Hergün Yeni Lokarno ;I:Hıplcıiıni;fn Yeni Bir İhtiyacı * izelosun Ölümü ö en meselesi nihayet tehlikeli saf - « Lokarno R Bugün Londrada Alman ve Fransız hasını atlatmış görünüyor. rahhasları karşı karşıya iar ve di meselelerini sulh yolile hal için konuş mağa başladılar. Bu ilk adımdır. Bu yayı yeni bir Lokamnoya götürecektir. hangi bir kip edecek adımlar bütün dün Fransa Alman hududunun taarruza karşı teminat sltına alını masını iz tiyor. Alma: Hiyeti olmedbiğnı. tekr Şimdi Londra bu sözleri bir mukavele | karşı Fransı bir taarruz ip duruyor. veya muahedeye bağlamak ol uldür. n İngiltere iki tarafı da tatmin «& v ara - makla me Arada mu nü oymıy decek yeni bir muahede teklif etmeğe ha- zırlasıyar. Bu yeni muahede yeni bir Lo - karno, yani Ren sahasında Alman askeri bulunmasına rağmen, Fransanın Alman hu- dudunu taarruzdan masun bulunduran yeni hedenin te- minat altına alacağı şartlan tekellül ede- bir muahede. İngiltere bu vektir. Almanye muahedeyi — ihlâl ederse İngiltere derhal Fransa tarafında yer ala- cak ve geçecel Şimdi L mmesi muhtemel bulunan en pratik neticesi budur. ütecavize karşı derhal harekete mdra müzakerelerinin tevli: * Mekteplerin yeni bir ihtiyacı ürkiye şimdiye kadar yalnız mektep yapmak, bütün Türk ç kuma imkânı vermeği temin etmekle meş- | gul aldu. Tedris ve terbiye n raya bırakıldı. Şimdi mektepler kuruldukça bu tedris ve terbiye noksanları kendini göstermeğe başladı Bu meselesi henüz halledilmemişt Muallim meselesi halledilmen Terbiye sistemi halledilme: cümleden olarak mektep kitapları Ve saire ve saire... İnsafsız olmuyalım, ve bekliyelim. Bun- lar da birer bizer ve tedricen halledile - cektir. Bu meseleler arasında bir de geri kal maş, ahlâkan mütereddi çocukların ayrı tedrisata tâbi tutulması meselesi — vardır. Bu dejenere çocuklar diğer mektep arka- | daşlarına fena nümüne olüyorlar, bin nizamını bozuyorlar, fazla olarak oku- yamıyor ve mektepten çıkamıyorlar. Kükür Bakanlığı artık bu meselerle de meşgul olabilecek devreye gelmişt ticen bu mühim meseleleri de ve ted- ni metod- larla müsbet bir neticeye bağlamak mec- buriyetindedir. * Venizelosun ölümü i htirasına hudut olmıyan Yunan dip - raklara gömüldü. lomatı Venizelos ta nihayet kara top- Venizelosla beraber bü- tün ihtirasları da sustu. Bir şairimiz şu misramı sanki onun için yazmıştır: Ne kendi eyledi rahat, huzur Yıkıldı gitti cihandan Yunanistanın, siyasti' hayatındaki istik rarsızlığın büyük âmillerinden biri de Ve- nizelostu. Umalım ki onun dünyadan göçü şü, komşumuzda da — istikrarın — husulünü temine yardım edecektir. Özlü sözler: Çin Ata Sözleri Talih gülerse kim gülmez? Talih gül mezse kim güler? Orduları, bir gün kullanmak için, sene lerce besleriz. En yüksek kulenin de temeli topraktır. Tiyatroda oyundan en çok şikâyet « - denler içeriye parasız girenlerd Talihsiz insan için altın bile donuktur; talihli insan için se demir bile parlar. Mabut heykeli