19 Mart -— ——— - Tarihi Tetkikler : Eski Zamanlarda Sıhhat İşleri Evliya Çelebi İstanbulda yedi yüz dükkânda çalışan 1000 tane hekim, 600 de ilâç satan esnaf bulunduğunu yazıyor Eski zamanlarda sıhhat işleri bozuk *n gidiyordu. O vakitler sıhhi ted- vermeden ve imtihan etmeden füzuli da vukuat d etler bulunduğu gibi hastalıkları- rmaya: ne demek olduğunu bilmeyen h , yahut doktor namına p di verilen Bir takım cahillere mü- inad ve mühalefet üzere olanları isim 'sun onlardan şifa uman hastalar ve resimleriyle arzeyleyesin ki hakla- reketi neticesi devletlerin himayesi ve | SĞ | SĞT . Hele kadınları erkek dok- 'rında emri şerifim ne vechile sadir 6- Yunan işgali altında bulunuyordu. | &östermeyen kocalar yakın zama- tadar görülüyordu. ki zamanlarda istatistik olmadığı ! bakımısızlıktan, veya yanlış teda- ayni ile emri şerifimi müşarünileyh e-! *n ölenlerin sayısını bilmeğe imkân ur, Ancak kocakarı yahut cahillere baktırmak yüzün- / icrasından hali kalmıyor, ve aykırı ha-| sakat kalanlara bugün bile tesadüf Oruz. Bununla beraber yine eski zaman- hükümetin sıhhat işlerine alâka vakitler de olmuştu. Kanu- zamanlarında — ve ondan 'a İstanbulda kendilerine doktor, ah ve göz hekimi süsü verenler ço- Miştı. Bunların bilhassa müslüman- karşı yaptıkları fenalık hekim ba- arı dikkatini celbettiğinden liyakatleri olmayanların me- İmelerini istedi. Onun bu isteği İp görülerek padişah — tarafından hüküm isdar olundu: 4Dergâhı Üred lâm, İh son n. muallâmda hekimbaşı n zade Muhyiddin dergöhi mektup gönderip İstanbulda memaliki mahalliyede bezi kh İ r cerrah ve tabip ve kehhal adı- Rezüp hengâme kurup ve dükkân- S oturup mücerred celbü ahziçün Ümanlara Hbba mugaeyir ve hik- * muhalif katil şerbetler ve zehir- üshiller verüp ve âdeti âleme müzeler açup ve gözlere dahi üz yapışıp muhalif otlar koyup ümanların mallarına ve canlarına üp min baad anun gibilerin fet ve ilimlerin kendu bizzat gidüp Mtlerinde imtihan edüp — hallerine ; kadir oldukların kimesneler ilâç x G NL AAA T erişt z * |den ilâç etmeyeler badettenbih ruhsat kendu kendune tabiblenüp hengâme- gir olanları ve tıbba muhalif müslü manlara nesne verenleri te'dip edi jlursa mucibi ile amel oluna min baad lemri şerifime amel olunmagiçün sure- tin sicli mahfuza kaydettükten sonra |Hinde ibka edesin fi 8 C 981» Bu emri alan hekim başı kontrol reketi görülenleri padişahın — emriyle | cezalandırıyordu. | — Evliya çelebinin verdiği malümata |göre zamanında İstanbulda bin tane hekim vardı. Bunların san'atlerini icra yettikleri dükkânların sayısı da yedi yü- zü buluyordu. Esnaf alayını kaydeder- |ken abunlar alay vakti tahtırevan üze- re dükkünlarının âlüt ve eşriba hokka- larını günâ gün hab şişelerini dizerler ve bazı emrazlı adamların nabızlarını tutup devrederek ubur ederler» diyor. Çelebi; bundan başka kehhalanın seksen neferden, dükkânlarının — kırk adetten, cerrahanın yedi yüz neferden, ilâç satan esnafın altı yüz dükkânla- rının da beş yüzden ibaret olduğunu söylüyor. Eski zamanlarda attarlar da kendi kendilerine ilâç