gültepedir. Üçüncüsü de merkezi olan Kuşara şehridir ki afay civarındadır. Şimdiki ismi de | llf'pedir Bu*' sene burada Etilere ' 'aı'i tune taklidi topraktan mâmül ü - | Vin M salkımı şeklinde san'atkârâne tez- b âtlı bir kab, yüzden fazla toprak e- İ ve saire bulunmuş, Kayseri mü- İihe getirilmiştir. İçlerinde çok ince Ehmiş eserler vardır. Bunlar 5000 evvelisine aiddir. c'ldh taş devrine aid taştan mâmül t M"'t ayna, cilâlı taştan tavla zarları, | İık. talar, bıçaklar, fil dişi ve kemikten $ iğneleri, ceylân, ördek başlı çay- Do Rüliklar, bardaklar, boncuklar, Kapa- 1__-&:?3 hânedanına mensub güzel ka - | îüul“'-'-îı tuvalette kullandıkları fil di- kı?'*' mâmül ve üzerinde kadın hey- | ., ri bulunan firketeler, kadın ziy - Eti eserlerinden bir kısmı ' lar, taştan müteaddid hükümdar mü - hürleri, Tutem denilen ve ilk insanların taptıkları putlar, Mısırlılardan evvel E- tilerin kullandığı, henüz bir isim takıla- miıyan Apis denilen tuncdan boğa ilâ- hesi, sporu tasvir eden kabartma kurt| ve at resimlerini gösterir levhalar, bir çok kaç, at, insan, ve kadın heykelcik- leri vardır. Hititlerin ticaret merkez şehri olan ganez harabesinde bulunan ve profesörler tarafından tetkik edil - miş olan pişmiş topraktan mâmül kon- tratolar, miras - taksimleri, faturalar, mukavelenameler, ve saire çok şâyânı dikkattir. Mukavelenameler pişmiş top- iki raktan tıpkı kâğıt zarf şeklinde nüsha yapılmıştır. Bundan başka Hititlerin arması o- lan ve Arabların Zıllüllah dedikleri ka- mnadlı güneş mâbudunu temsil eden bü- yük kral Hatosil ve oğlu memleketine altında hizmet et - tiklerini ve halkı müreffeh yaşattığını ilâkın — gölgesi gösteren çok sert taştan mâmül armalı kitabe vardır. Müzenin en kiymetli a- seri de budur. . €ri, Eti imparatorlarına aid vazo *| HABERLERİ araba ile| SON POSTA Göynükte imar faaliyeti Göynüklüler afyon ekimine müsaade edilmesini- istiyorlar Göynük (Hususi) — Göynük-Mu- durnu, Geyve-Göynük yolları üzerin- de mükellef amele bütün hızile çalış - maktadır.1000 kadar amele taş döşe- mesi, toprak tesviyesi gibi işlerle meş- guldür. Şose üzerinde 10 köprü yapıl- mıştır. îlbay Salim Gündoğan yolları teftiş için Göynüğü şereflendirmiştir. Şar Kurulu Salim Gündoğanı, ve refikası Saadet Gündoğanı Göynük hemşerisi ilân etmiş, kendileri de bunu iftiharla kabul etmişlerdir, Gazi anıtının inşası büyük bir hızla ilerlemektedir. Taslak meydana çıkmış- aid olan bu mâbed hiç bo-| sağlam ve muntazam bir! Bolu valisi Salim Gündoğan tır Ânıt 13 haziranda bitirilecek ve kü- şad resmi yapılacaktır. Parti kongresi açılmıştır. Kongreyi vali Salim Gündoğan güzel bir söylevle açmış ve nahiyelerden gelen murah - hasların dileklerini dinlemiştir. Göy « nüklüler kendilerine afyon istihsali müsaadesinin verilmesini, tiftik ve Ka- ra keçi vergileri arasında YTark olmasını istemişlerdir. İlbayın dileklere karşı gösterdiği a- lâkadan dolayı halk son derece mem - nundur. Bigada bisiklet Koşusu yapıldı Bigada bisiklet birinci ve ikincileri Biga (Hususi) — Çanakkale-Balıke- sir şosesi üzerinde bir bisiklet müsaba- kası yapılmış, 50 kilometre üzerinden yarış