yapanlar mabullara ina- zlar; batr ra nasil ve neden yapıldığını pek iyi bilirler, SON POSTA uklarına 0- | eseleleri son- | mekte -| ne halka vetdi| sıt rolü- | | — Yirminci asır medeniyetinin en karakteristik sembolü cazdır | Caz diğer sanat şubelerinde kübizm şeklinde kendini göster- miştir. vardır. Musoliniye Yapılan Bir Teklif Çeklerin sinema yıldızlarından güzel bir kadın Extare namile bir filim çevirmiş. Bu filimde fazla çıplak olarak görünüyormuş, İ|gel zaman, git zaman bu kadın zengin Çek fabrikatorlarından birile evlenmiş Karısının elâlemin gözü önünde çınl edemiye fa. İçıplak oynamasına tahammül |fabrikator filmi satın almağa kalkmı: kat aksiliğe bakın ki filmin bir çok kop |yaları İtalyada bulunuyormuş. Karısının şe- relini ve dolayısile kendi itibarını muha - faza etmek kaygusuna düşen — fabrikator Musoliniden bir mülâkat talep etmiş. Ve kendisine şu teklifi yapmış: | — Filimleri bana verirseniz size istedi- İğiniz kadar, top ve cephane veririm. Musolini, silâhlara çok muhtaç olduğu halde gene dayanamıyarak: | — Cevabmı yarın veririm, düşüneyim! diye kendini ağır satmış, | * Gramofon ile Hi avı eskiden fil avı dini mera- İsime tâbi iken bugün bu usuller tamamile terkedilmiştir. Şimdi av meraklıları, — bir kaç arkadaş ve bir de gramofon alarak Hintlilerde ormanlara giriyorlar, ormanlarda kaplan seslerini andıran bir plâk çalyorlar. Za vallı filler de © seslere doğru gelirken çu- kurlara düşüp avlanıyorlar. * Milletler Cemiyeti konseyinin Londra içtima: Caz ve kübizm sürat ve gürültünün ifadesidir. Onda yaşan- mış bir medeniyetin dejenere olmağa başlayışının hususiyetleri Sürat, gürültü, standardizasyon insanları tabi hayattan uzak- Milletler Cemiyeti konseyinin Cenevre icinde Londrada ilk defa içtima ettiği | yazıldı. Bu doğru değildir. İre de Madritle toplanmıştı. | Konsey bir ke Bu sefer konseyin bir emri vaki neticesi Londr amumi Avenol dört sandık evrak ile içtimaı kararlaşması üzerine kü- bi L mühim et etmiş, & varınca ndraya har oray bazı evrakın Cenevrede kaldığını | görmüş... Tabii pek üzülmüş. içtimala- ektir, de- miyetine ilk teklif edeceğim şey, zın başka yerlerde olmasını izter miştir. Bir arkadaşımız yazıyor : || pazarla karşılaşıyor. Bu sokak, çok defa, İSTER İNAN «Sabahleyin çocuğunuz uyanıyor. Mektebe gidecek. Harç- hk veriyorsunuz. Yavru sevine sevine mektebin yolunu tutu - yor. Tam mektebin bulunduğu sokağa gelince, iki taraflı bir bütün ruhları kaplar, cek çareyi aramakla ((SÖZ ARASINDA |) HERGÜN BİR FIKRA Iki Taraflı Pişmanlık Şair A... geçinemez, merhum, karısı ile bir türlü boyuna kavga ederm Gene böyle bir gün, kavga esna - dayanamamış: 'e bağırmış: rahmetli ana- cığımı ne ettim de dinlemedim? A, sormuş: — Nesini dinliyecektin, annenin? — Bana: «Bu he vile varmale dedi idi. A, lığın izleri belirmiş; nn simasında derin bir pişman yumruklarile dö- vünmeğe başlamış Kansı — Ne oluyorsun? diye sorunca: — Daha ne olacağım? demiş; rah- metli kadıncağız benim iyiliğimi iste - miş te, kadrini bilememişim. Ona dö- vünüyorum ! BULMACA ğ |ayrılmak. |rmmaktan emri hazir, kovmak. 7 - l | sebri. Soldan sağa T — Mutluluk, Topa vuramamak, birakmak, 2 elde & 5 — Çoban- 3 — Şimtek, mek, 4 — Cemi edatı, çöl. Harın başlarına geçirdikleri deriden — şey, yüzler. 6 — Palavra yapan, uzağı gös * gürültüler geçsin, Milletler Ce-|terir. 7 — Bir F ilâvesile mutfaklarda ©-| ım__ş bekk. 4 —a 8 — Karda bel-| Fransızların meşhur bir harp yeri, o lur, mahkemede görülen. li olur, 9 Sporcu nidası, nota. atalar, Â İ İSTER yin. Burada defterden elma şekerine, sulu sahlepten bayat ve pis yağlı böreklere kadar her şey salılır. bir tuzak çarşısı ha- | Nir yerine kurtlu bir lindedir. Caddenin başından mektebin kapısına doğru ilerle- | ve © günkü harçlığını kaptırmıştır.» İSTER İNAN İSTER İNANMA! laştırmış, tabammül edilmez bir makine haline gelirmişlir. labalık bir Avrupa şehrinde sürat ve gürültü o kadar çoktur ki tını altüst eder. Makinoleşen insan ruhunu ve zevkini kaybetti. Şimdi bütün garp ve medeniyot âlemi bu kabiliyeti telâfi ede- | |mağa, çadırımdan dışarıya |6 — Baraka, 7 — Tabure, anaç. B — Âb, da, aba, Siz tabii bunları bilmezsiniz. Ummazsınız ki, yavrunuz pey- Ka- insanın varlığım istilâ eder, ve maneviya- meşguldür. Dünkü ve Bugünkü Ordular Büyük mevcutları milyonu bulunca. berkeste hay ret baş Halbı Avrapa memleketlerinde ordu teriyor. Gözler korku ile açılı - i kurunuülâdaki müverrihlerin nanmak İâzım gelirse, bugünün dünkülerden aşağı olduğu ko- layca anlaşılır. e Davut Peygamber silâh taşıyacak bir üç yüz bin kişin deruhte ettiği gibi İranlı orduların milyon kumandasını | rhas te bir mil- | yon yedi yüz bin kişi ile harbe gitmiştir. 1 İmparator Suguotede kumandası altında | 4.137,000 asker bulundururdu. * Hitlerin kurnazlığı 2 gazeteleri yazıyorlar sHitler Reni işgal etmek kararını ver - meden aylarca evvel, İngiliz kibar mahafi- Bne ve salonlarına girebilecek bir sürü in- v Londraya yollamıştı. Onlur, hususi toplantılarda, ve ekseriya devlet adamla- rının huzurunda, fikirlerini alelâde muha- vereler arasında söylüyorlar, ve efkân u - mumiyeyi kazanmak istiyorlardı. Bu AL- man avukatları bir dafacık bile oluun kar- gılarında bir Fransız müdafi gör. Şuur, nida. |1 — EFaki terpuş, kraliçe, Yukarıdan aşağıya: | 1 — Açık değil. 2 — Asilik, bir kasa » bamız. Fra: san, 3 — Hısm, su. 4 — Çepeçevre, 5 — Meyva tatlısı. 6 Lâkin, 8 — Bir tarikat, vapu -| run sesi. 9 — Ünlü adam, kaba bir sorgu 10 — Şahs, meşhur (1 — Nota, kalan. Dünkü Bulmacanın Halli: As ! meFulüfikh edatı. edatı. bir Fransız | Sofa, kar. 2 — Aralık. 3 — Ba- kiye, al, 4 — İri, atar. 5 — Kaşık, irad. 9 — Lhtile Zekeriyya. Yukarıdan aşağıya: | — Sabık, saz. 2 — Araba, de. 10 — Âdi, dere.| Ü ee 5 — Kayık, nez. — Anı, badi. 7 — Ara, af. & — Tara, 9 — Ki, Adana. 