© emmek my HAFTA HASBIHALİ — 233 den devam — İşte bütün bu haller ortalığı durgunluğa ve suskunluğa mecbur etmiştir. (Birisinden şu sözleri duydum : — İyi kârh olarak satarsam seviniyorum ama buda nafile... Çünkü elime geçen paradan ka- zandığım fark ile kendime lâzım birşey almağa kalkınea daha ağır farklara düşüyorum !'Fiyatlar dün başka bugün başka.! Artık nafile düşünmeğe .ve üzülmeğe hacet kalmadı. Avrupa- nın her tarafı bizden daha fazla pahalılığa ve darlığa düşüyorlar ! Son gelen Jurnal de Jeneve bak- tım; en düzgün kafalara sahip olan muharrirlerin elinden çıkan satır- iarda dünyayı saran hadiselerin sebebleri ile uğraşıyorlar. Gaze- tede yazılan satırlar daha ziyade insanlığı çok derin hüzünlere dü- şürüyor. Şöyle bir fıkra gördüm: «Muharebeden felâketlere düşen- lere yardım etmeli» serlevhası var. İmzanın Sahibi İsviçre Cumhur reisidir, Philippe EBtter imzası al- tmdaki fıkradan şu satırları alı- yorum: Müthiş felâket ve mahrumiyet alâmeti bütün dünyayı sardı! Ölüm ormanlardan giriyor, deniz- lerin üstünde dolaşıyor. Bizim ufak memlekette yüzbinlerce adam mahrumiyet içindedir | Muharebe- ye atılmış dünyada analar evlât- larını düşünüp ağlıyor ve her kö- gede analar ve babalar ve küçük kardeşler dgima yüreğini eziyor. Bunuu sonu ne olacak? Bu tarafı düşünmeyelim, kardeşleri ve ev- lâtları yardıma elalım, 8ç ve çıp- lak kalmasınlar, bu taraf temin olunsun da başka dertlere çareyi sonra ârarız İs İsviçrede, memleket Cumhur reisi imzası altında, bu kadar ağır sözler açık şekilde ilân olunurken biz burada ihtiyaçlarımızı biraz fazla fiyatta bulacağız diye ağlı- yaoak değiliz. Allaha şükür; evet! Herşey azaldı, fiyatlar yükseldi, fakat gene bulunuyor. Tek bir çare ile meşgul olalım; hırs ve kârı memleketin üstünde tütup öanlarıpı ve mevcudiyetlerini en Bol para kazanmak ne demek ? Para nedir! Bu devirde bana lâ- zım olan nokta insanların birbir- 246 — Servetifünun — 2407 lerine kardeş gibi yardıma koş- maşıdır. Hıraa tutulup fazla para kazanmakla hiç bir zaman mide- nin sırtın ve hayatın ihtiyaçları temin olunamaz. Daha iyisi şudur. Bütün Avrupanın halkı kıvrılıp ölürken, Avrupanın hayatı hergün daha karanlığa giderken biz mut- laka eski türklük kanaat ve mer- hamet usulüne dönelim. Saadetler ve servet boplamak ile dünyanın dertlerine çare bulmak kabil! de- ğildir. Bu hususta en güzel çareyi hükümetimizce alınan son tedbir- de görüyorum. Bir takım teorü- besiz adamlara idare selâhiyeti vermek ve onların verecekleri emirleri kabil zannetmek en deri hata idi. Şimdi iyice anlaşıldı, Hep birden ve bep bir arada umumi mahrumiyetlere kardeşce çare bulalım. Çünkü bütün dün- yayı kazanmak ve zetigin olmak hırslarile muharebelere girdiler ama bütün cihau ateş ve ölüme daldıktan sonra eldeki paralar kayme değil, altın dahi olsa in- sanlara ihtiyacını temin edemez. İsviçre Cumhur reisinin yazdığı yazının gerlevhası 22 Eylül tarihli- dir. Verdiği nasihat çok yüksektir. Bu nasihatın ruhu türklük haya- tında birkaç yüz yıl evvel vardı, bügün kalmadı. Biz eski düzgün düşünce ve duyğularımızı kolayca alıverelim; bütün Avrupa müthiş yıkılmak ve yanmak ve ölmek içinde kıvranırken biz gene daya- nırız, Çünkü bizim en büyük bir kuvvetimizde umum halkın asıl köylülerinden darlığa ve sadeliğe alışık olmasıdır. Ahmed İhsan TOKGÖZ Liviu Rebreanu Asılmışlar ormanı — Roman — Çeviren : Ziya Yamaç İNSEL KİTABEVİ lir ve romana hücum UMRAN NAZİF Edebi sanat şekillerinden ro- man ve şiir sahasında yazılan ve gündelik gazetelerden tutunuz da edebi mecmua magazinlerde dahi yer bulan yazıları okuyacak olur: sanız, romana ve şiire şiddetli bir hücum bulunduğunu görürsünüz. «Genç istidatlar», “Seçme Şiirler, gibi bir sürü başlıklar altında çı- kan şiirlerle, içli aşklardan, meh- taplı gecelerden ve bol ışıklı ba- lo hecelerinden bahseden roman- lar, bizde de yeni bir edebiyat çeşidi doğurmaktadır, İşin garibi; “arka servis kitap- ları” veya “ayak takımı edebiya- tı, diyebileceğimiz bu nevi ktjli- yatın sahipleri, çok zamen, Öni parlayıp sönen bir nam aldıkları veya bir sürü acı tebessüm top- ladıkları halde, bazen Babiğlinin “egki,, efendileri tarafından şu ve- ya bu sebeple medhedilmekte- dirler. Bu sanatkârlara şiir ve ro- man gibi çok müşkül iki sahada kalem oynatmak pek kolay gel- mekte ve ehveni şer görünmektedir. Bugünkü hayat şartları her işimizde olduğu gibi his ve dü- günce âlemimizde de tesirlerini göstermiş olacaktır ki, ekserimiz kolaya ve çabuğa rağbet göster- mekteyiz Bunlara göre bütün başarısı iki beyat kafiye bulmaktan, bir parmak ölçüsü içerisine, bir yeni- lik, bir buinş, bir düğümden t#- mamen mahrum, eskimiş kelime ve mevzular sıkıştırmaktan ibaret havasız bir şiir yazmak, veya dört satıra sıkıştırabilecek bir fikir, ya- hut hadiseye seksen sayfaya uzat- mak bir sanat veya hünerdir, Bu düşünceler ; kafiye, fikir ve ahenk gibi hudutlar haricinde de şiirin bulunduğunu iddia ederek bazan duygu ve iç âlemimize gü- zel parçalarıyle hitap etmesini bilen şairler yanında bir sürü karalama cı kopya çşeirler ve... Tanzimat ile şimdiki romancılarımızın kötü bir muakkibı bulunau yazticıları türetmektedir. Hücumdan &zade kalan yegâne saha, hikâye haya- disidir, Yeni yazıcılar her nedense, bu yolda kalem oynatmağn pek — Devamı 251 de —