yapanlar içerisinde Bigalı İbraz him birinci, Bigalı Ahmed de ikinci gelmişlerdir. Bigada, şehir dahilinde bisikletle gezmek yasağı devam etmek- tedir. Bu yasağa muhalefet edenlerden beş lira para cezası alınmaktadır, Yeni telgraf hatları Ankara 26 (Hususi) — Telgraf servislerinde günden güne artan mu- habereleri zamanında, ârızasız yapa- bilmek için posta umum müdürlüğü mevcut hatlara yardımcı hatlar döşen- mesine, telgraf makinelerinin yenileş- tirilmesine karar vermiştir. İcap eden yerlere yeniden 250 kilometrelik hat- yar tesis edilecektir. Zaharof Silâh kralı Muğlalı Basil dün öldü (Büztarafı 1 inti miyinda) zelttikten sonra garsonluğu terketmiş ve ecnebi seyyahlara — tercümanlığa başlamıştır. Azimkârlığı ve açık gözlülüğü ka- dar talihin de lütfuna mazhar olan Za |harof, tercümanlığı sayesinde İstanbu- lu ziyaret eden bir çok ecnebi iş adam- larile temasta bulunmuş ve bu sayede meşhur İngiliz Vickers silâh fabrikası- nın mümessilini de tanımıştır. Zaharof'un kabiliyet ve açık göz- lülüğünü daha ilk görüşte takdir et- miş olan Vickers'in mümessili, bu genci yanına almış ve kendi işlerinde kullanmıştır.. Osmanlı imparatorlu- ğundan büyük bir sipariş almak üze- re İstanbula gelmiş olan İngiliz kum- panyasının mümessili, Zaharofun sa- yesinde o vakit ki Osmanlı ricalile temasa girerek, matlüp şekilde büyük bir sipariş almağa muvaffak olmuş ve komisyonundan Zaharofa — da dolgun bir miktar ayırmıştır. Bu ilk işten sonraş genç Basil, ha- misile birlikte Avrupaya gitmiş ve ye- ni bir hayata atılmıştır. Yunanistandan başlayıp Avustur- yaya, Almanyaya ve Rusyaya giderek külliyetli miktarda silâh ve mühim- mat siparişleri alan, harp gemileri sa- tan Muğlalı Basil, gün geçtikçe tanın- mış, servetini arttırmıştır. Zaharof tuttuğu mesleğin az vakit- te ustası olmuş, hâdiselerden büyük istifadeler temin etmeği öğrenmiştir. İngiliz - Buer harbinden başlaya- rak zamanımıza kadar cereyan eden her muharebede Basil Zaharof bir ye- ni servet membar — keşfetmeği becer- miş, muharebeye hazırlanan büyük Gülhane devletlerin, her birine ayrı ayrı ve giz liden gizliye müracaatlar yapıp sipariş ler alarak çok defa her iki muharibe de silâh satmak suretile kesesini doldur- muştur. Büyük harp Basil Zaharof için bu- lunmaz, bir fırsat, bitmez tükenmez bir kazanç mevzuu — teşkil etmiş, bizim Muğlalı Basil, insanlığa 37 milyon ca:- na mal olan bü faciadan sade serve! sahibi olarak değil, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin minnettarlığını da ka- zanarak çıkmıştır. Bu suretle Zaharofun sade kesesi (dolmamiş, göğsü sıra sıra nişanlar, is- mi de asalet ünvanları ile bezenmiş- tir. 40 sene zarfında bir çok antikalar da toplamış evinde kıymeti milyonları aşan bir müze vücuda getirmiştir. Balkan harbinde — Yunanistanda maddi yardımlarda bulunmuş, yegâne evlâdı olan kızını Fransa Kral sülâle- sinden birile evlendirerek Madam dö Büryon ünvanına kavuşturmuştur. Bu arada Paris, Londra ve Petro- grad üniversitelerinin — fahri doktoru ünvanlarını da almıştır. Her dalaverede parmağı, her harp- te menfaati olan bu adam silâh sattığı bütün memleketlerde