veriyorlardı. Bunların verdikleri ilâçlardan bazı zararlar hasıl olduğu için yine o zamanlarda İstan- bul kadısına şu hüküm yazılmıştı: «İstanbul Kadısına hüküm ki Südei seadetime mektup gönderüp mahmiyci İstanbul attar taifesinin ket- hüdası ve yiğitbapları ehli hireften ol- mayup na ehil iken attar dükkânlarına geçüp müslümanlara bey'ettikleri edvi- ye yanlış verüp hayli fesada müeddi olduklarından maada bazı tekâlifi ür- fiye vaki oldukta biz attar değilüz deyu,' muavenet etmeyüp fıkaraya gadreder- | ler. Bu makuleler menolunup ehlihirfet ; marifetsiz attardan edviye bey' etme-| veler deyu tenbih olunmak lâzım meleriçün emri şerif taleb eylediklerin *tun bildirmiş. İmdi ilimlerinde ca-| arzeylediğin ecilden buyurdum ki var- lanlar müslümanlara muhalif nes-| dıkta hususu mezburu oligeldüği üze- “Hrüp zarar eriştirmek münasip de- Te attar taifesinin hirfet kethüdası ve 't Buyurdum ki vardıkta zikrolu-| yiğit başıları ve ehli hirfetin ittifakiyle hifeye muhkem tenbih eyleyesin | göresin filvaki kadimden taifei mezbu | irenin kethüdaları ve yiğit başıları ve ih- ilimlerinde ne mertebe kud- | tiyarları marifetiyle — dükkâna geçüp! "& marifetleri olduğun — müşarüni- |attarlık edegelmişlerken hâlâ kadtmden ! |bizzat imtihan edüp ilimlerine kâ- | oligelene muhalif bazıları attarlık edüp! Sduklarma göre ilâç etmeğe ruh-|tekâlifi ürfiye vaki oldukta — inad ve eyince çarşularda ve mecma- | muhalefet edüp muavenet etmedikleri izuli esbapların serüp ve hen-| vaki ise menedüp şer'i şerife ve olige- edüp ücerred |len âdet ve kanuna muhalif kimesneye celbümal içün müslümanla- iş ettirmeyesin (Ayasofya mahallesin- | larin vermesünler ve yaraya | de attar olan Sinana verildi 13 N 989). | Bu hükme bakılırsa halkın sıhhatin-ı * deyu icazet vermeyince —anun ** sergide ve dükkânda — oturup İdmegirlik etmeyüp ve müslüman- Muhalif otlar vermeyüp zarar eriş | baad müşarünileyh hekimbaşı- TU G FT - KS y DS SA © cemiyetler n esne koyup müşavere etme- SON POSTA akitida W şdrı ve “Venizelosu y Sayta T n tanırım,, Kendisile ilk defa 191 de Atinada başvekâlet binasında, son defa birkaç sene evvel İstanbula gelişinde evimde görüştüm Yazan : Galip Kemali X Şi | Bugünkü Yunanistanı ortaya çıka- ran ve bir zamanlar Avrupa siyaselin- | de büyük bir rol oynamış bulunan «Giritli Sergerden de nihayet gözleri- ini kaj | Venizelosu 1911 — senesindenberi tanırım, Kendisini son görüşüm, — İs - tanbula geldiği vakit zevcesiyle bir « likte bize çaya geldiği zamandır. Hariciye nazırı Rifat Paşa merhum, Bükreş sefareti baş kâtibi bulundu - ğuüm sırada beni Atina sefareti müste- |şar ve maslahatgüzarlığına tayin et -| |mişti. 