Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
'SON POSTA K z A7 — AAA AA a| YÜ - G * _[(ç ; ı’;._ Bu spor değildir Dürüst spor ahlâkının, temiz spor manasının, yüksek maksatlar güden özlü spor an'anesinin hâkim olmadığı yerde spor yoktur... dehşetli(!) kâra ör Şekli ve tarzı ne olursa olsun her işin kendisine mah sus bir mütalea e- diliş, tekniğinin ve prensiylerinin is - YAZ Gazi terbiye enstitüsü beden terbiyesi muallimi Vildan Âşir tak olmak, yahut ta müâni olmak is- temiştir. Klüp men faati bunu âmir - dir. Derhal kaom- binezonlar kurul - AN: teklerine uygun bir düşünülüş yolu vardır. O işin başarıl- ması ve yürütülmesi için şahsi düşün- celerde nihayet © ana fikrin mihveri etrafında inkişaf eder ve işin kendisi esas ise hakiki menfaat kaygusu da O esasın elde edilmiş olmasını arar. Ora- da artık herkesin «kendi arşınına bez» düsturunun yeri yoktur. Bu son yıllarda sporumuza sporun iç yapısı ile hiç bir bağlantısı olmayap bir düşünüş tarzı girdi... Spora taallük eden meseleler etrafında herkes, spo- run kendisine hâs olanını bırakıyor ve sade kendi arşınını kullanıyor. Şahsi menfaatler, hırslar - daha yumuşak ta- birleriyle - istekler ve görüşler ne ise yurt sporuna karışan büyük davalarda 'bile herşey o görüş zaviyesinden mü- talaa ediliyor. Bu mütalaa sahibine kazandırsa bile spora kaybettiriyor. Bu görüş tarzına bin bir tanesi arasından seçmeden birçok örnekler bulmak müm kündür. Bunları bu son yıllarda şahidi olduğumuz hâdiseler arasından kimse- yi kasdetmeden yalnız tenevvüü göze- | terek seçiyorum. .A... klübünün yahut B... Spor teşek- kEılîînün idaresiyle meşgul olar; üç dört fedakâr arkadaş sporlarına ait bir meîsele üzerinde fikir birliği edemezler. -— u.ğakaşa_ı r aederler, müzak arar nihayet ekseriyeetre arîîîîrîğ ur. Arkadaşlardan biri ka muhalif kalmıştır. aB Şimdi artık dürüst bir Sporcü ve lğadşş şüatiy'le Onün yapacağı şey iıîî; fî(nıımseîmğk, arkadaşlarını tutmak ve ikrin verimlenmesi için çalışarak ne- ticeyi beklemekti i i Madığına göre), T *GE DTE Ğ ğug?ı-lhğkı mutat netice hiç te bu de- ZD - Bu arkadaş eline kalemi alır ve b Sporcu karakterine havale edilen u lfıevzuu resmi sıfatının ona bağış- ladığı bütün dokümanlariyle beraber Ya gazete sütunlarına, yahut ta dedi - kqt_iu sahasına döker. Kendisi fikrini müdafaa ettiğine ve fikir mücadelesi yaptığına kanidir. Bir gazeteci sıfatile bilmesine imkân olmayan bu iç müca- |. deleyi, bu çalışma isteğini dedikodu Mevzuu yapmakla sporun neler kay - bettiğini düşünmez bile. Arkadaşlık -| ıar bozulur, iş emniyeti ve iş ahengi bozulur, spor verimi bozulur.. BU SPOR DEGİLDİR. X... çok değerli bir sporcudur. Takı- mının gözbebeği, klübünün iftiharıdır Onu kendisine bağlamak için klübünün katlanmadığı fedakârlık, girişmediği ta_ahhüt, çekmediği naz, istiğna yoktur. Günün birinde klüp arkadışları ara- sından bu değerli sporcu ayarında bir kaç genç eleman daha yetişir. Onun da denenmesi, ona da çalışma ve öne geç- me fırsatlarının verilmesi lâzımdır. Ko- lay kolay feda edilemiyeceği için X.. in de fikri sorulur: «... maçta onu senin yerine kayalım mı?» Şu çok sportmence endişe bile bu değerli sporcuyu isyana, yurdunu ter- ke mecbur edecek kadar kuvvetli se- beptir. Zaten ..... klübü ona ayda ... ku- ruş fazla maaşlı iş bulmamış mıydi?, BU SPOR DEGİLDİR... A._.. klübü ile B... klübü memleket- te bir spor hareketi bir yenilik olsun ve biraz da kasaları 'para görsün diye bir ecnebi takımı getirmeğe karar ve- | rirler. Müsaadeler alınır, kontratlar im- zalanır, ilânlar yapılır, neşriyat yapı- br; fakat tam takımın geleceği sıra- larda bir sürpriz. hem klüpleri, hem teşkilâtı, hem meraklıları şaşırtır. Maç kalmıştır! Kalmıştır! Çünkü diğer bir klüp bu müş, en hatırı sayılır. iş karıştırı- cılar seferber edilmiş ve bu güzelim teşebbüs suya düşürülmüştür. Gruplar teşekkül eder ve bütün bir mevsim temiz spor mücadelesi yerine, masa ba- şından spor sahasına oradan da gaze- te sütunlarına sirayet eden çirkin bir yenişme başlar. BU SPOR DEGİLDİR.. Y... az kazançlı temiz bir ailenin ço- cuğudur. Çocukluğunda babasının fe- dakârlığının, sonraları kendi kazancı - nin temin etmesine imkân olmuıyan gör- güyü ve seyahati spor öna bağışlaraıış- tır. Yataklıyla seyahat edecek lüks ©o-|' telde yatacak, maddi zararları ziyade- siyle telâfi edilecek, lâyik olduğu iti- barı görecek, kendisi üzerine aldığı şe- refli vazife ile yurdu da onunla övü- necektir. Yola çıktığınızın ikinci günü Y... nin şikâyetleri başlamıştır : — İnsan dingil üzerinde yatar mı? Alt yatak mezar gibi... — Şu odanın banyosuna bakınız, du- şu yok! İnsan bu odada yaşayabilir mi? — Bu kahvaltı ile doyulur mu? Ka-| kao ile yağdan, peynirden, reçelden başka adama ne yumurta, ne bal veri- yorlar. — AÂntrenör papucumun iplerini ge- çirmiyor, çivilerini kendi Mmuayene et- miyor. Kafile reisi sigaralarımızı almı- yor, harçlık az veriyor v.s. V.s. Yüz ağartma günü gelince, her fır- satta spor disiplini dışına kaçmağı bir zekâ ve kurnazlık eseri sayan sporcu gayet sönük kalmış, — verdiği randı - man kimseyi tatmin etmemiştir. Mem- lekete dönüldüğü zaman ilk feryat ge- ne ondandır: . Derhal sporun dedikodusu ile geçi- nen üç beş kişiyi bulur, muhayyelesi- nin yaratabildiği bütün hikâyeleri süs- ler, süsler anlatır: — Takım fena teşkil edilmiştir. — Antrenör kafile reisine şöyle de- miş, o da ona böyle demiştir..; — AÂç bırakılmıştır. — Fena seyahat etmiştir. — İdaresizlik olmuştur... v.s, vısı.. BU SPOR DEGİLDİR. Siz bu hâdiselere daha binlercesini ilâve edebilirsiniz. Onun «Ben Hazretleri» ni tatmin i- çin fazla yalvarmadığınızdan dolayı .mıllî takımdaki yerini almaktan çeki- neni.... milli bir müsabakanın daha ilk adm_rıında çocukça sebeplerle yarışa girmeyip insanı deli edeni daha nele- ri, neleri sayabilirsiniz... He k maşını kendi arşınımızda ö ebz ga * BÜTÜN Barş Z Sol.çmek derdi. UNLAR SPOR DEGİL- _Bız şayet sporu içtimai bünyemizin bir desteği, neslin en çok güveneceği bîr halk mektebi, terbiye yolu diye _gormek ve ona milli bir vasıf vermek istiyorsak evvelâ bu zihniyetle müca- dîle etmeliyiz. Spor ancak kendi dü- rı_ıst ahlâkının, kendi temiz ve manali disiplininin, kendi özlü an'anesinin hâ- kim olduğu yerde yaşar. Mlaa/ A Altımorduluları Davet Altınordu Başkanlığından. Altinordu hakkında tâmim edllen vak'a- ları müzakere ve yurdun hayatı ve istikbali hususunda karar ittihaz etmek sırâsı geldi- ğinden Altınorduluların 25/10/936 - tarihine müsadif pazar günü saat 14 de Kadıköyün, deki klüp merkezinde bulunmaları ehemmi- yetle rica olunur. i bie Süel liseler Âtletizm - finali bugün yapılıyor tıran asker Atletlerimizle iftihar edebiliriz Askeri liseler bugün son atletizm mü sabakalarını Kadıköy stadında yapa- caklardır. Bir hafta evvel yapılan müsabaka - larda biribirlerini çok yakın dereceler- le kovalayan atletlerin, bugün mektep- lerinin renkleri için yapacakları son müsabakada daha fazla bir gayret sar- /fetmek suretile neticeyi kendi tarafla- rına çevirmek için çırpınıp duracaklar- dır. Geçen hafta yapılan müsabakalarda 44 sayı alan Deniz Lisesi, iki sayı fark- la arkasından gelen Kuleli ile son bir mücadele daha yapacak, müsabaka s0- jijpa erdiği zaman bu küçük sayı farkı iki taraftan birinin lehine şampiyonayı kazandırmış olacaktır. Daha ziyade koşularda muvaffakı - ,yet gösteren Deniz lisesi, bugünkü ,programı dolduracak olan atma ve at- lamalarda bir parça hafif görünmekte- dir, Bütün ümidini bugün yapılacak mü- sabakalara bağlayan Kuleli atletleri tahmin ettikleri gibi disk, cirit ve sı- güç olacaktır. Heyecan itibarile günün en güzel müsabakaları 200, ve 1500 metre koşu- ları üzerinde toplanacaktır. Milli takım kadrosunda yer almış lisesi günün ilk zaferini, kendi hesa- nihayetlenmiş olacaktır. piyonada bir tek bayrak yarışı yapıl- ması,.atletizmin en cazip hareketlerin- (den biri olan ve her zaman en büyük heyecanı doğuran bayrak yarışlarının kıymetini büsbütün arttıran bir vaziyet ortaya çıkarmıştır. Sür'at koşularının her mesafesini bir araya toplamak su- retile ve her mesafede ayrı bir zevk, vererek yarışın sonlarına doğru da mü sabakaya azami sür'at veren, en heye- canlı bayrak yarışları sınıfına dahil o- bin toplu bir halde yapacağı son müsa- baka olacaktır. Bize mevsimin en güzel müsabakala- Atletlerin kış faaliyeti zamî bir faaliyetle kış hazırlığı yapacak lardır. Atletizm ajanlığınca tesbit edi- len program müucibince atletlerimizi üç aylık bir faaliyet üzerinde bulun- duracak, sür'atçiler, atıcı ve atlayıcı - lar ayrı ve uzun mesafe koşucuları ayrı _ı;ahştırılacaklardır. Daha ziyade açık hava idmanlarına ehemmiyet verecek olan Atletizm Ajanlığı Teşrinisani, Kânuünuevvel, Kânunusanide yalnız bir hafta müstesna olmak üzere yedi haf- ta üst üste kır koşuları yapacaktır. Kır koşuları 5 ve 10 kilometrelik me- safeler üzerinde yapılacak, son müsa- baka İstanbul Kros şampiyonası ola - caktır. Kır koşuları, Şişli, Heybeliada, Veli- rıkla atlamada muvaffakıyet elde e- derlerse Deniz lisesinin geçen haftaki| ,.<yik ve hi bilsair üstünlüğü muhafaza etmesi hakikaten Ka ea n gel A Vedat gibi bir atlete malik olan Deniz bına kaydedecek, 1500 metre müsaba- ,kası ise 3000 metrelik yarış galibinin zaferile ve belki de yeni bir sürpriz ile ciliği, ikinciliği, üçüncülüğü ve dördün Dört mektebin iştirakile yapılan şam ümidini b Milli küme küçük klüpleri niçin memnun edemedi ” LALR T M Birinci kümeye dahil olan klüplerimiz sahaya | hangi takımlarla çıkacaklar ve neler yapmak esliyorlar ? . 936 - 37 senesi lik maçları hiç şüp- he yok ki Türk spor tarihinde güzel bir sayfa işgal edecektir. Milli bir varlığa dayanarak kurulmuş ve her şeyi miili olan bir milletin sporunda milli olması zamanı gelmiş, hattâ geçmişti. Türk futbolünün bugünkü şartlar dahilinde ilerlemesi ve yükselmesi ancak bu mil- li küme nüvesini teşkil edecek olan ta- kımın kurulmasile kabildi ve nihayet bu işte ilk adım atıldı. İki kişinin müna kaşasından doğan bu netice bazı klüp- Jerimizi göene memnun etmedi. İşin bu şekilde hallolmasına taraftar bulunma- yan bir klüp murahhası bana aynen şu gözleri söylemiştir : «İstanbul futbol işleri bilhassa son zamanlarda içinden çıkılması güç bir şekil almıştı. Nihayet iki kişinin mü- nakaşası bir netice doğurdu. Bu belki /Türk futbolü lehine atılmış bir adım- dır. Lâkin (bir kaç klüp müstesna) ge- je bütün kararlar klüp hakkı gözetil- meden verilmiştir. Meselâ İstanbuldan ği yukarı belli gibidir. Sonra liklerin bir devreli olması hem hâsilat hem de teknik bakımdan için hiç te iyi bir netice vermiyecektir. Amatör sporcu, bilhassa futbolcü biraz Bu vaziyet karşısında İstanbul be- şincisi ile on ikincisi arasında hiç bir fark kalmıyor. verebilecek, beşinciden on ikinciye ka- ancak senede yapacakları onbir maça inhisar edecektir. Halbuki bu dört klüp gene kendi aralarında İstanbul birin- lar yapacaklar ve bu hâsılatı paylaşa- (milli kümeye ayrılacak dört klüp aşa-|, biz küçük klüpler , Çünkü milli takıma | baştan ayrılan dört klüp ancak oyuncu | dar derece alan klüplerin bütün rolleri | cülüğü için asıl hâsılat getirecek maç- lan Balkan bayrak koşusu dört mekte- | caklardır. Bizler ise yokluk içinde mas- raflar yapacağız birçok fedakârlıklara katlanacağız, sonra da milli takıma o- ,yuncu veremiyeceğiz, zaten eskiden de veremiyorduk ama hiç olmazsa (belki) '_diye ümidimiz vardı. Şimdi o ümit te kalmadı. Her sporcu bilhassa amatör olursa yetişip, sivrilip milli takımda yer almak ister ve biz idareciler bun- dan iftihar duyarız. Meselâ milli küme- ye giremiyen şu klüpten filân oyuncu Tetlerimize muvaffakıyetler temenni |.ederiz. . Bütün bir m_evşim açık havada spor yüpan atletlerimiz bu sene kış mev- simini istirahat etmekle geçirmeyip, a- haddizatında çok iyi bir futbolcü ol - masına rağmen milli kümeye giremez. Binaenaleyh o çocuklar boyunları biü- rını seyretmek fırsatı veren askeri at-| kük bir halde kalacaklar ve milli ta- kımda yer alamıyacaklar, yahut ta mil- ı li kümeye mensup klüplere girmenin yolunu arayacaklardır. Binaenaleyh o genç klübüne karşı çekingen bir vazi- efendi sahalarında yapılacaktırâ yet alacak ve belki de istifa edecekıâ tir. Bu hal bir nevi inhisarcılık değil ,|dir de nedir?,» k * İstanbul lik maçları yarın her üç saa hada birden başlıyacaktır. Birinci kü-- meye mensup klüp idarecilerini bulaa - rak yeni futbol mevsiminin başında ne düşündüklerini ve nasıl bir takım çıka- racaklarını kendilerine sorduk. Sırasile - yazıyoruz : | Galatasaray — Avni; Lötfi, Salim, © Suavi, Hayrullah, Hüseyin, Danyalş Fazıl, Gündüz, Eşfak, Necdet. Te Fenerbahçe — Hüsam (Necdet), Ya- şar, Fazıl, Reşat, Esat, Cevat, Fikret, — Naci, Riza, Muzaffer, Niyazi. ü 4 Beşiktaş — M. Ali, Nuri, Hüsnü, Sas« bahattin, Faruk, Fuat, Hayati, Hakkı, ,Muzaffer, Şeref, Eşref, g- : Güneş — Safa, Reşat, Faruk, Alâet. fin, Riza, Daniş, Rebii, Canbaz, Kâmi;— ran (Şefik) Necdet, Melih. V Beykoz — Nihat, Bahadır, Halit, Ca« — hit, Mehmet, Sadettin, Sait, Kâzım, Mustafa, Turhan, Kemal. VA İstanbulspor — Hikmet, Hasan, Ali, — Aziz, Sami, Hayri, Bahri, Fahri, İsmail,, — Seyfi, Nevzat, T Vefa — Muvahhit, Ali, Ahmet, Mustafa, Hüseyin, Adnan, Muhteşem, ,Ridvan, Şadan, Lâtif, Kavi. ” Z Süleymaniye — Mecdi, Ruhi, Nec «" det, Suat, Orhan, Reşit, Rauf, Ali, Mu-' zaffer, Daniş, Doğan. LA Hilâl — Kriş, Akif, Seyfi, Cemal, Kadri, Cevdet, Nimet, Bekir, Sal _ (Onnik, Kemal. < M b Anadolü — Halit, Salih, Şükrü, Bos ris, Ahmet, Gündüz, Zeki, Mustafa, (Liva, Numan,. Kenan. Topkapı — Ziya, Hakkı, Mehme__ Fuat, Tahsin, Osman, Yunus, Sabaha tin, Kâmil, Salâhattin, Emin. , Eyüp — Ruhi, Neşet, Alâettin, Ti, Abdullah. (Şükrü), Refet, Farük, Mehmet, Adnan, Zekâi, Haydar. b Tâkımlarını şu şekilde kuracaklarını söyliyen idareciler şu fikirdedirler!: (G Şi S.) (F.B.) (Bİ.K.) (Güneş) idarecile« ri vaziyetten emin görünmekte, halbu- ki Beykoz, Anadolu, Vefa ve bilhâ takımını baştan aşağı gençleştiren I.S_ş r idarecileri ise kendilerinin beh_' mehal milli kümeye girebilmek için planca ikuvvetlerile çalışacaklarını sğy lemektedirler. Şu halde bu bir devreiliğ lik maçları bize, bir takım sürprizleğ hazırlamakta olduğunu anlatmaktadırı ,Bizde klüplerimize temiz ve iyi oyuns lar tavsiye eder,-başarılar dileriz. k