10 — Akar, ka- 11 — Raca bara, NANMA! | kaşar, süt yerine sulu bir beyaz su içmiş |dönece |Bilseniz emniyet beni ne kadar |den haz Mart 19 Sözün Kısası Hayatta Tad Bulmıyan Kadın Mi — ua ' açmış bir gül goncası kadar taze — *© penbe, şen, şuh bir İngiliz bayanıdı!. Bur ulnu bir kaç yıl evvel, daha çö? cuk sayılacak bir çağda Afrikaya git” miş, orada evlenmiş, kocasiyle, —İt yan - Habeş harbi münasebetiyle sık sık geçen— Tana gölü civarını Şimdi de dön* E. Ekrem-Talu isis Nansi Hömfriz genç, yirt uzun müddet yaşamış. müş, gelmiş Londraya. Geçenlerde, gazetecinin birine bt yanatta bulunan bu kadıncağız d! rada kendimi daima emni” | gim için hayatta — hiç bif mıyorum. Tehlikelerle Afrik&f da o kadar istinas ettim ki, tehlikesi? geçen her günüm bana heder olmuf gibi gelir. Çok korkarım — ki, buradA uzun müddet oturamayıp oraya yiftf burada — kaldıkçf m. Yoksa, laya tutulup, sonunda kelifi kara İcanıma kendim kıymak ihtimali vardife sıkk yar. Afrikada, her gece yatağımda aPi engerek yılanı, kertenkele - bul * çıkarsaff! eğd rep, yahşi hayvanlarla yüzyüze — gel alıştım. Londrada bunlarsız eden rum | Ben, eğer bayan Nansi ile ah saydım, kendisine derdim ki: — Çektiğiniz hasretin haklı — oluf olmadığını münakaşa edecek değiliM Biz Türklerde: «Tabiattan bahsolufi? maz» diye bir söz vardır. Siz de, anlât şiliyor ki bu sayıp döktüğünüz şeylefi ediyorsunuz. Fakat — biraf sabırlı olun. Hemen yeise dL,_vu(Xl"' Bir müddet bekleyip te âosyeteye #i rer ve etrafınızı can gözüyle tetkik © pob İdecek olursaniz meden? muhitlerin A rika çöllerinden pek te farklı olma ğını görürsünüz. Sizi teniin im © büyük bir şehrin tehlikeleri, Tana 87" lü civarının tehlikelerinden hiç te 248? ğ değil, bilâkis tehlike teşneleri j en müşkülpesendini tatmin © kadar korkunç ve mebzuldür ()rnrh evinizden dışarı çıkarken vahşi vanlarla yüzyüze gelebilir, yatağıttf jda ve koynunuzda yılanlar ve akrei beslemek imkânını bulursunuz. PC bunlar ötekilerden daha da ıgı.ı.ııeıl; dirler, zira insan şeklinde dolaştık için mahiyetlerini kolayca tayin ! mezsiniz. Onun için gelin de Lon dan ayrılmayın. Ve şayet - bıkar ve muhit değiştirmek arzusuna k:& hırsanız, Tana bölgesine kadar gitm' ze asla lüzum yoktur. Yalnız Avrt kıt'asını baştan başa dolaşsanız. rü Biliyor Musunuz? 1 — İndianopolis neresidir? 2 — Şimali Amerikada cereyan «İstiklâl muharebelerin nerede ve "e olmuştur? 3 — Fontainbleau nerededir? 4 — Karapmar nerededir) Haleyo neyin adıdır? (Cevapları Yartf * (Dünkü Suallerin Cevaplar? * Uluslar Kurumu son Yunan de Tn ) ı gar ihtilâlini 1925 birincit H gz 2 — Dünyanın en küçük mayif? ği n kedi ? gllettt rinind X a'” Amerikada yaşarlar, üç aylık bir rusu kadardırlar. : 3 — Medeni kanunumuz İavicreniP | deni kanunundan aynen iktibas «& 7ü tir. 9i 4 — Fransız hükümetinin ;.ıukr:“ ğ mağlübiyeti esnasında Paristen Bo rine nakledilmi pi? 5 — Müztecip onbaşı büyük M deti bede Çanakkalede bir düşman r izie' B bi * n k”——JAıcnııııııı batırmış olan askerimizii