1910 da Atinada çıkan bir askeri ihtilâl Venizelosun re'sikâra gelmesi - le bittiğinden 911 Temmuzunda Ati- | 'naya gittiğim zaman Venizelosu başve- | İkil ve harbiye nazırı olarak bulmuş | B idim. O tarihte iki komşu devlet mü-| ” nasebeti gayet bozuk bir halde idi. Hemen her gün Tsalya hududun - oluyor. Yunan sık sık Yanya ve Manastır. vilâyetleri köylerine akın ederek cinayetler ika e- 'diyor, Girit adası da miralay Vaso - başardığı — bir saldırş ha - n aa f'/ Süp Ve ee grtecmr. serir | Mf/flı et odrü di ı ğL 5 -» TC Ğ se ae İna gİcaei patt dz İ | L Ça grerm i eĞi Te AAA o “ive BÖRSÜL A Alaga e z STAkdERz A PD e K TEN / 4 eteleri | BEMİS balindeydi. Bir sene içinde bu adamın | yaptığı iş hakikaten büyük idi. Kur - naz Giritli hemen İngiltere ve Fransa- ya yanaşmmış, birlel Vunas donanma: sını, ötekisi de ordusunu cidden ıslâh ve tensik için Atinaya değerli kuman- | dan ve zabitler gönderimişler, Venize-| loe da evvelü idare makinesini düzel:| |terek memurin arasında istikrarı te - İmin suretiyle idari ve mali işleri yolu- | İna koymağa muvaffak olmuş idi. Oi İzamana kadar devlet umurunda hiç |tecrübesi olmıyan Venizelos, az — za - î | manda büyük bir zekâ, kudret ve kes- | İkin görüş sahibi olduğunu isbat etmiş- | >ıir. | |linden Turhan Paşadan i: zaran, Paşanın Girit valiliği zamanın- da Elefteron Venizelos Efendi, Girit- | te Hanyanın beşinci sınıf avukatların- dan olarak vali odasının kapısında saat- lerce sıra bekliyen, en sadık ve muti tebaai şahaneden imiş. Avrupa —âda - bi müaşeret ve usülü teşrifatındaki behresi de bir vilâyet merkezinde gö-| rülüp — öğrenilebilenden fazla değil imiş. Hattâ Atinada işitmiş idim: Yeni başvekil olduğu sırada İngi - liz sefaretinde şerefine bir akşam zi- yafeti verilmiş. Venizelos belki de ilk defa giydiği frakının içinde büzüle ü- züle beyaz eldivenlerini kemali itina ile iki eline geçirerek salona girerken bir de, bakmiş ki kimsenin elinde el- diven yok! Kapıdan hbane sahibinin yanına gidinciye kadar hemen iki eli- ni arkasına götürerek bir el çabuklu - Sefir Nâbi Bey on aydanberi mezu- nen Pariste oturmakta, Yunanın İs - tanbul sefiri Mösyö Griparis de Atina da hariciye nazırlığı yapmaktaydı. Bütün bu ahval karşısında bizde de Venizclosun 1912 de Bay Galip Kemaliye büyük bir galeyan hüküm — sürmekte ve Selânikte Yunan emtiasına karşı şiddetli bir boykataj tatbik edilmektey- h. Her tarafta «Ya Girit! Ya Ölüm!» İâvazeleriyle başlıyan ve biten miting- ler yapılıyordu. Hareketimden bir gün evvel Rifat Paşa beni kabul etti ve «vaziyeti bili - S İyorsunuz. İlk işiniz Venizelosla tema- | Siyle ikisini de çıkarıp eline almış ve sa geçip şu hudut ve çeteler vekayiine Öylece madamın elini öpmeğe — vakit nihayet vermek ve Girit mmluıııi'b“t““'ı* i'l'::' aek Kü (şayanı kabul) bir şekilde halletmeğe Jenizelosu yeni tanıdığım zaman İçalışmak olacaktır. :eğin'c bizim canı-| Fransızcayı kolaylıkla söylemekle be- mız) diye barbar boş yere bağırmak |Yaber mektuplarında sarf ve nahiv ha- fayda vermez. İşi olduğu gibi görüp o- na göre tedbir almak lâzımdır.» demiş idi. Atinaya 17 Temmuzda gittim. Ây- ni gün hariciye nazırını, ertesi gün de Mösyö Venizelosu ziyaret ettim. «İki komşu devlet münasebatını tarafey - nin menafiine muvafık bir surette dü- zeltmek vazifesiyle mükellef oldu - gumdan Yunanistanın da — menafiini bu yolda yürümekte buluyorlarsa ba- na samimi olarak zahir olmalarını» ri- ca ettim. yolda söz aldım ve işe başladım. Venizeloe iş başına gelinciye kadar şahislar — ile ir oyuncak t iyle Reis sordu: — Son bir diyeceğin var mı?. Omuzlarını kaldırdı: Ne diyeceğim olacak ki.. — Öyle ise dinle, karar okunacak! sıl hirsiz. Değme azılı sabıkalılara rah met okutacak kadar üstat bir bırsız. içinde sayısını kat'iyetle polisin bile tes bit edemediği kadar çalmış den ziyade vergi dığı gizli köşeleri buluyormu; isdar olunduğuna hükmolumabilir. Mehmet Zeki diler. Üle le dî:/ ; ı, İ n yi : Ki y Pa le Yen ç Dar Bi lo nisbette sür'ati intikal sahibi Bu küçük bir hırsızdı. Hem de na - «l4e yaşında işe başlamış 2-3 senc Çaldığı da yalnız para, tarasalardan aşıyor, demir parmaklıklar trmanıp paramıa saklan - — Niçin daima para çaldın?... de - PRUR V y el pent ae ) Siei KĞRELM A MALE ç 4 AA a ğırse Cü v e İi Ö LNUN g a yüre DAT ol YEREE aa ; vdre at Tp a Ça zf / Ç ARANE . npi DA ca 4 F Guiğ B VÜK A ada v.ll ğ - ; #EKİL Ğ Züleed. AŞ iKE 1E ai OĞ Ğ ç z x NĞ Sarrer a (i Venizelosun Bay Galip Kamaliye yazdığı ve bilâhare içindeki yanlışları kendi elile tashih ettiği mektuptan iki parça taları yapardı. Hattâ fotoğrafisini neşredeceğim 1932 eylül tarihli mektubundaki — bir yanlışı, bana çaya geldiği zaman biz- |zat kendi kalemiyle tashih etmiştir. Venizelos, şahsan çok sevimli, na- zik, hele kadınlara karşı pek mahcup, fakat gayet zeki, son derece haris ve olup, bence en büyük hasleti zemin ve za - mana derhal uymaktaki kolaylık ve kudreti idi. Venizelosun en büyük gayesi tabil Girit adasını Yunanistana malletmek ti. O zamana kadar Devleti Âliyyeyi Osmaniye ile Yunanistan arasında çı- İkan harpler hep Yunanistanın mağlü - biyetile bittiğinden, ilk işi ordu ve do- nanmayı islâh ve takviye etmeğe ça - lışmak oluyordu. Fakat ayni zamanda da hemen Ak- denizde bir gaile çıkarmak — taraftarı olmadığına bütün «düveli hâmiye» yi likna etmiş olduğundan Avrupada bir kargaşalık çıkmamasına ehemmiyet veren bütün büyük devletler kendi - sinin iş başında kalarak başladığı islâ- hatı başarmasına ellerinden geldiği ka- dar yardım ediyorlardı. Yunanistandan 11 Ağustos 911 de hariciye nazırı Rifat Paşaya yazdığım veçhile «... ricali hükümetin beyanatı dostane ve müsalemetkâranesine rağ- men hükümetin hedefi harekâtının Türkiyeden gayri bir yer olmadığı ve hükümeti hazıranın emsaline nisbetle müsalemetkârane — olan politikasının sabıkı misullü esbabı tehiye edilmek - sizin bir takım harekâtı mecnunane - ye atılmıyarak vakit kazanıp - tensiki kuvvet ettikten sonra müttefikler te - darik etme kve bir dereceye kadar ü- midi muvaffakıyetle işe girişmekten başka bir maksada» çalışmıyordu. (Arkası var) | Hayatta Gördüklerimiz Küçük hırsız — Kolay da ondan. Eşya çalsan bir de satımak derdi olacak diye cevap ver- di Yaşı küçük olduğundan cezası ceza kanununun hükümlerine uygun olarak azaltıla, azaltıla.. Nihayet küçük hırsız «d» seneye mahküm oldu. Gene omuzlarını silkti, çıktı Koriderda jandarma onu teselli et- mek istedi — Müteessir olma, günler çabuk ge- çer! Sinsi sinsi güldü: — Ben değil, hapishanedekiler mü- tecssir olsunlar! Muazzez FAİK