büyük şatolar, kıymetli malikâneler, villalar sahibi olmuştur. Serveti bugün 20 ile 60 milyon İn- giliz lirası arasında tahmin edilen Ba- sil Zaharof son demlerinde birbirleri- ni boğazlasınlar diye durup dinlenme- den silâhladığı insanlıkla alay eder gi- bi, hayır cemiyetlerine yardımlarda da bulunmuştur. parkında bulunan 7 parça elmas Zabıta, hem mücevherlerin sahibini, hem de bir çok taşları noksan görülen mücevherlerin bulundukları zaman bu halde olup olmadıklarını araştırıyor Gülhane parkında bir ilk mektep talebesi tarafından 7 parça gümüş ü- zerine elmas işlemeli mücevherat bu- lunduğunu evvelki günkü nüshamızda 'İyazmıştık. Sonradan anlaşıldığına gö- re büu mücevheratı bulan küçük tale- beler hemen aralarında paylaşmışlar- dır. Fakat içlerinden bir tanesi müstes- na olarak diğerleri buldukları kıymet- li eşyayı bilâhara mektep idaresine tes- lim etmişler, sade bir tanesi hissesine Lı:lüşıan elmasları evine götürmüştür. Bu küçük talebenin ailesi de vazi- yeti öğrenince çocuklarına bu elmasla- ryı mektebe götürüp okul baş öğretme- tmine teslim eylemesini söylemiş, çocuk bu sözü aynen yerine getirmiştir. Vak'adan üç gün sonra ayni mek- tep talebesinden birinin velisi bu hâ- diseyi çocuğunun ağzından dinlemiş hemen emniyet memurluğu ikinci şu- be müdüriyetine müracaat ederek hâ- diseden haberdar olup olmadıklarını sormuştur. Polis üç gün evvel cereyan edip he- nüz kendisine bildirilmeyen böyle e- hemmiyetli bir hâdiseyi duyunca he- men İstanbul Maarif Müdürlüğüne müracaat ederek hâdise hakkında ma- lümat istemiştir. Bu sırada mücevhe- tat zabıtaya intikal etmiştir. Poliste mücevheratın halihâzır va- ziyeti tesbit edilmiş ve bu tesbit sıra- sında gümüş avâninin üzerindeki bü- yük büyük taşların yeri boş olarak gö- rülmüştür. Zabıta hâlen bu garip işin iki saf- maktadır. Bu safhalardan biri, mücevheratın J hasını ayrı ayrı aydınlatmağa uğraş- | kime ait olduğu, Gülhane parkında ne suretle,düşürüldüğü — cihetidir. Diğer cephesi de bulunan gümüş avâni üze- rindeki boş taş yerlerinin bulunduğu zaman kıymetli taşlarla süslü olup ol- madığıdır. Bu garip işin iç yüzünün bugün aydınlanması beklenmektedir. Muellıflere yardım Ey müellifin, Zinhar aldanmayın, yardım olsun diya her birinize birer kese altın verilecek de ğil. — Ya, ne olacak? —Ne mi olacak? Söyliyeyim: Şimdiye kadar Maarif, basılmış kitab. ların bazılarından birer mikdar satın a- lırdı.. bundan sonra... — BSatın almıyacak mı? — Acele etmeyin, henüz lâfım bitmedi; bundan sonra da, alacak, alacak ama ba- sılmadan evvel bir kere kitabı görecek, bu kitabdan alırım yahud almam diyecek. — Bu müelliflere yardım değil! — Yardım değil de söz mü? Daha nasıl yardım etsin? Maarif bu kararile demek istiyor ki: «Ey müellifini kerâm, Bundan böyle sakın Maarife satarız e- melile kitab bastırmayın, şimdiye kadar bu emelle bir çok kitablar bastırdınız.. eli- nizde kaldı, paranız da yanmış oldu. Bun, dan sonra biz alacağımız beş on kitabı ev« velden seçeceğiz.. böylelikle almıyacağımız kitabı bastırmak masra.nndan. zahmetin- den kurtulursunuz .» İMEST V ESLE j

Bu sayıdan diğer sayfalar: